Röportaj

Danimarkalı kadın imam: Feministim ve gurur duyuyorum

Fotoğraf: Emrah Temel

Sherin Khankan, geçen sene Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da ‘Meryem’ adlı cami açmış bir kadın imam. Meryem Cami, Kuzey Avrupa’da kadın imamların öncülük etmesi açısından bir ilk.

Sherin Khankan, anne tarafından Fin, baba tarafından ise Suriyeli. Babasının ailesi Suriye’yi politik nedenlerle 1970’li yıllarda terk etmiş. Babası ve annesi, Danimarka’da tanışıp evlenmişler. Khankan, Kopenhag’da doğup büyümüş bir kadın. Babasını ‘feminist’ olarak tanımlayan Khankan, çocukluğunda cinsiyet rollerinin evlerine hâkim olmadığını anlatıyor:

“Babam yemek yapar, evi temizlerdi. Şanslı görüyorum kendimi. Toplumsal cinsiyet rollerine bürünmüş ebeveynlerle büyümedim.”

Din sosyolojisi ve felsefe okumuş

Şişli Belediyesi ve İngiltere Büyükelçiliği’nin ortaklaşa düzenlediği “Uluslararası İnsan Hakları Savunucuları Konferansı” için İstanbul’a gelen Khankan, Kopenhag Üniversitesi’nde din sosyolojisi ve felsefe okumuş. Danimarka, Mısır ve Suriye’de Arapça eğitimi almış. İslam üzerine konuşurken sıklıkla ‘modern İslam’ ve Sufizm’den bahsediyor. Kendisini de bu tarafta gördüğünü dile getiriyor. Halen psikoterapi üzerine eğitim alıyor ve bu eğitimini camiye gelen kadınlarla yaptığı sohbetlerde kullandığını anlatıyor. Bilişsel psikoterapi ile dini değerleri birleştirmenin manevi arayış içinde olanlara faydasını bir örnekle açıklıyor:

“Bir gün dokuz yaşındaki çocuğunu lösemiden kaybeden bir anne geldi. Suçlu hisseden ve huzur bulamayan bir kadındı. Maneviyatı ve yazgıyı ön plana çıkararak konuşuyordum ama yarar sağlamadı. Ölüm hakkında dini hikâyeler anlattım ama o da işe yaramadı. Psikoterapi uygulamalarını bu durumda devreye sokuyorum.”

İmam olmaya yaklaşık 15 yıl önce karar vermiş. Bu mesleği seçmesinin nedenlerinden birini, ataerkil düzene meydan okumak olarak görüyor. Danimarka’da kadınların Protestan kiliselerine girişlerine 1948 yılında izin verildiğini hatırlatarak, dinlerin erkek egemen olduğunu özellikle vurguluyor. Erkeklerin din alanında da egemen olduğu düzenin normalleştirildiğini düşünüyor. Mücadele etmeyi tam da bu nedenle önemli görüyor.

Beş yaşındaki kızım bir gün benimle camiye gelmişti. Yanındaki arkadaşı, ‘İmam nedir’ diye sordu. Verdiği cevap, ‘İmam, çok önemli işler yapan bir kadındır’ oldu.

“Kadınlar olarak erkeklerle aynı fırsatlara sahibiz. Ataerkil düzene meydan okumanın önemli olduğunu düşünüyorum. Dini kurumlar bu düzenin bir parçası. Bu, bütün dinler için geçerli. Ataerkil düzen olduğu zaman da erkekler dua eder, erkekler dua okur durumu oluyor. Beş yaşındaki kızım bir gün benimle camiye gelmişti. Yanındaki arkadaşı, ‘İmam nedir’ diye sordu. Verdiği cevap, ‘İmam, çok önemli işler yapan bir kadındır’ oldu. Yani konseptleri değiştirmek mümkün. Yapılar değişebilir, bu güç dengesini de değiştirir.”

‘Kadın imam… Değişik ama tuhaf’

Camiyi açmaya karar verdiklerinde çeşitli zorluklarla karşılaştığını, insanların kadından imam olabileceğini bile bilmediğini söylüyor. İstanbul’da katıldığı bir konferansta tek kadın imam olarak yer almış. Katılımcılarından birinin, “Kadın imam… Değişik ama tuhaf” sözünü üç kere tekrar ettiğini unutmamış.

Sherin Khankan yalnızca dua ederken başını kapatıyor. Bu duruma şaşıranlar olduğunu ancak kendi ‘normalinin’ bu olduğunu dile getiriyor. Kopenhag’da açtığı camide şu anda imam olmak için eğitim alan beş kadın olduğunu, ikisinin de kendisi gibi yalnızca dua sırasında kapandığını anlatıyor:

“Alternatif yaratmak istiyoruz. Değişim yaratmak istiyorsanız bunu hassasiyet içinde yapmalısınız. Bir kişinin bile fikrini değiştirmek önemli. Köprüleri yakarak değişim olmaz.”

Ailece bir dönem Suriye’de yaşamak istediklerini söylese de bunun şimdilik mümkün olmadığını ekliyor. Babasını anlatırken kullandığı kelimeyi, kendisini tanımlamak için de kullanıp kullanmadığını soruyorum:

“Tabii ki feministim. Müslüman bir feministim ve bunu söylemekten gurur duyuyorum.”

Hayatta en çok evde, sokakta yani ‘sahada’ farkındalık yaratan kadınlara hayranlık duyuyor. Ona göre mücadelelerin en kıymetlisi de, kadınların sessiz sedasız yarattığı değişimler:

“Bazen değişim yaratabilmek için büyük bir organizasyonun parçası ya da çok sayıda kişi olmak gerektiği düşünülüyor. Ben sessiz devrimlere hayranlık duyuyorum. Kız çocuklarına lider olabileceklerini, protesto edebileceklerini, değişim yaratabileceklerini öğreten kadınlara saygım sonsuz…”

Burcu Karakaş

Gazeteci.
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Boston Üniversitesi’nde gazetecilik ve Ortadoğu üzerine aldığı yüksek lisans eğitimini, “Devlet Söyleminde Kürt Meselesi: Diyarbakır Askeri Cezaevi Üzerine Bir Çalışma” başlıklı teziyle tamamladı. “Erkeklik Ofsayta Düşünce”, "Manşetleri Gör Aklını Kaçırırsın: 90'lı Yıllarda Gazetecilik", "Yalan Dünya: Reytingler, Tıklar ve Şimdi Reklamlar" adlı üç kitabı bulunuyor.

Journo E-Bülten