Yorum

12 maddede Che Guevara’nın ölümsüz portresi

Devrimci Che’nin, başında yıldızlı beresi olduğu haliyle çekilmiş olan sembol fotoğrafını bilmeyen, görmeyen yoktur. Tarihin ve popüler kültürün en güçlü ve simgesel imajlarından biri olan o portre, sosyal medyanın da en yaygın profil resimleri arasında. Peki o fotoğraf hakkında, fotoğraftakinin Che olduğu dışında ne biliyorsunuz? Sorun değil, bilmeniz gereken birçok şeyi bu yazıda maddeler halinde bulacaksınız. İşte, 2008 tarihli Chevolution belgeselinde kaydedilmiş olan bilgiler ışığında, Che Guevara’nın (1928 – 1967) en ünlü portresinin öyküsü…

#1 Her şey bir saniyeden kısa sürdü. Objektif açılıp kapandı ve yakalaması zor bir adamın o görüntüsü yakalandı. Zaman içinde bu imaj farklı anlamları da bünyesine katarak yol aldı. Fotoğraf bir grafiğe dönüştü. Grafik, politik bir ifade aldı. İfade, sanata mâl edildi. Sonrasında baş döndürücü bir ürün yelpazesiyle tüccarlar geldi. Bu olanların birçoğu Che’nin ideallerinden uzaktı.

#2 Yirminci yüzyılın bir insana ait en meşhur fotoğrafı. Belki de tarihte en çok çoğaltılan fotoğraf bu. İnanmıyorsanız etrafınıza bakın: Che baskılı tişört, çanta veya dövmeyle gezen birilerini mutlaka görürsünüz veya ona bir duvarda rastlarsınız. Onlarca yıl sonra modern dünyayı büyülemeye devam eden o çivi gibi gözler muhakkak karşınıza çıkar.

#3 Fotoğrafçılığın Mona Lisa’sı. Asi dünyanın ve isyanın sembolü. Küba Devrimi’nin ve tüm ezilenlerin evrensel kahramanı. İmajın eriştiği ölçülemez ticari boyutlara rağmen o resim hâlâ ve daima efsaneleşmiş Che’nin yaşamını hatırlatıyor. Yani Ernesto Guevara olarak doğan Che’nin. Yani Arjantinli tıp öğrencisi Ernesto’nun…

#3 O yakıcı bakış; gençlere, sanatçılara, tasarımcılara ilham veriyor ve dünyanın sahiplenilmeyenlerine, onu sahiplenme içgüdüsü aşılıyor. O ikonik fotoğraf esasen tarihte iç içe geçmiş iki karakterin öyküsü: biri Che’nin kendisi, diğeri ise o kareyi yakalayan fotoğrafçı Alberto Korda.

#4 Fotoğrafı çeken isim, Alberto Korda. Bir moda fotoğrafçısı olan Korda, sahip olduğu Korda Stüdyosu’nda seksi modelleri fotoğraflarken yazarlar, entelektüeller, ressamlar, şairler, dansçılar, şarkıcılar ve sinema oyucularının arasındaydı. Aynı zamanda müzisyen ve tango şarkıcısıydı ve birçok açıdan tam bir Kübalıydı.

#5 Kader, ağlarını Latin Amerika’da ördü… Parti hayatı yaşayan ünlü fotoğrafçı Korda ile yoksul köylüler için sosyal adalet ve ekonomik eşitlik isteyen idealist Che nasıl bir araya geldi? Oraya da geleceğiz, biraz sabır. Latin Amerika gezisinde Mexico City’ye gelen Ernesto, Fidel Castro ile tanıştı. Ve ona, Küba’da diktatör Batista’ya karşı başlatılacak olan halk ayaklanmasına katılacağını söyledi. Bu, efsanenin başlangıcıydı.

#6 Fidel, Ernesto’yu ‘Comandante’ olarak tayin etti. Gerilla arasına Dr. Ernesto olarak katılan Che, bir noktada sağlık çantası yerine cephane sandığını seçti ve devrimci olarak yükseldi. O artık bir doktor değil adanmış bir savaşçıydı. Küba devriminden sonra dünyaca tanınan biri oldu. Ki ona ‘Che’ lâkabını takan da Kübalılardı.

#7 Henüz 28 yaşındaydı ve artık ‘Che’ olmuştu. Fidel, devrimini ve kendi varlığını belgelemek ve elbette propaganda malzemesi edinmek için çevresini fotoğrafçılarla doldurdu. 1960’ta Küba’da tüm ajanslara el konuldu ve herkes Devrim Gazetesi için çalışmaya başladı. Korda ise Fidel’in resmi çalışanı olmadı, sadece istediği işlere gitti. O artık bir moda fotoğrafçısı değil basın fotoğrafçısıydı. Ancak estetik yeteneği onu hiç bırakmadı…

#8 Che, aslında fotoğrafının çekilmesinden hoşlanmıyordu, o daha çok çekmeyi seviyordu ve yaşamı boyunca hep bir makinesi oldu. Korda, Che’yi ilk kez fotoğraflamaya gittiğinde bir hafta boyunca tarlada şeker kamışı kesmek zorunda kaldı. O sırada bakan olan Che de aynı tarlada gönüllü olarak çalışıyordu. Zaferin enerjisiyle doluydu ve insanlara devrimin neye ihtiyacı olduğunu göstermek istiyordu.

#9 1960 yılında bir gün Belçika’dan gelen La Coubre adlı silah dolu gemi Küba limanına girdi. İşçiler gemiyi boşalttığı sırada art arda iki büyük patlama oldu. Olanlar katliam gibiydi. Çok sayıda insan parçalarına ayrıldı. Ertesi gün halk, kurbanların kalıntılarını gömmek için orada toplandı. Fidel, o cenaze töreninde bir konuşma yaptı. Fotoğrafçı Korda, kalabalığın arasından makinesiyle kürsüye yaklaştı. Objektifle çevreyi tararken bir an karşısında Che’yi gördü ve deklanşöre basıp o kareyi çekti… O gün orada çektiği onlarca fotoğraftan biriydi.

#10 Çektiği kare tarihin popüler bir parçasına dönüştü ama Alberto Korda o fotoğraftan tek kuruş telif hakkı alamadı. Komünist Fidel’in Küba’sında telif hakkı aforoz edilmiş bir kavramdı. Resimler ve fikirler insanlar tarafından paylaşılmak içindi. Che, 1965 yılında Küba’dan ayrılıp ortadan kaybolduğunda herkes onu arıyordu. Yüksek tirajlı Paris Match dergisi, “Che nerede?” diye soran bir makale yayımladığında, Korda’nın çektiği portreyi tam sayfa bastı. Ancak fotoğrafın altında fotoğrafçının adı yazmıyordu. Yan sayfadaki küçük bir görselde ise bir kalabalığın aynı fotoğrafı poster olarak taşıdığı görülüyordu. O karenin Avrupa’da nasıl yayıldığı ise bir sırdı.

#11 Che’nin ölümünü izleyen yıl Küba’da Kahraman Gerilla Yılı ilân edildi. Aberto Korda’nın çektiği o meşhur portre ise ‘Kahraman Gerilla’ adını aldı ve evrensel bir direniş simgesi oldu. O, artık her yerdeydi. Telif haklarının bağlamadığı bu cazip imajın üzerine sayısız yaratıcılık eklendi…

#12 Bazı insanlar Che’nin kim olduğunu bile bilmiyor ama o resmi taşıyan tişörtler giyiyor, posterini asıyor, sosyal medya hesaplarında onu profil yapıyor. Bu her ne kadar tuhaf görünse de pop kültür böyle bir şey. Hakkında fikirleri olmasa bile onu ‘havalı’ buluyorlar. Peki ama neden? Bunu hâlâ soruyorsanız yukarıdaki maddeleri tekrar okuyun. Tüm bunları bilmeseniz bile burada yazılanların hepsi o bakışta var. İnsanlar bunu bir şekilde hissediyor ve ona kayıtsız kalamıyor. İnsan böyledir, bazı şeyleri bilmese de bilir…


Sevim Gözay

1993 yılında girdiği medyada birçok yapımda kamera arkasında çalıştı. 2000’de kamera önüne geçti ve kendi programlarına imza attı. Ödüllü programları Stüdyo: Sinematik Portakal ve Cosmopolis. Kitapları: Kasetten Canlı (2013), Sinemaskop Randevular (2015). İstanbul'da tedavi gördüğü hastanede 14 Ocak 2021'de hayata gözlerini yumdu.

Journo E-Bülten