Dosya

Muhafazakâr bir izleyicinin koronavirüs günlüğü

Şanlıurfalı Sinan Bey kendisini “dindar muhafazakâr bir Kürt” olarak tanımlıyor. Eve kapandığı için televizyon ve sosyal medyada artık daha fazla haber tüketiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı destek paketinin tatmin edici olduğunu düşünüyor. Sağlık Bakanı Koca’yı çok başarılı bulsa da, “Dua daha faydalı” diyerek alkış çağrısına katılmıyor. “Karantinada Haber” yazı dizimizin yedinci ve son bölümüne buyrun…

Sinan Bey dondurma imalatı işinde çalışıyor. 48 yaşında. Üç erkek, dört kız olmak üzere yedi çocuğu var. Kendisiyle kardeşinin aracılığıyla tanıştım. Arayıp Journo’nun “Karantinada Haber” projesini anlattım. O da nazik bir şekilde kabul edeceğini söyledi.  Sonrasında Whatsapp üzerinden beş gün boyunca mesajlaştık.

Dondurma imalatçısı Sinan Bey çıraklıktan, yani çekirdekten yetişme. İşi bugüne dek onun hayatının her alanını kaplamış. Bayramlarda bile doğru düzgün evde kalmayıp vaktinin büyük çoğunluğunu işte geçirmiş.

Haber takibinde üç sosyal medya uygulaması

Ancak 15 Mart’tan beri dükkânını kapatmış vaziyette. “Evde kal” çağrısına hem kendisi için, hem diğer insanlar için uymaya çalışıyor. Evden çok az dışarı çıkıyor. Çarşıya gitmemeye özen gösteriyor. Arada bir sakin ve kimsenin olmadığı yerlere gidip hava aldığını söylüyor.

Önceden işyerinde televizyon izleyecek vakti dahi yokken koronavirüs salgınından sonra vaktinin yüzde 80’ini televizyonla geçirmeye başlamış.

İşyerinde çalıştığı dönemde sadece molalarda telefona ve sosyal medyaya zaman ayırıyorken evde kaldığı bu günlerde özellikle haber takibi amacıyla WhatsApp ve Facebook’ta sık sık aktif. Instagram’ı da aynı amaçla sıkça kullanıyor. Eskiden de WhatsApp’tan çevresiyle haber paylaşımı yaparmış.

En çok takip ettiği kanallar

Daha çok Habertürk, TRT ve ATV gibi kanallar izliyor. FOX TV izlemediğini ama diğerleri arasında da pek bir ayrıma gitmediğini, tamamen TV programının durumuna göre kanal değiştirdiğini kaydediyor.

Bugünlerde daha çok televizyon izliyor. Artık Facebook’a daha fazla zaman ayırıyor. Eskiden gündemde ne varsa onu izlerken şimdi bütün gündeminin koronavirüs olduğunu söylüyor.

Karantina sürecinin insanlara “doymayı ve kanaat etmeyi” öğrettiğini söylüyor:

“Her şeyin bizim istediğimiz gibi gitmeyeceğini öğrendik. Mesela karantina sürecinden önce çoluk çocuğa yeteri kadar vakit ayırmıyorduk. Daha çok işin peşinden gidiyorduk. Bu süreçte aile bağları tekrar canlandı. Karantina, insanlara aile olmayı öğretti ve ailenin birbiriyle konuşmasını sağladı.”

Bakana övgü, muhalefete eleştiri

Bu süreçte özellikle Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı çok başarılı buluyor. Koca’nın hastanelerinin olduğunu, maddi durumunun çok iyi olduğunu ve bakanlık maaşına ihtiyacının olmadığını söylüyor. Ona göre bakanın “hiç ihtiyacı olmamasına rağmen bu kadar çaba sarf etmesi, televizyonlara çıkıp insanları bilgilendirmesi ve insanlara uyarılarda bulunması” takdire şayan.

Sinan Bey hükûmetin de aynı şekilde elinden geleni yaptığını düşünüyor. Muhalefetin çabalarının ve katkılarınınsa zayıf kaldığını söylüyor. Urfa özelinde belediyenin, valinin ve hükûmetin çabalarının iyi olduğunu ama “milletin bunlara yeterince riayet etmediğini ve karşılık vermediğini” aktarıyor. İnsanların hâlen sokağa çıkması ve salgını yeteri kadar ciddiye almaması da şikayette bulunduğu temel nokta.

Bir haberin asılsız olup olmadığını kolayca anlayamıyor

Televizyonlarda koronavirüs dışında zaten pek bir haber göremediğini ifade ediyor. Bir haberin asılsız olup olmadığını pek anlamadığını; ancak bazı haberlerin çok ciddiyetsiz olduğunu, gerçeklikten kopukluğunu hissettiğini ekliyor.

Karantina süresi için kendisi de bir aylık gıda ihtiyacını almış. Alışverişi tek seferde hâllederek evde kalmanın mantıklı olduğunu düşünüyor. Bu süreçte haber tüketme alışkanlığında da değişiklikler olmuş.

Bu arada akraba çevresinde onunla aynı görüşten olmayan insanların olduğunu ve birbirlerinin fikirlerine saygıyla yaklaştığını belirtiyor.

Sinan Bey’e ilk gün selam verdikten sonra ilgisini çeken haberleri soruyorum. “Tamam, namazdan sonra” yanıtını veriyor. 10 dakika sonra ise etkilendiği bir haberi anlatıyor.

Söz konusu haberde batıdaki ve doğudaki insanların koronavirüs karşısında gösterdikleri tepki anlatılıyor. “Batıda durum ciddiye alınıyor, doğu önemsemiyor” diye özetlenebilecek bu haberi okumuş. Devamında “Hâlbuki durum gerçekten ciddi” yorumunu yapıyor. Haberi hangi sitede okuduğuna ise dikkat etmemiş.

‘Biraz abartılı oldu’

Sinan Bey’in o gün etkilendiği bir diğer haber ise televizyondan.  Habertürk kanalında izlediği bu haberi ses kaydı göndererek şöyle yorumluyor:

“Az önce bir haber geçti. Çok dikkatimi çekti. Ekrem İmamoğlu televizyonda konuşma yapıyordu. ’16 milyonun ihtiyacını karşılayacağız” diyordu. Bu bana çok saçma geldi. Sen sadece bir belediye başkanısın. 16 milyonun ihtiyacını tek başına karşılayamazsın. Devletin tüm kurumları bir araya gelse belki olurdu, ama bir belediye başkanı olarak bunu söylemen yanlış. Biraz abartılı oldu.”

Sonra bana İtalya’daki hastaların hâlini gösteren bir video atıyor. Facebook’ta Mehmet Efendi isimli bir hesap paylaşmış videoyu. Söz konusu videoda onlarca insan secde eder gibi yere kapanıyor. Kimisi dua ediyor.

Sinan Bey video hakkında konuşurken “Bizimkiler hâlen akıllanmadı. İnsanlar ezan vakti alkış ve ıslık çalıyor. Korna çalıyor. Oysa korna ile bu iş çözülmez. Tedbir ile çözülür” diyor.

Facebook’ta paylaştığı videolara yorumu

Yine aynı gün bir video daha atıyor. Videoda bir yanda “israf hâlinde” et ve pilav yiyenler ve kuzuların çevrildiği sofralar görülüyor, diğer görüntüde ise yerde buldukları yiyecekleri yemek zorunda kalan gariban çocuklar var. Arkada Kur’an okunuyor.

Sinan Bey ardından bana bir ses kaydı yolluyor. Kayıtta “İşte biz bu çocukların âhını kaldıra kaldıra bu hâle geldik. Şimdi Allah bu çocukların ve buna benzer çocukların âhının hesabını bize soruyor” diyor. Çünkü ona göre adaletsizlik yapıldığında o “âh” illâ ki bir yerden çıkar.

Sonraki gün ise Facebook üzerinden paylaşılan sekiz adet video gönderiyor. Birine çok güldüğünü söyleyip bana “Biraz gül” diyerek atıyor. Söz konusu videoda bir genç eline önce kolonya sürüyor sonra, çakmak çakıyor. Eli alev alıyor. Komik bir görüntü ortaya çıkıyor.

Bugün koronavirüs nedeniyle gerçekleşen ölüm haberlerini okuyunca az da olsa endişelendiğini, ama sağlık bakanı ve bakanlığın çalışmalarını “çok iyi” bulduğunu ifade ediyor. Eşi ve çocuklarıyla beraber haber izliyor. Eskiden dışarı çıktığını, ama şimdi evde kalmanın sıkıcı olduğunu belirtiyor.

Telefondan Habertürk okuyor

Telefondan özellikle Habertürk internet sitesinden haberler okuyor. Bazı haberlerin ekran görüntüsünü alıp bana yolluyor.

Urfa’da insanların çoğunun durumun ciddiyetini anlamadığını söylüyor. Ona göre bazı vatandaşlar “Avrupa Birliği’nden para koparmak için hastalık var diye abartıyorlar. Bu ise gerçek hastalara olumsuz yansıyor.”

İzlediği bazı haberlerde virüsün soğuk ortamlarda canlandığını ve kendilerinin dondurma işi yaptığını, bu yüzden dondurmacıların virüs salgınından olumsuz etkileneceğini söylüyor. Çünkü dondurma ihtiyaç değil.

Dualar ve haberler

Diğer bir eleştirisi ise insanların “erzak ile tedbir almaya kalkışması.” Ona göre “tedbiri sağlıkta ve hastalık karşısında, yani virüse karşı almak gerekli. Gıda ikinci planda olmalı. Yani maddi ve manevi her türlü tedbirin alınması gerekiyor.”

“İnsanlar sadece erzak tedbiri alıyor. Hastalık için çok az tedbir var. Allah içinse daha az… Hastalıktan değil de açlıktan öleceklerinden korkuyorlar. Bu maddi imkâna bağlı bir şey değil. Bu göz açlığı ve iman zayıflığı” diye anlatıyor.

Urfa sokaklarında birkaç yaşlı gördüğünü ama genelde insanların evlerine çekildiğini ekliyor. Tüm dünyanın hastalıktan korunması için dua ediyor.

Sinan Bey o gün pek fazla haber takip etmiyor ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı paketle ilgili konuşmasını dinliyor. “Allah razı olsun. Yapabileceklerinin en iyisini yapıyorlar” yorumunu yapıyor. Konuşma onu memnun ediyor. Ona göre “yardım paketi sayesinde işçiler işten çıkarılmayacak.” Şunları söylüyor:

“Bu sıkıntılı dönemde, bu krizle gerçekten Türkiye’nin bu kadar insana katkıda bulunacağı hiç aklımdan geçmezdi. Anlatılanlar her yönüyle, ne varsa fazlasıyla beni tatmin etti. Yedi aylık maaşını bağışlaması da beni duygulandırdı. İşsiz kalanlara en azından bin lira da olsa ilaç gibi gelecek. İşçilerin sigortalarını kendileri ödeyecek. Bu da bizim işçileri işten çıkarmamamızı sağladı. Yüzde dört buçuk vade mükemmel bir fırsat, daha önce böyle bir şansımız olmadı.”

‘İnsanlar işin ciddiyetinin farkında değil’

Gün içinde Urfa’dan, PTT önünden bir foto atıyor. “İnsanlar işin ciddiyetinin farkında değil” diye tekrarlıyor ve devamında “Bunların yüzde 80’i yardım parası alıyor. PTT zaten eve gelecek dediler ama kimse sabretmiyor, sanki o para çekilmese başka bir yere gidecek” diyor.

O gün okuduğu bir yazıdan da çok etkilendiğini ama gerçeklik payını bilmediğini söylüyor… Yazıyı bana atıyor. Arapça ve Latin harflerin birlikte olduğu bir yazı… Koronavirüs “felaketini” imâ ediyor.

Ardından el yapımı bir maskenin resmini atıyor. Attığı maske hakkında “Yüzde 100 doğal ve yerli. Her şeyin bir çaresi var” diye yorumda bulunuyor. Şükrediyor. Ama kendisine göre bu maskenin koruyucu bir özelliği yok.

Erdoğan’ın bağış kampanyasını anlatıyor. Kampanyayı yerinde ve olumlu buluyor. Çünkü maddi durumu gerçekten kötü insanlar var. “Her şeyi devletten beklemek mantıklı değil. Gün dayanışma günü…”

Ailesinde de devletin uygulamasının olumlu karşılandığını, ama “illa birilerinin bunu eleştireceğini” ekliyor.

TV’den yapılan alkış çağrısına katılmıyor

Son olarak bana, Diyarbakırlı Ramazan Böçkün’ün veba, virüs ve Kur’an üzerine konuştuğu bir videosunu atıyor. Söz konusu videoda Böçkün, hastalıkla mücadelenin “hem manevi hem de bilimsel şekilde olması gerektiğini” belirterek çeşitli ayetleri referans gösteriyor.

Bu yazı dizisinin önceki bölümlerinde birçok okur ve izleyicinin, Sağlık Bakanı Koca’nın çağrısı üzerine her gün saat 21.00’de pencereye çıkıp sağlık çalışanlarını alkışladığını aktarmıştık. Sinan Bey, sağlık çalışanlarına dua ediyor ama alkışa katılmıyor.

“Alkışın fayda etmediğini ama yardımlaşmak ve dua etmenin yeterince faydalı olacağını” söylüyor. Annesi ile beraber sağlık çalışanlarına dua ettikleri bir fotoğrafı (altta) atarken “Dua hem edene hem edilene faydalı” diyor.


Journo yazarları, “Karantinada Haber” yazı dizisinde, farklı demografik ve sosyoekonomik kesimlerden katılımcıların haber tüketimlerini beşer gün boyunca izledi, alışkanlarını ve yorumlarını not etti. Tüm yazıları şu sayfada bulabilirsiniz.

Maaz İbrahimoğlu

Lisans eğitimini Marmara Üniversitesi'nde tamamladı. Taraf gazetesi, Milat gazetesi, Gerçek Hayat dergisi, Nokta dergisi gibi basın yayın organlarında çalıştı. Radikal başta olmak üzere çeşitli medya kurumlarında çalışmaları yayımlandı.

Journo E-Bülten