Kapitalizmin yarattığı ‘güzellik algısı’ ve ‘ideal kadın’ pompalaması kozmetik ürün tüketiminin hızla artmasını da beraberinde getirdi. Kozmetik ürünlerin sosyal medya ve televizyonda tüketiciye aktarımını Marka ve Reklam Danışmanı Fikret Bekmezci ile; bilinçsiz şekilde tüketilen kozmetik ürünlerinin insan sağlığına etkilerini ise Dermatolog Yasemin Fatih Amato ile konuştuk.
‘Paraben hormonal düzeni bozuyor’
Dermatolog Yasemin Fatih Amato, tüketicilerin moda olana değil ihtiyacı olan ürünlere yönelmesi gerektiğini belirtti. Kozmetik ürünlerin cildin dışından iç noktalara kadar ulaştığının, bu yüzden doğala yakın içeriğe sahip ürünlerin kullanılması gerektiğinin altını çizen Amato; paraben, sls, sodyum laurylsulphate, sentetik renklendiriciler ve phthalate gibi kimyasal maddeler içeren kozmetik ürünlerinden kesinlikle uzak durulmasını istedi.
Paraben’in hormonal düzeni bozan bir madde olduğunu ifade eden Amato şöyle devam etti: “Amerika Zehir Bilimleri Birliği, SLS’nin protein değiştiren özellikleri dolayısıyla hücre zarlarında bozunumlara yol açtığını söylüyor. Petrol ve türevi maddelerden elde edilen sentetik renklendiriciler ise kanserojen madde kategorisine girdikleri için çok zararlı. Ayrıca plastik maddeyi yumuşatmak için kullanılan ‘phthalete’ meme kanseri riskini artırıyor ve ergenlik çağındaki kadınlarda göğüs gelişimine zarar verdiği biliniyor. Bu yüzden tüketici ürünü alırken kesinlikle dikkatlice incelemeli ve önce kendisine sonra tüketicisine saygısı olan firmalara yönelmeli.”
‘Plastik yerine cam’
Kozmetik ürünler başta olmak üzere tüketilen tüm ürünlerde plastik yerine cam ambalajlara yönelmek gerektiğine dikkat çeken Dermatalog Yasemin Fatih Amato piyasadaki sahte ürünlere de dikkat çekiyor: “Her ürün taklit ediliyor maalesef. Ancak internet çağındayız. Bir ürünün minimum ve maksimum fiyatı vardır, bunu anlayarak ilk değerlendirmeyi yapabiliriz. İkincisi, bilinen güvenilen yerlerden alışveriş yapmaya çalışalım. Hangi ürünü alırsak alalım ufak test bölgelerimize sıkalım ve alerjik durumumuzu kontrol edelim”
‘Doğal kokular tercih edin’
Kalıcı koku olmadığını, doğal olmayan her kokunun görünen ve görünmeyen birçok yan etkisi olduğunun altını çizen Amato, kalıcı kokular yerine doğal kokuya yönelinmesi gerektiğini belirterek “Kış aylarının en zor günlerinde burnumuza gelen bir limon ya da lavanta kokusu sizi ruhsal sıkıntıdan kurtarabilir” diye konuştu.
‘Ürün ihtiyaçtan çıkarak simgesel değere dönüştü’
Tüketicinin bir şey satın almaya karar verirken ürünün kaliteli olmasının ya da sağladığı fiziksel faydaların yanı sıra taşıdığı estetik özelliklere dikkat eder hale geldiğine dikkat çeken Marka ve Reklam Danışmanı Fikret Bekmezci şöyle diyor: “Son yıllarda işaretler, imajlar, deneyimler, semboller dünyasının hüküm sürdüğü bir döneme girildi ve bu da reklam anlayışına yansıdı. Reklamlar, kapitalizmin temelinde yer alan değerleri inşa etmede ve sürdürmede önemli bir rol oynuyor. Reklamlarla yaratılan duygu ve düşünce atmosferini incelemek tüketim kültürünün nasıl kurulduğunu ve yayıldığını anlamada da büyük önem taşıyor.”