Beyaz Saray’da iki yılı deviren Donald Trump, Amerika’nın modern zamanlarda gördüğü en kural tanımaz başkan. Böyle olunca da gazetecilere çok iş düşüyor. İşte size ‘hasar tespit raporu’ tadında podcast’ler.
Haziran 2015’te New York’taki Trump Tower’ın ışıltılı merdivenlerinden inerek adaylığını açıklamasından itibaren Donald Trump, Amerikan siyasetinin teamüllerini alt üst etti. Hiçbir siyasi deneyimi olmamasına rağmen önce Cumhuriyetçi Parti’nin adaylığını, nihayetinde de başkanlık seçimini kazandı. “Bataklık” ilân ettiği ‘müesses nizam’ı yok sayma eğilimi liberal solda otokrasiye kayış endişesi yarattı. İş bağlantılarını ve kişisel çıkarlarını ön plana koymasından toplumu ayrıştırıcı söylemlerine, Trump’ın popülist, anti-demokratik eğilimlerini, gazetecilerin mercek altına aldığı beş podcast’i derledik.
1- Bunu yapabilir mi?
Watergate skandalını ortaya çıkararak Başkan Richard Nixon’ı 1974’te istifaya götürmenin şanını taşıyan Washington Post gazetesi lafı uzatmadan soruyor: Bunu yapabilir mi? Tamam, Amerikan başkanının yetkileri geniş ama bu kadar mı geniş? “Amerikan başkanlığının yetki ve sınırlarını” ele alan podcast her ay Washington Post’un bir muhabiriyle demokrasinin yerleşik kurallarını eğip bükmeye teşne Beyaz Saray sakinini(!) inceliyor.
Yüksek Mahkeme’nin denetim yetkisinden, Trump’ın seçim sisteminin hileli olduğu yönündeki bitmez tükenmez iddialarına, güçler ayrılığının denge denetim mekanizmalarının fevri bir lidere engel olmada yetip yetmeyeceği sorusuna podcast geniş bir alanı kapsıyor.
2- Trump bize anayasa hukuku hakkında ne öğretebilir?
What Trump can teach us about con law?
Anayasa hukuku profesörü Elizabeth Joh, üniversite kürsüsünde anlattığı teoriyi Trump üzerinden uygulamaya döküyor. Trump yasama organı Kongre’yi devreden çıkarıp askeri kararlar alabilir mi? Amerikan Başkanı’nın Twitter’da vatandaşları bloklaması ifade özgürlüğünü koruyan anayasanın birinci maddesine aykırı mı? Eyaletlerin federal hükümetten bağımsızlığını sağlayan onuncu madde, California ve New York’la her fırsatta didişen Trump devrinde güvende mi?
Joh, Amerikan tarihinden örneklerle Trump’ın politika yapma tarzının anayasa uygunluğunu tartışıyor. Her ne kadar ABD’nin yönetim yapısı ve anayasa tarihi Türkiye’den çok farklı olsa da hukuk devletini, güçler ayrılığı ilkesini ve nasıl işlediklerini hatırlamak için ideal bir podcast.
3- Yerkürede Trump
Küresel ısınmayı inkâr eden, ABD’yi Paris İklim Anlaşması’ndan çeken Trump’ın belki de en kalıcı hasarı gezegenimiz üzerinde olabilir. Çevre gazeteciliği alanındaki iki inisyatifin ortak imzasıyla, “Trump on Earth” ayda iki kere, Trump yönetiminin endüstri lobicileriyle tehlikeli ilişkilerine odaklanıyor. Başkan Barack Obama yönetiminde karbon emisyonunu azaltma ve çevreyi koruma alanındaki regülasyonlar itinayla yürürlükten kaldırılırken Çevreyi Koruma Ajansı’nın (EPA) en üst düzey kadroları fosil yakıt savunucularına emanet.
Birleşmiş Milletler (BM) Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, küresel ısınmayı kontrol altına almak için önümüzdeki on yılın son şans olduğunu söylerken kasırgalar, dondurucu soğuk ve kuraklıkla boğuşan dünyanın en büyük ekonomisinin söz sahibinin öncelikleri dehşet uyandırıyor.
4- Trump A.Ş.
Propublica ve WYNC’nin ortak araştırması Trump ailesinin akçeli işlerine dair detaylı bir döküm sunuyor. Trump ailesinin çıkar ilişkileriyle Beyaz Saray’ın aldığı siyasi ve ekonomik kararların iç içe geçmesinin izini süren araştırmacı gazetecilik şaheseri, ‘mevcut iktidardan kimin, hangi bedel karşılığında yararlandığının’ kaydını itinayla tutuyor. Podcast kaçınılmaz olarak Trump kampanyasının Rusya’yla ilişkilerine özel bir önem atfediyor. Özel Savcı Robert Mueller’in soruşturmasını merak edip öğrenmeye neresinden başlayacağınızı bilmiyorsanız muhteşem bir kaynak. New Yorker dergisinin tanımıyla ‘gerçek suç’ podcast’i. Heyecanı uzaklarda, cinayet hikâyelerinde aramayın.
5- Manipüle edilmiş ulus
Bir önceki podcast ‘gerçek suç’ türüne dâhil kabul edilecekse “Gaslit Nation” kesinlikle ‘alacakaranlık kuşağı’ sayılmalı. Orta Asya’da baskıcı rejimler üzerine akademik çalışma yapan yazar Sarah Kendzior ve Ukrayna kökenli belgeselci Andrea Chalupa, Amerikan demokrasisinin sonunun geldiğinden emin.
Dame dergisi tarafından yayınlanan, iki gazetecinin genellikle haftalık sohbeti, Trump’ın Rusya istihbaratının kontrolünde bir piyon olduğunu iddia ediyor. Kendzior ve Chalupa’ya göre Trump ve şürekâsının siyaseti, mekanizmayı bilmeyenlerin sarsaklığı değil; tam tersine federal hükümetin kapanmasından Trump’ın geceyarısı tweetlerine, herkes ne yaptığını çok iyi biliyor.
“Trump yönetimindeki yolsuzluk ve dünyada yükselen otokratlık” konularını tartışan iki gazetecinin endişesi kimi zaman abartılı gelse de; otokrasinin temel öğelerinin Amerikan siyasetindeki izlerini yakalamalarını ve Mueller soruşturmasına bel bağlamak dışında muhalefet üretemeyenlere öfkelenmelerini dinlemek heyecan verici.
Soğukkanlı gazetecilik çalışmaları arasında bazen isyanın sesini de duymak istiyor insan.