Televizyon

Bizim Hikâye: Yerli Shameless yersiz tutucu

Cinsellik, uyuşturucu, din ve sistem eleştirisi üzerine kurulu Amerikan yapımı Shameless dizisinin Türkiye’ye nasıl uyarlanacağı sosyal medya üzerinden hararetle tartışılırken dizi “Bizim Hikâye” adıyla Fox TV’de yayınlanmaya başladı. Dizi henüz hazırlık aşamasındayken yönetmen Serdar Gözelekli’nin hikâyenin Türkiyelileştirildiğinden bahsetmesi mânîdar gelse de yine de uyarlamayı doğru değerlendirmek için beklemek gerekti.

Orijinal yapımda son derece kuvvetli olan kadın karakterler, uyarlamada son derece edilgen ve itâatkâr bir duruma indirgenmişlerdi. Örneğin Fiona karakterinin Türk versiyonu olan Filiz’in kendisini küçük bir anne olarak konumlandırarak ev halkının tüm ihtiyaçlarını tanımlanmış kadın rolü üzerinden gidermeye çalışması, kendisini eve bırakan bir erkek olunca mahallenin diline düşmekten korkması gibi. Gerçekten de Shameless’ta herkesin bir şekilde ucundan kıyısından tutarak katıldığı iş bölümü dizide Filiz ve kız kardeşi Kiraz’a kalmış görünüyor.

Fiona nasıl kurtulur?

Shameless’ta kulübe gidip kafa dağıtan kadınlar, Bizim Hikaye’de ancak “kız kıza” yapılan bir etkinlik olan kına gecesine katılıyorlar. Elbette kocadan zar zor izin koparıp gece de geç kalmama şartıyla. Kınaya giderken yolda çantası çalınan Filiz’i kurtaran bir “erkek kahraman” olunca da orijinal dizinin kendi ayakları üzerinde duran, kadın kimliğini sağlıklı bir biçimde yaşayan Fionası kurtarılmayı bekleyen bir Filiz’e dönüşüyor. Eve getirilmek zorunda kalınan erkeğe evdeki kardeşlerin verdiği tepki de (dayılanmalar, ablaya hesap sormalar) eklenince maçoluk hâli iyice olumlanmış, kutsanmış oluyor.

Erkek egemen kültür ve kadına dayatılan roller ekrana yansıtılırken; senaristler (ikisi de kadın bu arada) ve yönetmen bir karşı duruş ve eleştiri yapmadıkları için dizi sadece ataerkin yeniden üretilmesine yol açıyor.
Shameless’ta son derece mûnis bir karakter olup kızının karşı duruşuyla eşyalarını bile doğru dürüst toparlayamadan evi terk etmek zorunda kalan baba, dizide dediğim dedik bir psikopata dönüşmüş olarak yer alıyor. Kızına “Ne oluyor lan burada?” diye saldırmaktan çekinmiyor. Ders çalıştırmak için eve gelen genç adam için “baban gelirse bizi keser, öldürür” denmesi, boşanılan erkeğin habersizce yemek yemeye uğraması ve hizmet beklemesi, eşine önceden ve şimdi de şiddet gösteren erkeğe anlayışlı yaklaşılması gibi durumlar tam da bu yeniden üretime hizmet ediyor.

‘Gay de gay diye tutturuyorlar’

Dizinin bir diğer yönü ise kilit karakterlerden biri olan eşcinsel Ian’ın Hikmet olarak diziye yansıtılırken heteroseksüele dönüştürülmesi. Yönetmen bu konuda halkın hassasiyetlerini göz ardı etmek istemediğini belirterek durumu “Mesela gay de gay diye tutturuyorlar. Şöyle bir sahne anlatayım size; gay olan yanında gay sevgilisi uyurken telefonda arayan erkek arkadaşına fısıldayarak “seni özledim” diyor mesela. Yanında yatan insanı aldatıyor. Bunun erkek ya da kadın olması neyi değiştiriyor ki? Yanında yatan erkek diye izlemiyorum ben o sahneyi. Yanında yatan sevgilisini aldattı diye izliyorum.” şeklinde açıklıyor.

Gay olmak “kutsal Türk toplum yapısına(!)” uygun görülmediği için iki erkeğin aşkı yerine Hikmet evli bir kadına aşık oluyor. Televizyonlarımızda ancak karikatürize tipler olarak yer bulan eşcinseller, bu çalışmada ikiyüzlü bir biçimde tamamen görmezden geliniyor. Dizide var olan ilişki şekli aynı zamanda reşit olmayan bir erkek çocuğunun istismarı da… İkiyüzlülük tam da bu noktada başlıyor zaten. Dizi bize alttan alta şunu dikte ediyor; yeter ki gay olup kutsal erkekliğimizi tehdit etme, Türk aile yapısına zeval verme, pedofili ya da aldatmanın bir sakıncası yok!

‘Varoş bir Kemalettin Tuğcu hikâyesi’

Shameless dizisinin alâmet-i fârikası olan sistem karşıtlığı, aylak ve aykırı tipleri, tanrıtanımaz karakterleri Bizim Hikâye’de “paramız yok, babamız sarhoş” tarzı bir duygu sömürüsü etrafında tanımlanırken kullanılan manipülasyon müziği de bu dram havasını güçlendiriyor. Bu gibi dokunuşlarla dizi varoş bir Kemalettin Tuğcu hikayesi gibi şekilleniyor ve varoşun gerçek sorunları göz ardı ediliyor. Aslında cesur bir yaklaşımla bonzai kullanımı, mülteci ve çocuk işçi sorunu vb. konuları dile getirerek gerçekleştirilebilecek Türkiye uyarlaması alışılagelmiş bir beyaz Türk draması olmaktan öteye geçemiyor. İngiliz yapımındaki İrlandalı komşular, Amerikan uyarlamasındaki siyahlar Türkiye’de farklı bir etnik yapıdan kimselere dönüşemiyor. Bu yüzden de beklentisi olan izleyiciye yeni bir şey söylemiyor.

Etiketler

Neslihan Güngör

Radikal 2, BirGün, Evrensel Kültür, Akıl Defteri, Radikal Kitap, Cumhuriyet Kitap, La Vie en France gibi dergi ve gazeteler için yazılar hazırladı. Kedilerinin karnını doyurmak için yazarlığın yanı sıra dokuz altı işlerde de sık sık işsiz kalarak çalışıyor. Herkesin bir hikâyesi var ve bu mutlaka anlatılmalı düşüncesini izlemeye devam ediyor.

Journo E-Bülten