Dosya

‘Bu haberler alışkanlıklarıma dezenfektan sıktı’

Üniversiteler uzaktan eğitime geçince Eskişehir’den Bursa’daki evine dönen bir öğrenci ve ailesinin haber tüketimini “Karantinada Haber” yazı dizimiz kapsamında altı gün boyunca izledik. Ailenin, popüler bilim sitesi Evrim Ağacı’ndan bilgi almaya başladığını söyleyen babası, “Bu dönemde çıkan haberler alışkanlıklarıma dezenfektan sıktı” diyor. Kızı, etrafında “anksiyete krizleri” yaşayanlar olduğunu belirtiyor. 72 yaşındaki anneanne ise şunu söylüyor: “Haberleri izlerken tüylerim diken diken oluyor. Tutturmuşlar 65 yaş, 65 yaş!” Ayrıntılar, “Karantinada Haber” yazı dizimizin dördüncü bölümünde…

Anadolu Üniversitesi İngilizce İşletme bölümü öğrencisi olan Zeynep Lâl Temelöz (23) kişisel karantina zamanını Bursa’da ailesiyle beraber geçiriyor. Alternatif medyayı daha aktif kullanan Temelöz ve ailesi, haber akışının durmadığı bir dönem geçirdiklerini söylüyor.

Haberleri daha çok Twitter’da görüp teyit için web sitelerini incelediğinin altını çizen Temelöz şunları söylüyor:

  • İlk olarak dikkatimi çeken, Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesi’nde çekilen ve vaka sayısının binleri bulduğu yönündeki açıklamaların yer aldığı video oldu. Ertesi gün bu kişinin yazdığı özür yazısı ve inceleme başlatıldığı yönündeki haberleri takip ettim. Bunların hepsi Twitter’dan…
Zeynep Lâl Temelöz

‘Ekonomiyle ilgili haberleri ailecek takip ettik’

  • İzlediğim bir diğer haber Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ekonomik İstikrar Kalkanı paketine dair açıklamaları idi. Bu durumu ailecek takip ettik çünkü şu anda ekonomide iyileştirmeye ihtiyaç var. İnsanlar ya işsiz kaldı ya da ücretsiz izne çıkarıldı. Ailecek önümüzü göremiyoruz. Emlak işiyle uğraşıyoruz ve 10 kiracıdan 6’sı kira ödeyemiyor. Bu süreçte oluşan karantina durumu başlı başına alışkanlıklarımızı alt üst etti. Koronavirüsün bize temiz olmayı hatırlattığını düşünüyorum.

Takip eden günlerde gelişmeleri ya Twitter ya da hâlihazırda sürekli açık olan televizyondan, istemsizce gördüğü haberlerden takip ettiğini belirten Zeynep Lâl Temelöz şunları ekliyor:

  • Benim için inanılmaz geniş bir yelpazede bu durum. WhatsApp gruplarında, arkadaşlarla telefon konuşmalarında bile yeni haberler alıyoruz. Günlük rutin telefon konuşmalarımız dahi haber tüketimine dönüştü diyebilirim.

‘TV’deki bilgiyi sosyal medyadan teyit ediyorum’

  • En yakın arkadaşlarımla konuşmalarıma dönüp baktığımda ‘Duydun mu’ diye başlıyoruz cümlelerimize. Ancak en büyük haber kaynağı Twitter ve ardından televizyon şu anda. Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca bile Twitter üzerinden halka bilgi veriyor. Twitter ile başlayan tüketim, bir yandan televizyon ile devam ediyor.
  • Twitter’dan haber kaynaklarını kontrol etmem daha kolay oluyor. Televizyondaki bilgiyi de teyit etmek için yine sosyal medya kullanmak durumunda kalıyorum. Twitter’da bakanlık tarafından yapılan ‘alkış çağrısı’na da katılarak 21.00’de balkonda yerimizi aldık.

Baba Tuğsan Temelöz (50) ise haber tüketimini televizyon, Twitter ve Evrim Ağacı web sitesinden sürdürdüğünü dile getiriyor. Temelöz bu durumu şöyle açıklıyor: :

  • İkinci ölüm vakasını TV’den öğrendik ailecek. HaberTürk’teki sağlık programını izlerken son dakika bilgisi ile geldi. Zaten şu dönemde aldığımız haberler hep son dakikaymış gibi geliyor.
  • Sosyal medyadan takip ediyorum haberleri. Sosyal medyanın içindeki haber kaynağını kontrol ediyorum. Evrim Ağacı gibi bilimsel sitelerden haber almaya özen gösteriyorum. Veriler ve kaynaklarının olması bana güven veriyor.
  • Bu dönemde çıkan haberler ise alışkanlıklarıma dezenfektan sıktı diyebilirim. Hayatımda hiç dezenfektan kullanmamıştım. İlk kez kullandım. Arabaya yangın tüpünün yanı sıra dezenfektan koyacağımı da düşünmezdim.
Tuğsan ve Şebnem Temelöz

Eski bir radyocu olan anne: İki kere gözden geçiriyorum

Anne Şebnem Temelöz (47) de ağırlıklı olarak sosyal medya üzerinden haber tüketiyor. İlk günlerde alışkanlıklarında çok fazla değişiklik olmamış. Haberleri görüp de fazladan kolonya almamış veya koronavirüse karşı etkili diye yemek alışkanlıklarını değiştirmemiş. Bir yandan da şunları söylüyor:

  • Karantina altında daha fazla televizyon izlemeye başladık. Televizyonda hep aynı şeyler diye şikâyet ediyoruz ancak sosyal medya da geniş platformları olmasına rağmen kendini tekrarlayabiliyor. Ancak her hâlükârda sosyal medya daha çok bilinmeyeni sunma potansiyeline sahip. O yüzden birçok duyumu Twitter’dan alıp asıl kaynağına bakmaya özen gösteriyoruz.
  • Eski bir radyocu olarak bir şeyi okurken iki kere gözden geçiriyorum. Evrim Ağacı web sitesi de bizim ailecek merkezi bilgi kaynağımız gibi. Rakamlar ve grafikler anlamında da çok iyi. Bilimsel verilere dayandırılmadıkça bilgileri içselleştirmemeye çalışıyoruz.

‘İlk kez stok yapmaya gittim’

Haberlerin kendileri üzerindeki etkisinin son günlerde arttığını ve bunun kaçınılmaz olduğunu belirten Temelöz’ün davranışları değişmeye başlamış. Bunu şöyle açıklıyor:

  • Bugün ilk kez koronavirüsün yarattığı kaotik ortamdan dolayı stok yapmaya gittim. Markette hep yaşlılar vardı. Ailecek ilk kez stok alışveriş yaptık. Ancak bu karantinadan dolayı değil, sokağa çıkma yasağı olursa diye yaptığımız bir hareketti.
  • Önceden işe sabah gider, akşam gelirdik, herkes gibi. İş saatimiz değişti. Akşam vakti emlak ofisimize gidiyoruz. Normal yaşantımda panik yapmayan ve soğukkanlı bir insan olarak beni bile önlem almaya itti bu durum. Bu zamana kadar evime, alınan erzakın üçüncü dördüncü paketini almazdım. Ama bu sefer aldım.

Ailenin en genç üyesi olan Zeynep Lâl Temelöz televizyon ve sosyal medyada “yaşlı” vurgulu koronavirüs haberleriyle karşılaşıyor. Hastalığa genç – yaşlı ayrımından ziyade, risk grubu özelinde bakıyor ve 65 yaş üstüne yönelik kısıtlamaları onaylıyor. Bugünkü haber tüketimiyle ilgili şunları söylüyor:

  • Tarım Bakanlığı’nın piknik yerleri hakkında yaptığı açıklamayı az önce televizyonda gördüm. Çok doğru bir karar. Haberin güvenirliğinde de bir sorun yok, çünkü resmi bir açıklamaydı HaberTürk kanalı alt yazısında.
  • Aynı zamanda yaşlıların evde durmamaya çalışmalarına anlam veremiyorum. Sosyal medyada çok mu abartılıyor diye düşünüyordum ama ev-market arası araçla giderken ya da markette sadece yaşlıları görüyoruz. Hâliyle sosyal medya şişirmesi olduğunu düşünmüyorum.

‘Anksiyete krizleri yaşamaya yakın olduklarına dair şeyler duyuyorum’

  • Umreden gelen yaşlı vatandaşların devlet yurdundan kaçmaya çalıştığı haberlerine herkes zaten şahit oldu. Yaşlılar için bir yasağın olması en iyi seçenek bence. Bilinçli kesim evde kendini izole ediyor, bilinçsiz kesim dışarılarda gezdikçe bizim izolasyon süremiz daha çok uzuyor.
  • Bu işin artık psikolojik kısmıyla yüzleşmeye başladım. Çünkü bu durum korona kadar, tehlikeli bir ruh sağlığı problemine de dönüşebilir. Haberleri takip etmeyi bırakmaya çalışıyorum ancak telefonu bir kenara bıraksam dahi biri aradığında kaçınılmaz konu, bir şekilde yeni bir koronavirüs açıklamasına dönüyor. Etrafımdaki insanlardan anksiyete krizleri yaşamaya yakın olduklarına dair şeyler duyuyorum.

Özellikle ana akım medyada NTV, CNN Türk, Habertürk, A Haber, TGRT gibi haber kanallarının, her akşam uzmanları ağırladığı programlar yayın akışında çok önemli bir yer tutuyor. Üniversite rektörleri, profesörler, uzman doktorlar… Kimi ararsanız görüş belirtmek üzere bu yayınlarda yer alıyor. Zeynep Lâl Temelöz de bu programların hâlâ bu kadar çok katılımcı ile yapılmasını absürt buluyor bugün:

  • Virüsün ülkede ilk ortaya çıktığı günden bu yana, haber programlarında ekrana bölünmüş en az 4-5 tane kafa var. Altında ‘Prof. Dr. X’, ‘Öğr. Gör. X’, ‘Doç. Dr. X’ gibi sadece akademik unvanların yanına sıralanmış isimler görüyoruz. Açıkçası, Hıncal Uluç’u dahi görsem şaşırmazdım. Bu programların izlenme garantili program olduğu düşüncesindeyim. Reyting için kılı kırk yarıyorlarmış gibi gözüküyor. Akşam 20.00’den itibaren gece 00.00’a kadar sürekli devam ediyorlar. Artık sırası da belli. Önce bakan açıklamalarına getirilen yorumlar, sonra hastalıkla mücadele başlıyor yayında.

‘Kamera arkasında çalışanlar unutuluyor’

  • Öncelikle, enfeksiyon uzmanı ve göğüs hastalıkları uzmanı olmayan kişileri dinlememeye özen gösteriyorum. Aynı zamanda, herkes bas bas ‘Evde Kal’ çağrısı yaparken. Herkes gibi halka hizmet sunmaya çalışan o kamera arkasında çalışanlar unutuluyor gibime geliyor. Orada en az 10 kamera arkası çalışanı vardır diye tahmin ediyorum. Bu insanlar her gün hala işe gidip geliyor. Orada yer alan katılımcılar, moderatör, reji orada da bir grup insan çalışıyor. Bu da bir risk.

Peki, koronavirüs gündeminde başka haberleri takip ettiği oluyor mu? Zeynep Lâl Temelöz bu sorumu şöyle yanıtlıyor:

  • Haberleşmemiş ama haberleşecek şeyleri araştırıyorum. Şu sıralar değişen dünyaya adaptasyon ile ilgili makaleler okumaya başladım. Bir senaryo var. Bu virüsten sonra dünyada bir değişim başlayacak. Kültürel, sosyal, mesleki, ticari ve paranın kullanımı gibi alanlarda değişimler yaşanacağını düşünüyorum. Koronavirüs haberlerinden ziyade, bu virüsten sonra yeni dünyaya adapte olabilmeye kendimi hazırlıyorum.

‘İşe gitmeme hiç gerek yokmuş’

  • Reklam ajansında daha önce de çalıştığım ve ileride de çalışmayı düşündüğüm için, bir ajansta çalışmaya nasıl etki edecek artık buna bakmaya çalışıyorum. Gördüğüm şey, benim işe hiç gitmeme gerek yokmuş. Bir film veya fotoğraf çekimi olmadığı sürece ofise gitmeden her iş yapılabiliyormuş, onu gördük. Marka anlaşmaları, proje toplantıları… Bunlar Skype, Zoom veya Discord gibi uygulamalarla gayet yapılabiliyor. Sabah 09.00’dan akşam 18.00’e kadar masa başında oturmama çok da gerek yokmuş. Belki iki ay sonra değil ama bir yıl sonra şirketleri fiziki anlamda çok başka bir noktaya taşıyacak. Bu virüsten sonra kim ne kadar hızlı adapte olursa, o kadar şanslı olacak.

Zeynep Lâl Temelöz, bugün çocukların yaşlılarla dalga geçtiği, bir polisin ileri yaştaki bir erkeğe bağırdığı görüntüleri de görmüş. “Medyadaki bu tutumu çok korkutucu buluyorum. Evet gönüllülük esasları yaşlılara verilen desteklerin gösterildiği haberler de var ancak, yaşlıları kaba tabirle ‘sirk aslanı’ gibi muamele yapılıyor” diyor.

Araştırmanın son gününde, Zeynep Lal Temelöz’ün 72 yaşındaki anneannesi Ayşe Irgat’a dönüyoruz. Irgat daha yasak gelmeden sokağa çıkmamaya başlamış. Gençleri ikaz etmiş, kendi deyişiyle “evi kolonya ile doldurmuş.” Artık sadece sokak kapısına dokunduklarında dahi ellerini sabunladıklarını söylüyor. Eve girenleri “daha kapıda dezenfekte etmeye başladığı için” dışarıdan gelen gençler dikkat ettiği sürece kendisinin de “garantide” olduğu görüşünde. Haberlere bakışını ise şöyle özetliyor:

  • Haberleri her gün izliyorum. Ulusal bütün haber kanallarını izliyorum ayırt etmeden. Birazdan haberler başlayacak onları bekliyorum (19.00 haber bülteni). ‘Neler yapmak gerekiyor? Aşısı çıktı mı? Ne kadar test yapılıyor’ hepsini dinliyorum. Oradaki tavsiyelere uyuyorum, marketten bir şey geldiği zaman da gelen paketleri bile sabunluyorum.
  • Haberleri izlerken tüylerim diken diken oluyor. Ama izlemeden de olmuyor. Bir de programlarda dediklerine göre, gençler falan bir şekilde kurtuluyormuş ama biz yaşlıların hiç öyle bir şansı yok. Ben kurtulmuş yaşlı göremiyorum haberlerde. O yüzden yaşlıları düşünüyorsanız önce kendinizi koruyun.
Ayşe Irgat

‘Haberlerde tutturmuşlar, 65 yaş, 65 yaş!’

  • Haberlerde hep bir tutturmuşlar ‘65 yaş, 65 yaş!’ Gençler taşımazsa evinde oturan yaşlılara hiçbir şey olmaz. Kızım da çok titiz davranıyor. Markete gidip gelirken bile telefonunu almıyor yanına. Ayrıca bu zamana kadar ne kıyafetim varsa hepsi 60 derecede yıkadım, haberlerde söylenen 14 altın kuralı yerine getiriyorum. Benim yapabileceğim bu kadar.’’

  • Bursa’da bizim çevrede benim yaşıtlarım hiç dışarıya çıkmıyor. Çıkanlar da kendi araçlarıyla çıkıyorlar. İnsanların üç kuruş emekli maaşı var onu da cezaya ödemek istemiyorlar. Ben çıkmadım ama kızım anlattı. Markete gittiği esnada polis, para çekmeye çıkan 65 yaş üstü bir amcaya ceza yazıyormuş. Bankaya, markete, manava, eş, dost ve gönüllülerin destek olması lazım. Görüyoruz haberlerde gönüllü gençler var, polisler bile sipariş alıyor. O yüzden kimse ‘evde sıkılıyoruz’ ya da ‘işimiz var’ diye kendini sokağa atmasın. Sık dişini 1 ay otur evde. Evde de yapacağın bir şey vardır. Abimin eşi felçli sokağa çıkamıyor 8 yıldır. Bu kadın ölüyor mu şimdi sokağa çıkamıyor diye? Yani yaşıtlarımız biraz daha duyarlı olacak ve evde oturacak, yoksa televizyonda daha çok izleriz biz onları.

Journo yazarları, “Karantinada Haber” yazı dizisine, farklı demografik ve sosyoekonomik kesimlerden katılımcılarla devam ediyor.

Vatandaşlar koronavirüs haberlerini nasıl yorumluyor? Taşradaki muhafazakar bir televizyon izleyicisi bugünlerde haberleri nereden izliyor? AB grubundan muhalif bir kentli, hâlâ bayiye gidip gazete alıyor mu? Kadın sosyal medya kullanıcılarının kararını değiştiren bir haber oldu mu?

Bu tür sorulara yanıt aradığımız yazı dizisini şu sayfadan takip edebilirsiniz.

Burak Ütücü

Serbest gazeteci. 2015 yılında Hürriyet gazetesinde stajyer olarak çalıştı. Anadolu Üniversitesi muhabirliğinin ardından Londra’da bir prodüksiyon şirketinde stajyer editör olarak görev yaptı. Anadolu Üniversitesi Basın Yayın son sınıf öğrencisi.

Journo E-Bülten