Görüş

Patronların kuyruk acısı 212 ve Aydın Doğan’ın yeni planı

Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan.

Türkiye basın özgürlüğü konusundaki kötü siciline her geçen gün yeni ihlâller ekleyerek dünya sıralamasında gerilemeye devam ediyor. Cezaevlerindeki 146 gazeteci ile dünya rekorunu elinde bulunduran Türkiye’de dışarıdaki gazetecilerin durumu da pek parlak değil. Medya mensupları ülkede olup bitene ilişkin düşüncelerini kişisel sosyal medya hesaplarından paylaştığı için işten atılabiliyor örneğin.

Öte yandan, sektördeki işsizlik oranı yüzde 30’a dayandı. Üç gazeteciden birinin işsiz olduğu bir çalışma düzeninde hiç kimsenin iş güvencesi olamıyor. İşte tam da burada bu yazının da asıl konusu olan Basın İş Kanunu gazeteciler için asla taviz verilmemesi gereken bir kazanım olarak duruyor.

1961 yılında basın çalışanlarının haklarını korumak için çıkartılan o dönemki adıyla 212 bugünkü adıyla 5953 Sayılı Basın İş Kanunu hâlâ en büyük güvencemiz. Eksikliklerine ve güncel olmamasına rağmen gazetecilerin mağduriyetini azaltan bir kanun.

Uzun yıllar kanundaki eksiklikleri toplu iş sözleşmeleri ile kapatan Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın büyük medya kuruluşlarından tasfiye edilmesinin ardından kanun hükümleri de çiğnenmeye başlandı.
Geçtiğimiz hafta Doğan Medya Grubu’nun internet haber sitelerinde çalışan gazetecileri 212’den çıkarma girişimi medya patronlarının bundan sonraki hedeflerinin ne olduğu ortaya koydu. Fikir işçisi olan gazetecileri kol işçileri gibi çalıştırmak isteyen medya patronları meslektaşlarımızı işsizlik sopasıyla tehdit ederek kapsamlı bir operasyona başladı. Medya kuruluşlarından sendikayı tasfiye etmenin öncülüğünü yapan Aydın Doğan bugün de Basın İş Kanununu uygulamadan kaldırmanın öncülüğünü yapmak istiyor.

Gazeteciler ne yapacak?

Patronun bu dayatmasını kabul etmeyen bir meslektaşımızı işten atması hiçbirimizi korkutmamalı. Eğer Basın İş Kanunun bu şekilde ortadan kaldırılmasına sesiz kalırsak işsiz kalmaktan beter olacağımızı bilmemiz gerekiyor. Bugün ücretlerimizin peşin ödenmesi, ödenmeyen ücretler için uygulanan yüzde 5 gecikme faizi, kıdem tazminatında tavan ücretin olmaması, şirketin kâr etmesi durumunda ödenmesi zorunlu olan bir aylık ücret tutarındaki ikramiye ortadan kalkacak, asgari ücretle çalışan, iş güvencesi olmayan bir çırpıda gözden çıkarılabilir elemanlar hâline geleceğiz.

Basın İş Kanunun yok edilmesine göz yumarsak, bu kanunun çıkması için patronlarının boykot kararına rağmen gazeteleri boşaltarak günlerce direnen, bugünlerimizi güvence altına alan meslek büyüklerimizin emeğini gasp ettirmiş olacağız. Basın İş Kanunun yok edilmesine göz yumarsak, 1961 yılında bu kanunun çıkması için mücadele edip sendikanın çıkarttığı Basın gazetesinde “Daima halkın hizmetindeyiz” başlığını atan meslek büyüklerimize ihanet etmiş olacağız.

Bugün gazetecilere düşen görev gelecekte gazetecilik yapacak olanlara bu kanunu miras bırakmaktır. Devraldığımız mirası gelecek kuşaklara devredebilmek için Türkiye Gazeteciler Sendikası çatısı altından birleşmek ve tek yumruk hâlinde hareket edebilmektir. Yeniden güçlü bir birliktelik yaratabilirsek Basın İş Kanununu korur, eksikliklerini toplu iş sözleşmeleri ile tamamlayabiliriz. Birlikte güç olduğumuzu unutmayalım.


212 mücadelesi nasıl kazanıldı?

Basın çalışanlarının hukukunu düzenlemek için 1961’de 212 sayılı yasa çıkarılmak istendiğinde de gazete sahipleri bu girişime şiddetli bir tepki gösterdi. Aralarında Akşam, Dünya, Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul ve Yeni Sabah’ın bulunduğu dokuz gazetenin patronu boykot kararı aldı. Patronlar, sahibi oldukları gazetelerin 10 Ocak 1961 tarihli sayılarında, Milli Birlik Komitesi’ne karşı ortak bir bildiri yayımlayarak kararlarını açıkladı; “Gazetemizi üç gün yayınlamıyoruz”.
Bu patron eylemine karşılık gazetelerin sendikalı ya da sendikasız yazıişleri müdürlerinin çoğu, bu patron bildirisinin yayımlandığı gün gazetelerin künyelerinden isimlerini çekti. Bu gelişmeler üzerine Gazeteciler Sendikası, bu patron eylemini protesto eden ve gerçekleri açıklayan bir bildiri yayınladı. Özetle, basın çalışanlarının sosyal haklarını vermemek için gazete patronlarının halkın haber alma hakkına karşı bir saldırı başlattığını belirten bu bildiri radyolar aracılığı ile halka duyuruldu. İstanbul Gazeteciler Sendikası boykot nedeniyle gazetelerin yayımlanmadığı üç gün boyunca “Basın” isimli bir gazete çıkarttı. Bu gazetenin Umumi Neşriyat Müdürlüğü’nü Milliyet’in Yazıişleri Müdürü Abdi İpekçi, Mesul Müdürlüğü’nü Semih Tuğrul, Teknik Müşavirliğini de Murat Kayahanlı üstlendi. Diğer gazetelerin yazıişleri müdürleri ve çalışanları da Sendika’nın gazetesinde gönüllü olarak çalışma kararı aldı. Boykotun ilk günü Basın gazetesinin manşeti “Daima halkın hizmetindeyiz” oldu. Bu gazete gibi 212 sayılı Basın İş Kanunu da gazetecilerin dayanışması ve direnişi ile çıktı.

Gökhan Durmuş

Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı.

Journo E-Bülten