Beklemediğiniz bir anda, sürpriz bir yerde, yıllar sonra ortaokul arkadaşınızla karşılaşırsınız. Yüz haritası değişmiştir, eskisi gibi bakmıyordur. Deniz kenarı bir evde oturuyordur, çocuklanmıştır. Hem bir sürü şey değişmiş, hem de bazı noktalar aynı kalmıştır. Vega’nın 12 yıl sonra çıkagelen albümü Delinin Yıldızı ile karşılaşınca bu hisler çarpıyor yüzünüze.
Bu kadar samimi ve uzun vadeli sevgi, az müzik grubuna, müzisyene nasip olur. 12 yıldır Tatlı Sert ile, Hafif Müzik ile, hatta [tamam] sustum! ile idare etmeye çalışıyorduk. İz bırakanlar unutulmazdı, elimizde değildi, ama hiçbir şekilde alışamadık Vega’nın yokluğuna… Başka balçıklara meyletmedik, bazı şarkıların, bazı müzisyenlerin yeri kalbinizin farklı bir bölmesinde durur. Onlar, kilitli, özel bir haznede oturur.
Tatlı Sert’le, Hafif Müzik’le çok uzun yollara çıktık, öte manzaraların, cam artlarının, uzakların peşine düştük. Aradan çok yıl geçmiş. Kentler ne kadar değişmiş? Binalara, köşelere, arka sokaklara bakıyorsun. Tanıdık biri köşeden çıkıverecekmiş gibi, sahi bu sokaklardan geçen sen miydin? Ya rüyalar? Anlatılacak rüyalar görmüyoruz artık.
Deniz kenarlarından, karşı yakalara, karşı pencerelere bakıyorsun. Rüzgârlar, yağmurlar, şeytanlar geçiyor da, aynı kalacağını mı sanıyorsun? İçeriler çürüdükçe, tenine çıkmaz mı sandın? Onlar oyalanırken, aynı yerde, aynı duvarların önünde duramazdın. O arada çok nehirler aktı, çok renkler, hafızanla aynı mı kaldın?
Kalplerimiz beklemez
Bir güneş gibi her zaman parladı Tatlı Sert [2002]. Işığı hiç azalmadı. Delinin Yıldızı da hiç zamanla eskiyecek gibi durmuyor. Aradan geçen yıllarda her birimiz peyderpey ve külliyen delirmişken, Vega yeni albümüyle gece göğümüzü de aydınlatacak belli ki. Küçük deneysellikler albüm genelini süslese de, tanıdığımız Vega nehrindeyiz, ne mutlu. Dertler İri Kıyım’da, Arzuhal’de, Ve Tekrar’da hem vokallerde hem de altyapıda renk tonları değişiyor yer yer. Ki ancak böyle yeni cümleler kurulabilir.
O kadar iyi geldi ki Delinin Yıldızı. O kadar samimi, naif, gerçek, dürüst. Hiçbir naylon, hiçbir plastik barındırmadan, “gibi” dursun diye hiçbir ekleme-çıkarma yapmadan, belli ki içlerinden geldiği gibi. Tam da bu yüzden kalplerimizin en özel yerlerinde asırlarca muhafaza edilecekler. Şimdi ağzımıza bir parmak daha bal çalınmışken, bir 12 yıl daha mümkün değil, bekleyemeyiz artık. Kalplerimiz o kadar bekleyemez…