Haber

5 maddede: Uluslararası Gazetecilik Festivali’nde ne öğrendik?

Uluslararası Gazetecilik Festivali’nin (IJF) 18’incisi dün tamamlandı. 17-21 Nisan tarihlerinde, her yıl olduğu gibi İtalya’nın Perugia kentinde düzenlenen etkinlikte, dünyanın dört bir yanından gelen yüzlerce gazeteci 188 oturuma katıldı. 539 konuşmacının yer aldığı IJF 2024’te tartışılanlara dair Reuters Enstitüsü’nün hazırladığı özetten öne çıkanları 5 maddede aktarıyoruz:

1. Medyanın yapay zekâ denemelerinde verimli bir alan: Ses

İrlandalı gazeteci Mark Little, yapay zekânın haber kuruluşlarına ses alanında yeni ürünler yaratmak için sunduğu fırsatlarla ilgili paneli yönetti. Panelde konuşan Norveç gazetesi Aftenposten’dan Lena Beate Hamborg Pedersen, birkaç yıl önce izleyicilerini gençleştirmek ve abone kaybını önlemek için klonlanmış sesleri denemeye başladıklarını anlattı. Haberlerin yapay zekâ tarafından sesli olarak okunmasını beğenmeyenler olsa da, kablosuz kulaklıkların yaygınlaştığı bir dönemde bu sayede gençlere ve okuma güçlü çekenlere daha çok ulaşabilmişler.

Aftenposten gazetesi bu ilk denemeden sonra kişiselleştirilmiş çalma listeleri ve öğrenciler için eğitim kayıtları gibi ses ürünleri yaratırken de yapay zekâyı kullanmış. Ayrıca haberlerini Norveç’teki göçmenlerin konuştuğu 7 dilde sesli olarak sunmaya başlamışlar.

2. Yapay zekâ kanunları basın özgürlüğünü zedeleyebilir

Festivalde konuşan bazı gazeteciler, yapay zekâ alanındaki yasal düzenlemelerin basın özgürlüğünü bastırmak için kullanılabileceğinden endişeli.

Araştırmacı Felix Simon’ın yönettiği panelde, hükûmetlerin yapay zekayı nasıl düzenlemesi (ve düzenlememesi) gerektiği ele alındı. Hindistanlı editör Ritu Kapur, mevzuat ihtiyacını anladığını ancak hükûmetlerin bunu kamusal alan üzerindeki kontrollerini artırmak için bir bahane olarak kullanabileceklerini söyledi. Geçtiğimiz günlerde Hindistan’da bir kullanıcı Başbakan Narendra Modi’nin faşist olup olmadığını Google Gemini uygulamasına sormuş, bu yapay zekâ modelinin verdiği yanıt ülkede tartışma yaratmış, hatta hükûmetin açıklama yapmasına neden olmuştu.

3. Batı’da kamu medyası kendisini yeniden keşfetmeli

Oxford Üniversitesi’ndeki Reuters Gazetecilik Enstitüsü Direktörü Rasmus Nielsen’ın yönettiği panelde, dünyada kamu medyasının durumu tartışıldı.

Batı’daki kamu medyası üstünde siyasi baskı daha az olsa bile, farklı nedenlerle bu ülkelerde de sorunlar derinleşiyor. Birleşik Krallık’ın kamu yayıncısı olan BBC’den Naja Nielsen, “Korkmadan ve kayırmadan gerçeğin peşinden gitme konusunda çok daha cesur olmalıyız” dedi. Nielsen, kamu yayıncılarının, bazı insanların kendilerini yalnız ya da kopuk hissettiği bir dönemde onları bir araya getirmesi ve ortak deneyimler yaratması gerektiğini söyledi. Nielsen BBC’nin yaptıkları konusunda çok daha açık ve şeffaf olmaya çalıştığını söyledi. “Bugün otorite olmak dürüstlük gerektiriyor” diye açıkladı ve ekledi: “Gençler sırf BBC olduğumuz için bize güvenmeyecektir.”

İsveç’in kamu yayıncısı olan SVT’den Anne Lagercrantz de gençleri daha iyi anlamak için daha fazla çaba harcanması gerektiğini vurguladı. Lagercrantz’a göre endişeli ve karamsar olan İsveçli gençler arasında haberden kaçınma eğilimi %50’yi buluyor. Kamu yayıncılarının, toplumun çeşitliliğini yansıtmak için de daha çok çaba sarf etmesi gerektiğini vurgulayan Lagercrantz, gençlerin önemli bir bölümünün göçmen kökenli olduğunu ancak medyada kendilerini yeterince göremediklerini hatırlattı.

4. Araştırmacı gazetecilik hedef kitleye bulundukları yerde ulaşmalı

AP, ProPublica ve Araştırmacı Gazetecilik Bürosu’ndan kıdemli editörler, çalışmalarını en çok ihtiyaç duyan kitleler için nasıl daha erişilebilir kılabileceklerini tartıştı. Bu bağlamda ProPublica’dan Tracy Weber, ABD’nin Orta Batı bölgesindeki mandıra işçileriyle ilgili kapsamlı araştırmalarından örnek verdi.

“Bulgularımızı bunlardan etkilenen insanlara ulaştırmamız gerektiğini fark ettik” diyen Weber,”İşçiler İspanyolca konuşuyor ve İspanyolca müzik radyolarını dinliyorlardı. Bu yüzden yaşadıklarını yerel DJ’lerle paylaştılar. Biz de yerel dükkânlara kitapçıklar koyduk” ifadesini kullandı. Çiftçilerden bu sayede daha fazla bilgi toplayan ProPublica, ABD taşrasındaki mandıralarda göçmen işçilere yönelik emek sömürüsüne ve güvenlik ihlallerine dair delilleri ifşa etti.

5. Üretici yapay zekâ çağında insan faktörü gazetecilikte önemini koruyacak

Courtney Radsch’ın yönettiği panelde Julia Angwin, Meredith Broussard ve Dhruv Mehrotra, nitelikli ve derinlemesine araştırmacı gazeteciliğe sahip çıktı. Konuşmacılar, üretici yapay zekâ uygulamalarının şu anda bu tür bir gazeteciliği başarılı biçimde üretecek yetenekte olmadığında hemfikir.

Panelde dikkat çekilen bir diğer sorun, yapay zekânın ürettiği içeriklerin, doğruluk standartlarını henüz karşılayamadığı ve mutlaka bir insan tarafından denetlenmesi gerektiği gerçeği. Konuşmacılar ayrıca büyük dil modellerinin eğitim verisi olarak izin alınmadan milyonlarca haberin ve kitabın kullanılmasından, buna karşın bu eserlerde emeği olan insanların teknoloji şirketleri için “ücretsiz çalışanlara” dönüştürülmesinden endişeli. Büyük medya kuruluşlarının bu konuda yapay zekâ şirketleriyle yaptığı lisans ve tazminat anlaşmalarından gazetecilerin pay almama riskine de dikkat çekildi.

  • Reuters Enstitüsü’nün 18 Nisan 2024 tarihinde yayımladığı yazıdan 5 maddeyi özetleyerek aktardık. İngilizce yazının tamamını şu sayfadan okuyabilirsiniz.

İLGİLİ:

Cesur yeni dünya: Habercilikte yapay zekâ stratejisi için 5 tavsiye

Küresel Araştırmacı Gazetecilik Konferansı’nda öğrendiğim 19 dijital araç

Pulitzer Ödülleri’nin bu yılki 5 finalisti yapay zekâ destekli

 

Journo

Yeni nesil medya ve gazetecilik sitesi. Gazetecilere yönelik bağımsız bir dijital platform olan Journo; medyanın gelir modellerine, yeni haber üretim teknolojilerine ve medya çalışanlarının yaşamına odaklanıyor, sürdürülebilir bir sektör için çözümler öneriyor.

Journo E-Bülten