Dosya

Faruk Bildirici’nin medya eleştirileri: En sık etik ihlal yapan kuruluşlar

Faruk Bildirici’nin “Medya Ombudsmanı” adlı köşesinde son 5 ayda eleştirdiği haber kuruluşlarını ve bu yazılara konu olan etik ihlalleri inceledik. Eleştirilen haber kuruluşları arasında Yeni Şafak, Türkiye ve Sabah birinciliği paylaşıyor. Eleştiri konularının başında ise araştırmada eksiklik, nefret söylemi ve hedef gösterme geliyor. Bu bulgular hakkında görüşünü aldığımız Bildirici, etik ihlallerin Türkiye’deki hemen her haber kuruluşunda görülebildiğini, ancak iktidar medyasında daha fazla olduğunu vurguladı.  

Hürriyet gazetesinde uzun yıllar Okur Temsilciliği (Ombudsman) yapan deneyimli gazeteci Faruk Bildirici, medya eleştirilerini kişisel internet sitesindeki “Medya Ombudsmanı” köşesi başta olmak üzere çeşitli yayınlarda sürdürüyor. Eleştirilerde, medya ortamında yaşanan siyasî baskılar, iktidar-medya ilişkileri, kutuplaştırıcı dil ve manipülasyon gibi ana temaları görebiliyoruz. Peki, Bildirici’nin köşesinde en sık öne çıkan medya kuruluşları hangileri? Birlikte bakalım. 

Etik ihlallerde öne çıkan haber kuruluşları

1 Nisan – 18 Eylül 2024 tarihleri arasındaki yazılarında Bildirici’nin en sık eleştirdiği haber kuruluşları şunlar: 

  • Yeni Şafak
  • Sabah
  • Türkiye
  • Anadolu Ajansı 
  • Akşam
  • Sabah
  • Milliyet
  • Habertürk
  • Hürriyet 
  • Posta  
  • Sabah
  • Türkiye 
  • Takvim
  • Sözcü

İncelediğimiz 25 köşe yazısında, bu haber kuruluşlarının yanı sıra, Cumhuriyet ve BBC’nin de etik ihlalde bulunduğunu gördük.

Yazıların sonunda yer alan “Tek Cümleyle” kısmını da  değerlendirdiğimiz bu kuruluşların eleştirilme sıklığı artıyor. 

Grafik, Faruk Bildirici’nin eleştirdiği medya kuruluşlarını ve her bir kuruluşun kaç kez eleştirildiğini gösteriyor.

Eleştiriler arasında tekrar eden birçok tema öne çıkıyor: 

  • Çifte standart/taraflılık
  • Araştırmada eksiklik/tembellik
  • Haber öğelerinin eksikliği/eksik bilgi vermek
  • Nefret söylemi üretme
  • Nefret dili kullanma
  • Hedef gösterme/düşmanlaştırma
  • Şirket/proje ya da kurum tanıtımı yapma 

Özellikle, haberlerde tarafsızlık ilkesine uymamak ve eksik ya da yanlış bilgi vermek, Bildirici’nin en çok eleştirdiği konular arasında. Bu temaların yanı sıra, gazetecinin polis ya da devlet elemanı gibi davranması ve tık haberciliği yapma da karşımıza çıkıyor. 

Faruk Bildirici’nin yazılarındaki eleştirilere dair ayrıntıları, şu sayfada derlediğimiz tabloda bulabilirsiniz.

Hangi kuruluşlar, hangi konularda etik ihlalde bulunuyor? 

Bildirici, yazılarında birçok haber kuruluşunun gazetecilik ilkeleriyle çeliştiğini sıkça vurguluyor. Haber kuruluşlarının faaliyetlerinde genellikle tarafsızlık ilkesine aykırı tutumlar ve okuyucuyu yanıltabilecek manipülatif içerikler öne çıkıyor. 

Bu eleştiriler, özellikle medya organlarının etik standartlara ne kadar bağlı kaldığını ve ne ölçüde bu standartları ihlal ettiklerini gözler önüne seriyor. Bu durum, sadece haberin güvenilirliğini zedelemekle kalmıyor, aynı zamanda kamuoyunu yanıltarak toplumsal kutuplaşmayı da derinleştiriyor. 

  • Yeni Şafak: Bildirici’nin en sık eleştirdiği haber kuruluşları arasında yer alıyor. Bazı haberlerinde tekrar eden etik ihlaller dikkat çekiyor. Faruk Bildirici’nin dört ayrı yazısında, gazetenin iki kez “çifte standart ve taraflılık” yaptığını, iki kez de “hedef gösterme ve nefret dili kullanma” gibi etik ihlallerde bulunduğunu görüyoruz. Ayrıca, Basın İlan Kurumu’nun reklamını yapması da Bildirici tarafından eleştirilen bir diğer husus.
  • Anadolu Ajansı: Bildirici’nin en sık eleştirdiği bir diğer kuruluş ise Anadolu Ajansı. Özellikle haberlerde “araştırma eksikliği” sıkça dile getirilen bir sorun. Bunun yanı sıra, ajansın bazı haberlerinde “eksik bilgi verdiğini,” “konunun uzmanı olmayan kişilerin ilgisiz ve yanlış bilgilerine yer verdiğini” ve hatta “komplo teorileri yaydığını” görüyoruz.  
  • Akşam: Akşam gazetesi de çeşitli etik ihlallerle eleştirilen basın kuruluşlarından bir diğeri. Gazetenin bazı haberlerinde “araştırmada eksiklik veya tembellik“, “savaş kışkırtıcılığı,” “nefret dili kullanma” gibi ciddi sorunlar öne çıkıyor. Araştırmada eksiklik olarak görülen haberi Hürriyet, Posta ve Sabah gibi diğer büyük gazeteler de aynı şekilde yayımlamış. 
  • Sabah: Sabah gazetesine yönelik eleştiriler, “yanlış sözcük kullanımı” ve “resmi terminoloji kullanımına” dayalı. Örneğin, “İngiltere’de yalan haber paylaşımına gözaltı” başlıklı haberde, Sabah “haber” yerine “sosyal medya paylaşımı” demeliydi. Ayrıca, gazete terörle ilgili bir haberinde resmi terminoloji kullanıyor. Bildirici, bu haberde yalın ve anlaşılır bir Türkçe yerine, resmî terminoloji, yani devletin dilinin kullanımında ısrar edilmesini eleştiriyor.
  • Milliyet: Milliyet ise Eskişehir’de 18 yaşındaki Arda Küçükyetim’in sokakta rastgele kişileri bıçaklamasıyla ilgili olarak; saldırganın hazırladığı ültimatom metninin ayrıntılarını ve etkilendiği söylenen bilgisayar oyununun adını verdiği haberinde “kahramanlaştırıcı bir dil kullandı.” Diğer yandan, Bulgari’nin şirket yöneticisi Silvio Ursini ile yapılan söyleşide de, ‘şirket ve projenin tanıtımı’na yer verildiğini görüyoruz. 
  • Habertürk ve Türkiye: Habertürk ve Türkiye gazetelerinde benzer bir etik ihlal göze çarpıyor. Habertürk’ün bir haberinde olayın ne zaman ve nerede meydana geldiği gibi “temel haber ögeleri eksik” bırakılmış. Türkiye gazetesi ise sokak köpeklerinin sayısıyla ilgili bir haberinde sayıya dair “eksik bilgi vermiş” ve nesnel bilgi aktarımında yetersiz kalmış.
  • Hürriyet: Hürriyet gazetesi de bir haberinde “temel haber öğesini eksik” bırakarak, taraflardan birinin adını vermiyor. Ayrıca tarafların görüşlerine de yer verilmemiş. Hürriyet’in gazetecilik etiğine aykırı davrandığı bir diğer durum, dönemin Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi ile yapılan söyleşi. Bu söyleşinin, gazetenin sahibi olan Demirören Holding’in temsilcileri nezaretinde gerçekleştirildiği ve aynı anda Milliyet ve Posta gazeteleri ile birlikte yapıldığı hâlde, bu bilginin okura verilmediği ve eksik bilgi aktarıldığı vurgulanıyor.
  • Sözcü: Sözcü ise Yunan sanatçı Despina Vandi’nin sahnedeki Türk bayrağı ve Atatürk portresi nedeniyle konsere çıkmadığına dair bir haberde, başlıkta ölçüyü kaçırarak “nefret söyleminde” bulunuyor. Bu nefret söylemi, milliyetler üzerinden üretiliyor.
  • Takvim: Takvim gazetesi de Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın emekli maaşlarıyla ilgili bir soruya verdiği yanıtı haberleştirirken tık haberciliği yapmaya çalışmış. Gazete, haberin içeriğini somut bir gelişme ya da müjde varmış gibi sunarak okuyuculara gereksiz umutlar vermiş ve bu şekilde haberin etkisini abartarak etik olmayan bir yaklaşım sergilemiş oldu.
  • Cumhuriyet: Cumhuriyet gazetesi, A. Serdar Körükçü adlı iş insanının turizmin pahalılığına dair sözleriyle ilgili bir haber yayımladı. Ancak haberde önemli “araştırma eksiklikleri” bulunuyor. Haberde, Körükçü’nün Türkiye’deki turizmin yüksek maliyetleri hakkında yaptığı açıklamalara yer verilmişken aynı zamanda ticarî çıkarlarını gözeten bir turizmci olarak ön plana çıkarılmasına ortak olunması da eleştirilen bir diğer nokta. Bu durum, haberin tarafsızlık açısından yetersiz olduğunu gösteriyor.
  • BBC: Bildirici, yazılarından birinde, BBC’yi “gazetecinin polis ya da devlet elemanı gibi davranması” konusunda eleştiriyor. İngiltere dâhil birçok ülkede polis tarafından aranan Barzan Kamal Majeed ile ilgili bir haberde gazeteciler, Majeed’in izini sürmüş,  daha sonra Majeed’in yakalanmasını haber yapmıştı. Aslında gazeteciler, her aşamada öğrendikleri bilgileri yetkililerle paylaşmışlardı. Bildirici, “etik değerlere özen gösteren bir kuruluşun bile muhabirlerinin bu işbirliğine izin vermesi üzücü” diyerek kurumu eleştirdi. 

Bildirici: “Amacım kaliteli gazetecilik yapılması”

Medya etiği üzerine yaptığımız bu analizin ardından Faruk Bildirici’ye ulaşarak yorumlarını sorduk. Bildirici, bulgularımızda iktidar medyasının ağırlıklı olduğunu belirtirken, daha geniş bir dönem incelendiğinde muhalif medyanın da eleştiri kapsamına girebildiğine dikkat çekiyor: 

  • Zira ülkemizde etik ihlaller, bir tarafa özgü bir sorun değil. İktidar medyasında daha fazla ama hemen her yanda görülebiliyor. Ben de gördüğüm ya da okur ve izleyicilerin bana ilettiği yayınlardaki etik ihlalleri dile getirmeye çalışıyorum. Amacım yanlışlardan arınmak ve daha kaliteli gazetecilik yapılması.

Etik ihlallerin önüne geçebilmek için etik standartların nasıl iyileştirebileceğini sorduğumuzda Bildirici şu yanıtı veriyor:

  • Öncelikle etik standartların, gazetecilik temel ilkelerinin öncelikle editöryel yönetim tarafından, sonra da bütün gazeteciler tarafından benimsenmesi ve içselleştirilmesi gerekli. Her yeni gün teknolojik ve sosyal gelişmelerle birlikte gazetecilikte yeni etik sorunlar getiriyor. Ama temel etik ilkelere bağlı kaldığımız sürece karanlıkta yön bulmak hiç de zor olmaz.

Çoğu haber kuruluşu eleştirileri umursamıyor

Bildirici’ye göre, büyük bölümü eleştirileri umursamıyor, aynı yanlışı tekrarlamaya devam ediyor. Deneyimli gazeteci, sıkça karşılaşılan etik ihlallerin arkasındaki etkenleri ise şu şekilde açıklıyor:

  • Elbette tek nedene bağlamak mümkün değil. En önemlisi ülkemizde kamu yararını gözeten ve editöryel bağımsızlık çerçevesi içinde yürütülen bir gazeteciliğin egemen olduğunu söylemek mümkün değil. Ayrıca medya kuruluşlarının çoğunun ne gazeteciliğin evrensel etik ilkelerini önemseyen, dikkate alan bir yayıncılık anlayışı var, ne de böyle bir kaygıları… Onun yerine çoğu siyasi iktidar ve güç odaklarını memnun etme çabası içinde. Böyle bir çaba olmasa, eleştirilerim karşısında en azından “Acaba doğru mu söylüyor” diye bir an durup inceler, ona göre karar verir ve yanlışları bir daha tekrarlamazlardı.

Etik ihlallerin arkasındaki bir diğer etkenin reklam gelirlerine bağlılık olduğunu belirten Bildirici bunu şöyle açıklıyor: “Reklam gelirlerine bağlılığın elbette etkisi var ama kamu çıkarı yerine patron çıkarına göre hareket edilince reklam gelirlerinin, örtülü reklamların, PR işlerinin etkisi daha da büyüyor. Oysa bu hataların çoğunun düzeltilmesi için sadece insanı açıdan bakmak yeterli.”

Dijitalleşmeyle birlikte medya okuryazarlığının önemi ve gereğinin daha da arttığını belirten Bildirici, bilgi sağanağı altında kalan insanların doğruyu yanlıştan, bilgiyi dezenformasyondan ayırt edebilmesi için medya okuryazarlığı eğitimini almalarının zorunlu olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Medya okuryazarlığı, insanlara öncelikle eleştirel bakışı kazandıracaktır. Bu da medya ortamında doğru bilgiyi seçebilmenin temel koşuludur.”

İLGİLİ:

Basın Konseyi kararlarını inceledik: Gazetecilik ilkelerini en çok Yeni Akit ihlal ediyor

Sakine Orman

Gazeteci. bianet'in yanı sıra NewsLabTurkey, FreeWebTurkey, Gezegen24, InsideTurkey, FemSport, Media for Democracy gibi çeşitli mecralarda içerik yazdı. IPS İletişim Vakfı/bianet’te 4,5 yıl Proje Asistanı, NewsLabTurkey'de 1,5 yıl Proje Sorumlusu olarak çalıştı. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) üyesi. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümü mezunu.

Journo E-Bülten