Dosya

Açık veri nedir? Kamu kurumlarının veri portalları, yeni bir haber kaynağı

Bugün, Açık Veri Günü… Açık veri farkındalığını artırmayı ve kullanımını yaygınlaştırmayı hedefleyen bu uluslarararası günde Türkiye’de son dönemde yerel yönetimlerin arka arkaya açtığı açık veri platformlarını inceledik. Konuştuğumuz uzmanlar ve veri gazetecileri, belediyelerin açık veri portallarının “sadece açılmış olmak için açılmayıp” güncel tutulması gerektiğini vurguluyor. Haber değeri olan kamusal verilerin, gazetecilerin değerlendirebileceği formatlarda yayımlanması da bir başka öneri.

Open Data Handbook (Açık Veri El Kitabı) “açık veri nedir” sorusunu özetle şöyle yanıtlıyor:

  • Açık veri, herhangi bir kişi tarafından ücretsiz olarak kullanılabilecek, yeniden kullanılabilecek ve dağıtılabilecek veriye denir. Bu serbest kullanıma en fazla, veri kaynağına atıfta bulunma ve “benzer paylaşım” (bu verinin kullanıldığı eserlerin, veriden daha sıkı bir telif hakkı korumasıyla dağıtılmaması) gibi sınırlamalar getirilebilir.

Open Knowledge Foundation’ın (Açık Bilgi Vakfı) tanımında da açık verinin özellikleri şu şekilde vurgulanıyor:

  • Kullanıma açıklık ve erişim: Verinin tamamı kullanıma açık olmalı, tercihen internetten indirilebilmeli ve maliyeti, makul bir yeniden üretim masrafını aşmamalıdır. Veri aynı zamanda rahat ve uyarlanabilecek bir biçimde sunulmalıdır.
  • Yeniden kullanım ve dağıtım: Veri, diğer veri kümeleriyle harmanlanmayı da içerecek şekilde yeniden kullanım ve dağıtıma izin veren şartlarda sunulmalıdır.
  • Evrensel katılım: Veriyi herkes kullanabilmeli, yeniden kullanabilmeli ve dağıtabilmelidir. Çalışma alanlarına veya belirli kişi ve gruplara karşı ayrımcılık yapılmamalıdır. Örneğin ticari veya belirli alanlardaki kullanımı engelleyecek (“eğitim dışı kullanılamaz” vb.) sınırlamalar konulamaz.

Türkiye 94 ülke arasında 45. sırada

Uzmanlar, verinin “açık” olup olmadığının belirlenmesinde “eş işlerlik” (interoperability) özelliğine de dikkat çekiyor. Bu özellik gereği açık verinin, çeşitli sistemlerde ve kuruluşlarda farklı veri kümeleriyle birlikte çalışabilmesi gerekiyor. Bir açık verinin diğer açık verilerle kolayca bütünleştirilebilmesi, bir yapboz gibi giderek büyüyen ama bunu yaparken efsanedeki Babil Kulesi’nin aksine, devasa ölçeklerde artan uyumsuzluk nedeniyle çökmeyen bilgi yapıları kurulabilmesini sağlıyor.

Bu çerçeve bizi müşterekler (İngilizce “commons”) kavramına getiriyor ki dijitalle birlikte yeni boyutlar kazanan ortaklaşmanın (commoning) ve paydaşların (commoners) açık veriyle ilişkisi açık. Aynı kökten gelen kamuoyunun, kamusal verileri kamu yararı için kullanabilme hakkı da bu ilişkinin ayrılmaz bir parçası. Kamu kurumlarına bu noktada büyük sorumluluk düşüyor. Açık veri olarak sunulan veriler, gazeteciler için de önemli bir kaynak.

Türkiye’de devlet kurum ve kuruluşları açık veri konusunda birçok ülkeye kıyasla oldukça geride. Ülkelerin temel veri paylaşımında ne kadar açık olduklarını ölçmek için oluşturulan Küresel Açık Veri Endeksi’nde Türkiye 94 ülke arasında 45. sırada yer alıyor. Aynı çalışmaya göre Türkiye’de ulaşılabilir veri oranı %37. Belirli konularda henüz ya ilgili verilere sahip değiliz ya da bu veriler açık değil.

Endekse göre ulusal istatistikler, hükûmet bütçesi, yasalar, idari sınırlar, hava kalitesi, toprak mülkiyeti ve seçim sonuçları gibi kategorilerde Türkiye’deki verilerin yarısı veya daha fazlası halka açık. Hükûmet harcamaları, yasa tasarıları, ulusal haritalar, konumsal veriler, hava tahminleri, ticari siciller ve su kalitesi gibi kategorilerde ise Türkiye’de sunulan açık veri çok az veya hiç yok.

Belediyelerin açık veri platformları

Türkiye’de kamu kurumları arasında en kapsamlı açık veri kümelerini Türkiye İstatistik Kurumu’nun Veri Portalı’nda bulmak mümkün. Bazı bakanlıkların internet sitelerinde de (her zaman açık veri niteliği taşımasa da) güncel ve tarihi veri kümeleri bulunabiliyor. Bu alanda son yılların en çok göze çarpan trend ise yerel yönetimlerin arka arkaya açtığı açık veri portalları.

1 Ocak 2020’de Türkiye’de açık veri hizmeti sunan belediye sayısı 0 iken bugün bu sayı 7. Birçok ülkeye kıyasla bu hâlâ düşük bir sayı olsa bile tırmanış devam ediyor. Geçen yılın ikinci yarısından itibaren Türkiye’de ardı ardına açılan yerel yönetim açık veri portallarının sayısının, bu yıl boyunca artması bekleniyor.

Türkiye’deki yerel yönetimlerin ilk açık veri portalını 2015’te Gaziantep’in Şahinbey Belediyesi açmış, ancak bu site daha sonra kapatılmıştı. Asıl etkiyi ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) 19 Ocak 2020’de hizmete sunduğu İBB Açık Veri Portalı yarattı.

Mayıs 2020’de Küçükçekmece Belediyesi, Haziran 2020’de Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Ocak 2021’de İzmir Büyükşehir Belediyesi, Temmuz 2021’de Beyoğlu Belediyesi, Ekim 2021’de Konya Büyükşehir Belediyesi ve Aralık 2021’de Bursa Büyükşehir Belediyesi kendi açık veri platformlarını hizmete açarak İBB’yi izledi.

Son olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Tuzla Belediyesi açık veri portallarının yakında hizmete açıkacağını duyurdu:

Türkiye’de sunulan açık veriler nicelik açısından böyle ama bunların nitelikleri ne? Veri gazetecileri, bu açık verileri kamu yararına nitelikli habercilikte kullanabiliyor mu?

Veri Kaynağı’ndan Batuhan Ersun, “Güncel Veri Gazetesi” sloganıyla oluşturulan veri gazeteciliği platformu Veripie’ın kurucusu Arş. Gör. Ozancan Özdemir ve veri gazetecisi Sema Kahriman ile, kamu kurumlarının açık verilerini ve bunların gazeteciliğe etkilerini değerlendirdik.

Ersun: Medyada veri görselleştirme isteği var ama kaynak az

2018 yılında İzlemedeyiz Derneği tarafından Türkiye’ye dair sosyo-ekonomik verileri kamuya açık resmi kaynaklardan derleyerek kullanıma sunmak amacıyla Veri Kaynağı platformu oluşturuldu. Derneğin Yönetim Kurulu Başkanı Batuhan Ersun, açık veri hizmeti sunan belediyelerin birbirlerini etkilediğini söylüyor. 2022 yılında açık veri portalı bulunan kurumların sayısının ciddi şekilde artacağını düşünen Ersun, “Bu hem çağımızın bir gerekliliği hem de belediyeler arasında bir yarış. Bu nedenle bu alanda çok geride kalmak istemeyeceklerdir” diyor.

Ersun, ülkemizdeki haber platformlarının veri görselleştirme konusunda eksik olduklarını, gazetelerin veri görselleştirmeyi tercih etmediklerini ve bu yolu seçenlerin ise bunu başarılı bir şekilde yapamadıklarını da belirtiyor. Ersun, şöyle devam ediyor:

  • Ancak bu durum veri görselleştirme konusunda isteksiz olmalarından değil, alanda yetişmiş insan kaynaklarına ve bu kaynaklara erişebilmeleri için gereken maddi kaynaklara uzaklıklarından kaynaklanıyor. Bu yüzden de bu alanda iyi yetişmiş insanları ekiplerine dâhil edemiyorlar, el yordamı ve gönüllülük ile de bu işin sürdürülebilirliği ve kalitesi çok kısıtlı oluyor. Türkiye’nin açık veri karnesi pek parlak değil ancak birçok kıymetli ve güncel veriye de uzun zamandır rahatça erişebiliyoruz ve bu konularda çok başarılı veri görselleştirme örneklerini topluma sunmamak için bahanelerin ardına sığınmaya gerek yok.

Arş. Gör. Özdemir: Önemli olan güncel tutulmaları

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İstatistik Bölümü’nün mezun ve öğrencileri tarafından kurulan veri haberciliği platformu Veripie’ın kurucularından ODTÜ İstatistik Bölümü Arş. Gör. Ozancan Özdemir de açık veri hizmeti sunan kamu kurum ve kuruluş sayısının artacağını düşünüyor.

İBB’nin attığı adıma kadar yerel yönetimlerde açık veri sistemleri üzerine yaygın bir hizmet ve farkındalık olmadığını belirten Özdemir, “Günümüzde açık veri portalları artık belediyeler için birer mecburiyet. Ancak mevcut açık veri portallarının gerçek anlamda fayda sağlayabilmeleri için güncel tutulmaları şart. Bu portallar sadece açılmış olmak için açılmamalı, aktif tutulmalı” ifadesini kullanıyor.

Bu durumun veri gazeteciliğine etkisi hakkında da konuşan Özdemir, “Haber kurumlarının artık veri farkındalığına sahip olması ve veri gazeteciliğinin de ‘yeni nesil’ medya anlayışının ana kolonlarından biri olduğunu anlamaları gerekiyor” diyor. Özdemir şöyle devam ediyor:

  • İçinde bulunduğumuz COVID-19 salgını sürecinde; bu farkındalığa sahip Birleşik Krallık ve ABD menşeli gazetelerin veri gazeteciliği anlamında başarılı örneklerini görürken ülkemizde sadece pandeminin ilk aşamasında başlayan ve sonra yarıda kalan birkaç veri gazeteciliği örneği gördük. Bu farkındalığa katkı sağlayabilmeleri için yerel yönetimlerin anlamlı, haber kıymeti taşıyabilecek, dikkat çekici ve uygun formatta veriler paylaşması gerekiyor.
ABD’deki resmi kurumların en güncel açık verileri ayrıntılı olarak sunması sayesinde medya kuruluşları, COVID-19 salgını konusunda ilçe düzeyinde görselleştirmeler yapabildi. Her ilçedeki güncel vaka, ölüm ve hastaneye yatış gibi verilerin okurlara sunulduğu bu örnek, New York Times’dan.

Kahriman: Haber kuruluşları, veri gazeteciliğinin kârlılığından şüpheli

Veri gazetecisi Sema Kahriman açık veri portallarını vatandaşlara verilmesine gereken, değerli bir hizmet olarak görüyor. Ancak Kahriman’a göre asıl önemlis, bu verilerin “güvenilir, kullanılabilir, makineler tarafından okunabilir ve dağıtılabilir” olması.

Veri gazeteciliğinin veri okuryazarlığı gerektiren bir alan olduğunu fakat birçok haber platformunda veri okuryazarı olan gazeteci bulunmadığını söyleyen Kahriman, “Kurumlar veri gazeteciliğine yatırım yapma gereği duymuyor. Bence bunun altında yatan sebep veri gazeteciliğine aktarılacak paranın kârlı olacağına dair duyulan şüphe. Oysa Açık Veri Endeksi’ne göre geliştirilmiş kurumsal veri okuryazarlığı, diğer kurumsal performans ölçütlerini de olumlu yönde etkiliyor” diyor.

Haber platformlarının veri gazeteciliğine yönelmemelerindeki bir diğer sebebin de açık veri yetersizliği olduğunu söyleyen Kahriman, sözlerini şöyle tamamlıyor:

  • Ancak tek sorun yeterlilik değil. Aynı zamanda açıklanan verilerin doğruluğu ayrı bir sorun. Örneğin salgının ilk zamanlarında Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan salgın verileri epey şaibeliydi. Bu da devlet kurumlarının açıkladığı verilerin güvenilirliğini epey etkiledi.
  • Açık veri “kıtlığı” veri gazeteciliğinin girdaplarından biri. Birçok konuda veriye ulaşmak epey emek gerektiriyor. Veriye dayalı bir haber yapmak için ülke çapında veri ararken çoğunlukla haber tarayıp metinlerden elde ettiğiniz verileri kullanmak durumunda kalıyorsunuz. Bu şekilde oluşturduğunuz veri setiniz de fazlasıyla eksik kalıyor.
  • Bu açıdan baktığımızda verilerin açılması gazetecilerin işini kolaylaştırıyor. Ama açık veri sorununun azalmasının tek başına veri gazeteciliğinin daha fazla önemsenmesini sağlayacağını düşünmüyorum. Finansal anlamda geri dönüşünün tatmin edici olduğu görülmediği müddetçe haber platformlarının veri gazeteciliğini daha fazla önemseyeceklerini pek sanmıyorum.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – PINAR DAĞ: “VERİ SİZİ DAHA İYİ BİR GAZETECİ YAPAR”

Ali Safa Korkut

Lisans eğitimini 2020 yılında Uşak Üniversitesi Gazetecilik bölümünde tamamladı. 2019-2021 yılları arasında faaliyet gösterip toplumsal cinsiyet odaklı spor haberciliği yapan Alan Savunması'nın kuruculuğunu üstlendi. MLSA ve Gazeteciler Cemiyeti'nin çeşitli projelerinde görev almakla birlikte serbest gazeteci olarak çalışıyor ve dijital medyada çeşitli platformlar için içerik üretiyor.

Journo E-Bülten