Bilişim

Ağ tarafsızlığı tartışması: Kuruntu mu, felaket mi?

ABD’de geçtiğimiz Perşembe günü Federal Communications Commision’da (FCC) yapılan bir oylama ile 2015 yılında ağ tarafsızlığını korumak için getirilen düzenlemenin kaldırılmasına karar verildi. Her ne kadar bu karara karşı davalar hemen açılmış olsa da, bu durumun kalıcı olması ihtimal dahilinde. Peki ağ tarafsızlığı ne demek ve biz normal internet kullanıcıları için neden önemli?

Ağ tarafsızlığı, basit bir şekilde açıklarsak, İnternet Servis Sağlayıcılarının (İSS) internet servisi verirken herhangi bir şekilde keyfi ayrımcılıklar yapmaması, internet kullanımınıza müdahale edememesi ve tüm veri alışverişinize eşit şekilde davranması anlamına geliyor. Yani yasal düzenlemelerin ötesinde, İSS şirketler sizin internet kullanımınıza keyfi olarak müdahale edemez, sınırlama getiremez. Bu birçok ülkede yasalar ile korunan ve düzenlenen bir özellik. Örneğin Avrupa Birliği’nin bu konuda tüm üye ülkelerdeki İSS’leri bağlayan bir düzenlemesi mevcut.

Keyfi sansür, ek ücret talebi gibi sonuçları olabilir

Böyle bir düzenlemenin olmaması ve İSS’lerin keyfi olarak davranabilmesinin birçok farklı sonucu olabilir. Keyfi sansür, internet hızının keyfi olarak yavaşlatılması, internette belirli sitelere girmek ya da belirli grup hizmetlerden faydalanmak isterseniz sizden ek ücret talep etmesi gibi. Birkaç örnekle açıklarsak bu daha iyi anlaşılabilir.

Önce keyfi sansür kısmıyla başlayalım. Türkiye’de devlet eliyle internet sitelerinin engellenmesi maalesef sıkça gördüğümüz bir durum ama düşünün ki İSS’ler de aynı şekilde keyfi hareket edebiliyor. Bu durumda isterlerse tamamen politik ya da ahlaki sebeplerle keyfi sansürler uygulayabilir veya kendi verdikleri hizmetlere rakip olanları sansürleyebilirler. Böyle bir durumda, şirket yönetiminin dünya görüşü ve ticari planları bizim internette nelere erişebileceğimizin temel belirleyicisi hâline gelir.

Şirketler kendi çıkarlarına göre belirli servisleri kayırabilir

Mesela ağ tarafsızlığına aykırı bir uygulama, Türk Telekom’un kendi televizyon servisi Tivibu’yu tam hızla ve ek ücret talep etmeden verirken; Netflix, blutv, Amazon Prime gibi servisleri sansürlemesi, hızlarını yavaşlatması ya da onları da kullanmak isterseniz sizden ek paket ücreti talep etmesi olurdu. Aynı şekilde herhangi bir İSS’nin tamamen kendi ideolojik yönelimleri dışında kalan veya onları eleştiren websitelere sansür uygulaması da bu kategoriye giren bir ağ tarafsızlığı ihlali olurdu.

Benzer şekilde ağ tarafsızlığının olmaması, İSS’lerin internet servisini kablo tv dediğimiz Digiturk gibi şirketlerin uyguladığı paket servisi mantığıyla verebilmesi anlamına da geliyor. Yani size temel paketle belirli bir grup siteye girme hakkı verip geri kalan diğer servisler için ayrı paketler ve ek ücret talep edebilmesinin de önünü açıyor. Mesela size Sosyal Medya paketi almadan Facebook, Twitter’a giremezsiniz, ya da video paketi almadan Youtube, Periscope izleyemezsiniz diyebilir. Elbette böyle bir durumda daha zengin olan şirketler İSS’lere bu ücreti cebinden ödeyerek bunu atlatabilir ama daha küçük siteler bunu yapacak bütçeye sahip olmadığı için herşeyin olduğu paketi alamayanlar tarafından erişilemez duruma gelir. Bu da hem ticari bağlamda haksız rekabete sebep olur hem de normal websiteleri tamamen belirli bir gelir seviyesinin üzerinde olan insanlar tarafından ziyaret edilebilen yerlere dönüşür.

Bunun nasıl bir şey olabileceğini görmek isterseniz Facebook’un gelişmekte olan ülkelerde pazarlamaya çalıştığı Free Basics projesi bunun en bilindik örneklerinden birisi. Facebook, gelir durumu düşük insanlara, o ülkelerdeki İSS’ler ile anlaşarak ücretsiz olarak ‘internet erişimi’ sağlıyor. Ancak yalnızca Facebook’a ve onlar tarafından seçilmiş belirli sitelere ücretsiz olarak girebiliyorsunuz ve eğer internet paketi alabilecek gelir durumunuz yoksa, internet sizin için bu websitelerden ibaret olarak kalıyor. Free Basics konusunda daha detaylı bir incelemeyi, bu raporda bulabilirsiniz.

Türkiye’de çalışma var ama düzenleme yok

Türkiye’de ise ağ tarafsızlığı konusunda çalışmalar sürmekte olsa da, henüz yasal bir düzenleme söz konusu değil. Bu da kimi İSS’ların gir bölgede gezinmesine ve tartışmalı kimi uygulamar gerçekleştirmesine sebep olmakta. Örneğin kimi İSS’lerin mobil internet kullanıcılarına belirli servisleri paket dışı tutmasını sağlayan hizmetler satması ya da kendi hizmetlerine bu tarz bir imtiyaz sağlaması, ağ tarafsızlığı ihlalinin sınırlarında gezen uygulamalar. Bu konuda maalesef henüz bir düzenlemeye sahip olmadığımız için bu uygulamalar serbest bir şekilde devam ediyor. BTK’nın bu konuda hızlı bir çalışma yapması ve meclisteki partilerin bu konuda yasal düzenleme konusunda baskı yapmasına ihtiyacımız var.

İnterneti internet yapan en önemli yanı, insanların onu diledikleri gibi kullanabilmesi ve internetteki her verinin özünde birbirine denk olması ve herkese aynı şekilde erişebilmesi. Ağ tarafsızlığı bunu korumak için ortaya çıkmış bir kavram ve eğer bu tamamen ortadan kalkarsa, internetin de bilgiye erişim konusunda televizyon hizmetlerinden hiçbir farkı kalmayacak, bilgiye özgürce erişmek bir lüks hâline gelecek.

Ahmet A. Sabancı

Yazar, gazeteci ve çevirmen. Teknoloji, güvenlik, felsefe, gelecek ve bilimkurgu üzerine çalışıyor.

Journo E-Bülten