Meltem Cumbul geçen ay çalıştığı dizi setini aniden terk etti. Nedeni 1 yaşın altında bir bebeğin diziye dâhil edilmesiydi. Cumbul’un başkanı olduğu Oyuncular Sendikası ‘Sette Çocuk Var’ kampanyasıyla tam olarak bu soruna bir çare bulmayı amaçlıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da, çocukların dizi setlerinde çalışma koşullarını düzenleyecek olan “Sanat, Kültür, Reklam Faaliyetlerinde Çocukların Çalıştırılması Hakkında Yönetmelik” üzerinde çalışmayı sürdürüyor.
Son yıllarda setlerde pedagog bulundurma zorunluluğu getirilmesinin yanı sıra, üzerinde çalışılan taslak çok daha kapsamlı ve detaylı bir şekilde çocuk haklarını korumayı amaçlıyor. Örneğin taslak yasalaşırsa, 3 aylıktan küçük çocuklar kesinlikle çalıştırılmayacak. 1 ila 2 yaş arası çocuklar eğitim saatleri dışında olmak kaydıyla senaryolu çekimlerde 1 saat, 3-5 yaş arası çocuklar 2 saat, 6-13 yaş arası çocuklar okul günlerinde 2, tatil günlerinde en fazla 5 saat çalıştırılabilecek.
Eyüboğlu: Aileler parayı çocuklarının eğitimi için biriktiriyor
12 yıldır Cast Direktörü olan Zeynep Uyumaz Eyüboğlu, öncelikle çocukların okul saatlerine uymaya gayret ettiklerini söylüyor. “Fakat dizilerin süresi epey uzun olduğundan ne kadar dikkat edilse de bölüm yetiştirmek için bazen çocuklar geç saatlere kadar çalışabiliyordu” diyen Eyüboğlu’na ailelerin motivasyonunun ne olduğunu soruyoruz, şöyle yanıtlıyor: “Bazı aileler sadece anı olması için dizide birkaç bölüm görünmesini istiyor. Bazı aileler çocuklarının çok istediğini belirtiyor. Bazen de çocukların diziden kazandığı paraları biriktirip onların eğitimi için harcayacaklarını söylüyorlar.”
Dizi setindeki şartların düzeltilmesi için Uluslararası Çalışma Örgütü ve Oyuncular Sendikası’nın ‘Sette Çocuk Var’ kampanyası ses getireceğe benziyor.
Dizilerdeki durum bir nebze iyileştirilmeye çalışılırken geçtiğimiz yılın en çok konuşulan hatta 2016’da Google’da en çok aranan isim olan, Aleyna Tilki’ye de değinmeden olmaz. İki yıl önce 14 yaşında Yetenek Sizsiniz Türkiye yarışmasındaki performansıyla tanınan genç şarkıcı, bu sene yaptığı şarkıyla dikkatleri yine üzerine çekti. Fakat asıl sorun 16 yaşında içkili mekanlarda sahne almasıyla başladı.
Devreye Çalışma ve Sosyal Bakanlığı girdi, Tilki’nin bir çocuk olduğuna dikkat çekerek gece kulüplerinde sahneye çıkmasına tepki gösterdi ve şu açıklamayı yaptı: “18 yaşından küçük olan herkes bizim için çocuktur. Ruhsal ve psikolojik gelişimlerinin tamamlanması için bu yaş altındaki herkesin kötü alışkanlıklardan ve gelişimine olumsuz etki edecek ortamlardan uzak tutulması gerekmektedir. Biz eğitim merkezlerimizin çevresinde dahi alkollü mekanlara geçit vermezken eğitim yaşındaki çocuklarımızı bu alışkanlıkların merkezlerine asla teslim edemeyiz.”
Televizyonlarda Tilki’nin durumu günlerce tartışıldı, hakkında YouTube videoları hazırlandı, karalama kampanyaları bile başlatıldı. Aleyna Tilki televizyon programlarına konuk oldu; bazen özgüveni yüksek olduğunu, bazen de psikolojisinin bozulduğunu söylediği tutarsız açıklamalarda bulundu.
Çağlayan: Kendi çocuğumu asla oynatmam
Tilki’nin 16 yaşında sahneye çıkmasıyla ilgili Türkiye’nin önemli yapımcılarından olan ve daha önce birçok kez şarkı yarışmalarında jüri üyesi olarak bulunan Armağan Çağlayan’la konuştuk. Çağlayan, çocuk şarkıcı fenomeninin yeni olmadığını şöyle anlatıyor: “Türkiye’de çocuk şarkıcılar hep vardı; Küçük Emrah, Ceylan, Küçük İbo, Küçük Onur. Dönüp şuna bakmak lazım, Türk seyircisi niye başında ‘küçük’ olan insanları seyretmekten hoşlanıyor? Bir yandan halk küçük insanları seyretmekten zevk alıyor. Bir yandan da bence, ‘Niye benim çocuğum değil’ diye hırslanıyor. Bana sosyal medyadan, ‘Benim çocuğumu da lütfen oynatın’ diye gelen özel mesajların sayısını inanın hatırlamıyorum. Ben kendi çocuğumu sete çıkartır oynatır mıyım, asla!”
Aleyna Tilki’nin neden bu kadar ses getirdiğini sorduğumuzda ise şunları söylüyor: “Aleyna Tilki de şarkı söylüyor. Şarkı söylemek isteyen bir insana ‘Hayır sen şarkı söyleyemezsin, daha 18 yaşına gelmedin’ denemez. O kız ben öğretmen olmak istiyorum dediğinde insanlar niye engel olmuyor, şarkıcı olmak istiyorum dediğinde niye engel oluyorlar? Bu bir yetenek. Kızda bu yetenek var. Star havası var, güzel bir sesi var. Tamam içkili yerde sahneye çıkmasın. Halk konserinde, televizyonda çıkmasının ne sakıncası var? O kız çok başarılı olsaydı, atıyorum laborant olsaydı, ne diyecektik, ‘Laborant olamazsın’ mı diyecektik? Bu bir başarı hikayesine dönecekti. Bence buradaki dert, bu tür mesleklerin dışarıdan biraz ‘hafif’ algılanmasından kaynaklanıyor.”
‘İçkili yerde çalışan kominin psikolojisi yok mu?’
Söz konusu eğlence dünyası olduğunda bu kadar yaygara koparıldığını düşünüyor Çağlayan ve kendinden bir örnek veriyor: “Ben avukat olduğumda 21 yaşındaydım. Avukatlık için çok genç bir yaş. Ben iki yaş erken okula gittim. Ama hiç kimse bana niye bu yaşta sen avukatlık yapıyorsun diye sormadı.”
Çağlayan, içkili yerlerde çalıştırılan diğer çocuklara da dikkat çekiyor: “Bir sürü komi görüyorum, hepsi 18 yaşın altında ve içkili yerlerde çalışıyor o çocuklar. Hiç kimse o çocukların hakkını korumuyor. Yazık o çocuklara, okula gitmesi gereken yaşta, gelip masalardaki kül tablasını boşaltıyor. O çocuklar da içkili yerlerde çalışıyor. Onların psikolojisi yok mu, onların ailesi yok mu, onların pedagoga ihtiyacı yok mu? Onların sağlıklı bir ortamda çalışmaya hakkı yok mu? Herkes işin cafcaflı ve görünen tarafıyla uğraşıyor. Ya da atıyorum market siparişinizi kapınıza getirip götüren kişi 7-8 yaşında, kuafördeki çıraklar keza öyle. Kimse demiyor bu çocuklar istismar ediliyor diye. Ama iş entertainment camiasına gelince büyüyor da büyüyor.”
Aylarca Aleyna Tilki’nin konuşulması ve eleştirilmesiyle ilgili ise, Çağlayan’ın yorumu şöyle oluyor: “Aleyna Tilki bu dönemde, çalıştığında alacağı yaradan çok daha fazlasını aldı belki de. Belki belli bir yerde kalacak kızdan bir star yarattılar. Belki o şarkıdan sonra sönecekti ama Aleyna Tilki artık hep olacak hayatımızda.”
Teber: Çocuğun çalışması başlı başına istismar
Hâl böyleyken bu tartışmaları bir de Pedagoji Derneği Başkanı Mehmet Teber’e de sormak istedik. Teber, konu hakkında çok net: “Çocuğun çalışması başlı başına istismardır. Çocuk bedeninin istismarı, iş yükü altında bırakılması fiziksel istismara girer. Aynı zamanda çocuk bu süreçte duygusal olarak yıpratılmakta ve örselenmektedir. Her türlü çocuk işçiliği istismara girer.”
Teber’e setlerde çocuklarla birlikte pedagog ya da psikologun bulunması hakkında ne düşündüğünü sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor: “Bu, kötünün iyisi durumudur. Biz Pedagoji Derneği olarak çocukların dizilerde çalıştırılmasını çocuk işçiliği kapsamında değerlendiriyoruz. Çünkü dizilerin çalışma şartları ve çalışma zaman dilimleri oldukça ağırdır ve çocuklar için uygun değildir. Çocuklar dizide rol almakta geliri aileler devralmaktadır. Rol yapmak için uzun mesai harcayan çocukların psikolojisi, rol ve gerçek arasında yıpranmaktadır. Meşhur olmak çocuğun maskeli bir kimliğe bürünmesine kapı aralamaktadır. Çocuğun doğallığının kameraya alınması güzeldir ama çocuk üzerinden reyting ya da ticari kâr elde etmek istismarın kendisidir.”
‘Çocukları erkenden büyütmeye meraklıyız’
Çocukların dizilerde rol almasını kati bir şekilde reddeden Teber, Aleyna Tilki’nin sahne almasıyla ilgili de 18 yaşına kadar bir kişinin çocuk kabul edildiğini belirterek şunları ekliyor: “Çocukları korumak devletin görevlerinden biridir. Bazen anne-babalar çocukları üzerinden tanınırlık ve bilinirlik elde etmek uğruna çocukları yeteri kadar koruyamamaktadır. Çocuklarımızı erkenden büyütmeye çok meraklıyız. Ancak çocuklarımızın kendi hayatlarına üzerinde karar verme yetkisine sahip olana kadar anne-babaların çocuklarını zarar içeren ortamlardan koruması gerekir. Barlar da çocuklar için uygun ortamlar değildir.”
Eğlence sektöründe ve sokakta çalışan çocukların birbirinden farkı olmadığını kaydeden Teber, “Sorun bunları kanıksamış olmamız” diyor; sokakta çalışmanın fiziksel istismara daha açık bir konu olduğunu, dizi setinde çalışmanın ise duygusal olarak çocukları yıprattığını söylüyor: “Yapmacıklık, şöhret, çocuğun yüceltilmesi çocukları daha çok yıpratır, çocuğa zarar verir. Asıl sormamız gereken soru çok basit: Bu yaptığım eylem çocuğun yüksek yararına hizmet ediyor mu? Bir dizide oynamanın ya da sokakta çalışmanın çocuğa ne faydası var?”