Geçtiğimiz akşam uzun zamandır beklediğimiz bir Apple etkinliğine daha şahit olduk. Her sene olduğu gibi gelişmeler ve yenilikler kimi Apple kullanıcılarını memnun ederken, kimisi ise yine açtı ağzını yumdu gözünü. Tabii bu sene gerçekleştirilen etkinliğin bir özelliği daha vardı, o da iPhone’un 10. yılı dolayısıyla özel olarak tasarlanan ürününün tanıtılacak olmasıydı.
Steve Jobs’a saygı duruşu niteliğinde bir konuşmayla başlayan etkinlik, Tim Cook’un “Apple Park’ın açılışı, insanın sadece bir defa yaşayabileceği bir onurdur” diye bahsettiği Apple Park’taki Steve Jobs Tiyatrosu’nda gerçekleştirildi.
Şebekeye sahip bir Apple Watch
Mekân güzellemelerinden ve Steve Jobs için sarfedilen minnet cümlelerinden sonra ilk tanıtılan ürün yeni nesil Apple Watch, nam-ı diğer Apple Watch 3 oldu. Şunu söylemek gerekir ki, yeni nesil saat içerisinde çok büyük değişiklikler barındırmıyor. Ancak Apple Watch’ın genel istatistiklerinde kayda değer bazı noktalar da yok değil. Apple Watch geçen yıl ikinci olduğu en çok tercih edilen saat kategorisinde bu yıl birinciliği elde etmiş. Üstelik de yıllık %50 büyüme ve %97 müşteri memnuniyeti ile.
Apple Watch, her şeyden önce dünyanın en çok kullanılan kalp ritm ölçüm cihazı. Keza Apple da bunun vurgusunu özellikle yapıyor. Yeni Apple Watch 3, kalp ritmimizde alışılagelmedik bir hızlanma/yavaşlama tespit ettiğinde hemen bir uyarı göndererek farkındalık yaratacak.
Yeniliklerden bir diğeri ise, yeni saatin mobil şebeke ile gelmesi oldu. Yani kolumuzdaki saatten internet ihtiyacımızı karşılayabilmek için iPhone’umuzun internetini kullanmak zorunda kalmayacağız. Apple Müzik ile de entegre çıkacak olan saat, 40 milyona yakın şarkıya direkt erişim sağlayabilecek. Ayrıca müzik dinlerken arka planda Siri ile işlem yapmak da mümkün hale gelecek. Saatin Wi-Fi performansında da gözle görülür bir iyileştirmeye gidilmiş ve %85’lik bir oran yakalamış. iPhone bağlılığından kurtulmasını sağlamak için ise, içerisine hem LTE hem de UMTS anten monte edilmiş. Boyut ve incelik olarak Apple Watch 3’ün diğer nesillerle arasında pek bir fark yok.
Üçüncü nesil Apple Watch, işlemci hızıyla da fark yaratacak gibi. Diğer serilere göre %70 daha hızlı bir performans sunacak olan saat, GPS ve Barometre’ye de sahip olacak. 3. nesil Apple Watch bu yıl görsel olarak pek bir şenlik sunmadı ancak kolumuzda takılı bir saate göre pek çok yeni özelliğe sahip gibi duruyor. 3 renk seçeneği ile gelecek olan Apple Watch, birçok marka ile de yeni kordon tasarımlarına imza atmış durumda.
Apple Watch 15 Eylül’de ön siparişlere açılacak ve 22 Eylül’de de satışa çıkacak. Fiyatları ise şebeke bağlantı özellikli saatte 399$, şebekesiz sadece Wi-Fi bağlantılı olan saatte ise 329$ olarak belirlendi. Tabii yeni nesil ürün çıkışlarından sonra bir önceki nesil fiyatlarındaki düşüşü de takip etmenizi öneririm.
Ödüllü Apple TV artık 4K
Apple TV bildiğiniz üzere geçtiğimiz günlerde, Siri performansı sayesinde Emmy Mühendislik Ödülü’ne layık görülmüştü. 4. nesil Apple TV ile de geliştirmeler devam etmiş ve en önemlisi de HDR ve 4K desteği kazanılmış. Bunun yanında işlemci gücü 2 katına, grafik gücü ise 4 katına çıktı. Apple TV ayrıca A10X Fusion işlemcisiyle de kusursuz bir performans sergileyecek. 2160 piksel ile güçlü bir çözünürlük hedefleyen Apple TV içinde, aynı zamanda özellikle de görüntü performansına dayalı yeni oyun tasarımları da var. Bu oyunları kusursuz oynayacak olmanın sırrı A10X Fusion işlemci. Apple TV’nin arayüzü de 4K olarak yeniden tasarlandı. 4K entegre edip de sürprizler yapmamak olmaz. Apple TV, 4K yapımları içeren Netflix ve Amazon Prime ile de anlaşarak iTunes’u zenginleştiriyor. Apple TV ayrıca canlı spor takibi de yapabilecek. Örneğin, sizin yakın olduğunuz bir lokasyonda bir spor müsabakası yaklaştıysa ya da oynanıyorsa direkt haber verecek.
Yeni nesil Apple TV 4K, ses deneyimini Dolby Vision for HDR video teknolojisi ile birlikte geliştirmeyi amaçlıyor. Ancak bir şey belirtmek gerekiyor, 4K yayınlar için en az 15Mbps’lik bir bağlantı hızı gerekecek. Apple TV 4K, 22 Eylül’de 32 ve 64 gb olarak raflardaki yerini alacak. 32 gb’lik model 179$, 64 gb’lık model ise 199$’sık etiket fiyatına sahip olacak.
Ve yeni iPhone…
Yeni iPhone dedikodularına adım attığımız her yerde rastlamak pekala mümkündü. Malûm, iPhone’un 10. yılı olduğu için hem görsel hem de yazılımsal sızıntıları takip etmekten ciğerimiz soldu diyebilirim.
Yeni telefonun adı iPhone 8 oldu. 8 bu noktada kendini diğer telefonlardan ayırıyor, çünkü her sene ‘S’ serisi geldiği için bu sene de öyle bir hamle bekleniyor gibiydi. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, iPhone 8’de ufak donanımsal ve yazılımsal geliştirmeler haricinde elle tutulur bir şey yok. iPhone 8’in ekran boyutu 7 ile aynı ancak iPad Pro’ya özgü olan True Tone özelliği ile destekleniyor. Yıllardır var olan kablosuz şarj teknolojisini hele şükür bu yıl iPhone 8 ile cihazlarına entegre etme zahmetini gösteren Apple, izlediği Qi standartlarıyla beraber kendi telefonları arasında bir çığır açtı diyebiliriz.
iPhone 8 üzerine konuşulabilecek en önemli geliştirmeler kamera performansında. 12 MP sensörle ve daha güçlü odaklayıcı ile beraber gelen telefon, görüntünün 5 katı kadar fazla zoom sağlıyor. Bu zoom özelliğinin de mimarının ƒ/1.8 diyafram aralığı olduğunu söylemekte fayda var. Fotoğraf gelişir de video geliştirilmez mi? iPhone 8 ile saniyede 24-30-60 kare ile 4K, 30-60 kare ile de 1080p HD video kaydı yapmak mümkün olacak. 22 Eylül’de satışa sunulacak olan iPhone 8, sadece 64 gb modeli ile 699$’a gelecek.
iPhone 8 Plus’a ise yeni bir ara başlık açmayı uygun görmedim. Zira iPhone 8 Plus, hemen hemen iPhone 7 Plus ile aynı özelliklere sahip bir telefon olmuş. HDR desteği, cam arka kapak ve biraz daha iyi bir işlemciye sahip bir telefondan nasıl ‘yeni’ diye bahsedebiliriz bilemiyorum ancak yine de konuşalım tabi ki.
Telefon, A11 Bionic isimli 6 çekirdekli yeni bir çipe sahip. Ekran boyutu iPhone 7 Plus ile aynı ve o da yeni nesil kablosuz şarj desteğiyle donatılmış bir durumda. 8 Plus da yine 7 gibi çift kamerayla geliyor. Ayrıca ön kamerada portre modu ve diğer özel filtreler de aktif edilmiş durumda. 10 kata kadar optik zoom özelliği olan kamera yine iyi bir sabitleyici özelliğine sahip. iPhone 8 Plus Silver, Space Grey ve Rose gold seçenekleriyle birlikte 64 ve 256 GB olmak üzere iki çeşit ile birlikte gelecek. 799$’a satılacak olan telefon 22 Eylül’de satışa çıkacak.
Beklenen an: iPhone X
Çerçevesiz ekranı, artırılmış gerçeklik desteği ve yüksek fiyatıyla iPhone X da (iPhone 10 okunuyor) nihayet tanıtıldı. Telefon, tamamen çerçevesiz bir tasarım ve OLED paneliyle hayatımıza giriyor. 2436×1125 DPI özelliği ile fark yaratmayı hedefleyen iPhone X, 5,8 inçlik ekranı ve HDR yeteneğiyle görsel açıdan muazzam bir manzara sunuyor.
E haliyle telefonda artık parmağımızı koyarak tuş kilidi açma olayı olmayacağı için, tuş da tamamen kaybolmuş oluyor. Ancak artık telefonunuzun güvenliği Face ID isimli bir yüz tanıma teknolojisine emanet. Burada hemen aklımıza sorular geliyor biliyorum. “Kandırmak mümkün mü?, “Ne kadar güvenli?”, “Parmak izimden sonra yüzüm de mi Apple’da olacak?” Tim Cook’un cevabı ise basit. “Güvenli.” Touch ID ile 50.000’de 1 kilit çözme ihtimali bulunan telefon, Face ID ile bu oran 1 Milyon’da 1’e düşüyor. Ayrıca bunu önlemek için de birçok makyöz ile çalışılmış. Özelliği yüzümüze tanıttığımızda, yüzümüzün matematiksel bir formülünü çıkarıp bizi kaydediyor ve zamana bağlı fiziksel değişimlerde dahi hatırlayabiliyor. Geçtiğimiz günlerde Samsung’un yüz tanıma özelliğinin bir fotoğrafla nasıl kandırıldığına dair bir video ile karşılaştığımızı hatırlarsınız. Tam da bu yüzden gizlilik tartışmaları burada anında tekrar devreye girdi. Zira teknolojinin tanıtımı sırasında da yüz tanıma teknolojisinde bir arıza yaşandı ve etkinlikte komik bir durum ortaya çıktı.
iPhone X’in irili ufaklı diğer yeniliklerini her yerden öğrenebilirsiniz fakat buradan başka bir konuya değinmek istiyorum. iPhone X gerçekten güzel bir telefon haline geldi. Ancak telefonun yeniliklerle donatılması bizlere gerçek bir yenilik verdiği anlamına da gelmiyor. Apple akıllı telefon pazarının büyük bir bölümünü domine etmiş olsa da açıkçası yıllardır radikal bir değişikliğe imza atmış değil. Gerek minimalist göz alıcı tasarımları ya da tanıtım/lansman becerileriyle 5 yıl öncesinin özelliğinden bile bahsederken (Mesela kablosuz şarj) sanki yeni keşfedilmiş havası veren Apple, yine de kemik kitlesi sayesinde satış rekorlarına ortak olmayı ihmâl etmiyor. Hayal kırıklığı yaşayıp yaşamayacak olmanız tabi ki beklentilerinize de bağlı ancak vadedilenlerin yeni teknolojiler olmadığını anlamak için bilgisayar mühendisi olmamıza gerek yok. Bu aslında üzerine düşünülüp “Apple ne yaparsa alırım” ya da “Telefon beni tatmin ettiği için aldım” ayrımını iyi anlayabilmemiz için gerekli bir konu. Hele hele bu ürünler cebimize fahiş fiyatlarla giriyorsa.
Apple’ın eski yenilikçi performansının arkasında Steve Jobs’ın bırakmış olduğu bir miras olduğunun da altını çizmek gerekiyor: “Düşük beklenti, bol satış.” Steve Jobs beklentileri yönetme işinde oldukça iyi bir performans sergilese de, Tim Cook aynı şeyi başaramıyor gibi görünüyor. Şahsım adına konuşuyorum, iPhone X’un dahi yenilik bakımından çok şey vermemiş ve beklentimi büyük ölçüde karşılayamamış olması, bence bu mirasın da artık tamamiyle çöktüğü anlamına geliyor. Yani Apple etkinliğinde 12 Eylül’deki gibi isterseler 50 kere “Amazing” kelimesini kullansınlar, gerçekten tatminkâr bir ürün geliştirmedikçe tam anlamıyla bir icattan bahsetmek de mümkün olmayacak.