Dolunayın ardından Perseid meteor yağmuru bugünlerde başladı ve ağustos ortasında zirveye ulaşacak. Gökyüzünden çarpıcı kareleriyle dikkat çeken Betül Türksoy ile “astrofotoğrafçılığın” ipuçlarını konuştuk. Türksoy, Ay fotoğrafı çekerken veya meteor yağmurunu görüntülerken dikkat edilmesi gerekenleri anlattı. Malik Kaya ve Alper Tüydeş ise doğa fotoğrafçılığındaki deneyimlerini bizle paylaştı. Fotoğraf makinelerinizi hazırlayın.
Doğa fotoğrafçılığı… Astronomiden yaban hayatına uzanan devasa geniş bir alan. Bazen sabahın ilk ışıklarında bazen gecenin bir yarısında sahada olmaları gerekiyor. Ne kadar sorun yaşarlarsa yaşasınlar ânı yakalamaktan vazgeçmiyorlar.
Asıl mesleği mimarlık olan Betül Türksoy gökyüzü ve özellikle de Ay fotoğrafları çekiyor. Türksoy’un sloganı “karanlığın aydınlık fotoğrafları.” Ona göre astrofotoğraf çekiminde en önemlisi, bulunulan yerin karanlıklığı. Ortam ne kadar karanlıksa gökyüzündeki yıldızların ve Samanyolu’nun aydınlığı o kadar net görülüyor.
Dışarıdan bakıldığında yaptığı iş sadece fotoğraf çekip paylaşmak gibi görünse de, aslında doğayı ve gökyüzünü gözlemleyip belgeleştirdiğini söyleyen Türksoy şu ifadeleri kullanıyor:
- Ay ve Güneş bizim zaman algımızı sınırlayan objeler olduğu için bu gözlemlerin en önemli parçası. Fotoğrafı gece veya gündüz çekiyor olmaktan ziyade, fotoğraftaki anda ne yakaladığım önemli benim için. Güneşin ilk ışıkları ile batan dolunay fotoğrafı, Ay’ın yüzde 100 aydınlanmış hâlini göstermekten çok daha öte. O anda gökyüzünün renkleri, güneşin ilk ışıklarının yeryüzüne düşmesi, bazen göçmen kuşların Ay’a eşlik etmesini gösterir aslında.
Türksoy’un kendi benliğini tanımasında fotoğrafın çok etkisi olmuş. Doğayı görüntülerken bitkileri, kuşları, kelebekleri ve birçok canlıyı gözlemlemeyi öğrenmiş. Doğanın işleyişini öğrendikçe ona hayran kalmış. “Doğa, fotoğraf çekmek için ilham oldu bana” diyor.
‘Neowise kuyrukluyıldızını gözlemlemek unutulmazdı’
Türksoy, özellikle beklediği bir gökyüzü olayı var ise o saatte mutlaka o olayı görüntüleyebileceği yerde olmaya çalışıyor. Geçtiğimiz yıl birçok gökyüzü olayına tanıklık edip bunları fotoğraflamış. Bir kadın fotoğrafçı için bunun daha zor olduğunu söyleyen Türksoy, alana gitmek zorlayıcı olsa da yıldızları gördüğünde tarifsiz bir mutluluk duyduğunu vurguluyor.
Gökyüzünü gözlemlemek için de illa ıssız yerlere gitmeye gerek olmadığını, kendi fotoğraflarının bir kısmını evinin balkonunda çektiğini ekleyen Türksoy, fotoğrafçılıkta temel kriterin bu işi sevmekten geçtiğine dikkat çekiyor.
Çekimlerde birçok sorunla karşılaşsalar bile unutulmaz anlar da yaşanıyor. Betül Türksoy, bunlardan birini şu sözlerle anlatıyor:
- Geçen yıl Neowise kuyrukluyıldızını gözlemlediğim ilk sabah unutulmazdı benim için. O akşam her zamanki gibi gökyüzünde neler oluyor diye çeşitli internet siteleri ve yazılımları incelerken, Neowise’ın görünmeye başladığını okudum. Sadece bir iki gün olmuştu ve dünyada henüz birkaç kez fotoğraflanmıştı. “Çıplak gözle görülebilir” diye yazıyordu. Gece çok geç saatlere kadar araştırdım ve sabahın çok erken saatlerinde büyük bir heyecanla balkona koştum. Makine ile aradım önce ve çok kolay bir şekilde buldum. Çıplak gözle de fark ediliyordu, inanılmazdı o an. Bir kuyrukluyıldızla karşılaşmak astrofotoğrafçılık serüvenimde mutluluk verici bir an oldu benim için.
‘Perseid meteor yağmuru aralıklı çekimde yapılmalı’
Kuyrukluyıldızlar ender olarak gözlenebiliyor ama astrofotoğrafçıların favorilerinden dolunayı her ay görmek mümkün. ABD’de “Geyik Ay’ı” (Buck Moon), İngiltere’de “Saman Ay’ı” (Hay Moon) denilen temmuz dolunayı geçen haftaydı. Şimdiki gündem ise geçtiğimiz günlerde başlayan ve ağustos ortasında zirve noktasına ulaşacak olan Perseid meteor yağmuru.
Swift-Tuttle kuyrukluyıldızı 1992 yılında Dünya’nın yakınlarından geçerken ardında göktaşı kalıntıları bırakmıştı. Dünya, Güneş çevresindeki yörüngesi üstünde bulunan bu kozmik toz bulutuna her yaz giriyor. Bu dönemde göktaşı kalıntıları Dünya atmosferine girip yandıkça “Perseid meteor yağmurları” denen olay oluşuyor. Bu ad verilmiş çünkü göktaşları Dünya atmosferine Perseus Takımyıldızı bölgesinden giriyor. “Yıldız kayması” denilen olgunun en kolay gözlemlenebileceği dönemlerden biri bu.
Perseid meteor yağmurunu gözlemlemek isteyen fotoğrafçılara Türksoy şu ipuçlarını veriyor:
- Meteorlar genelde kameranın girmediği açılardan geçer nedense. Makineyi aralıklı çekime alıp sürekli çekim yapmak genelde iyi bir çözümdür. Özellikle geniş açı lens kullanmak çok iyi sonuç verir. 15-20 saniyelik pozlama süresi, açık diyafram ve 2500-6400 arası İSO değerleri ile yaklaşık ayarlar yapılabilir.
Türksoy, çekim tekniğini daha da geliştirerek nadir gökyüzü olaylarına denk gelip onları fotoğraflayabilmenin, birçok hayali arasında en önceliklisi olduğunu ekliyor.
Ay fotoğrafı çekmek için ipuçları
Güzel bir Ay fotoğrafı çekmek ise daha kolay. Hatta profesyonel bir fotoğraf makinesi dahi şart değil. Ay yüzeyindeki en büyük kraterlerden Tycho çıplak gözle bile görülüyor. Ancak uygun bir objektifle küçük kraterleri de görüntülemek mümkün. İngiliz astronom ve astrofotoğrafçı Dr. Darren Baskill, Ay fotoğrafı çekiminde dikkat edilmesi gerekenleri özetle şöyle aktarıyor:
- Aslında gökyüzü fotoğrafçılığı için dolunay günleri iyi bir zaman değildir. Ay ışığı, çevredeki yıldızların ışıklarını bastırır. Sadece bazı gezegenleri görebiliriz. Ayrıca dolunay zamanında Ay yüzeyindeki birçok detay da görünmez olur.
- Dolunay dışındaki evrelerde Güneş ışığı Ay yüzeyi boyunca bir açı yaparak düşer. Kilometrelerce yükseklikteki krater duvarlarının gölgeleri böylece Dünya’dan görünür hâle gelir. Küçük bir teleskop veya dürbünle bakıldığında bile insanı büyüleyen bir görüntüdür bu. Bu gölgeler dolunay zamanı gözlenemez.
- Dolunay evresinde Ay ve Güneş tam karşı karşıya gelir. Ay, iki üç gün boyunca gözümüze tam bir dolunay gibi görünür. Aslında tam dolunay çok daha kısa süreli, saniyelik bir olaydır.
- Dolunayın en güzel göründüğü zaman, ufuktan doğduğu ve dolayısıyla en büyük göründüğü anlardır. Dramatik bir Ay doğumu fotoğrafı çekmek istiyorsanız iyi bir zum lensi olan bir fotoğraf makinesi kullanın. Sevdiğiniz bir anıtın veya simgesel yapının birkaç yüz metre batısında konumlanın ve Ay’ın doğudan yükselmesini bekleyin.
- Bunu isabetli biçimde yapabilmek için Stellarium gibi ücretsiz bir yazılım kullanabilirsiniz. Bu tür yazılımlar Ay’ın hangi gün, saat kaçta, gökyüzünde nerede olacağını tam olarak gösteriyor.
‘Bu çiçek burada yaşıyorsa, ben de yaşarım’
- Doğada neyle karşılaşacağınızı bilmiyorsunuz. Aç ve susuz kalabilirsiniz, bir hayvanın saldırısına uğrayabilir, tırmanırken ya da inerken düşebilirsiniz. Çok defa ölüm tehlikesi atlattım. Yaban hayatının olduğu yerlere gidiyoruz. Biz onlardan korkuyoruz ama onlar da bizden korkuyor.
- Âna yolculuk ediyorsunuz. Bu inanın benim tarif edebileceğim bir duygu değil. Ben 20 yılı aşkın bir süredir bu işi profesyonel şekilde yapıyorum ama ruhum hep amatör. Belki de sürekli yeniyi aramak ve keşfetmek için gereken sır da budur.
- Ben sadece doğa fotoğrafçılığı yapmıyorum. Dersim’in eşsiz bir coğrafyası var ve ben aynı zamanda bu coğrafyayı tanıtıyorum. Sadece çatışmalarla gündeme gelmiş bir bölgenin eşsiz çiçekleri, doğası, kültürü olduğunu gösteriyorum. İki belgesel çalışmamız ve fotoğraf sergilerimiz oldu, bir de gezgin grubumuz var…
Her yıl yaz aylarında yaylalara çıkan Şavaklıların seferini belgeselleştirmeyi hayal eden Kaya, unutamadığı bir anısını ise şöyle anlatıyor:
- Bir kere çok yüksek bir yere çıktık, üç kişiydik. Yol yok, iz yok denir ya öyle… Yükseltiden aşağıya bir baktım, içime bir korku düştü. Buradan çıkamayacağız korkusu. Sonra ben o yükseltide uçurumun kıyısında bir çiçek gördüm. Mor dikenleri olan bir çiçek. Adını da bilmiyorum çiçeğin. Fotoğrafladım. O çiçek bana yeniden umut verdi. Ben o çiçek sayesinde o an yaşadığım korkudan kurtuldum. Bu uçurumun kenarında bu çiçek yaşıyorsa ben de yaşarım diye düşündüm. Bir de yaban hayatta vaşakları fotoğrafladım. Basında da epey yer aldı. O anı da unutamıyorum. Muazzam bir andı.
Paçalı baykuşun peşinde Uludağ’a 10 kez çıktı
Doğa fotoğrafçılığının gökyüzüyle yeryüzünü birleştiren bir dalı da kuş gözlemciliği. Fotoğrafçı Alper Tüydeş bir kuş gözlemcisi. Biz onun adını Bursalı Âdem Amca ile Yaren adlı leyleğin hikâyesini ortaya çıkarıp Türkiye’ye anlatmasıyla tanıdık.
Avcı, yabani hayvanlara ilgi duyan bir aileden gelen Tüydeş, çocuk yaşta sürekli televizyonda belgesel izleyerek ya da teraslarındaki kuşlarla, bahçedeki köpekle ilgilenerek; hayvanlarla, yaban hayatı ile içli dışlı büyümüş. Güzel sanatlara ve fotoğrafçılığa da ilgi duymaya başlayınca çalışacağı alan belli olmuş.
Fotoğrafı çekerken kadrajdan gördüğü açıda hayal ettiği âna yakın bir kare olması için uğraştığını söyleyen Tüydeş, “Hayalimdeki ânı yakalayıp çekmek sonra, bilgisayarda büyük hâline bakmak hayatta benim en keyif aldığım anlardan. Eşsiz bir duygu bu” diyor.
O duyguyu hissedene kadar zorluklarla, hatta hayal kırıklıklarıyla başa çıkmak gerekebiliyor. Çok uzun kilometreler kat edip istediği çekimi yapamadığı zamanlar olduğunu belirten Tüydeş şöyle diyor:
- Uçurum kenarlarında, kayalık alanlarda gözlem yapıp fotoğraf çekiyoruz. Ya da denize göllere açılıyoruz, bataklıklarda geziyoruz… Bolu’da gece uçan bir kuşu ararken ayı ile karşılaştığım oldu. Yılanlarla karşılaştım, sorun yaşamadım. Doğada bir hayvanın şurada insan var gidip zarar vereyim mantığında olmadığını bildiğim için nasıl davranmam gerektiğini biliyorum… Paçalı baykuş diye bir tür var. Uludağ’da yaşıyor. Ben bu baykuş için Uludağ’a 10 yılda neredeyse 10 kez çıktım. Her sene çok zor şartlarda, gece karanlıkta 12’den sonra dağda, ormanlık alanda bu kuşu arıyoruz. Orada olduğunu biliyorum ama hâlâ fotoğrafını çekemedim.
‘Sanattan para kazanmak ayıplanır oldu’
Dünyada doğa fotoğrafçılığı yaparak geçimini sağlayabilen yüzlerce profesyonel var. Buna karşın Türkiye’de bu alandaki eserler ancak son yıllarda değer görmeye başladı. Bu, belki de dijitalleşmenin ve sosyal medyanın etkisi.
Tüydeş, 10 yıldır fotoğraf çektiğinin ve son birkaç yıldır bir kazanç elde etmeye başladığının altını çiziyor. Sosyal medyadaki paylaşımlardan bu alana ilgi duyan çok fazla insan olduğunu fark ettiğini söyleyen Tüydeş, önümüzdeki süreçte Türkiye’de de gelişmiş ülkelerdeki gibi birçok profesyonel kuş gözlemcisi, doğa gözlemcisi ve fotoğrafçısı ortaya çıkacağını düşünüyor. Hayali ise henüz gidemediği yerlere sponsor desteğiyle de olsa gitmek ve kar baykuşu gibi görmeyi çok istediği türleri görüntüleyebilmek.
Fotoğrafçılığa, mimarlığa ve birçok sanat dalına iş değil de hobi gözüyle bakıldığını, toplumdaki bu bakışın değersizlik hissi yarattığını vurgulayan Türksoy da, sanattan para kazanmanın neredeyse ayıplanır duruma geldiğini söylüyor. Ona göre bu algı zamanla değişse bile, değişim çok yavaş gerçekleşiyor.
İçeriğin birçok alanında olduğu gibi doğa ve gökyüzü fotoğrafçılığında üretim yapanların başlıca şikâyetlerinden biri de telif hakları. Türksoy’a göre eser sahibi fotoğrafçıyı koruyacak lisanslamaların yapılması, eserin tescili ve zaman damgası vb. gibi hususlarda fotoğrafçıya kolaylıkların sağlanması gibi adımlar, hem daha çok özgün fotoğrafın ortaya çıkmasını sağlayabilir, hem de var olanların değerini artırır.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – EN İYİ KAR FOTOĞRAFI NASIL ÇEKİLİR?