Haber

Avrupa Parlamentosu’nun yeni Türkiye raportörü Amor: Basın özgürlüğü temel endişe

Türkiye’ye bir haftalık ziyaret gerçekleştiren Avrupa Parlamentosu’nun yeni Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor, Avrupa Birliği’nin Türkiye ile ilgili en temel endişe duyduğu alanlardan birinin basın özgürlüğü olduğunu söyledi. Amor, “AB’nin temel değerlerinden birini oluşturan basın özgürlüğü, Türkiye’de yaşanan darbe girişiminin ardından büyük zarar gördü. Türk basını için basın özgürlüğünün Kahire’de de İstanbul’da da aynı şekilde tesis edilmesi gerekir” dedi.

Avrupa Parlamentosu’nun yeni Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor, yayımlanacak olan Türkiye raporu öncesinde Türkiye’ye düzenlediği ilk resmi ziyarette, aralarında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin ile görevden alınan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün yanı sıra, siyasi parti başkanları, meclis üyeleri, akademisyenler, gazeteciler ve sivil toplum temsilcileriyle görüştü.

AB ve Türkiye’de ‘güven eksikliği’

Amor, bir haftalık görüşmelerinin ardından bugün İstanbul’daki Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Basın Akademisi’nde bir basın toplantısı düzenledi.  Amor, toplantıda özetle şunları söyledi: “Türkiye’nin AB katılım sürecini rayında tutmalıyız. AB-Türkiye ilişkilerinde şu anda var olan zorluklara rağmen Türkiye bir aday ülkedir ve aday ülke statüsü devam etmelidir. Hâlihazırda bir güven eksikliğinden söz edebiliriz ve bu her iki taraf için de geçerli. Çıktığımız bu yolda Türkiye-AB ilişkilerinde en iyi durumda olduğumuzu söyleyemeyiz ancak ikili ilişkiler çerçevesinde elimizden gelenin en iyisini yaparak bütün alanlardaki işbirliğimizi sürdürmeliyiz. Bu güven eksikliğini aşabilmek için ihtiyacımız olan şey, siyasi diyalog.”

‘Türkiye’nin normale dönmeye ihtiyacı var’

Raportör, güvenin yeniden inşası için, her iki tarafın da taahhütlerini yerine getirmesinin önemli olduğunu vurguladı ve şöyle devam etti: “Temmuz 2016’daki darbe girişimi neticesinde ortaya çıkan istisnai dönemden sonra Türkiye’nin normale dönmeye ihtiyacı var. Türkiye’yi, yargının bağımsızlığı, ifade ve basın özgürlüğü gibi temel haklar da dâhil, hukukun üstünlüğü alanında ilerleme kaydetmeye yönelik reformlar konusunda AB ile birlikte çalışması yönünde teşvik etmek isterim. Diğer taraftan, AB’nin de koşulların objektif olarak değerlendirilmesi temelinde, inandırıcı bir katılım perspektifini sürdürmesi gerekiyor.”

Demirtaş ve Kavala davaları

Raportör, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilmiş tahliye kararları bulunduğunu hatırlatarak, “Demirtaş ve Kavala davaları gibi davalarda, Türkiye’nin alacağı pozitif bir karar, Avrupa Birliği’ne çok olumlu mesajlar gönderecektir, bu açıdan bu davalar iyi birer fırsattır” dedi.

Türkiye’de terörün tanımının çok geniş olduğuna dikkat çeken Amor, “Twitter hesabından bir eleştiri yazan bir üniversite öğrencisiyle Akçakale’ye havan topu atan gerçek bir teröristi aynı şekilde itham etmek bizim açımızdan sorun” diye konuştu.

Doğu Akdeniz’de diyalog

Amor, Türkiye ile Yunanistan arasında Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerine ilişkin yaşanan siyasi gerginliğe ilişkin soruya şöyle cevap verdi:

“AB’nin tabii ki resmi pozisyonu Kıbrıs’ı (Rum Kesimi) desteklemek yönünde oldu. Ancak biz bunun yanı sıra, çok güçlü bir şekilde şunu tavsiye ediyoruz: Bu tür meselelere yaklaşmanın yolu her zaman diyalog kurmaktan geçer. Bu meseleye yaklaşımda da danışılabilecek çok sayıda uluslararası kanun ve uluslararası mahkeme var.”

‘Mültecilerle ilgili Türk halkına şükran borcumuz var’

Nacho Sanchez Amor, Gaziantep’te Suriyeli mültecilere destek veren bazı kuruluşları ve AB’nin mali destek verdiği bazı projeleri de ziyaret ettiğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin normalleşmesini sağlayan en temel şeylerden biri göçmen anlaşmasıdır. Dört milyon mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye inanılmaz bir cömertlik sergiliyor. Mültecilerle ilgili Türk halkına şükran borcumuz var, bunun yanı sıra ihtiyaç devam ettiği sürece sürekli bir destek de borçluyuz. Mülteci sorunu hala devam ediyor, hatta daha da kötüye gidiyor. İdlib’den yeni bir göç dalgası bekleniyor, bu, mevcut durumu daha da zorlaştıracak.”

İpek Yezdani

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümü mezunu. İngiliz Hükümeti’nin verdiği Chevening Bursu’nu kazanarak London City University’de uluslararası gazetecilik yüksek lisansı yaptı. Gazeteciliğe Cumhuriyet'te muhabir olarak başladı. Associated Press, BBC, Milliyet, TRT Türk, HDN ve Hürriyet'te çalıştı. IŞİD tarafından kaçırılıp köleleştirilen Ezidi kadınlarla yaptığı röportajlarla TGC Gazetecilik Başarı Ödülü’ne layık görüldü.

Journo E-Bülten