Tam 26 yıl önce bugünlerde bir bayram geleneği son buldu. 46 yıl boyunca her bayram tatilinde Türkiye’de çıkan tek günlük yayın olan “bayram gazetesi” birkaç medya yöneticisinin inadı ve bir yüksek mahkeme kararıyla tarihe karıştı. Gazetecilerin de bayramda tatil yapabilmesini sağlayan bu gelenek, ayrıca işsiz meslektaşlara yılda iki kez gelir kaynağı oluyordu. Peki, bayram gazetesi neydi, ne zaman başladı ve nasıl bitti? O günleri yaşayan kıdemli gazetecilere sorduk.
“Bayramların eski tadı yok” der durur, geçmiş bayramları anmadan edemeyiz. Yakın tarihimizde o günlerin geleneklerinden biri de bayram gazeteleri idi. 1946 yılından 1993 yılı Ramazan Bayramı’na kadar her dini bayramda yayımlanan bu gazeteler, tüm yıl çalışan gazetecilerin de herkes gibi bayram yapmasını sağlarken, onların işsiz meslektaşlarının yılda iki kez de olsa gelir elde etmesine yarardı.
Türkiye’nin bayram gazetesi deneyimini yaşamış olan köklü gazetecilerine sorduk: Nerede o eski bayram gazeteleri? Ne oldu da bu gelenek sona erdi? Gazeteciler neden bayramlarda da çalışmak zorunda kaldı? Bayram gazetesi bir gün geri döner mi?
Leyla Tavşanoğlu: İşsiz gazeteciler için yasal güvenceydi
Gazeteciliğe 1969 yılında Türk Haberler Ajansı’nda başlayan Leyla Tavşanoğlu, Hürriyet ve Güneş’te kısa süreler çalışsa da, 2015’e kadar görev yaptığı Cumhuriyet ile özdeşleşen bir isim… Tavşanoğlu bayram gazetelerinin çıkış sebebini şöyle anlatıyor:
“İstanbul, Ankara, İzmir gazeteciler cemiyetleri 1946-1993 yılları arasında özellikle işsiz gazetecilere geçim kaynağı sağlamak aracıyla 5953 sayılı Basın İş Kanunu’nun 20. maddesine göre dini bayramlarda ulusal gazetelerin yayın yapmayarak bayram gazeteleri çıkarılması kararını almıştı.”
Bu uygulama 1960’lardan itibaren büyükşehirlerden tüm yurda yayıldı. Gazeteciliğe 1968’te Milliyet’te stajyer muhabir olarak başlayan, bir dönem Güneş’te çalıştıktan sonra 1992’de transfer olduğu Hürriyet’te yazı işleri müdürlüğü ve köşe yazarlığı yapan ve 2017’de emekliye ayrılan Tufan Türenç, o dönemle ilgili şunları söylüyor:
Tufan Türenç: Uygar bir çalışma ortamı talep ediliyordu
“1961 Anayasası ile Türkiye o güne kadar görmediği, tanımadığı özgürlüklere kavuştu. Bu çok önemliydi. Bu özgürlükler toplumsal yaşamda büyük değişimlere yol açtı. Bu özgür ortamda insanlar daha uygar bir çalışma ortamı istemeye başladılar. O güne kadar tatil yapamayan gazeteciler Şeker Bayramı ile Kurban Bayramında gazetelerin çıkmamasını önererek birkaç gün tatil yapma olanağı sağlanmasını istediler.”
Türkiye’de dış haberciliğin ve diplomasi yazarlığının önde gelen isimlerinden Ferai Tınç, 28 yıl çalıştığı Hürriyet’ten 2011’de ayrılmıştı. Tınç, 1993 yılından önce bayram gazetelerinin bayramın ikinci gününden itibaren çıktığını belirtiyor. “Bir ekip nöbetçi olarak gazetelerde kalıp bayram gazetelerini hazırlardı” diyor.
Fikret Ercan: Bayram gazeteleri bir dayanışma ortamıydı
Bayram gazetelerinin gazeteciler açısından büyük önemi vardı. 48 yıl görev yaptığı ve son olarak yayın direktörlüğünü yürüttüğü Hürriyet ile yolları 2017’de ayrılan Fikret Ercan bu önemi şöyle anlatıyor:
“Bayram gazeteleri, gazeteciler için tam bir dayanışma ve yardımlaşma ortamı oluşturuyordu. Emekli gazeteciler, işsiz gazeteciler, zor durumda olan gazeteciler için bir nefes alma ortamıydı. Ya gidip fiilen gazetenin çıkarılmasında görev alarak ya da hazırladıkları röportaj ve haber başına ellerine birkaç kuruş geçiyordu. Daha çok, zor durumda olan gazetecilerin çalışmasına olanak verilirdi. Ayrıca ayrı gazetelerde çalışan insanlara tanışma ve buluşma imkânı da veriyordu.”
Günaydın yasayı delmek istedi, Sabah kampanya başlattı, AYM geleneği bitirdi
Bir gün geldi ve bu gelenek ortadan kalktı. Peki bu nasıl oldu? Sözlerine şöyle devam ediyor Ercan: “Bu yasa 1993 yılına kadar devam etti. Önce Günaydın gazetesi bu yasayı delmek istedi. Bir bayramda Günaydın gazetesini çıkardı ama engellendi.”
Ercan; Sabah gazetesinin bu yasanın serbest piyasa ekonomisine aykırı olacağını, insanların bayramlarda kendi gazetelerini okumak isteyeceğini söyleyerek bir kampanya başlattığını dile getiriyor: “1993 yılında Anayasa Mahkemesi, dini bayramlarda ‘Bayram Gazetesi’ dışında gazete çıkarılmasını yasaklayan yasa hükümlerini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti. Böylece ‘Bayram Gazeteleri’ dönemi kapandı…”
Ali Eyüboğlu: Sabah Grubu ve Doğan Grubu savaş halindeydi
1979’da gazeteciliğe başlayan; Güneş, Bulvar ve Tercüman’da muhabirlik ve magazin müdürlüğü yapan Ali Eyüboğlu, 1991 yılında girdiği Milliyet’in bugün de en kıdemli isimlerinden. Bayram gazeteleri geleneğinin son bulduğu dönem de Eyüboğlu’nun Milliyet’teki ilk yıllarına rastlamış. Deneyimli gazeteci o günleri şöyle anlatıyor:
“O dönem, Aydın Doğan’ın Doğan Grubu ile Dinç Bilgin’in Sabah Grubu arasında büyük savaş vardı. Türk medyasına faydadan çok zararı olan bu savaşta Sabah grubu, ‘Türk okuru, dini bayramlarda, sadece ‘Bayram Gazetesi’ne mahkum edilmemeli’ diyerek, bu geleneği bozdu.”
Ferai Tınç: Esas neden reklam gelirleriydi
Ferai Tınç, Sabah gazetesinin bu bahaneye sığındığını ancak aslında sebebin bu olmadığını söylüyor: “Esas neden reklam geliri idi. Bayramda reklamların artacağını ve özel fiyatlarla sayfaların pazarlanabileceğini düşündüler. Biz gazeteciler buna çok karşı çıktık. Çünkü biz de bayram tatili yapabiliyorduk. Yeni kararla bizlerin tatilleri de son buldu.”
‘Rekabetçi bir anlayışla hazırlanmıyordu’
Eyüboğlu, bayram gazetelerinin gazete çalışanları için önemini şu sözlerle anlatıyor:
“Yazılı basının her kesimine açık bir platform olan ‘Bayram Gazetesi’nin çıktığı günlerde, gazete çalışanları bayram yapardı. Bayram Gazetesi, işsiz gazetecilerin – ki o yıllarda sayıları çok azdı – birkaç günlüğüne de olsa mesleklerini yapıp, az da olsa para kazandıkları bir mecraydı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin dini bayramlarda çıkardığı gazete, merkez medyanın yayınladığı gazeteler gibi dinamik yayınlar değildi. Çünkü ‘Bayram Gazetesi’, bayramda çıkan tek gazete olduğu için rekabetçi bir anlayışla hazırlanmıyordu.”
‘Zafer Mutlu’nun o sözleri hafızalardadır’
Tavşanoğlu, 1992 yılında Sabah gazetesinin o dönemdeki genel yayın yönetmeni Zafer Mutlu’nun cümlelerini şöyle ifade ediyor: “Mutlu, ‘Ne demek bayramlarda gazete yayımlamamak? Bayramlarda okur düşük kaliteli Bayram Gazetesi almaya mecbur ediliyor’ demişti. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi 21 Ocak 1993 tarihli kararıyla uygulananın Anayasa’ya aykırı olduğunu belirterek dini bayramlardaki yayın yasağını kaldırdı. Zafer Mutlu aynı zamanda ‘Ben okura doğru haber vermekle yükümlü değilim’ sözleriyle de hafızalardadır.”
‘Bayram gazetesinin kaldırılmasını isteyenler pişman oldu’
Günümüzde pek çok gazeteci, bayramlarda da mesai yapmak zorunda kalıyor. Peki emeklerinin karşılığı ne oluyor Hürriyet gazetesinin eski yayın koordinatörü Fikret Ercan ise şunları söylüyor:
“Günümüzde gazeteler, bayramda çalışanlara belirli bir bayram mesaisi ödüyor ama bütün gazeteler üçte bir kadroyla çalışır. Çalışanların üzerine daha fazla yük biner. Hem gazetelerin bayramlarda aynı kaliteyi tutturduğu söylenemez. Tirajlar düşer, reklamlar düşer. Sayfa sayıları azalır ve doldurma haberlerle çıkar. Bence bayram gazetelerinin kaldırılmasını isteyen gazeteler bile bugün pişmanlık içinde. Çünkü hepsi zararına çalışıyor. Gazetelerin toplam tirajının bir bayram gazetesi kadar etmeyeceğini düşünüyorum. Tüm çalışan gazeteciler de eski günlerin özlemi içinde”.
‘En büyük zararı gazeteci cemiyetleri gördü’
“Gözden kaçırılmaması gereken bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum. Bayram gazetelerinin tüm geliri gazeteciler cemiyetlerine kalıyordu. Bu da cemiyetlerin güçlü meslek örgütleri olmasını sağlıyordu. Hem üyelerine her türlü desteği veriyor hem de sesleri daha gür çıkıyordu. Gazeteciler Cemiyeti üyesi olmayan gazeteciye, gazeteci denmiyordu. Şimdi sesleri çıkmayan birer derneğe dönüştüler. Cemiyet üyesi olmanın da hiçbir çekici yanı kalmadı. Yani gazetecilerin elinden güçlü örgütleri de gitti. Bence Bayram Gazeteleri’nin kaldırılmasının en büyük zararı bu oldu…”
Gazetecilerin çoğu bayramda fazla mesai ücreti almadı
Ferai Tınç “Biz hiçbir zaman, hiçbir koşulda fazla mesai almadık” derken, Leyla Tavşanoğlu da “Medya tekellerini ellerinde tutan patronlar bayramlarda da çalışmak zorunda olan gazetecilere fazla mesai ödemeyi akıllarından bile geçirmiyorlardı” ifadesini kullanıyor.
Ali Eyüboğlu ise bayram mesaileri konusunda “Ödeyen de var ödemeyen de” diyor. Tufan Türenç’e göre bir süre sonra “müdür pozisyonunda olanlar dışındaki gazeteciler fazla mesai ücreti almaya başladılar.”
Bayram gazetesi yeniden çıkabilir mi?
1993’ten sonra, birkaç yılda bir tartışma yeniden alevlendi. Bayram gazetesinin yeniden yayımlanması özellikle 2000’lerin başında sık sık gündeme getirildi.
TGC Başkanı Nail Güreli ile Gazete Sahipleri Birliği Başkanı
Aydın Doğan tarafından imzalanan (Galiba 2000) protokol,
Akşam gazetesi katılmadığı için uygulanamadı.Aydın Bey,bana
2001’de “Biz yayınlanmayalım”dediyse de haksız rekabet
yüzünden gerçekleşmedi. https://t.co/kiwgAxp2LS— Orhan Erinç (@orhanerinc_) 4 Haziran 2019
En son 2011 yılında bayram gazetesinin yeniden yayımlanması gündeme geldi, ama medyada bir oydaşma sağlanamadığından bu yine gerçekleşmedi.
Peki, ya bugün? Basılı gazetelerin iyiden iyiye güç kaybettiği, haberciliğin büyük oranda dijitale kaydığı günümüzde bu geleneği canlandırmanın herhangi etkisinin olmayacağını söyleyenler de var, muhtemel faydalarına dikkat çeken de…
Ali Eyüboğlu, bu konuda şöyle bir görüş beyan ediyor: “Türkiye’de işsiz gazetecilerin sayısı her geçen gün artıyor. ‘Bayram Gazetesi’nin yayını devam etseydi, hiç değilse onlardan bir kısmı birkaç günlüğüne de olsa mesleklerini yapabilir ve para kazanırdı. Sabah Grubu’nun bitirdiği gelenek yüzünden maalesef işsiz gazetecilerin o imkânı da kalmadı.”
Bu konuda Leyla Tavşanoğlu ise şunları söylüyor: “Bütün dünyada artık basılı gazeteciliğin terk edilmeye başlandığı gerçeğini göz önünde tutarak, bu iş çok zor, derim. Belki internet üzerinden yayın yapılabilir. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bile onlarca yıldır yayınladığı günlük Bizim Gazete’yi geçen yıl kapattı. Başka söylenecek ne kalıyor ki?”