Geçen sene mayıs ayıydı. Van’dan art arda kadın ‘intihar’ haberleri geliyordu. O zaman henüz Milliyet’teydim. Yönetimle konuştum, Van’a gönderildim. İlk durağım, geçen hafta Olağanüstü Hal (OHAL) Kanunu kapsamında faaliyetleri 3 ay süreyle durdurulan onlarca kadın derneğinden biri olan Van Kadın Derneği (VAKAD) idi. Dernek çalışanı kadınlar, olayların münferit olmadığını, vakaların ‘intihar’ değil, ‘şüpheli ölüm’ olduğunu anlattı. İrtibatta oldukları diğer kadın dernekleriyle iletişime geçmemi sağladılar. VAKAD olmasaydı, gazetede üç gün üst üste yayımlanan yazı dizisi olmazdı.
“Şüpheli Kadın Ölümleri: Van’da Neler Oluyor” başlıklı yazı dizisinin ardından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, kadın örgütleriyle işbirliği yapacağına söz vermişti. Bakanlığın işbirliği yapmayı kararlaştırdığı derneklerden biri de VAKAD olmuştu. Zaten Van’da kadın meselesi söz konusu olunca içinde VAKAD’ın olmadığı bir oluşumdan bahsetmek pek mümkün değil.
VAKAD, kadın odaklı haber yapan gazetecilerin yakından bildiği bir dernek. Özellikle Van depremi sonrasında kadınlara gösterdikleri destek önemliydi. Depremin yarattığı travmayı ortaya koyan raporlar ise gazeteciler açısından kıymetliydi. Depremden sonra memleketin geri kalanının hafızasında Van zamanaşımına uğradı belki ama sivil toplum kuruluşları mağdurlara sahip çıkmaya devam etti. Depremin ardından kadına yönelik şiddet vakalarında artış olduğunu bir gazeteci olarak şahsen yine VAKAD’dan öğrenmiştim.
Gelelim, Gündem Çocuk Derneğine… OHAL kapsamında VAKAD gibi faaliyetleri durdurulan dernek, yıllardır çocuk hakları konusunda farkındalık yaratabilmek için tabiri caizse çırpınıyor. Çok değil, yalnızca bir hafta önce, “Çocuklara Yönelik Ticari Cinsel Sömürüye Son Projesi” için basın mensupları olarak Ankara’da dernek üyeleri ile birlikteydik. Türkiye’de çocuk haklarının medyaya nasıl yansıdığını, bu durumun nasıl iyileştirilebileceğini, çocuk haklarına dair mevzuatı, istismar vakalarındaki cezasızlığı konuşmuştuk. Projeden oldukça umutluydular, süregelen çalışmaları da iyi gidiyordu.
Bu buluşmamızdan yine çok kısa bir süre önce, derneğin takip ettiği istismar davalarından birini haberleştirmiştim. Haberin ardından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan bir telefon aldım. Konunun hassas olması nedeniyle haberin içinde şehri yazmamıştım. Bakanlık, şehrin adını rica ederek konuyla ilgileneceklerini söyledi. Gündem Çocuk Derneği olmasaydı, söz konusu olaydan bakanlığın belki de hiç haberi olmayacaktı.
OHAL kapsamında yalnızca VAKAD ve Gündem Çocuk Derneği değil, yüzlerce sivil toplum örgütünün faaliyeti durduruldu. Yukarıda verdiğim örneklerden de anlaşılacağı üzere, bu derneklerin çoğu, sivil topluma yaptıkları katkılar bir yana, gazeteciler için önemli birer haber kaynağıydı. Sivil toplumun biz gazeteciler açısından değeri, bahsettiğim örnekler üzerinden daha iyi değerlendirilebilir. Bu bağlamda dernek faaliyetlerinin durdurulmasının gazeteciliğe de dolaylı yoldan bir müdahale olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.