OHAL ilânı ve çıkarılan KHK’lar nedeniyle Doğu ve Güneydoğu’da gazetecilik yapmak neredeyse imkânsız hâle geldi. Birçok gazeteci tutuklanırken kalanlar da çoğunlukla işsiz kaldı.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen kimi gazeteciler her şeyi göze alarak işlerini yapmaya devam ediyor. Bölgede çalışan gazetecilerin rutin bir basın açıklamasını dahi takip etmek için birçok aramadan ve kontrolden geçmesi gerekiyor. Çalıştıkları kurumlar KHK ile kapatılan gazetecilerin basın kartları da iptal ediliyor. Bu durum gazetecileri güvencesiz koşullarda serbest gazetecilik yapmaya itiyor. Bazı gazeteciler de duruma otosansürle ayak uydurmaya çalışıyor.
Öksüz: Gazetecilik ateşten gömlek
KHK ile kapatılan İpekyolu gazetesi muhabir ve köşe yazarı Ercan Öksüz, bölgede gazetecilik yapmanın ‘ateşten gömlek giymek’ olduğunu söylüyor. OHÂL ile birlikte gazetecilik mesleğini icra etmenin daha da zorlaştığını söyleyen Öksüz şöyle konuştu: “Bölgedeki gazeteciler olarak zaten burada çok zor şartlar altında çalışıyoruz. Baskı, tehdit ve çatışmaların gölgesinde mesleğimizi yapmaya çalışıyoruz. Tüm bu zorlukların yanında bir de OHÂL ilan edilince, çalışmamız daha da imkansız hale geldi. OHÂL’in getirdiği koşullara rağmen, çalıştığım gazetede özgür basın geleneğini devam ettirdik. İlkeli gazetecilik ve kamuoyu yararı gözettiğimiz için yıllardır emek verdiğimiz ve 15 kişinin çalıştığı İpekyolu Haber Gazetesi bir gece yayınlanan KHK ile kapatıldı. Gazetemizi neden kapatıldı? Sadece gerçekleri yazdığımız için. Sadece halkımızın sesi olduğumuz için. Birilerinin istediği haberleri yapmadığımız için.”
Öksüz konuşmasını şöyle sürdürüyor: “90’lı yıllarda gazeteciler sürekli öldürülüyordu, şimdi ise modern çağın çözümü olarak gazeteci ya cezaevine atlıyor ya da gazete, TV, basın kuruluşu kapatılarak işsiz bırakılıyor. Türkiye’de OHÂL sadece Doğu ve Güneydoğu’da uygulanıyor. OHÂL nedeniyle işsiz kalan birçok gazeteci arkadaşımla birlikte bir yere bağlı olmasak da gazetecilik mesleğimizi büyük zorluklar içinde icra etmeye çalışıyoruz”.
Candemir: Kaç davam var bilmiyorum
Gazeteci Oktay Candemir, yaptığı haberlerden dolayı iki yıla yakın cezaevinde kaldı ve hakkında onlarca dava açıldı. Bölgede 15 yıldır gazetecilik yaptığını belirten Candemir “Yıllardır bu işi yapıyorum ama hiçbir dönem gazeteciliği bu kadar denetlendiğini hatırlamıyorum. Bölgedeki gazeteciler olarak sürekli kontrol altında tutulmaya çalışılıyoruz. En küçük muhalif bir haberde hakkımızda davalar açılıyor” diyor. Şu an hakkımda açılmış kaç dava olduğunu bilmediğini söyleyen Candemir “Yaptığımız haberler basın savcıları ve emniyet tarafından izleniyor. Emniyet ve basın savcısı bunları bir araya getirdikten sonra hakkımızda yargılamalar başlıyor” diye konuşuyor.
Tunç: OHAL erkek zihniyetini besledi
KHK ile kapatılan Gazete Şûjin Van muhabiri Hikmet Tunç ise, bölgede kadınların sesi oldukları için kapatıldıklarını söylüyor: “Bölgede kadın ve çocuk haberlerini yapıyoruz. Her alanı kadın diliyle aktarmaya çalışıyoruz. Her kadın bir öyküdür. Bölgede devletin kadına biçtiği rolden ziyade feodalitenin kadına verdiği bir rol ve pozisyon var. Kadın ikinci planda. Gazeteci kadınlar olarak çalışmak zaten çok fazla zorluyor. Hem muhalif hem de kadın olarak çalışmamız, devlet tarafından kabul edilmiyor. Onlar evde oturan, boyun eğen kadın profilini istiyor. Biz de buna karşı duruyoruz. Kadının kendi kimliğiyle iradesiyle tanınması gerekiyor.”
15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilân edilen OHÂL ile birlikte bölgede şiddetin tırmandığını aktaran Tunç, bunun toplumun her alanında kendisini gösterdiğini belirtiyor: “Mesela erkek kendisinde, kadını katletme hakkını görüyor. OHÂL, erkek zihniyetini besledi ve her türlü şiddeti göstermenin hak olarak görmesine yol açtı. Bizler kadın gazeteciler olarak işimizi yaparken sürekli hedef halindeyiz. Bölgede gazetecilik yapan kadınlara baskı uygulanıyor. Ben kadınım, Kürdüm ve gazeteciyim. Üç kimliğim de, iktidarın en çok çekindiği kavramlardır. Ben adaletin kadınlar tarafından getirileceğini düşünüyorum.”
Harmancı: Maddi olarak da sorun yaşıyoruz
Van’da gazetecilik yapan Adil Harmancı ise, OHÂL nedeniyle bölgede güvenlik güçlerinin sıkı denetimi altında çalışmak zorunda kaldıklarını dile getiriyor: “Yaptığımız haberler nedeniyle bazen hedef haline gelebiliyoruz. Haber için istediğimiz yere gidemiyoruz ve istediğimiz haberi yapamıyoruz. Özellikle kırsal alandaki haberlere gidemiyoruz. Bu nedenle tarım, hayvancılık, turizm, ya da tarih araştırması gibi özel haberleri pek yapamıyoruz. Tüm bunların yanında biz yerel gazeteciler çok düşük ücretle çalışıyoruz. Sadece “güvenlik” açısından değil, maddi olarak da sorun yaşıyoruz” diyor.