Haber

Bulaş ne demek? TDK icat etti, sonra sildi ve unuttu

Koronavirüs günlerinde yayımlanan haberlerde “bulaş” ifadesinin sık sık kullanıldığını görüyoruz. Peki, Türkçe’de “bulaş” diye bir sözcük var mı, varsa ne demek? Yoksa bazı eleştirmenlerin öne sürdüğü gibi bu sözcük, hatalı bir uydurma mı? Journo araştırdı.
TDK’nin atası olan Türk Dili Tetkik Cemiyeti, Fransızca “infection” (enfeksiyon) ve “contagion” (bulaşma) sözcüklerinin karşılığı olarak 1945’te ‘bulaş’ı önerdi. Kurum daha sonra bundan vazgeçti. Ancak bir TDK Bilim Kurulu üyesi bile bu geçmişi unutmuş gibi.

Bulaş riski, bulaş yolları, bulaş zinciri, bulaş süresi, bulaş oranı ve diğerleri… COVID-19 küresel salgınıyla ilgili yüzlerce haberde “bulaş” sözcüğü geçiyor.

Türk Dil Kurumu‘nun (TDK) güncel sözlüğünde böyle bir sözcük olmamasına rağmen örneğin Anadolu Ajansı da “bulaş” ifadesini haberlerinde kullanıyor.

Peki, Türkçe’de “bulaş” diye bir sözcük var mı?

Sonuçta enfeksiyon, enfekte olmak, enfekte etmek ve “contagion” gibi Batı dillerinden kaynaklanan ifadeleri tam olarak Türkçe söylemek istiyorsak, “bulaş(mak)” köküne ihtiyaç duyacağız. Fakat sorun, bu kökün devamını nasıl getireceğimizde…

Dil uzmanlarından iki karşıt görüş

Bu durum son haftalarda medya dünyasında da tartışma yarattı.

BirGün köşe yazarı Attila Aşut, 27 Nisan tarihli yazısında, “bulaş” sözcüğünün Türkçe yapım kurallarına uymadığını öne süren eleştirileri aktardı. Bu eleştirilere göre bulaşı, bulaşım, bulaşma ve hatta bulaşkı gibi sözcükler, Türkçe yapım kurallarına daha uygun. Bu yüzden “bulaş” yerine bu sözcükleri kullanmak gerekiyor.

Aşut’un 5 Mayıs tarihli yazısında ise “bulaş” sözcüğünü savunan dil uzmanlarının görüşleri vardı. Onlara göre tıpkı “barış(mak)” veya “savaş(mak)” sözcüklerinde olduğu gibi, “bulaş(mak)” da denebilir. Hatta bir dil uzmanı, “bulaş” sözcüğünün artık TDK sözlüklerine alınması gerektiğini vurguladı.

Medyadaki bu tartışmalar üzerine “bulaş” sözcüğünü ilk olarak kimin kullandığını bulmaya çalıştık.

Elbette burada kast ettiğimiz, enfeksiyon veya “contagion” ile bağlantılı sözcüklerin karşılığı olarak “bulaş…”

Yoksa örneğin Yaşar Kemal‘in 1973 tarihli Demirciler Çarşısı Cinayeti romanına baktığımızda, bu kavramlarla ilgisi olmayan şu kullanımı da görüyoruz: “Güneş kızdırdıkça kızdırıyor, hava gittikçe ağırlaşıyor, bulaş bulaş bir şey oluyordu.”

Koronavirüs ve dijitalleşme, tıp dilini yaygınlaştırdı

Tıbbi anlamıyla “bulaş” sözcüğüne dönecek olursak, ilgili kitap ve akademik çalışmaları incelediğimizde, bu sözcüğün 1960’lardan beri tıp literatüründe yaygın olarak kullanıldığını görüyoruz.

Örneğin Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi dergisinin 1968 tarihli 191. sayısının 35. sayfasında “…virus bulaşı sonucu şu olaylar ortaya çıkar” ifadesi yer alıyor. (O günlerde “virüs” yerine “virus” yazanlar daha çok)

Aynı dönemde gazete arşivlerinde ise “bulaşıcı” ifadesi sık sık geçse de, “bulaş” sözcüğünün yaygın bir kullanımına rastlamadık.

Peki, yaklaşık 50 yıl önce tıp dünyasında yerleşen bu sözcük, neden son döneme dek medyaya pek yansımadı?

Belki de basınımızında uzman görüşü kullanma geleneği olmamasının sonucudur bu.

Koronavirüs günlerinde ve dijitalleşmenin de etkisiyle uzman görüşleri medyada daha görünür olunca, onların dilinde zaten yerleşik olan “bulaş” sözcüğünü de sık duyar olduk.

Bulaş sözcüğünü TDK buldu, sonra vazgeçti

Sonuçta “bulaş” sözcüğünü ilk kullanan kim? Buna kesin bir yanıt vermek zor olsa da, dijital ortamda taranabilir kaynaklara baktığımızda yine TDK’ye ve 75 yıl öncesine gidiyoruz.

Bu kurumun atası olan Türk Dili Tetkik Cemiyeti‘nin (TDTC) çıkardığı Belleten dergisinin Kasım 1945 tarihli 4. ve 5. sayılarında, Fransızca “contagion” ve “infection” maddelerinin karşılığı olarak “bulaş” sözcüğü var.

Bu kullanıma dair bulabildiğimiz en eski kaynak bu ve tarihi arka planı hatırladığımızda aslında pek şaşırtıcı bir durum değil.

TDK’nin eski başkanlarından Şükrü Haluk Akalın’ın açıkladığı gibi, 1940-1950 arasındaki dönemde yabancı sözlerin yerine Türkçe kök ve eklerden yeni sözler türetilmiş ve bunlar için sözlükler yayımlanmıştı. Anlaşılan TDK “bulaş” sözcüğünü bu dönemde önermiş ve tıp camiasında bu karşılık tutmuş.

Örneğin yine 1945’te “Teşkîlât-ı Esâsiyye Kanunu” sözünün karşılığı olarak önerilen “anayasa” sözcüğü ise sadece hukukçular arasında değil, toplumun genelinde ve dolayısıyla basında da “tutmuştu.”

Siyasal müdahaleler ve ‘özleştirme’de geri adımlar

Fakat yine Akalın’ın dikkat çektiği gibi, eski adıyla TDTC, yeni adıyla TDK’nin bu çalışmalarını 1948’den itibaren sert bir şekilde eleştirenler oldu. TDK’nin “amatörlerin elinden alınarak bir akademiye dönüştürülmesi” isteniyordu.

Uzmanlar arasındaki bu tartışma 1950’de Demokrat Parti iktidarıyla siyasallaştı. Dili “özleştirme” çabalarında geri adımlar atıldı. Örneğin 1945’te özleştirilen anayasa, 1952’de eski hâline çevrilmişti.

Bulaş sözcüğü de bu süreçte TDK’nin önerileri arasından çıkmış, ama özel sözlüklerdeki ve tıp dilindeki yerini korumuş görünüyor.

Ne yazık ki 2020 yılında bile TDK’nin tüm arşivine dijital ortamda erişemediğimizden ‘bulaş’ın izini şimdilik bu kadar sürebiliyoruz.

O da, Belleten’in 1945 tarihli sayısının Virginia Üniversitesi‘nde bulunan bir örneğinin, Google Kitaplar üzerinde kısıtlı da olsa erişime açık olması sayesinde!

TDK Bilim Kurulu üyesi bile Belleten’deki öneriyi unuttu

Bugüne dönelim.

1945’te Fransızca “infection” ifadesinin karşılığı olarak ‘bulaş’ı öneren TDK, bugünkü güncel Türkçe sözlüğünde “enfeksiyon” karşılığını veriyor ve şu tanımı yapıyor: “Organizmada hastalığa yol açan mikrop, virüs, parazit vb. etkenlerin genel veya yerel gelişmesi, yayılması.”

‘Bulaş’ın yanı sıra Türkçe yapım kurallarına uygun olan “bulaşı” ve “bulaşım” gibi sözcükler de TDK’nin güncel Türkçe sözlüğünde yok. İşin ilginci, TDK Bilim Kurulu‘nun bir üyesi de yukarıdaki bu tarihçeyi Journo‘dan öğrenecek gibi görünüyor.

Prof. Dr. Hayati Develi‘nin TDK’nin internet sitesinde 20 Nisan’da yayımlanan “Dilimize Bulaşanlar” başlıklı yazısında koronavirüs günlerinde yabancı kökenli sözcüklerin yanlış kullanımı ele alınıyordu.

Develi, ‘enfeksiyon’un karşılığı olarak “bulaş” sözcüğünü Türkçe açısından “yadırgatıcı” diye niteleyerek “bulaşı veya bulaşım daha uygun olurdu” diyordu.

“Bulaş kelimesi enfeksiyon karşılığı üretilmiştir, ama Türk Dil Kurumunun sözlükleri de dâhil yaygın hiçbir sözlükte bulunmaz” diyen Develi, 1945 tarihli Belleten’den ise hiç bahsetmiyor.

Haberlerde geçen tıp terimlerinin Türkçe karşılıkları

Koronavirüs haberlerinde sıkça gördüğümüz yabancı sözcüklere Prof. Dr. Develi’nin Türkçe karşılık önerileri şöyle:

  • Enfeksiyon: Bulaşı, bulaşım
  • Pik (peak): Zirve, doruk
  • Epidemi: Salgın
  • Pandemi: Genel salgın (Biz Journo’da “küresel salgın” sözünü tercih ediyoruz. Ayrıca “kıran” da öneriler arasında)
  • Entübe etmek: Yapay solunuma bağlamak
  • Entübe: Yapay solunuma bağlı
  • İmmün: Bağışık
  • İmmünite: Bağışıklık
  • İmmün sistemi: Bağışıklık sistemi
  • Filiyasyon: İrtibat taraması (“Temas takibi” de kullanılıyor ve yerel ağızlardaki “ilgileme” sözcüğü de öneriliyor)
  • İzolasyon: Yalıtım, tecrit, soyutlama
  • İzole: Yalıtılmış, tecrit edilmiş, soyutlanmış

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – HABERLERDE ‘YALNIŞ’ YAZILAN KELİMELER

Journo

Yeni nesil medya ve gazetecilik sitesi. Gazetecilere yönelik bağımsız bir dijital platform olan Journo; medyanın gelir modellerine, yeni haber üretim teknolojilerine ve medya çalışanlarının yaşamına odaklanıyor, sürdürülebilir bir sektör için çözümler öneriyor.

Journo E-Bülten