Artvin Cerattepe’de madene, Karadeniz ve Alakır’da HES’lere, Akdeniz’de taş ocaklarına karşı çevre mücadelesi veren aktvistler ne tür saldırılarla karşılaştıklarını anlattı.
Antalya’nın Finike ilçesinde taş ocaklarının kapatılması için mücadele veren çevreci çift Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu’nun evinde öldürülmüş olarak bulunması, Alakır’da uzun yıllardır yaşayan ve HES’lere karşı mücadele veren Tuğba ve Birhan çiftinin sularının HES şirketi tarafından kesilmesi gözleri çevre aktivistlerine dönük saldırılara çevirdi.
‘Başına bir iş gelir diye korkuyorduk’
Finike’de öldürülen çevreci çiftin avukatı olan aynı zamanda Toroslar ve Akdeniz Kıyıları Çevre Koruma Derneği (TORAÇDER) üyesi avukat İsmail Tunçbilek, Ali Ulvi Büyüknohutçu’nun ölümünden önce de onun için uzun süredir tedirgin olduklarını belirterek “Ali abi, arabayla dağ yoluna çıktığında eve gittiğinde onun için endişeleniyorduk. Bu yüzden biz de zaman zaman eve varıncaya kadar arkasından takip ediyorduk” diyor.
Çevreci çiftin öldürülmesinin münferit bir olay olarak değerlendirilmeyeceğini söyleyen Tunçbilek, Karadeniz’de çevre mücadelesi veren bir avukatın öldürülmesi örneğini veriyor. Tunçbilek, Büyüknohutçu çiftinin ölümünün ardından bir taş ocağı kapattırdıklarını, firma sahibinin bu olaydan sonra TORAÇDER Başkanı’na “Neden bizimle uğraştın? Neden mücadele ettin? Başka bir sürü taş ocağı var, onlarla neden uğraşmadın” şeklinde sözler söylediğini belirtiyor.
‘Ayağını bacağını kırarız’
Alakır’da uzun yıllardır yaşayan ve HES’lere karşı mücadele eden Tuğba Günal ve Birhan Erkutlu çiftinin suyu kısa bir önce HES firması tarafından kesildi. Ayrıca Tuğba Günal, özel güvenliğin Birhan’ı “ayağını bacağını kırarız” şeklinde tehdit ettiğini kaydediyor. Benzer bir tehdit için HES firması bekçisinin 5 ay hapis cezası aldığını belirten Günal, bu karardan sadece 2-3 gün sonra havaya ateş açıldığını, o olaydan kısa bir sure sonra da namlunun ucunun kendilerine yöneldiğini hissettikleri bir silah olayı yaşandığını anlatıyor. Çift bu olaydan sonra evlerinin yakınına kamera taktırmak zorunda kalmış.
‘Suyumuzu keserek yaşamsal bir tehditte bulundular’
Son olarak HES firması çiftin yıllardır içtiği ve kullandığı suyun kaynağını değiştirerek sularını kesti. Günal bu olayı “suyumuzu keserek aslında bize dönük yaşamsal bir tehditte bulundular” şeklinde yorumluyor.
Günal’a göre eğer tepki verilmezse bugün suyuna müdahale eden yarın yaşamına da müdahale eder çünkü onlara tepki verilmedikçe kendilerini haklı görüyorlar. ‘Ben bunu da yaparım’ diyor ya da kendini daha güçlü hissediyorlar.
‘Hakkımızda kara propaganda yürütülüyor’
Karadeniz’de uzun süredir HES ve madenlere karşı mücadele eden Karadeniz İsyandadır platformu üyesi Hatice Hacısalihoğlu da kendilerine dönük daha çok hukuksal bir baskı olduğunu, Arhavi’de Semra adlı yurttaşa ve LOÇ Vadisi’nde HES karşıtı 113 kişiye açılan davayı örnek veriyor. Hacısalihoğlu, son dönemde yandaş basın eliyle kendilerine dönük kara propaganda çalışması yürütüldüğünü ve Samistal Yaylası’nda yaptıkları bir kampın “buraya gelip burada kamp yapanlar terörist” şeklinde lanse edildiğini söylüyor.
Hacısalihoğlu, Yeşil Yol’a karşı mücadele eden pansiyon sahibi yurttaşlara “izinsiz çalışıyorsunuz” şeklinde sürekli baskı yapıldığını da belirtiyor. Tehditler zaman zaman fiziki saldırıya da dönüşüyor. Rize’de Cengiz İnşaat’ın havalimanı projesi için açılmak istenen taş ocağına karşı yapılan eylemde Hacısalihoğlu tekme ve yumruklu darbeleri maruz kalmış.
‘5 bin TL maaşlı illegal komite’
Ayrıca Cerattepe’de uzun süredir madene karşı mücadele eden Yeşil Artvin Derneği’ne karşı Cengiz İnşaat destekli bir “komite” kuruldu. 14 kişiden oluşan grup, maden şirketiyle yaptığı sözleşmeye göre, Cengiz İnşaat’ın verdiği “her türlü işi yapacak.” Yeşil Artvin Derneği’nden Bedrettin Kalın “Ayda 5 bin TL’ye anlaşan 14 kişi var” diyor ve ekliyor:
“Bir anlaşma yapıyorlar ama örneğin ayda 5 bin TL, yada yılık 70 bin TL’yi nasıl ne şekilde aldıkları belli değil. Nereden alıyorlar bu parayı, bir iş kanununa mı bağlılar? İş sözleşmesi ve SGK var mı? Yok. Yok olduğuna göre yapılan ödeme ve oluşturulan komite de tümüyle yasadışı. İşin başında zaten bir yasadışılık var.”
‘Birilerini tehdit edecekler’
“Bu tür yasadışı bir komite endişelerimizi artırıyor” diyen Kalın neden kaygı duyduklarını şu sözlerle anlatıyor:
“Bu kişilerin maden konusunda yeterlilikleri, geçmişleri yok. Sözleşmede ‘her türlü işi yapar’ yazdığına ve bunlar da maden konusunda herhangi bir bilgiye sahip olmadığına göre başka be tür görevleri yapacaklar. Kaygılarımızı artırmasının sebebi bu. Madencilikle ilgililerinin olmadığına göre birilerini tehdit edecekler, birilerini caydıracaklar, ikna edecekler. Bu tipler maşa olarak şirket tarafından kullanılacaklar.”
‘Çevre mücadelesi karşıtı saldırılar korku iklimi yarattı’
İstanbul’da 3. Köprü ve 3. Havalimanı gibi projelere karşı mücadele eden Kuzey Ormanları Savunması aktivisti Efe Baysal kendilerine dönük çok büyük tehdit ve saldırı olmasa da diğer bölgelerde çevre aktivistlerine yapılan saldırıların bir korku iklimi yarattığını ifade ediyor. Baysal, bu sürecin kendilerini ve mücadelelerini etkilediğini belirterek dünyada çevre mücadelesi karşıtı saldırılarıda artış olduğuna dikkat çekiyor.