Görüş

Çok amaçlı ‘gazeteciler’: Hakem, öğretmen, basın sözcüsü, şarkıcı

Fransa’nın Nice şehrinde düzenlenen saldırı haberinin hemen ardından Türkiye’deki Twitter gündemi, bir “gazetecinin” attığı tweet ile meşgule düştü. Gazeteci kelimesini tırnak içine almamın nedeni, söz konusu şahsın birden fazla iş kolunda görev yaptığını iddia etmesi.

“Fransa’daki saldırıda halkın arasına dalan kamyonun freni patlamıştır. Terör değildir” mesajını atan Ali Kahrıman adlı kişi, sosyal medya hesabını kapatmadan önce profil bilgilerine şu üç mesleği yazmıştı:

“Anadolu Ajansı Muhabiri-Öğretmen-Türkiye Futbol Federasyonu Hakemi”

Kahrıman hakkında Google araştırması yaptığımız zaman karşımıza Türkiye Futbol Federasyonu’nun resmi internet sitesinde yer alan bir kimlik kartı çıkıyor. ‘Hakem Bilgi Kartı’ yazan kutucukta, Kahrıman’ın mesleği, ‘gazeteci’ olarak geçiyor.

Tweet olayının büyümesinin ardından Anadolu Ajansı yaptığı açıklamada Kahrıman’ın sürekli çalışanları olmadığını, ‘serbest gazeteci’ olan bu kişinin zaman zaman haberlerini kullandıklarını ve söz konusu olay üzerine ajans ile ilişiğinin kesildiğini ifade etti.

Şarkıcı, tiyatrocu, müzisyen, işletmeci ve benzeri kişilerin gazetecilik oynamasına alışmıştık ama hakem ve öğretmen olan birinin aynı zamanda haberci olduğunu ilk kez duydum ve şaşırdım!

Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde boşaltılmak üzere olan bir mülteci kampı hakkında bilgi almak için birkaç ay önce Akçakale Belediyesi’ni arayarak basın bölümüyle görüşmek istediğimi iletmiştim. Bir cep telefonu numarası verdiler, aradım. Numaranın sahibi, Akçakale Belediye Başkanlığı Sözcüsü Mustafa Güçlü idi. Güçlü’ye konuyu söyledim, sorularımı aktardım. Bir süre sonra geri aradı. Bilgilendirme yaptıktan sonra, şöyle dedi:

“Ben aynı zamanda Anadolu Ajansı muhabiriyim. Ben de yazacağım aynı haberi zaten, siz de birazdan okursunuz.”

Belediyenin basın sözcülüğünü yapan kişi, bir gazeteciydi! Yerel basın camiasında bu tip durumlarla sıklıkla karşılaşılabiliyor. Gazeteci olanlar basın sözcülüğüne soyunabiliyor. Peki, basın mensuplarını bilgilendirmekle görevli birinin aynı zamanda habercilik yapması ne kadar etik?

Bu telefon konuşmasından kısa bir süre sonra bu kez işim, Van İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne düştü. Bakanlığa ulaşarak yine bir konu hakkında bilgi almak istediğimi söyledim. Yetkili kişinin yerinde olmadığını ancak basınla ilgilenen bir başka kişinin daha bulunduğunu ilettiler. Verdikleri numarayı aradım, durumu anlattım. “Sizi geri arayacağız” diyen kişiden bir hafta boyunca ses çıkmadı. Tekrar arayıp hatırlattım. Bilgi alamadığını, bir kez daha soracağını söyledi. Üçüncü kez aradığımda, aradığım cevabı buldum. Ancak bakanlığın basınla ilişkilerle bölümünde görevli olan kişi telefonu kapatmadan şunu söyledi:

“Burcu hanım, kusura bakmayın. Ben de aslında gazeteciyim, arada basın işlerine de bakıyorum. O yüzden çok da ilgilenemedim konuyla.”

Kusura bakıyorum. Asıl mesleği gazetecilik olmayanların, bu işe emek vermeyenlerin habercilik oynaması noktasında kusura bakıyorum. Aksi şekilde, gazeteci olduğunu iddia edenlerin basın sözcülüğü yapmalarında da kusura bakıyorum. Bu meseleler, tamamen etik temelli meseleler. Yani yasal süreçlerle çözülecek konular değil. Meslek örgütlerinin söz konusu durumlarla ilgili farkındalık yaratabilmesini, harekete geçmesini umuyorum.

Burcu Karakaş

Gazeteci.
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Boston Üniversitesi’nde gazetecilik ve Ortadoğu üzerine aldığı yüksek lisans eğitimini, “Devlet Söyleminde Kürt Meselesi: Diyarbakır Askeri Cezaevi Üzerine Bir Çalışma” başlıklı teziyle tamamladı. “Erkeklik Ofsayta Düşünce”, "Manşetleri Gör Aklını Kaçırırsın: 90'lı Yıllarda Gazetecilik", "Yalan Dünya: Reytingler, Tıklar ve Şimdi Reklamlar" adlı üç kitabı bulunuyor.

Journo E-Bülten