Haber

Gazeteci kadınlar salgında ayrımcılığa uğradı: TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu araştırdı

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu, COVID-19 salgını sürecinde gazeteci kadınların iş yaşamında karşılaştığı ayrımcılığı ortaya koyan bir araştırmanın sonuçlarını yayımladı.

Evden çalışan 80 gazeteci ile yapılan anket, esnek çalışmanın kadınlar üzerindeki etkisini gösteriyor. Ayrıca haber takibi amacıyla alana çıkan gazeteci kadınların ne gibi sorunlar yaşadığının saptanması için 10 gazeteci ile görüşmeler yapıldı.

Serbest gazetecilerin ve TGS üyesi olmayan kadınların da katıldığı anket ve görüşmelerden, 8 Mart arifesinde paylaşılan önemli bulgular şöyle:

1. Ev içi kadın emeğine, ücretli emek de eklendi

Ankete katılan kadınların yaklaşık yüzde 75’i, salgınla beraber evden çalışmaya başladıklarını söyledi. Günlük yaşamla iç içe geçen ev içi kadın emeğine, artık ücretli kadın emeği de eklendi.

2. Çalışma saatlerinin değişimi gazeteci kadınları olumsuz etkiledi

Komisyona göre, evden çalışan gazeteci kadınların zaman kullanımı konusunda verdiği yanıtlar, “esneklik ideolojisinin” başlıca argümanlarından olan “zaman kullanım özgürlüğü” savının doğru olmadığını gösteriyor. Araştırmaya katılan kadın gazetecilerin yüzde 53,2’si çalışma saatlerinin değiştiğini, yüzde 51,3’ü ise bu değişiklikten olumsuz etkilendiklerini belirtti.

Bu çerçevede en önemli sorun, çalışma saatlerinin belirsizleşmesi. Pek çok katılımcı mesai kavramının ortadan kalkmasıyla beraber iş süresinin uzadığını ve iş yoğunluğunun arttığını belirtti.

3. Yoğunluk arttı, izin günü kavramı ortadan kalktı

İzin günü kavramının ortadan kalktığını vurgulayan olduğu gibi, kimi kadın gazeteci ise evden çalışma gerekçe gösterilerek yıllık izin hakkının verilmeyeceğini belirtti.

Evden çalışmayla beraber çalışma saatlerini kendi belirleyebildiğini belirten çok az sayıda kadın gazeteci, esasen muhabir ve editörlerden oluşuyor. Bu yanıtı verenler, araştırmaya katılanların yüzde 10’u düzeyinde.

Ücretli işteki yoğunluğun arttığını belirten gazeteci kadınların birçoğu, özellikle çocukların evde kalmasıyla beraber ev ve bakım işlerinin de arttığını ifade etti.

4. Kadınlar üzerinde ‘çoklu baskı’ var

Ücretli bir işte çalışan kadının zaman kullanımı; günlük zamanın ücretli iş, ücretsiz iş ve boş zaman arasındaki dağılımından oluşuyor. Ücretli ve ücretsiz işlerdeki yoğunluğun eş zamanlı artması ise evden çalışmanın gazeteci kadınların boş zaman kullanımı üzerinde yarattığı baskıyı açıkça gösteriyor.

Belirsizleşen çalışma saatleri işveren açısından işçiyi günün her saatinde çalıştırma eğilimi ve beklentisi yaratıyor. Kadınların fiilen evde olması ise hane halkının toplumsal cinsiyet rolleri doğrultusundaki beklentilerini arttırıyor.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın 2020 mayısında Türkiye’de yaptığı araştırmanın sonuçları, salgın sürecindeki zaman sıkışıklığının kadınlarda yarattığı duygusal yüke işaret ediyordu. TGS araştırmasında gazeteci kadınların verdiği cevaplar da bu bulguyla örtüşüyor.

Bununla beraber bazı kadınlar, beklentiler doğrultusunda kendi üzerlerinde yarattıkları bir “otokontrol” mekanizmasından söz ediyor. TGS komisyonuna göre bu, kadınlar üzerindeki çoklu baskının boyutlarını ortaya koyması bakımından önemli.

5. Evdeki iş bölümü oranı, gazeteci kadınlarda farklı bir resim çiziyor

Türkiye İstatatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2014 ve 2015’te yaptığı Zaman Kullanımı Araştırmaları, çalışan kadınların aile bakımına ayırdığı sürenin çalışan erkeklerin 5 katı olduğunu gösteriyordu. TÜİK’e göre çalışan kadınların aile bakımı için ayırdıkları süre, çalışmayan erkeklerin bile 3 katından fazla. Ayrıca yemek, çamaşır ve temizlik işlerinde kadınların payı yüzde 90’ları geçerken erkeklerin payı bu iş kategorilerinin hiçbirinde yüzde 9’a bile ulaşmıyor (TÜİK, 2016).

Avrupa Birliği’nin resmi istatistik kurumu EUROSTAT’ın verilerine göre ise Türkiye’de ücretsiz ev ve bakım işleri içinde kadınların payı yüzde 82 düzeyinde.

TGS komisyonuna göre, kadınların üzerindeki ücretli ve ücretsiz iş yükünün artmasıyla beraber bu cinsiyet açığının daha da derinleşeceğini değerlendirmek mümkün. Ancak gazeteci kadınların komisyonun anketine verdikleri yanıtlar, görece eşitlikçi bir iş bölümüne işaret ediyor. Buna göre yalnız yaşamayan kadınlara yöneltilen “Evde iş bölümü yapıldı mı” sorusuna kadınların sadece yüzde 13,2 si “Hayır” cevabı verdi. Kadınların yüzde 57,4’ü “Evet iş bölümü yapıldı” derken yüzde 29,4’ü ise bu soruyu “Kısmen yapıldı” diye yanıtladı.

Komisyona göre araştırma örnekleminin çalışma yaşamı içinde yer alan, eğitim düzeyi yüksek ve çoğunluğu sendika üyesi kadınlardan oluşması kuşkusuz bu oranlarda belirleyici oldu. Ancak verilen cevaplar, yapılan iş bölümünün tümüyle toplumsal cinsiyet açığını kapatıcı yönde olmadığını da gösteriyor.

Anket ve görüşmelerin bu bölümünden paylaşılan bazı ifadeler şöyle:

‘’İzin gününde ev temizliğine katılıyor. Onun dışında bakkala gitmek onda… Diğer her şey bende. Yemek, günlük temizlik… Günde üç kez sofra kuruluyor.’’

‘’Bir çocuk annesiyim. Haber yazmak, online görüşmeler yapmak gibi işim olduğunda, eşim çocuğa bakıyor ya da benim ondan yapmasını isteğim işleri yapıyor. Ama bence tüm erkekler gibi, aklına gelip de ‘şu işi de ben yapayım’ demiyor. Benim ona söylediğim işleri yapıyor.’’

‘’Bebeğimiz olduğu için kısmen de olsa evde iş bölümü yaptık. Ama yine de evde iş yükünün yüzde 80’i bende ne yazık ki.’’

‘’Eskiden bazı konularda daha eşit bir paylaşımımız varken, ben evden çalıştığım için onları ben yapar oldum. Bazı diğer konularda ise yük üzerime binmesin diye daha net sınırlar çizdim, sorumluluğu üzerimden attım.’’

Katılımcı kadınlar içinde annesinden ve/veya kayınvalidesinden yardım aldığını belirtenler olduğu gibi, kadın arkadaşlarıyla yaşayıp günlük işleri paylaştıklarını söyleyen de var.

6. İş bölümünde beklentilerin sınırlı olması bu farkı yaratmış olabilir

Bu oranları kadınların iş bölümü konusundaki beklentilerinin sınırlı olmasıyla ilişkilendirmek de mümkün. Örneğin eş ya da partnerin sadece bakkala gitmesi bile (belki salgının da etkisiyle) “iş bölümü yapmak” olarak değerlendirilmiş. Ya da “kısmen iş bölümü yapılmıştır” diyen bir katılımcı, bunun somut niteliğini tarif etmekte zorlandı.

Birçok kadın, iş bölümünün kendilerinin bilgisayar başında olduğu süreyle sınırlı olduğunu belirtmiş, kadınların bir kısmı ise ancak kendi hatırlatmalarıyla eş ya da partnerlerin sorumluluğa ortak olduğunu söylediler.

Bununla beraber sınırlı sayıda katılımcı, eşitlikçi bir iş bölümünün olduğu somut sorumluluk paylaşımları tanımladılar.

“İş bölümü yapıldı” diyenler içinde görece genç kadın gazetecilerin payı daha fazla.

7. Kurumların uzaktan çalışan kadın gazetecilere desteği sınırlı

Araştırmaya katılan kadın gazetecilerin yüzde 41,6’sı evden çalışmak için uygun donanıma sahip olduğunu belirtti.

Donanım yetersizliği hâlinde çalıştıkları kurumun katkısı çoğunlukla işteki bilgisayarın ve büro sandalyesinin eve taşınmasına izin vermekle sınırlı kaldı. Çok az sayıda kurumun faturaların ödenmesine destek olduğu anlaşıldı.

Öte yandan sorun sadece bilgisayar ya da internet eksiği ile sınırlı değil. İnternet yetersizliği dolayısıyla ailesini bırakıp yazlığa taşınmak zorunda kalan bir katılımcı var. Kimi katılımcı, evlerinin fiziki koşullarının bir iş alanı oluşturmaya uygun olmadığını belirtti.

8. Gazeteci kadınların çoğu evde çalışırken sağlık sorunu yaşadı

Araştırmaya katılan kadınların yüzde 52,6’sı evden çalışma nedeniyle sağlık sorunları yaşadıklarını söyledi. Uzun süre hareketsiz kalmaya ve uygun fiziki koşulların yetersizliğine bağlı olarak katılımcıların önemli bir bölümü bel, boyun ve sırt ağrılarından şikâyet etti. İş yüküne bağlı olarak artan stres, bir diğer ortak sorun.

Kadınlar ayrıca motivasyon, odaklanma ve iletişim sorunları yaşadıklarından söz ettiler. Ancak verilen cevaplar iletişim sorunlarının sadece salgınla ilişkili olmayıp, evden çalışmanın gazetecilik mesleğinin doğasıyla bağdaşmamasından da kaynaklandığını gösteriyor.

TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu’na göre bu süreçte sahada olmak zorunda kalan kadınların en önemli sorunu ise bekleneceği üzere bulaşım riski oldu. Kadınlar hijyen ve mesafenin gözetilmediği koşullarda haber takip etmek ve toplu taşıma kullanmak zorunda kaldılar.

Sahadaki kadın gazetecilerin önemli bir bölümü, çalıştıkları kurumların kendilerine maske ve dezenfektan sağladığını belirtti. Yine çoğu, kurumların kalabalık alanlardaki haberlere gidip gitmemeyi muhabirin inisiyatifine bıraktığını söyledi.

Journo

Yeni nesil medya ve gazetecilik sitesi. Gazetecilere yönelik bağımsız bir dijital platform olan Journo; medyanın gelir modellerine, yeni haber üretim teknolojilerine ve medya çalışanlarının yaşamına odaklanıyor, sürdürülebilir bir sektör için çözümler öneriyor.

Journo E-Bülten