Haber

Edebiyat programları: İnternet sayesinde geniş bir kitleye ulaşabiliyoruz

Eskiden radyo tiyatroları pek meşhurmuş. “Şimdi de sesli kitaplar var” derseniz, Zeki Alasya-Metin Akpınar’dan Dostoyesvki’nin “Timsah” öyküsünü dinlemiş birileri size küsebilir. Ama nostalji de bir yere kadar… Bugün de güzel şeyler oluyor! Birileri hâlâ vaktini, emeğini bizlere Türk ve dünya edebiyatını anlatmak için harcıyor. TRT Radyo, NTV Radyo ve Açık Radyo edebiyat içerikli programlarda başı çekiyor. Kendi imkanlarıyla podcast hazırlayanlar ya da Periscope ile yayın yapanlar da yok değil. Radyo, podcast ve Periscope aracılığıyla yayın yapan edebiyat içerikli programları sizin için araştırdık.

Kitap Oburu (TRT Radyo 1)

Yiğit Yavuz, Namık Somel ve Serkan Türk’ün hazırlayıp sunduğu program, her Perşembe saat 14:30’da dinleyicilerle buluşuyor. Yiğit Yavuz formatı oluştururken, mümkün olduğunca neşeli hareket ettiklerini söylüyor. Programın üç sunucusundan hazırlık süreçlerini dinliyoruz:

“Haftalık toplantılar yapıyoruz. Program banttan yayınlanıyor. Ortalama iki saatimiz kayıt stüdyosunda geçiyor. Ardından bu kayıtların montajlanması var ki bu daha fazla zaman alıyor. 28 dakikalık bir bölümün montajı için 4-5 saat harcayabiliyoruz. Bu kısa bölümlerin ardında çok uzun ve yoğun bir çalışma saklı. Hakkında konuşacağımız kitapları ağırlıklı olarak önceden okuduklarımız arasından seçiyoruz ama ortak okumalar yapma planlarımız da oluyor. Elbette her birimiz programı da hesaba katarak kitap okuyor ya da konuşmalarını, önceden kitap üzerinde alınmış notlar, altı çizilmiş cümleler, Goodreads gibi mecralarda yapılmış değerlendirmeler üzerinden hazırlıyor.”

Kitap Oburu ekibi, dinleyicilerin ilgisinden memnun. Hem eleştiri hem övgü de bulunan sadık dinleyicileri olduğunu söylüyorlar. Bu noktada, sosyal medyanın etkisine dikkati çekiyorlar. “Ayrıca Youtube kanalımızda tüm bölümlerimizin bulunması, dinlenirliğimizi artırıyor. Bu kayıtlar aynı zamanda ciddi bir ses arşivi oluşturacak” diyorlar.

Programın bölümlerinden biri de Ot, Kafa, Bavul gibi dergilere ayrılmış. Bu dergilerin son dönemde birçok eleştiri almasının sebebini, popüler edebiyat dergiciliği damarının oluşması ve birbirine benzer birçok yayının bu damara eklemlenmesi olduğunu düşünüyorlar:

“Bu dergiler yüksek satış rakamları yakalayarak yazarlarını mali anlamda besleyebiliyor ve bu iyi bir şey, fakat aynı zamanda yüzeyselleşmeyi, kolay okunup kolay tüketilen bir yazı anlayışını yaygınlaştırıyor. Buna karşılık, daha az satan ve daha zor koşullarda yayınlarını sürdüren dergiler var. Bizim genel anlayışımız, bu ikinci gruptaki dergilerin de tanıtımına yer vermeye, onların da varlığını duyurmaya yönelik.”

Günün ve Güncelin Edebiyatı (Açık Radyo)

Program her perşembe 14:00-14:30 saatleri arasında yayınlanıyor. Programın hazırlayıcısı ve sunucusu Seval Şahin. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğretim üyesi olan Şahin’den de program hazırlığını dinliyoruz:

“Yazarın eserlerini okuyup, eserlerindeki ortak temaları, meseleleri, anlatım tarzlarını bulup mümkün olduğunca onun edebiyatını ortaklaştıran unsurlar üzerinde durmaya çalışıyorum. Konuk olacak yazarın eserlerini önceden okumuş olsam bile programdan önce mutlaka tekrar okuyorum.”

Şahin, programın edebiyat meraklıları için sevdikleri bir yazarın konuşmasını duymak ya da daha önce tanışmadıkları yeni bir yazarla tanışmak için vesile olduğunu dile getiriyor. Program sonunda yazarların eserlerinden bir sayfayı okuduklarını söyleyen Şahin, en çok bu kısmın ilgi gördüğünü ve söz konusu sayfanın hangi kitaptan olduğunu öğrenmek için dinleyicilerden çok sayıda e-posta aldıklarını ifade ediyor.

Seval Şahin aynı zamanda polisiye edebiyat üzerine akademik araştırmalar yapan biri. “Türkiye’de polisiye giderek daha çok okunan, yazılan ve üzerine düşünülen bir tür olmaya devam ediyor. Daha da ilgi görecek gibi. Polisiye edebiyat üzerine bir arkadaşımla birlikte radyoda bir program yapmayı bir süredir düşünüyoruz ancak henüz hayata geçirme fırsatımız olmadı” diye konuşuyor.

Gerisi Hikâye (Bağımsız podcast)

Galip Dursun, Demokan Atasoy ve Işıl Beril Tetik, bir süredir ‘Gerisi Hikâye’ adıyla korku edebiyatı üzerine podcastler yayınlıyor. Yaklaşık 10 senedir beraber projeler üreten ekip bir gün, yaptıkları hararetli sohbetlerin ‘harcanmaması’ adına kayıtlar yapmaya başlamış. “Demokan, kayıtları podcast olarak paylaşmayı önerdi. Bu yolla bizim gibi korku türünün meraklıları ile bilgilerimizi ve öğrendiklerimizi paylaşıp bir külliyat oluşturma fırsatımız olacaktı” diyerek yayına nasıl başladıklarını anlatıyorlar.

Peki podcast yayınının artı ve eksileri nelerdir? Türkiye’de podcastin henüz radyo kadar yer etmediğini düşünüyorlar:

“Bir radyo kültürümüz var ancak ne yazık ki podcast içimizde henüz radyo kadar yer edinmiş değil. Bu sebeple bu uygulamayı keşfetmiş olan kısıtlı bir dinleyici kitlesine ulaşabiliyoruz. Başlarda kayıtlarımızı Youtube’ta da yayınlıyorduk ancak gerek görüntü olmadığı için gerekse attığımız taş ürküttüğümüz kuşa değmediği için orada devam etmiyoruz. Podcast uygulamalarının daha efektif olduğunu gördük. İnternet yayıncılığı sayesinde geniş bir kitleye ulaşabiliyor, interaktif bir ilişki kurabiliyoruz.”

Şu anda beşinci sezon içiN hazırlıklar yapan ‘Gerisi Hikâye’ ekibi program kayıtlarını kitaplaştırmayı da düşünüyor. Dursun, Atasoy ve Tetik, son olarak Türkiye’de kültür programı yapmak üzerine söz alıyor. “Sadece Vikipedi’ye bakıp iki satır bilgi ile doğruluğunu bile araştırmadan kitap yayımlayanlardan yakınırdık, son 3 aydır Vikipedi’ye bile girilemeyen bir ülkede yaşıyoruz. Herkesin her şeyi bildiği bir ülkede kültür programı yapmak öncelikle bir duruş gerektiriyor” diyorlar.

Programa gerisihikayekorku.com adresinden ulaşmak mümkün.

Bir Dolap Kitap (Açık Radyo)

Bir Dolap Kitap, çocuk edebiyatı içerikli bir blog olarak başladığı yolculuğunu radyoya taşıdı. Banu Aksoy ve Yıldıray Karakiya 2010 yılından bu yana her Pazar saat 10.00’da dinleyiciyle buluşuyor. İkili, Açık Radyo ile yollarının nasıl kesiştiğini şöyle anlatıyor:

“Blog için yazmaktan, yazdıklarımızı paylaşmaktan ve gelen tepkilerden o kadar keyif aldık ki, bu keyfi nasıl çoğaltırız diye düşünürken bulduk kendimizi. Ayrıca yazmak yerine anlatmak, özellikle de resimli kitapları görsel olanakların olmadığı bir ortamda paylaşmak iyi bir meydan okuma gibi geldi bize. Blog yazmaya başlamadan önce birbirimize anlatıyorduk sevdiğimiz çocuk kitaplarını. Zaten blog fikri de böyle çıktı ortaya. Birbirimize anlatıp duracağımıza başka insanlarla da paylaşalım dedik. Bu işi yapmak bugün aklımıza gelseydi, yine Açık Radyo’ya giderdik. Bizim derdimiz sevdiğimiz, beğendiğimiz, eğlendiğimiz çocuk kitaplarını paylaşmak.”

Banu ve Yıldıray’ın sevimli çocukları Tayga da bazen programda beliriyor ve okuduğu kitapları tatlı tatlı anlatıyor. Şimdi dört yaşında olan Tayga ilk olarak iki aylıkken radyo programına katılmış. “Programı Tayga’nın seçtiği kitaplar üzerinden yapıyoruz ve artık kitapları çoğunlukla o anlatıyor” diyorlar. Tayga’nın kardeşi Orman ise henüz iki yaşında. Anne ve babası Orman’ın da sohbetlere katılacağı dönemi bekliyor.

Program, yedi yıldır yayınlanıyor. Bu süre içinde artık dışarıda seslerini tanıyanlar olduğunu anlatıyorlar. “Özel bir konuda kitap aradığı için bize danışanlar var. Çocuğunun kütüphanesini bizim önerilerimizle oluşturduğunu söyleyen var. Geçenlerde bir kitapçıda sesimizden tanıyan bile oldu” diyorlar.

Kitapscope (Periscope yayını)

Türkiye’de Periscope yayınlarının en bilindik mecralarından biri Medyascope. Fırat Fıstık ve Sercan Yazgan tarafından hazırlanıp sunulan ‘Kitapscope’ programı, her Cuma saat 15.00’da yayınlanıyor. Fırat Fıstık’tan dinliyoruz.

“Medyascope.tv projesine dahil olduktan sonra edebiyat alanın boş olduğunu görüp böyle bir programa karar kıldık. Bu boşluk genel anlamda tüm içerik portalları ve medya organları için geçerli. Edebiyat üzerine internet üzerinden hâlâ iyi çalışmalar varsa da (Kitapeki, Postdergi, Notos, Oggito) bunların yeterli olduğunu söylemek güç.”

Periscope ile yayın yapmanın programa olumlu etkileri olduğunu anlatan ikili, Twitter ve Facebook’tan gelen mesajları örnek veriyor:

“İnternet insanlara ulaşmada fazla etkileşime dayalı bir ortam. Bazı programlarda soru da alıyorduk. Temaların belirlenmesinde internetten dönüşler etkili. Facebook sayfamız az takipçisi olmasına rağmen yeni kitap çıkartan, eleştiri yazısı yazan insanların mesajlarına açık ve bu yolla ulaşan insanlar az da olsa var. Bunları dikkate alarak programa aldığımız insanlar da oluyor.”

K24, Kitapeki, Postdergi ve Notos’un sıkı takip ettiğini söyleyen Fırat Fıstık, programa nasıl hazırlandıklarını sorduğumuzda genelde bir kitap üzerinden düşünmeye başladıklarını söylüyor:

“Önemli olduğunu düşündüğümüz, o hafta içinde çıkan kitapların yazarlarını konuk almaya çalışıyoruz. Bunun dışında dosya konularını ben kendi adıma daha fazla önemsiyorum ancak dosyalar daha fazla vakit harcanması gereken, nitelik seviyesinin çok yüksek olması gereken bir alan. Programda yazarın kitabı veya yazısı dışında sohbeti genel bir konuya da çekmeye çalışıyoruz. Hafta boyunca programa hazırlanmak zor olsa da buna vakit harcamak ve bu uğraşı var etmek bile heyecan veriyor.”

Periscope aracılığıyla ulaştıkları kişi sayısı yaklaşık 2 bin. Konuğun tanınırlığının izleyici sayısını değiştirdiğini anlatıyorlar. Programa başladıkları zaman amaçlarının izlenme ya da tıklanma sayılarından çok, tartışılmayan alanlara girmek olduğunu söylüyorlar. “Bunu görece başardığımızı da düşünüyoruz” diyorlar.

Emel Altay

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Televizyon bölümü mezunu. Bir süre dizi setlerinde sanat yönetmeni asistanlığı yaptı. Dergi sektöründe 6 yıl muhabirlik ve editörlük alanlarında dirsek çürüttü. Mart ayında karşılaştırmalı edebiyat yüksek lisansı sevdası ile işinden ayrıldı. O günden beri çeşitli mecralara kültür sanat odaklı içerikler üretiyor.

Journo E-Bülten