Son günlerde özellikle gazetecilerin aralarında konuştuğu konulardan biri: “Abonelik usulüyle işleyen bir PDF gazetenin geleceği var mı?” Türkiye için “yenilik” diyebileceğimiz Gazete Pencere girişimini, kurucularından gazeteci Yavuz Oğhan’a sorduk. Oğhan 2 bin dijital aboneyi geçtiklerini, ama bunun yeterli olmadığını söylüyor. Özellikle de, bu dijital gazeteden gelecek gelirle bir haber ajansını finanse etmeyi planlarlarken…
Gazeteciler Yavuz Oğhan ve İzzet Doğan’ın koordinasyonunda hazırlanan ve her sabah 07.00’de abonelerine ulaştırılan Gazete Pencere, 21 Ekim günü yayın hayatına başladı. 50 köşe yazarına sahip gazete, abonelerine e-posta ve kısa mesaj yoluyla ulaşıyor.
‘Ankara gazetecileri‘nden olan ve mesleğe 1993 yılında ATV’de başlayan Oğhan, uzun süren CNN Türk yıllarının ardından 2015 yılında Rusya’nın Sesi Radyosu’nda (RS FM) program yapmaya başlamıştı.
Geçen temmuz ayında gazeteciler İsmail Saymaz ve Akif Beki’yle birlikte eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’nu konuk eden Oğhan’ın radyoda yaptığı “Söylemesi Bizden” ve “Bi’ De Bunu Dinle” programlarına son verilmişti.
‘Parti önemsiz, haber var mı diye bakıyorum’
Gazete Pencere yolculuğuna “geleneksel medyadaki boşluğu” görerek başladıklarını söyleyen Oğhan, okuyucuların sosyal medyaya ilgisinin de bu boşluktan doğduğunu savunuyor.
Oğhan durumu şöyle açıyor: “Büyük bir çoğunluk, kendi meşrebine göre hareket etme ve biraz haberciliği geriye itme, ideolojisini öne çıkarma yaklaşımı içinde görünüyor. Benim için kişinin partisinin ilgisi yok. ‘O alanda bir haber var mı’ diye bakıyorum. Ona bakarak hareket edince insanlar da seni anlıyorlar. ‘Bu adamın işi gazetecilik’ diyorlar. Güveni sağlamak için belli bir tecrübe de gerek tabii. Hem haber kaynağı olarak hem de haber almak için bağlantı kuranlar bunu anlıyor. Bu işi biraz Tarafsız Haber Ajansı’yla ve ‘Bidebunuizle’yle yapmaya çalıştık…”
Gazete Pencere, aynı zamanda Oğhan’ın başında bulunduğu ‘Tarafsız Haber Ajansı’yla aynı ofisi paylaşıyor.
Radyo programı yaptığı dönemde çalışma arkadaşlarıyla birlikte bir gazetenin ‘birinci sayfası’ formatını yayınlamak için hazırlık yaptıklarını söyleyen Oğhan, ‘Gazete Pencere’nin ortaya çıkış hikayesini şöyle anlatıyor: “Okuyucu her sabah, farklı pencerelerden bakan insanları görebilsin, analizler okuyabilsin ve gündeme hakim olarak yola çıksınlar istedik. Hürriyet gazetesinden ayrılan arkadaşım İzzet Doğan’la bir araya geldik. Parasını abonelerden alabilirsek, ne kadar finans sağlayacağımızı gördük. Provalar yaptık, geceler boyu çalıştık. Yazar kadrosu kartopu gibi büyüdü.”
Telif ücretleri için ‘abonelik sayısına göre paylaşım’
Yola çıkarken akıllarında bir yazar kadrosu olduğunu, yazarların alacağı telif ücretlerini ise ‘abonelik sayısına göre paylaşım’ sistemine göre belirleneceğini anlatan Oğhan’a göre 2 bini geçtiğini söylediği okuyucu sayısı yeterli değil.
“Abone sayısı tahmin ettiğimin biraz gerisinde. Ama bana ‘hayalci’ diyorlardı. Habere para vermeye alışkanlık yok. Deneyelim bakalım. Ne kaybedeceğiz ki? Oturuyoruz, emeğimizi veriyoruz. Emeğimizi kaybederiz en fazla….” diyen Oğhan, meslektaşlarından epey destek gördüğünü ancak “cesaret kırıcı” sözler de duyduğunu ekliyor.
Oğhan duydukları olumsuz çıkışlara şöyle örnek veriyor: “Telefondan okutamazsın. Nasıl girecek, nasıl büyütecek, Twitter’dan her şey görülüyor. İnsanlar seni niye para verip alsınlar.”
Twitter üzerinden yapılan örneğe “Peki insanlar neden akşam olduğunda Fox Haber izliyor” argümanıyla yanıt verdiğini belirten Oğhan, tüm samimi eleştirileri not aldığını ancak bazı eleştirilerin başka motivasyonlarla yapıldığını fark ettiğini söylüyor.
Oğhan’ın “Gazete Pencere’nin ömrü kısa olursa…” sözlerine yanıtı ise şöyle: “Olmayınca dünya batmayacak ki. Zamanında, gazetecilikte gelecek görmediğim için birtakım ticari işlere de girdim. Dört beş iş yaptım, hepsinde battım. Çok zararlar ettim oralarda. O kadar bile zararı yok bunun. İleride belki birileri şöyle der: ‘Bir grup gazeteci böyle bir şey yapmıştı. Biz onu ilerlettik, büyüttük’… O bile keyif. Ya da üç manşeti okuyunca bilgi alan üç insan. O bile keyif. Babam okuyup keyiflense yeter.”
Hafta sonu kadın genel yayın yönetmeni
Cuma ve cumartesi günleri Gazete Pencere’nin gazeteci Aslı Çakır’ın yönetmenliğinde hazırlanacağını “Yemek, seyahat gibi köşeleri olan bir gazete… Bizi bir yandan da dinlendirecek… Hafta sonu insanların okumaktan daha çok hoşlanacağı şeyler olsun istiyoruz” sözleriyle anlatan Oğhan, gazetede özel haber olmamasına dair eleştirilerin önemli olduğunu düşünüyor.
Kadro darlığından dolayı eleştirilerde biraz haksızlık edildiğini savunan Oğhan, bu durumun bir yandan hoşuna gittiğini şöyle anlatıyor: “Demek ki beklenti yüksek.”
Özel haber olmasını çok istediklerini vurgulayan Oğhan, gazetenin geleceğe dair hedefleri için “Abone sayımız yükseldiği anda yapacağımız ilk iş muhabir almak. Biraz daha yükselince bir tane daha, bir tane daha… Biraz daha yükselirse Ankara’ya ofis kurmak” diyor.
‘Deli diyorlar bana’
Oğhan, Gazete Pencere ve Tarafsız Haber Ajansı’yla ilgili öngördükleri gelir modelini ise şöyle detaylandırıyor: “Reklam olacak. Gazete Pencere’yle Tarafsız Haber Ajansı’nı finanse etmek istiyoruz. Çünkü Tarafsız Haber Ajansı’nın kendisini ayakta turabilecek bir gelir düzeyine ulaşması o kadar kolay değil. Başarı sağlarsak ayakta duracak. Eğer Gazete Pencere’de bir sıkıntı olursa ikisiyle de vedalaşacağız.”
“Bi’ De Bunu İzle” programına YouTube üzerinden devam edeceğini, ilerleyen günlerde kendi programı da dahil farklı programların podcast olarak yer alacağı “Radyo Karakutu” üzerinde çalıştıklarını aktaran Oğhan’ın son sözleri, “Gazetecilik motivasyonunu nasıl taze tutuyorsunuz?” sorusuna ise yanıtı şu oluyor: “Deli diyorlar bana. Birincisi, gerçekten bir eksiklik var. İkincisi, yaptıkça mutlu oluyorum. Keyif alıyorum bu işten. Enerjim de var. Heyecanım da var.”