Gece modu, internet tarayıcıları ve sosyal medya platformları başta olmak üzere birçok uygulamanın ve işletim sisteminin desteklediği bir özellik. Cihazın ekranını karartan bu özelliğin yaygınlaşmasıyla birlikte uzun süre bilgisayar kullananların ruh hâllerine dair şikâyetleri de arttı. Gece modunun insan psikolojisine etkisini, bu özelliği kullanan medya çalışanlarına ve dijital hastalıklar konusunda uzman psikiyatristlere sorduk.
Gece modu veya bir diğer adıyla karanlık mod (dark mode), gerek masaüstü bilgisayarlarda, gerekse mobil cihazlarda kullanıcı arayüzlerinin standart bir özelliği hâline geldi. Birçok kullanıcı, gözlerini daha az yoracağını ve daha az enerji tüketeceğini düşünerek gece modunu kullanıp parlak ekranlarını karartıyor. Uzun yıllardır kullanılan ama iOS 13 ve Android 9.0 sürümleriyle mobil cihazlarda geniş kitlelerin erişimine açılan gece modu, bilgisayarlarda da Chrome tarayıcısı başta olmak üzere birçok uygulama ve yazılım tarafından destekleniyor.
Gece modunun uyku kalitesini artırdığını öne sürenler bile var ama bu özelliği kullanan kişilerle konuştuğumuzda, COVID-19 salgınıyla birlikte artan teknoloji kaynaklı sağlık sorunlarından bir yenisiyle karşı karşıya olduğumuzu düşündük. Çünkü konuştuğumuz birçok kullanıcı, gece modunun ruh hâllerini olumsuz etkilediğini, onları daha “depresif ve karamsar” yaptığını söyledi. Peki gerçekten böyle mi? Bunu da uzmanlara sordu.
‘Şiddetli bir iç daralması yaşıyorum’
Yaklaşık sekiz yıldır internet kullandığını ve gününün büyük bölümünü sosyal medyada geçirdiğini söyleyen Merve Kapan, gece modu özelliği sebebiyle bir dönem kendisini psikolojik olarak iyi hissetmediğini söyleyenlerden.
Ağırlıklı olarak Twitter, Instagram ve WhatsApp’ta vakit geçirdiğini ve bu üç uygulamada da gece modunu kullandığını belirten Kapan, bu özelliği ilk olarak Twitter’da denemiş. Bu “karanlığın” kendi üzerinde yarattığı etkiyi şöyle anlatıyor Kapan:
- Beyaz arka plana sahip aydınlık mod gözümü yorduğu için geceleri gece modunu açıyordum. Fakat sanırım gecenin de verdiği psikolojik bir etkiyle özellikle son zamanlarda boğuluyor hissi uyandıran şiddetli bir iç daralması yaşıyordum. Bunu fark edince dayanamayıp gece modundan çıkarıyordum. Sabah Twitter’a girdiğimde yaptığım ilk şey de gece modundan çıkarmak oluyordu. Çünkü bu modu kullanmaya devam ettikçe aynı iç daralmasını gündüz de yaşadığımı fark ettim.
Gece modu özelliğinden psikolojik olarak kötü etkilendiğini ve bunu son bir senedir fark ettiğini söyleyen Kapan, “Aynı etkiyi WhatsApp kullanırken de fark ettim, bu modu açtıktan yaklaşık yarım saat sonra depresif bir ruh hâline giriyor, sürekli olumsuz düşünüyordum” diyor. Kapan, gece modunu kapatınca “bir rahatlama yaşadığını, iyi hissettiğini” ekliyor.
‘Karanlık bir odaya kapatılmış gibi hissediyorum’
23 yaşındaki Armağan Tezel de gece modu mağdurlarından. Twitter, Instagram ve YouTube başta olmak üzere yıllardır aktif bir sosyal medya kullanıcısı olduğunu söyleyen Tezel, gece modundan bir dönem ciddi olarak etkilendiğini belirtiyor.
Sosyal medya yöneticiliği yapan Tezel, “Sosyal medya uygulamalarının gece modu özelliği ve karanlık temalar kullanan internet siteleri, genel olarak bana çok baskıcı ve negatif hissettiriyor. 2020’ye kadar gündüz vakti de kullandığım gece modunun, o dönem beni kesinlikle daha karamsar ve depresif bir kişiye dönüştürdüğünü söyleyebilirim” diyor.
İşi gereği gece geç vakitlere kadar sosyal medya takibi yaptığını ve bu sebeple gece modu özelliğini hâlâ ara ara kullandığını belirten Tezel şunları ekliyor:
- Bazı geceler, kullandığım uygulamaları gözlerimi yormaması adına gece moduna alıyorum ama dakikalar ilerledikçe boğuluyor gibi oluyorum. Sanki hiç ışık almayan karanlık bir odaya kapatılmış ya da kış mevsiminde kapalı ve boğucu bir havadaymışız gibi hissediyorum. Bunaltıcı geliyor ve bu, hâl ve hareketlerime de yansıyor.
Bunu fark ettiğinden beri mecbur kalmadıkça gece modu özelliğini kullanmadığını söyleyen Tezel, işte o zaman rahatladığını bildiriyor.
‘Beni depresif ve negatif enerji saçan birine dönüştürdü’
Meslek gereği düzenli olarak sosyal medyadan gündem takibi yapmak zorunda olan, potansiyel haberlerin yer aldığı Twitter gibi mecralarda aktif olarak yer alan gazeteciler de bu durumdan etkilenenler arasında. Onlardan biri son olarak Bingöl Olay gazetesinde muhabirlik yapan Hasan Berdibek.
15 senedir aktif olarak sosyal medya kullanan Berdibek’in, konuştuğumuz isimler arasında gece modundan en çok etkilenen isim olarak öne çıktığını söylemek yanlış olmaz. Her uygulamada gece modu özelliğini denediğini ama hiçbirinde bir haftadan fazla kullanamadığını söyleyen Berdibek şunları ekliyor:
- Beyaz mod geceleri gözlerimi çok yorunca bir süre gece modunu denedim ama zaman içinde bunun beni psikolojik olarak çok kötü etkilediğini fark ettim. Kendimi bir cep telefonu uygulamasının içinde hapismişim gibi hissettim. Hiç özgür hissetmedim.
Bu durumun kendisini “negatif bir insana” dönüştürdüğünü söyleyen Berdibek, “Bunu fark ettikten sonra gece modu özelliğini kullanmayı bıraktım ve mental olarak belirgin bir rahatlama yaşadım. Bu modu kulanıp kullanmamak insanın hayata bakış açısını bile değiştiriyormuş. Kullandığım süre boyunca beni depresif ve negatif enerji saçan birine dönüştürdü” diyor.
Bu sebeple mesleki olarak da zorluk çektiğini belirten Berdibek şunu ekliyor:
- Gazeteci olarak da gece veya gündüz demeden gündemi takip etmem gerekiyor ama sırf gece modu özelliğini kullanmamak için geceleri Twitter gibi uygulamalara girmiyorum. Girmem gerektiği zamanlarda da beyaz modu tercih ediyorum ancak bu da gece beni çok rahatsız ediyor.
Yaklaşık iki yıl önce durumun farkına varan Berdibek, gece modunu kullanmayı bıraktığından beri “çok ferahlamış, özgür” hissettiğini vurguluyor. “Uygulamalarda rahatça gezebiliyorum ve bu bana çok iyi geliyor. Gece modu özelliğini, bir nevi ‘uygulamaların hapishanesi’ gibi görüyorum” diyor Berdibek.
Prof. Dr. Ersin Akpınar: Yeni dijital hastalıklar çıkmaya devam edecek
Dijital bağımlılık ve hastalıklarla ilgili akademik çalışmalar yürütüp yurt içi ve yurt dışında çok sayıda konferans veren Prof. Dr. Ersin Akpınar, COVID-19 salgınıyla birlikte son iki yılda teknolojinin insan hayatındaki rolünün daha da arttığına dikkat çekiyor.
“Bu sebeple teknoloji kaynaklı çok yeni fiziksel ve psikolojik hastalıklar çıkmaya devam ediyor ve bu önü alınacak gibi de durmuyor” diyen Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi olan Akpınar’a göre yakın gelecekte ortaya çıkacak teknoloji kaynaklı sağlık sorunları üç kategoride toplanabilir: Psikososyal hastalıklar, mekanik aksam merkezli hastalıklar ve organik hastalıklar.
Bunlardan organik hastalıkların altını çizen Akpınar şöyle diyor:
- Beyin sorunları, uyku problemleri, göz ve işitme sorunları gibi çok parametreli, biyolojik, psikolojik ve sosyal olarak ciddi hastalıkların baş göstereceği bir çağa doğru gidiyoruz. Pandeminin de etkisiyle her şey bilgisayarlar üzerinden yapılınca bu hastalıkların hiçbirinin önüne geçemiyoruz.
Dr. İhsan Yabanoğlu: Ana etken ekrana bakma süresi
Psikiyatri uzmanı Dr. İhsan Yabanoğlu ise gece modunun insan psikolojisini olumsuz etkileyebileceğini, ancak teknoloji kaynaklı psikolojik sorunlarda tek etmenin bu olmadığını vurguluyor:
- Bunda en büyük etken ekrana bakma süresi… Ekran başında çok vakit geçirmek, ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir çünkü masaüstü ve dizüstü bilgisayarlar ile cep telefonu gibi cihazlar ışınlar yayar. Uzun süre o ışınlara maruz kalmak sürekli bir uyarıcı etki yapar. Bu da insanda yorgunluk ile psikolojik olarak gerginlik ve huzursuzluğa yol açar.
- Ekran karşısında çok uzun vakit geçirmek bir nevi bir izolasyon ortamı yaratıyor. Kişi, gerçek dünyadan bir miktar uzaklaşıyor ve kendi zihin dünyası ile yarattığı sanal ortam içerisinde kayboluyor. Yani dış uyaranlara kendini büyük ölçüde kapatmış oluyor ve bu da psikolojik olarak etkilenmeye neden oluyor. Çünkü dış uyaran aslında bizi psikolojik ve ruhsal açıdan dinamik tutan bir şeydir.
Çare: Sanal dünyanın dışına çıkıp kafanızı boşaltın
Özetle, gece modu veya benzeri özelliklerle kendimizi uzun süre dış dünyadan yalıtmamız, ekrana daha da konsantre olup sanal dünyaya dalmamız zihnimizi pasifleştirerek ruh sağlığımıza zarar veriyor.
“Örneğin bir insanı alıp bir süreliğine karanlık bir odaya kapatsak ve orada dış dünyadan insanlarla irtibat kurmasını engellesek, bir süre sonra o kişinin ruh sağlığı kesin olarak bozulur” diyen Yabanoğlu, teknolojinin insan psikolojisine yönelik muhtemel olumsuz etkilerinden korunmak için şunu öneriyor:
- Yürüyüşe çıkmak, egzersiz yapmak ve insanlarla sohbet etmek gibi sanal dünyanın dışına çıkıp gerçek hayatla bağlayıcı aktiviteler yaparak kafalarımızı boşaltmak olumsuz etkileri minimuma indirir.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – DİJİTAL HASTALIKLAR: NOMOFOBİ, WHATSAPPİTİS VE DİĞERLERİ