Haber

Genç işsizliği-3: ‘Krizi en derinden hisseden üniversite mezunları’

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 15-34 yaş erkeklerde en fazla işsizlik oranı yüzde 15,0 ile hiç okul bitirmeyenlerde görülüyor. İkinci ve üçüncü sırada yüksek okul (%13,6) ve lise (%12,0) eğitimi alanlar yer alıyor. Genç kadınlarda ise en yüksek işsizlik yüzde 23,7 ile lise mezunları arasında görülürken, ikinci sırada yüksek okul (%21,0) ve son sırada mesleki veya teknik lise (%20,2) mezunları geliyor.

Trabzon’da 50 genç varsa 35’i işsiz

Murat Sezgin, 22 yaşında. Trabzon’un Yomra ilçesinde yaşayan Sezgin, lise terk. Kaşüstü Çok Programlı Anadolu Lisesi’ni bitirmeden bırakan genç adam, “Okuma heyecanım yoktu, okumadım” diyor. 18 yaşında okulu bıraktığı günden bu yana çalışan Sezgin, su tesisatçılığı yapıyor ama bugünlerde işsiz:
“Şu an boşum. Hiç öyle iş başvurusu yapmadım, tanıdıklar aracılığıyla orada burada çalıştım. Ailemle oturuyorum. Harcamalar konusunda, arkadaş ortamlarını bilirsiniz. Bir gün biri diğer gün diğeri öder. Trabzon’da diyelim 50 genç varsa 35’i falan işsizdir. İşverenler de çalıştıkları adamlardan para alamadıklarını söylüyor. Parasını alamadığı için de adam çıkarıyor, böyle şeyler oluyormuş.”

Varsın ama varlığının bir ederi yok

Adalet Çavdar, ​29 yaşında. ​Ankara Yabancı Dil Ağırlıklı Ömer Seyfettin Lisesi’nden 2006 yılında mezun olmuş. Şu anda sektör gözetmeksizin iş başvurusu yaptığını ancak bir netice alamadığını anlatıyor:

“Kimi yerlere ücretli kimi yerlere ücretsiz yazılar yazıyorum. Bundan sonrasını nasıl devam ettirebileceğime dair sanırım artık bir telaşım ve endişem var. Kariyer ve iş ilan sitelerinden çok bir şey çıkmıyor. İlanlarda talep edilen lisans, deneyim ve dil meseleleri temel sorunum. Herhangi bir bölümün lisans eğitimini almadım, iyi derecede dil bilmiyorum. Bugüne kadar pek çok sektörde çalışmış olsam da hiçbir yer için deneyimlerim yeterli gelmiyor. Kenara bir şey koymak, kendine gelecek inşa etmeyi düşünmekten bahsedemiyorum bile. ‘Bu para ile acaba nasıl yaşabilirim’in hesabını yapmak zorundayım. Daha önce çalıştığım işlerden öğrendiğim yığınla deneyim cebimde duruyor ama bana bir getirisi yok. Piyasada çalışan pek çok lisans mezunundan daha çok deneyimim var ama yeterli değil. Biz bir grup insan kendi ufacık kazançlarımızla birbirimize destek olarak hayatta kalmaya çalışıyoruz ama hepimizin derdi aynı. Varsın ama varlığının bir ederi yok.”

Makro düzeyde sosyal politikalara ihtiyaç var

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nden ihraç edilen Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu, önümüzdeki dönem işsizlik oranında kısmi inişler olsa da rakamın artacağını düşünüyor:

“Gençleri iş piyasalarına çekebilmek ve orada tutabilmek için çok farklı yöntemler var. Yeni iş piyasalarının artık işe girdikten sonra oradan emekli olmaya giden bir yapıda olmadığını biliyoruz. Güvencesizliğin bu ölçüde yaygın olduğu bir dünyada gençler için yaratılan istihdamın iş arayanların çok azını karşılayabileceği, burada hızlı bir rekabetin olacağı ve bu rekabet sonucu güvencesizliğin yaygınlaşacağı, çıkış için makro düzeyde alınabilecek sosyal politikalara ihtiyaç olduğunu söylemeliyim. Aksi taktirde bu çok uzun hale gelebilecek.”

Genç işsizlik oranının dünyanın çoğu ülkesinde her zaman ortalama işsizlik oranının üzerinde seyrettiğini belirten Lordoğlu, bu durumun ilk kez iş arayanların karşılaştıkları sorunlar ile iş talep edenlerin deneyimsiz kişileri istihdam etmedeki tereddüdünden kaynaklandığını dile getiriyor. Öte yandan söz konusu oranın yükselmesinin ciddi sıkıntılar doğuracağını söylüyor:

“İşsizlik oranı yükselince paralel olarak bu oran da yükselecektir. Burada kısır döngü olarak düşünülen nokta gençlerin iş bulmakta zorlanmaları, onların uzun süreli işsizliğine yol açmaları, iş piyasalarından kopmalara ve kendi işini yaratma yolunda enformel bazı işlere yönelmeleri ve yetersiz sermaye ile yeni kayıplara yol açmalarıdır.”

İmkansızlıklar kadın ve gençleri vuracak

Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi (EDAM) Yönetim Kurulu üyesi Can Selçuki, ekonomideki büyüme hızına dikkati çekerek işsizliğin en çok kadın ve gençleri vuracağına vurgu yapıyor:

“2000’li yılların yüksek büyüme hızları sayesinde Türkiye ekonomisi istihdam yaratmakta başarılı oldu. Küresel finans krizi nedeniyle 2008-2009 yıllarındaki durgunluktan sonra tekrar toparlayan ekonomi, 2011 yılından itibaren eski büyüme hızlarını gerçekleştirememeye başladı ve 2009 yılından beri ilk defa 2016 yılının son çeyreğinden küçüldü. Ekonominin bu seyirde devam etmesi durumunda, artan çalışan arzının karşılanamama durumu söz konusu. Zaten bunu 17 Nisan günü açıklanan yüzde 13’lük işsizlik oranı da teyit eder nitelikte. Ekonominin yarattığı yeni iş imkanlarının azalması, kadınlar ve gençler gibi en hassas kesimleri ilk vuracak.”

İnsanlar milli piyango bileti alır gibi sınava giriyor

ODTÜ Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Besim Can Zırh, küresel ölçekte keskin bir iktisadi yeniden yapılanma olduğunu belirterek, bu durumdan en çok üniversite mezunlarının etkilendiğini dile getiriyor:

“Her şeyden önce işin tanımı değişiyor. Güvencesizleşme her sektörün temel özelliğine dönüşmüş durumda. Bugün içinde yaşadığımız adı konulmamış kriz dalgasını en derinden hisseden yine üniversite mezunları oluyor. Türkiye’deki özgünlüğü ise öncelikle bu işsizliğin siyasallaşmış olmasında aramak gerekiyor. Sahip olduğunuz niteliklerden bağımsız olarak güvenceli bir iş bulabilmenizi belirleyen temel etken son yıllarda sertleşen siyasi patronaja eklemlenip eklemlenemediğinizle ilgili. Toplumun belirli kesimlerinden geliyorsanız zaten özellikle kamuda iş bulamayacağınızı biliyorsunuz.”

Mezuniyet sonrası sınav sistemine dikkat çeken Zırh, Kasım 2016 tarihinde düzenlenen KPSS sınavına 2 milyon başvuru beklenmesine rağmen bu sayının 3,5 milyonu bulduğuna dikkati çekerek, “İnsanlar milli piyango bileti alır gibi sınava giriyor ve şansını deniyor” diyor.

Gidemediği için mutsuz olan insanların yaşadığı bir ülke

Sosyolog Zırh, Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinin uluslararası emek piyasasına oldukça uyumlu işgücü yetiştirdiğini ifade ederek, yurtdışı için şansını deneyip başarılı olamayan gençlerin mutsuz olduğunu söylüyor:

“Dil bilen ortalama bir üniversite mezunu dünyanın birçok başka ülkesinde şansını deneyebileceğini biliyor. Bu farkındalık özellikle Erasmus gibi değişim programlarıyla oldukça güçlendi. Genç işsizlerin bir kısmı Türkiye’de kalmak zorunda olarak her sınavda şansını deneyerek verimsiz bir şekilde beklerken belki de bu döngüyü kırabilecek daha nitelikli bir kısmı ise Türkiye’de bir gelecek görmediği için şansını yurtdışında denemeyi tercih ediyor. Sonuç; mevcuttan memnun olmadığı ve gidemediği için mutsuz olan insanların yaşadığı bir ülke.”

Burcu Karakaş

Gazeteci.
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Boston Üniversitesi’nde gazetecilik ve Ortadoğu üzerine aldığı yüksek lisans eğitimini, “Devlet Söyleminde Kürt Meselesi: Diyarbakır Askeri Cezaevi Üzerine Bir Çalışma” başlıklı teziyle tamamladı. “Erkeklik Ofsayta Düşünce”, "Manşetleri Gör Aklını Kaçırırsın: 90'lı Yıllarda Gazetecilik", "Yalan Dünya: Reytingler, Tıklar ve Şimdi Reklamlar" adlı üç kitabı bulunuyor.

Journo E-Bülten