Haber

Gıdada sansüre hayır: 48 STK, torba yasa tasarısına karşı ortak bildiri yayımladı

Meclis gündemindeki yeni bir torba tasarı yasalaşırsa gazete haberlerinden sosyal medya paylaşımlarına dek gıda güvenliğine dair mesajlar para cezasına çarptırılabilecek. Tasarıdaki “yanıltıcı yayın” tanımının çok geniş ve belirsiz olduğunu vurgulayan 48 sivil toplum örgütü,  ortak bir açıklama yaptı. Uzmanlara göre Türkiye’de ifade özgürlüğü bu düzenlemeyle daha da kısıtlanabilir, yeni bir keyfi sansür mekanizması doğabilir ve otosansür körüklenebilir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine 24 Haziran’da giren ‘Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin geneli üzerindeki görüşmeler tamamlandı. Meclis tasarıdaki 46 maddeyi tek tek görüşmeye bugün başlıyor.

Tarım konusunda önemli değişiklikler öngören tasarının 28, 29 ve 30. maddesi gıdaya yönelik ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı düzenlemeler içeriyor. Bu düzenlemeler; gazeteler, haber siteleri ve televizyonlar dâhil yayıncıları da, bireysel sosyal medya kullanıcılarını da etkileyecek.

Torba yasa tasarısına karşı #GıdadaSansüreHayır sloganıyla Change.org üzerinde 15 bin imza hedefiyle başlatılan sosyal medya kampanyası bugün 14 bin imzayı geçti.

50 bin liraya kadar ceza ve RTÜK denetimi

Tasarının 28. maddesi ile 11 Haziran 2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun 3. maddesine “Yanıltıcı yayın” başlığıyla bir fıkra ekleniyor. Bu fıkra ile “Her türlü yazılı, görsel, işitsel ve dijital iletişim araçları üzerinden yapılan ve ticari reklam kapsamına girmeyen, gıda güvenliği ve güvenilirliği hususunda tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yaratarak tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen gerçeğe aykırı yayınlara” 20 bin liradan 50 bin liraya kadar para cezası getiriliyor.

Bu maddeye bağlı olarak Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Yasası’na da “Ticari reklam kapsamına girmeyen, gıda güvenliği ve güvenilirliği hususunda tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yara tarak tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen, gerçeğe aykırı nitelikte olamaz” hükmü ekleniyor. Böylece televizyon, radyo ve benzeri mecralarda da bu tür yayınların yapılmasına ceza öngörülüyor.

Sivil toplum örgütleri:  ‘Yanıltıcı yayın tanımı çok geniş ve belirsiz’

Çekül Vakfı, Doğa Derneği, Yeryüzü Kooperatifi ve Genç Yeşiller gibi gıda, tarım ve ekoloji alanlarında çalışmalar yürüten 48 sivil toplum örgütü, torba yasa tasarısına karşı ortak bir kampanya başlattı. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

  • Yasa teklifindeki yanıltıcı yayın tanımı çok geniş ve belirsizdir. Neyin yanıltıcı yayın kapsamında değerlendirileceği, bu değerlendirmeyi yapacak kişilerin kimler olacağı, bağımsız karar verip veremeyecekleri net değildir.
  • Teklifi savunan çeşitli çevrelerce, ilerleyen süreçte bu endişelerin yönetmelikle giderileceği ve değerlendirmenin bilimsel esaslar dikkate alınarak yapılacağı ifade edilmektedir. Ancak gıda güvenliği ve güvenilirliği hususunda tüketicileri endişe, korku ve güvensizliğe sürükleyen nedenler toplumda çeşitlilik göstermektedir.
  • İnsanlar sağlıkları, sosyo-ekonomik durumları, inançları, kültürleri ve yaşam biçimleri gibi farklı gerekçelerle gıdaya ilişkin çok çeşitli kaygı ve hassasiyetlere sahiptir. Bu hassasiyetler genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), tohumlar, tarım zehirleri (pestisitler), helal gıda, veganlık/vejetaryenlik gibi geniş bir yelpazeye yayılmaktadır ve birçoğu bilim içinde de tartışmalı konuların başında gelmektedir.

‘Otoriter, subjektif ve özensiz bir düzenleme’

  • Bahsedilen tanımda kişi veya amaç fark etmeksizin yazılı, görsel ve sosyal medya mecrasında yapılacak, gıdanın üretim ve işleme süreçleriyle ilgili her türlü paylaşım yüksek miktarda para cezasıyla karşılaşma riski taşımaktadır. Böylesine önemli bir konunun bu kadar otoriter, subjektif ve özensiz bir düzenlemeye tabi tutulması yurttaşların kamusal bilgiye ve iyi, temiz, adil gıdaya erişim hakkını kısıtlayacaktır.
  • Elbette, Türkiye’de gıda hususunda birçok sorun vardır. Ancak sorunun çözümünü yasaklar üzerinden kurgulamak toplumda gıdaya ilişkin endişe, korku ve güvensizliği azaltmayacak, tam tersine artıracaktır. Yasa teklifinin ilgili maddeleri; toplumun gıdaya ilişkin kaygı ve hassasiyetlerini dikkate alarak, toplumsal sorumluluk gereği kamuoyunu aydınlatma vazifesi gören, her biri kendi içinde yetkin kurumların, bilim insanlarının, sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının, bu sorumluluklarını yerine getirmelerini kimi zaman doğrudan sansür, kimi zaman da otosansür yoluyla engelleme riskini içermektedir.

‘Yasa teklifi bu hâliyle halkın sağlıklı bilgiye erişiminin önünü kapıyor’

  • Bu bağlamda öncelikle yurttaşların örgütlenmelerini kolaylaştıran ve bu örgütlenmeler üzerinden doğru bilgiye erişimi sağlayacak mekanizmalar kurulmalıdır. Bu mekanizmaların merkezinde gıda toplulukları, meslek odaları, ilgili araştırma birimleri, gıda kooperatifleri, çiftçi sendikaları, ilgili üniversite yapıları, tüketici dernekleri gibi sivil toplum kuruluşları, kamusal ve güvenilir bilgiye erişimi hedefine koymuş sosyal girişimler yer almalı, bu oluşumların sağladığı bilgiler sayesinde yanıltıcı bilgiye çok daha hızlı ve doğru cevaplar üretilmelidir. Böylece, halkın çıkarlarını esas alan, kamucu bir bilgi edinme hakkının kullanımı mümkün olacaktır.
  • İlgili yasa teklifi bu hâliyle halkın sağlıklı bilgiye erişiminin önünü kapatmakta ve kamu çıkarları ile uyuşmamaktadır. Sağlıklı bilgiye erişimi engelleyecek söz konusu maddelerin yasadan çıkarılmasını ve halkın bilgi edinme hakkını esas alan mekanizmalara destek olunmasını talep ediyoruz.

Bülent Şık: Bağımsız ve güvenilir bilgiye erişim hakkımız tehlikede

Gıda mühendisi Bülent Şık, Bianet’teki yazısında, “Bu yasa teklifi kabul edilirse kamuoyunun bilgi edinme hakkı büyük bir zarar görecek… Yani bağımsız ve güvenilir bilgiye erişim hakkımız tehlikede” dedi.

Kanun geçerse ilgili Bakanlık bünyesinde kurulacak bir bilim kurulunun, gıda ile ilgili konularda yapılmış yazılı ya da görsel herhangi bir açıklamanın doğru veya yanlış olup olmadığına karar verecek tek merci olacağını vurgulayan Şık şu ifadeleri kullandı:

  • Gıda ile ilgili bir bilimsel kurul oluşturulabilir elbette. Ancak bu kurulun bağımsız ve geniş bir temsil gücüne sahip olması, aldığı kararların sadece tavsiye niteliğinde olması ve bir yaptırım içermemesi şart. Hangi açıklama, haber, yazı ve yorumun kamuoyunu yanıltıcı, korku veya güvensizlik yaratıcı vs. olup olmadığına bir kurul karar veremez, vermemeli.
  • İçeriği itibariyle nefret suçu oluşturmayan ya da şiddeti özendirmeyen açıklamalar bir suç olarak görülemez. Bu konuda gazetecilik meslek örgütleri başta olmak üzere diğer meslek örgütleri tarafından da belirlenen çeşitli etik ilkeler var.

Ali Ekber Yıldırım: En kötüsü otosansür olacak

Dünya gazetesinin tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım da torba yasa tasarısındaki iki maddenin “ifade özgürlüğünü ortadan kaldıracağı endişesi” yarattığını belirtti. Yıldırım, “Bu yasa teklifi kabul edilirse, tarım ve gıda konusunda konuşan, yazı yazan, eleştirenler üzerinde hep bir baskı olacak. En kötüsü ise, ‘yazarsam, konuşursam başıma bir şey gelir mi’ otosansürü olacak” ifadesini kullandı.

Yıldırım, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye de “Gerçekten bizim konuşmamızı, yazmamızı istemiyor musunuz” diyerek yasa tasarısını sorduğunu aktardı. Buna göre Pakdemirli, “Konunun sizinle alakası yok diye düşünüyorum. Yine mi yanlış anlaşılmışız. Ali Ekber Bey tabii ki konuşacak” diye sözlerine başlasa da, “gıdada da bilgi tağşişçileri olduğunu” savunarak şu ifadeyi kullandı: “Burada gazeteciler, eğer Ali Ekber ‘domates yemeyin kanser olursunuz’ diye yazılar yazıyorsa. Ben rastlamadım ama Ali Ekber de o zaman zorlanacak diyelim.”

Güncelleme: Bu yazıdan iki gün sonra, Dünya gazetesinin 14 Ekim gecesi Ali Ekber Yıldırım imzasıyla yayımladığı habere göre hükûmet torba tasarıyı meclisten geri çekti. Haberde, “Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri, tasarının sivil toplum örgütleri ile birlikte ele alınarak daha kapsamlı ve daha kapsayıcı şekilde yeniden meclise getirileceğini ifade etti” denildi.

Journo

Yeni nesil medya ve gazetecilik sitesi. Gazetecilere yönelik bağımsız bir dijital platform olan Journo; medyanın gelir modellerine, yeni haber üretim teknolojilerine ve medya çalışanlarının yaşamına odaklanıyor, sürdürülebilir bir sektör için çözümler öneriyor.

Journo E-Bülten