Dosya

Van-Hakkâri neden vaha? ‘Böyle bir coğrafyada habersiz kalmak imkânsız’

Hakkâri-Van yolunun Güzelsu mevkiinde çekilen özgün fotoğraf, Hüseyin Demir'in eseri. Kolajdaki harita ise Journo imzalı.

Journo’nun “Haber Çölleri” dosyasında ortaya çıkan verilerin ardındaki sebepleri, Türkiye’nin dört bir yanında araştırıyoruz. “Neden Çöl, Niye Vaha?” yazı dizimizin ilk bölümünde, Türkiye çapında okur başına özgün haber oranının en yüksek olduğu bölgelerden biri olan Van ve Hakkâri çevresini inceliyoruz. Şenol Balı, bu iki ildeki gazetecilerle, akademisyenlerle ve medya temsilcileriyle konuştu.

Bölgenin kendine özgü coğrafyası, siyasi iklimi ve sosyoekonomik durumunun yanı sıra, Van ve Hakkâri’nin habercilikte öne çıkmasını sağlayan üç etken daha görünüyor: Baskılara rağmen işini yapmakta direnen habercilerin bolluğu, gazeteciler arasında süren rekabet ve uluslararası haber ajanslarının desteklediği telifli içerik ekosistemi.

İki hafta boyunca 6.500’den fazla haber sitesinde 973 ilçenin adlarının geçtiği toplam 1.116.916 adet içeriğin tarandığı Journo araştırmasında, Doğu Anadolu’da Hakkâri ve Van, kişi başına haber sayısında tablonun en üst sıralarında çıkmıştı.

Araştırmaya göre Van’ın Çaldıran, Muradiye ve Özalp ilçelerinden başlanarak bölgenin kuzeyine doğru özgün içerik sayısı hızlı bir düşüş yaşanırken ilçe bazında birinci sırada ise Hakkâri’nin Yüksekova ilçesi var.

Van, 1.5 milyona ulaşan nüfusuyla Doğu Anadolu bölgesinin en büyük kentlerinden. 300 bine yaklaşan nüfusuyla Hakkâri ise Van ile demografik ve ticari olarak neredeyse iç içe geçmiş bölgenin küçük kentlerinden olma özelliğini taşıyor. İki kent hem birbiriyle, hem de Irak ve İran ile sınır sahibi. Bu durum, kentlerin dinamizmini etkiliyor.

Sınırdan Türkiye’ye giriş yapmak isteyen göçmenler, düzenli bir haber konusu. Bu göçmenlerin karşılaştığı hak ihlallerinin yanı sıra, yolculukları sırasında yaşadıkları kaza, donma ve boğulma gibi olaylar da öyle. Bölgedeki gazeteciler, göçmenlerin yaşadığı trajedilerin haberleştirmemesinin, meslektaşlar arasında bir “eksik” ve “şüphe nedeni” olarak görüldüğünü söylüyor.

Bu arada Van’da eylem ve etkinlik yasakları beş yıla yakın bir süredir devamlı uzatılarak devam ediyor. Hakkâri’de ise bu yasaklar dönemsel olarak devreye alınıyor. Bu durum, ifade ve basın özgürlüğü üzerinde kısıtlayıcı bir rol oynuyor. Siyasi hareketlilik, kutuplaşma ve çekişmelerin keskinleştiği iki ilde yaşanan insan hakları ihlalleri de sürekli gündeme geliyor, haberleştiriliyor.

Haber akışının böylesine sürekli, haber konusunun bolca olduğu bu coğrafyada uluslararası ajansların ise muhabiri yok. Bölgedeki bağımsız gazeteciler, uluslararası standartlarda özgün ve nitelikli haber üretebildikleri müddetçe bunu telif gelirine dönüştürebiliyor.

‘Böyle bir istatistik, buradaki gazetecilerin yoğun emeklerinin sonucu’

Mezopotamya Ajansı (MA), Jinnews, İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) ve Anadolu Ajansı (AA) gibi ulusal ajanslar ise Van’daki muhabir sayısını yüksek tutuyor. Hakkâri ve diğer çevre illeri genelde Van’daki muhabirleri takip ediyor.

İktidara yakın olanlar başta olmak üzere ajanslar, bölgedeki coğrafi zenginliklerin yanı sıra deprem ve çığ gibi sıkça yaşanan doğal afetleri haberleştiriyorlar. Bağımsız ajanslar ise belediyelere atanan kayyumlar tarafından belediye basın çalışanlarının ihraç edilmesi gibi yerel meseleleri ve ihlalleri de sıkça irdeliyorlar.

Bölgede konuştuğumuz gazeteciler, Van ve Hakkâri’nin özgün habercilikte öne çıkmasının temel gerekçeleri arasında bunları sayıyor. Bu isimlerden biri olan Amerika’nın Sesi Kürtçe Servisi muhabiri Arif Aslan, bölgede özgün habercilik oranının yüksek olmasının ardında yerel gazetecilerin emeğinin olduğunu şöyle vurguluyor:

  • Böyle bir istatistik, buradaki gazetecilerin yoğun emeklerinin sonucu. Bu, diğer bölgelerde haber çıkmıyor manasına gelmiyor. Sadece özgün haberler çıkaran ve toplumun her kesimine değinen gazetecilerin olmasıyla ilgili.
  • Bu bölgenin sosyolojisine de bakmam lazım. Buradaki kültürün renkliliği, coğrafi zenginliği gibi farklı durumlar sanırım içerik üretmek noktasında oldukça avantaj sağlamakta. Van ve Hakkâri hattı özellikle öyle. Böyle bir coğrafyada habersiz kalmak imkânsız.
  • Kentin kültür ve sanat yapısı ile siyasal durum da bu imkânı sağlıyor. Bu bölgede siyasi atmosferin sürekli canlı. Bir taraftan Kürt siyaseti, diğer taraftan iktidar sürekli olarak mücadele içerisinde. Bu da gündem yaratmak noktasında oldukça etkili. Yasaklayıcı uygulamalar ve buna karşı olan ısrar ve devamındaki gözaltı ve tutuklamalar da sürekli haber konusu.

İktidar medyası, bağımsız gazetecileri yalanlamak için 20 ayrı haber yapabilir

İktidar ve bağımsız medya arasındaki bu ilginç rekabet ile uluslararası medyaya telifli haber yapma imkânına, serbest gazeteci Ruşen Takva da değiniyor. Şunları söylüyor Takva:

  • Bölgede çalışan muhalif gazetecilerin ezici çoğunluğu, geçimini sağlamak için telifli, yani parça başı iş üretmek zorunda. Ulusal veya uluslararası kurumlara bağlı olmayan serbest ve muhalif gazeteciler, ulusal ve uluslararası kalitede haber üretmek zorunda. Bu kaliteyi yakalamalı ki ürettiği haberler, yayımlanacak mecra bulsun. Dolasıyla Van ve çevre kentlerde çalışan serbest gazeteciler, esasında geçimini sağlamak adına zengin bir haber üretim ekosistemi oluşturmuş durumda.
  • Bununla beraber bölgede özgün içerik üretim sayısının artması, tek başına muhalif gazetecilerin başarısı değil. Nitekim ‘ana akım’ medyanın etkisi de yadsınamaz… Bölgenin demografik yapısı nedeniyle siyasi haberler, coğrafi yapısı nedeniyle mülteci göçü ve doğal afet gibi önemli haber konuları var. Bu durum muhalif medya ile ana akım medya arasında bir etki-tepki yasasını tetikliyor.
  • Örneğin geçen sene Van’ın Başkale ilçesinde yaşanan yıkıcı depremin ardından AA ve DHA gibi ajansların bölge muhabirleri, AFAD’ın deprem bölgesine ulaşıp çadırları kurduğu, evleri yıkılan depremzedelerin geceyi çadırlarda geçireceği bilgisini geçti. Ertesi günün sabahı deprem bölgesine biz gittiğimizde durumun öyle olmadığını, hatta köylülerin büyük kısmının geceyi dışarıda geçirdiğini gördük ve ilk yayınları/haberleri de bu yönde yaptık. Fakat tüm gün boyunca deprem bölgesinden canlı yayın yapan ‘ana akım’ medya temsilcileri, insanların çadırlara yerleştiğini ve geceyi kimsenin dışarıda geçirmediğini anlatan 20’den fazla özel ve özgün haber/röportaj üretmişti bile. Yani ‘ana akım’ medya, muhalif gazetecilerin haberini boşa çıkarmak için aynı konuda 20 ayrı haber yapabilir ya da tam tersi olabilir.

Doç. Dr. Suvat Parim: Yerel medya, insanların kente katılımını sağlayan bir araç

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Sosyoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Suvat Parim’e özgün gazetecilik, çatışma ortamı nedeniyle haber sayısının artması gibi faktörlerden etkilense de, tek unsur bu değil. Bir bölgenin sosyoekonomik gelişmişliğini ve buradaki gazetecilerin özelliklerini de özgün habercilik oranında görmenin mümkün olduğunu belirten Parim şöyle diyor:

  • Yerel basın, kent çalışmalarında önemli bir veri kaynağıdır. Kentin gelişen, demografik açıdan büyüyen, dolayısıyla her tarafa ulaşmakta zorluk çeken nüfusuna bir haber aktarma aracıdır. Aynı zamanda insanların kente katılımını sağlayan bir araçtır. Yerel haberlerin niteliği, o kentin sosyopolitik gelişmişlik düzeyiyle ilintilidir. Yani bir yerde okuryazarlık seviyesi ve kentlilik bilinci yüksekse, o yerde haber sayısı ve niteliği bununla parallelik gösterir.
  • Yerel basında ortaya çıkan haberlerin gelişigüzel verilmesi, haberlerin farklı kanallarla benzeri içeriklerde verilmesi, o yerleşim yerindeki kentililik düzeyinin düşüklüğüne işaret eder. Bir yerdeki haberlerin dil, nitelik ve nicelik açısından özgünlüğü ise o kentin gelişmişliğini sergiler. Journo’nun araştırmasında Tunceli’deki sonuçlar da bunu gösteriyor. Okuma yazma oranının fazla olduğu, insanların kültüre ve eğitime harcama yaptığı bir kent orası. Bunu buradan okumak lazım.

Çevre illerde yapılan haber sayısı fazla, ama özgünlük oranı düşük

Doç. Dr. Parim, Van ve Hâkkari’de özgün haberciliğin durumunu, çevre illerle şöyle kıyaslıyor:

  • Yerel basındaki haberlerin değerini, özgünlük ve kalitesini; yerel basında istihdam edilen gazetecilerin özelliklerinden bağımsız olarak değerlendirmemek lazım. Van yerel basınında gazetecilik veya iletişim fakültesi mezunlarının sayısı bir elin parmağını geçmez. Hâlihazırda arkadaşlar ya farklı disiplinlerden gelme ya da eğitim sermayeleri çok daha düşük bir profil gösteriyor. Bu açıdan özgün haber elde etme arayışından ziyade; Anadolu Ajansı, İhlas Haber Ajansı gibi kaynaklardan haber alarak gündemdeki kotalarını böyle dolduruyorlar.
  • Araştırmadaki verileri bir bütün olarak değerlendirdiğimizde kentte dair sonuçlar, o kenttin  sosyoekonomik durumunu özetliyor. İyi olan kentlerin haber sayısı ve niteliği daha iyi düzeyde. Daha az gelişmiş kentlerde belki daha çok haber var, ama bu haberleri özgünlük/orijinallik konusunda daha düşük bir profil gösteriyor. Örneğin Gaziantep’e indiğimizde oradaki haber sayısının fazlalığı, oranın sosyolojisiyle ilgili, daha çok Suriyeli’nin kente gelmesiyle başlayan bir dinamizden kaynaklı. Yine Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde haber sayısı fazla, ama çıkan sonuçlara baktığımızda aynı şeyi özgünlük için söyleyemeyiz.

VİMED: ‘Gazeteciler yargı kıskacı ve polis baskısıyla terbiye edilmeye çalışılıyor’

Van İnternet Medyası Derneği’ne (VİMED) göre bölgedeki gazeteciler, siyasi baskılara ve ekonomik zorluklara direniyor. 2016 yılında Halkların Demokratik Partisi (HDP) belediyelerine kayyum atanmasına ve yerel medya kuruluşlarının kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) kapatılmasına dikkat çeken derneğin yönetim kurulu, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

  • Basın ve ifade özgürlüğüne yönelik yargılamalar ve yayınlara getirilen engellemelerden Van basını da nasibini aldı. Bölgede demokratik toplumdan yana muhalif duruş sergileyen gazetecilik, yargı kıskacı ve polis baskısıyla terbiye edilmeye çalışılıyor. Bütün bunlara rağmen gazetecilik mesleği, bölgede yaşanan hak ihlallerine karşı bir direniş olarak devam etti. Meslektaşlarımız yaşadıkları ekonomik olumsuzluklara rağmen gönüllülük ilkesiyle gazetecilik mesleklerini sürdürüyor. Van’da yaşanan bütün baskılara rağmen gazetecikte artışın sağlanması veya haber potansiyelinin yüksek olması, aslında Van ve çevre bölgelerdeki haber değeri taşıyan hak ihlallerinin çok olmasından kaynaklıdır.
  • Kayyum atamaları veya basın kurumlarının KHK ile kapatılması sonucu birçok gazeteci işsiz kaldı. Ancak bu gazeteciler meslekten kopmadı ve telifli haberler yoluyla sürekli haberler yaptılar. Bu, gazetecilerin durumunun iyi olduğu anlamına gelmiyor. Çoğu parça başı çalışıyor, satabilmek en etkili haberi arıyor, buluyor ve ekonomik bir gelire çevirmek istiyor. Bu arkadaşların bir güvencesi bile yok. Ancak buna rağmen verdikleri emekle, özgün ve yaratıcı haberlerle yeni hikâyeler işleyebiliyorlar.

‘Habercilerin örgütlenmesi ve dayanışma içinde olması gerekiyor’

Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde yayın yapan Yüksekovagüncel.com haber sitesi genel yayın yönetmeni Cahit Yiğit, bu hikâyeleri haberleştirmenin çoğu kez gazeteciler açısından bir mesleki sorumluluk ve aynı zamanda “vicdan meselesi” olduğunu belirterek şunları söylüyor:

  • Hakkâri ve Van konum olarak özgün bir bölge. Sınıra yakın olması bu iki kente ayrı bir hareketlilik kazandırıyor gazecilik anlamında. Yine bu coğrafyada yaşanan ihlaller had safhada. Bir gazeteci, bunları görmezden gelemez. Vicdani bir mesele yani aslında. Bazı şeyler oluyor ki haberi yapılmadan ya da kamoyuna duyurulmadan olmuyor. Sorumluluk ile ilgili. Zaten gazetecilik dediğimiz şey bunu gerektiriyor. Halkın talepleri de bu yönde. Halk bizden gözardı edilen ya da ihmal edilen her şeyin veya her ihlalin duyulmasını, gündemleşmesini istiyor. Aynı zamanda bu iki bölgede herkes bir haber kaynağı gibi. Her gazeteci, akraba ve tanıdıklar üzeirnden bir habere ilişkin verileri kolayca elde edebiliyor. Bu da bölgenin sosyopolitik durumuyla ilgili.

Özetle, Van ve Hakkâri, her şeye rağmen bir özgün haber vahası olmayı başarmış gibi görünüyor. Ancak sürdürülebilir gazetecilik için, VİMED’in açıklamasında dikkat çektiği mesleki güvencesizlikten, tüm Türkiye’yi etkileyen basın özgürlüğü ihlallerine dek çok sayıda sorunun çözülmesi şart.

Bu yolda gazetecilerin örgütlenmesi ve dayanışma içerisinde olması gerektiğini vurgulayan Arif Aslan’a göre, haber bulmakta hiç zorlanmadıkları Van ve Hakkâri’de bile meslek adına yapılabilecek daha çok iş, anlatılabilecek daha çok hikâye var. Aslan, “Van ve çevre illerde uzanamadığımız konu, değinemediğimiz sorun hâlâ oldukça fazla” diyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – TÜRKİYE’NİN HABER ÇÖLLERİ

Şenol Balı

1988 yılında Van'da doğdu. Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu. Birçok dergi ve gazeteye köşe yazıları yazdı, uzun yıllar tiyatro ve sinema oyunculuğu yaptı. 2016 yılında Van Erciş Belediyesi'ne atanan kayyum tarafından Belediye Basın Birimi'ndeki işinden atıldı. Şimdi Van'da serbest gazetecilik yapıyor.

Journo E-Bülten