Haber

Hakkâri’de yaylacılık: Aşk, sağlık, ekonomi kültürü

Yaylacılık ekonomik nedenlere dayanmasının yanı sıra bir kültür, gelenek. Yüzyıllar önce geçim amaçlı başlayan yaylacılık bugün yeni anlamlar da kazanmış durumda.

Doğu Anadolu, Türkiye’nin en dağlık ve yıllık sıcaklık ortalaması en düşük bölgesi. Zorlu coğrafya ve iklim koşulları nedeniyle yöre halkının geçimini sağlayacak iş alanları bulması bir hayli zor. Ancak, bölgede yüzyıllardır devam eden ekonomik ve kültürel bir faaliyet var: Yaylacılık.

Bahar aylarının gelmesiyle hayvanlarını da yanlarına alıp yaylalara çıkan yöre halkı yaklaşık dört, beş ay yaylada kalıyor, kışa hazırlık yapıyor. Erkekler çobanlık yaparken, kadınlar süt sağıyor. Sağılan sütten peynir, yağ ve yoğurt yapan kadınlar, elde edilen ürünlerin bir kısmını ihtiyaçlarını karşılamak için satıyor, geri kalan ürünleri ise kış ayları için özel yerlerde saklıyor.

Yaylacılık hayvanlar için hayati

Yaylacılık geleneğini sürdüren ve yıllardır 3 bin rakımlı Mêrga Bûtê yaylasına çıkanlardan biri Nazan Çiftçi. Tüm ihtiyaçlarını burada karşıladıklarını belirten Çiftçi’ye göre, yayla yaşamlarının bir parçası ve hayvanlar için de önemli: “Yaylalar hayvanlar için taze ot ve serin hava demek. Hayvanların yaz aylarında köyde kalmaları mümkün değil. Köyde hava hem çok sıcak hem de taze ot bulunmuyor. Hayvanları sıcaktan korumak ve onlardan daha iyi verim almak için mutlaka yaylaya çıkmak gerekiyor. Zaten bizim burada tek geçim kaynağımız hayvancılık, o da olmasa aç kalırız. Bu yüzden yaylalara çıkmak zorundayız” diyor.

‘Doğayla iç içeyiz’

Her yıl Mêrga Bûtê yaylasına çıkan Nadide Aslan da Nazan Çiftçi gibi tüm geçim kaynaklarının yaylacılık olduğunu söylüyor. Aslan, “Burada doğayla iç içeyiz. Havası ve suyu tertemiz. Bu nedenle, hayvanlarımızdan elde ettiğimiz tüm ürünler çok sağlıklı. Özellikle süt, yoğurt, peynir, yağ ve yün elde ediyoruz. Bir yıl boyunca tüm ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz. İhtiyacımızdan fazla olan ürünleri de satıyoruz. Bu yüzden yayla bir parçamız olduğu gibi, geçim kaynağımız” diyor.

‘Yaylada çok mutluyuz’

Yaylacılık yapılan yerlerden biri de Hakkâri merkeze 20 kilometre uzaklıkta bulunan 3 bin 300 rakımlı Berçelan yaylası. Nesibe Biçer, “Yaylacılık aşk işi. Herkes yaylanın zor şartlarına dayanamaz, ancak, bu işi çocukluğumuzdan beri yaptığımız için bize hiç zor gelmiyor. Burada çok mutluyuz, hiçbir şeyimizi almıyoruz. Her şeyimizi kendimiz üretiyor ve en doğal ürünleri üreterek, hem ekonomik olarak geçimimizi sağlıyor hem de sağlıklı yaşıyoruz” diyor.

Hamdiye Çiftçi Öksüz

1986 yılında Hakkâri'de doğdu. Yerel basında muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptıktan sonra Anadolu Ajansı ve Dicle Haber Ajansı'nda çalıştı. 2010 yılında 14 yaşındaki C.E'nin kameralar karşısında polis tarafından kolunun kırılmasını gazeteci olarak görüntülemesinin ardından tutuklandı. İki yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye oldu. "Kadın ve Zindan" adlı bir kitabı var. Serbest gazetecilik yapıyor.

Journo E-Bülten