Görüş

Hürriyet’ten kovulan gazetecilerden Kenan Başaran yazdı: İşletmesel neden!

Fotoğraf: Journo
Çarşamba sabahı toplantıya yetişmek için evden koşturarak çıkarken, aynı saatlerde bir postacı da o gittiğim işten atıldığıma dair tebligatı evime getirmek için koşturuyormuş meğer… Zalim biraz daha erken gelseydin bari (!) Ama yok, yine de işe giderdim, yoksa arkadaşlara ayıp olurdu…

Eşimin telefonla bildirdiği tebligatta “işletmesel” nedenlerle iş akdimin feshedildiği, bilgime rica ediliyordu! Bakın hakkını teslim edelim, tebligatın burası çok kibarca: “Bilgime rica”…

Tebligatla atılmak elbette rencide edici

Editör ve yazar olarak çalıştığım, dijital bir dergisini de çıkardığımız; yeri geldiğinde maçlara gidip muhabirlik yaptığım, gece yarılarına kadar mesaiye kaldığım ‘işletme’mden, hangi “işletmesel” nedenle atıldığımı bilmiyorum. İş, bir kâr zarar hesabına vurulursa şayet, ben, “işletmesel” olarak çok ucuz bir işçiydim. Hatta ‘mülteci tadı’ndaydım (!)

Eve yapılan tebligatla atılmak elbette rencide edici. Ama okuma yazmayı henüz söken çocuğumun -işletmesel gibi dilimizde olmayan kelimeleri anlamayacak olsa da-, masadaki kovulma tebligatını okuması daha da rencide edici olabilirdi. Fakat biz yine de “işletmesel” kovulmayı ona “münasip” bir dille anlattık, bu sabah okula gitmeden önce: “Ben de zaten inecektim oğlum” (!)

‘Gazetecilik ekmek parası dediğiniz yerde biter’

Bugüne kadar çok sayıda arkadaşım işten atıldı. Ve biz geride kalanların tek yapabildiği “Geçmiş olsun, yolun açık olsun” demekti.

Meslektaşım Çiğdem Toker’in, “Gazetecilik ‘ekmek parası’ dediğiniz yerde biter” sözünü söylediği günden beri düşünüyordum. 96. yıldönümünü kutladığımız Cumhuriyet’in anayasasında tanıdığı ve devletin de dijital ortamda 40 saniyelik bir işleme dönüştürdüğü örgütlenme hakkı için fiilen faaliyetler içindeydim. Öyle ya, “La Casa De Papel” izleyip “Çav Bella” demekle hak yerini bulmuyordu!

Şimdi işletme düşünsün!

İşte benim ve arkadaşlarımın atılmasının ardındaki esas “işletmesel” neden budur. Mesleğimizi her anlamda daha doğru bir zeminde yapmak için harekete geçmiştik, başkalarına da “Geçmiş olsun, yolunuz açık olsun” dememek için…

Nihayetinde, ben ve arkadaşlarım da “geçmiş olsun” ve “yolunuz açık olsun” temennileriyle uğurlandık! Ama olsun, güzel bir denemeydi. Şimdi işletme düşünsün! Zira ben düşünseydim, üç kuruşa bugün hâlâ daha orada bir işçi olabilirdim.

Devam edenlerin de yolu gerçekten açık olsun ve umarım (temennilerle bu iş olmasa da), onlar mesleklerini her anlamda daha iyi koşullarda yaparlar…

Referans, Radikal ve Hürriyet… 13 yıllık bir dönem benim için sona erdi…

Ne diyelim; “Yeni bir dünya kurulur biz de oradaki yerimizi alırız…”

Sevgiler…

Kenan Başaran

Marmara Üniversitesi İletşim Bilimleri Fakültesi Bilişim Bilim Dalı Yüksek Lisans Bölümü'nden mezun oldu. 1995'te Yaşam radyoda gazeteciliğe başladı. Foreks Bilgi İletişim'de çalıştıktan sonra, Referans ve Radikal gazetelerinde editör ve yazar olarak çalıştı. 2013'te Hürriyet gazetesi spor servisine geçti. Arkadan Müdahale ve Sivas-Kayseri isimli iki kitabı var. Son kitabı TSYD yılın spor kitabı ödülünü aldı. 2008'de Nezih Demirkent Ulusal Basın Ödülü'nü aldı. 2011'de TSYD Yılın Araştırmacı Gazetecilik Ödülü'nün de sahibi oldu. İstanbul'un Gelinleri radyo belgeseliyle de 2005 Sedat Simavi Ödülü'nü aldı.

Journo E-Bülten