Haber

Uzmanlık sınavı: ‘Herkes iletişimci olabilirmiş gibi bir anlayış var’

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yapılan İletişim Uzmanlığı Sınavı’na altı bölümün daha girebileceği açıklandı. İletişim Fakültesi mezunu 10 bin kişi iş bulmakta zorlanırken, İletişim Uzmanlığı Sınavı’na girebilecek bölüm sayısı 15’e yükselmiş oldu. Konuştuğumuz iletişim akademisyenleri ve öğrenciler bu durumu eleştiriyor.

Kamu sektöründe iletişim uzman ve uzman yardımcılığına atanacaklarda aranan nitelikler 2018 tarihli İletişim Uzmanlığı Yönetmeliği’nde sıralansa da, örneğin sınavlara hangi bölümlerin mezunlarının girebileceklerini kurum ve kuruluşlar ilanlarında duyurabiliyor. Kimi zaman kurumlar, bu alandaki geleneksel uygulamalardan farklı bir yol izleyebiliyor. 2019’un son günlerinde de böyle bir durum yaşandı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, İletişim Uzmanlığı Sınavı’na girebilecekler arasına; psikoloji, antropoloji, sosyoloji, sosyal antropoloji, halkbilim, insan ve toplum bilimleri mezunlarını da ekledi. Değişiklikten önce de hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler, işletme, iktisat, mühendislik, matematik ve istatistik lisans bölümlerinin mezunları bu sınava girebiliyordu. Son kararla iletişim fakültesi dışında olduğu halde kamuya iletişim uzmanı verebilen bölüm sayısı iyice artmış oldu. Aynı günlerde, Türkiye’de basın kartı sahiplerinin sadece yüzde 10’unun iletişim fakültesi mezunu olduğu ortaya çıkmıştı.

‘Mezunların iş arama sahasını daraltıyorlar’

İletişim mezunları açısından iş olanaklarının son değişiklikle daha da daraltıldığına dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman İrvan, “Herkes iletişimci olabilirmiş gibi bir anlayış var. ‘Eğitim almaya gerek yok, herkes iletişimci olabilir. Mühendis de iletişimci olabilir ancak iletişimciler hiçbir şey olmaz.’ Maalesef bu çok doğru bir şey değil” dedi. İrvan, “İletişim uzmanlık gerektiren bir alan, bunun eğitimini almış olması gerekiyor ki biz dört yıl gibi uzun bir süre iletişim alanında eğitim veriyoruz. Herkes bu alanlarda kendisine iş olanağı sağlamaya kalkışırsa, bizim verdiğimiz eğitim de temelsizleşir” ifadesini kullandı.

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çiler Dursun, son kararla uzmanlık ölçütünün sosyal bilimlerin hemen hemen bütün disiplinlerine genişletildiğini belirtti. Dursun, iletişim alanının kendine özgü konuları ve araştırma yöntemleri ile kendi sınırlarını çizerek diğer disiplinlerden belirgin bir biçimde ayrıldığını dile getirdi. İletişimin ayrıldığı bu disiplinlerle ilgilendiğini ve onlardan beslendiğini vurgulayan Dursun, şöyle konuştu:

“Akademik yönden, insanı ve insan topluluklarını ele alan bütün sayılan disiplinlerde iletişim bir mesele olarak kapsanır ancak bu disiplinlerdeki uzmanlık eğitiminde iletişimin yüzeysel işlenişi karşısında iletişim alanındaki uzmanlık eğitiminin derinliği karşılaştırılamazdır. Uygulamada ise halen özellikle politik ve sektörel daralmaya bağlı iktisadi nedenlerle medya, reklam, sinemacılık gibi sektörlerde iş bulamayan birçok iletişim fakültesi mezununun iş bulma şansını daha da kısıtlayacaktır. Oysa iletişim fakültesi mezunları, hukuk, siyasal, psikoloji, antropoloji vb. alanlardan uzmanlık istenen ilanlarda çoğunlukla kapsanmamaktadır. Dolayısıyla yönetmelik değişikliği, iletişim uzmanlığını esasen dar çerçevede ve yüzeysel nitelikte olarak görüyor olmasının yanı sıra, mezunların iş arama sahasını da iyice daraltmaktadır.”

‘Bıraksınlar da herkes bildiği işi yapsın’

İletişim mezunları da, gerek kamu, gerekse özel sektörde kendi uzmanlık alanlarına dönük olarak değişen yaklaşımdan şikâyetçi. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Gazetecilik Yüksek Lisans mezunu Burcu Keskin iletişim uzmanlığıyla ilgili son değişikliğin, kamu sektörüne “karma alımlarla” işsizlik oranını daha hızlı düşürmek amacıyla resmi makamlar tarafından yapıldığını düşünüyor. Bu durum belki farklı meslek kollarının istihdam oranını artırıyor ama iletişimcileri de kendi uzmanlık alanlarında “çemberin dışına itiyor.”

Değişikliğin, mesleki liyakatin tehlikeye girmesi ve sektörde daha fazla işsizlik oluşturması açısından tehlikeli bir karar olduğunun altını çizen Keskin, “Bu uygulamalarla iletişim fakültesi mezunları da iktisadi ve idari bilimler ya da bazı mühendislik bölümlerinde olduğu gibi (Kamu Personeli Seçme ve Yerleştirme Sınavı) KPSS’ye girip başka işler yapmak zorunda kalıyorlar. Medyanın böylesine zor bir dönemden geçtiği de düşünülürse, iletişim okuyanların ayağına bir kez daha çelme takılmış oldu” dedi.

Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümü mezunu olan Didem Çam ise yapılan değişikliği “iletişim fakültesi mezunlarına yapılan bir saygısızlık” olarak nitelendirdi. “İletişim uzmanlığı alanında bile mezunlarına yer bulamayacaksa iletişim fakülteleri neden var” diye soran Çam, “Ben mühendisin ya da hukukçunun yaptığı işi yapamıyorsam, onlar benim yaptığım işi neden yapıyor? Bıraksınlar da herkes bildiği işi yapsın” ifadesini kullandı.

Mezunlar ve öğrenciler, istihdam sürecinde alan dışından gelen rekabetin yapay biçimde artırılması kadar, mevcut kadroların yetersizliğini de vurguluyor. Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olan Raşit Yeşil, kamu sektöründe görev almak isteyen yetenekli ve birikimli iletişimcilerin bu yüzden “düz memurluğa” yöneldiğini söyledi. Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu İpek Çelebi de şöyle konuştu: “Fakülteye başlarken görmeye başladığımız rüyadan mezun olduğumuzda uyanıyoruz. Çünkü hiçbir şey aldığımız eğitimle ve çabalarımızla halledebileceğimiz şekilde ilerlemiyor. Zaten iletişim fakülteleri için kısıtlı bir çalışma alanı varken bu alanı farklı altyapıya sahip insanlarla doldurmanın bir anlamı yok. Devlet okuttuğu öğrencilerine istihdam sağlamayacaksa iletişim fakültelerini kapatabilir.”

Dilan Çiçek

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Üniversitenin uygulama gazetesi GÖRÜNÜM’de muhabir, foto muhabir ve sayfa tasarımcısı olarak iki yıl çalıştı. Mezun olduktan sonra, Gaziantep Doğanpınar Kurtarma Kazıları Tilbaşar Höyük’de iki yıl fotoğrafçı olarak görev yaptı. Serbest gazeteci olarak mesleğe devam ediyor.

Journo E-Bülten