İnfografik örnekleri deyince, son dönemde bir numaralı mecra olarak akla sosyal medya geliyor. İngiltere merkezli haber dergisi The Economist’in görsel veri gazetecisi Helen Atkinson’a göre, Instagram için infografik tasarlarken 6 noktaya dikkat etmek gerekiyor. Atkinson bu konuda şu ifadeleri kullanıyor:
Sosyal medya platformları içinde en çok görsel ağırlıklı olanlarından biri Instagram. Bu platform daha çok kişisel fotoğraflar için doğal bir mecra sunsa da, görsel gazeteciliğin diğer türlerinin de burada bir yeri var. The Economist’in bir görsel veri gazetecisi olarak işimin bir parçası da, Instagram’da gördüğünüz statik grafikleri üretmek. Her hafta grafik çıktılarımızın üstünden geçiyor ve kendi sosyal medya akışımızda en çok hangisinin iş yapabileceğini belirliyoruz. Bu kararları almakta bir dizi düşünce süreci ve faktör rol oynuyor. Örneğin renkler, konu, görsel etki ve karmaşıklık. Zamanla akışımızdaki içeriği optimize etmekte bize yardımcı olan bir dizi ana hat belirledik. Bu ilkeler, insanların dikkatlerini hemen yakalamayan içerikleri geçip gidiverdikleri bir platformda özellikle önemli.
1. Renkleriniz istikrarlı olsun
Grafiklerimizin insanların akışı içerisinde The Economist’ten geleceği hemen anlaşılabilecek biçimde tanınmasını ve öne çıkmasını istiyoruz. Bu yüzden renkler ve paletler önemli. Markalama ve stil, insanların diğer her şey arasında bizim grafikleri tanımasını sağlayabilir. Kullandığımız şablonda Economist kırmızısı (hayranlarımız için kodu #EC111A) temel bir renk. İkinci renk olarak hafif mavi tonlarını tercih ediyoruz. Bu konuda bir istisna, siyasetle ilgili grafiklerde partilerin renklerini kullanırken görülüyor. Bazen de haritalarda belirli çağrışımlar yapabilecek renklere başvuruyoruz. Gerektiğinde esnek davranmak normaldir. Yeter ki dayanacağınız güçlü bir şablon olsun.
2. Sunumu tekrar düşünün
Derginin basılı versiyonundaki özgün grafikte bulunan tüm bilgileri kullanarak sosyal medya için yapılan grafikte küçücük bir alana çok şey sığdırmaya çalışmak cazip görünebilir, ama bazen bu mümkün değildir veya tavsiye edilmez. Basılı dergideki grafiklerimiz genelde küçük olsa da, gerektiğinde onları biraz büyütüp yer açabiliriz. Instagram’da bu mümkün değildir. Bu yüzden zaman zaman kendime, dergideki grafikten çıkarılabilecek dersin veya içindeki en ilginç unsurun ne olduğunu sorarım. Sonra bu unsurları grafikten çekip en net şekilde sunmaya odaklanırım.
3. Hedef kitlenizi tanıyın
Ekonomi ve iş dünyasıyla ilgili haberlerimiz ve grafiklerimiz düzenli okurlarımızın ilgisini çekse de, Instagram; kitaplardan sanata, bilimden spora dek birçok alanda yaptığımız gazeteciliğe aşina olmayan farklı bir kitleyle etkileşime girme fırsatı sunuyor. Aynı zamanda Instagram okur kitlemiz daha genç. Bu platformdaki takipçilerimizin yüzde 70’i 34 yaş altında ve çeyreğinden fazlası 24 yaşından küçük.
4. Bırakın insanlar verinin içinde ‘kendilerini bulsun’
İnsanlar kendi kentlerinin veya ülkelerinin verinin içinde nerede yer aldığını görmekten hoşlanır. Bu yüzden haritalar ve sıralamalar popülerdir. Yaşanabilirlik endeksi, veri paylaşımlarımız içinde en yüksek performansı gösterenlerden biri. İngilizce dilinde yeterliliği gösteren günlük grafiğimiz veya işletme yüksek lisansı (MBA) sunan en iyi okullar sıralamamız da öyle. Bu tür paylaşımlar genelde daha çok etkileşim getiriyor. Çünkü insanlar verileri başkalarıyla kıyaslıyor, arkadaşlarını etiketliyor ve belki de verinin içinde kendilerini buldukları için onunla kişisel bir bağ kuruyorlar.
5. Bazen en iyisi, hiç grafik yayımlamamaktır
Instagram’da her şey güzel görünmez. Bunun nedeni boyut sınırları, grafikte çok az veya çok fazla veri bulunması, anlaşılması uzun zaman alan karmaşık bir mali grafiğin söz konusu olması gibi nedenler olabilir. Belki de grafik tek başına bir bağlama oturmuyor, ama haberle beraber iyi gidiyordur. Tüm grafik ve haritalarımızı insanların görmesini istesek de, Instagram akışımızı doldurmaktan başka bir işe yaramayacak şekilde onları belirli bir formatı tüketmeye zorlayamayız. Seçici olmak önemlidir.
6. Yine de denemeye açığız
Topluluk editörümüz geçtiğimiz günlerde yayımlanan Hindistan konulu bir özel haberde kullandığımız tabloyu Instagram’da da paylaşmak istedi. Ben pek istekli değildim. Grafiğin etkileyici olmadığını ve şablonumuza uymayacağını düşünüyordum. Yine de denedik. Sonuçta en çok etkileşim alan grafiklerimizden biri bu oldu.
Grafiklerimizi Instagram’da yayımlamak bizim için yeni bir süreç, bu yüzden hâlâ öğrenme aşamasındayız. Her zaman doğru seçimleri yapmasak da, neyin işe yaramadığını keşfetmek, neyin işe yaradığını öğrenmek kadar faydalı. Grafiklerin diğer içerik türlerine kıyasla daha fazla etkileşim yaratabileceğini saptadık. Bununla birlikte akışımızın kalitesini nasıl artırabileceğimizi düşünmeye devam etmek de önemli. Akışımızda çok sevdiğiniz (veya nefret ettiğiniz) bir şey görürseniz, lütfen bize de bildirin!
* The Economist’in bloğunda 31 Ocak’ta Helen Atkinson imzasıyla yayımlanan yazının İngilizce orijinali, şu bağlantıda.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – İNFOGRAFİK SEVENLER İÇİN BAZI KAYNAKLAR