Baştan söyleyeyim, semtin bir türlü bitmeyen çilesini bitirme çalışmaları nedeniyle Kadıköy Rıhtım’dan Ziverbey’e tam 40 dakikada varınca mücadelenin ilk 5 dakikasını mecburen kaçırdım. Belediye çalışırken, İngiltere de çalışmış maçın başında topu Türkiye ağlarına yollamış. Her çalışmanın bir ofsaytı olur ya hani, İngiltere’nin çalışması da apaçık bir ofsayt. Mühim değil, hakem yarı Türk nasılsa. Hem hakem hem Türk olunca duble ofsayttan maç sonu iyi malzeme çıkardı bize, özellikle de mücadelenin ilk 45 dakikası boyunca hakem kararlarını eleştirerek dilinden düşürmeyen sunucu Ender Bilgin’e.
Bu ‘nummerayı’ ezberleyeceğiz
Maçın hemen başında mağlup duruma düşülmesine karşın A Milli Takım’da pek bir bozulma olmadı. İngiltere’nin öndeki baskısı zaman zaman zorladı. Ancak turnuva boyunca sahada göreceğimiz orta üçlü bu baskıyı iyi hafifletti ve takımı rahatlattı. Ozan Tufan geriye dönük, Selçuk İnan tam olarak merkez, Oğuzhan Özyakup da daha ileriye dönük bir karakterde dizildi. Sağ kanattaki Volkan Şen’in hareketliliğinin bir sonuç vereceği aşikardı. Oğuzhan’ın bunu değerlendirmesi sonucunda da 11 maç ya da 32 yıl sonra İngiltere ağlarına bir gol bırakabildik. Golün oluşumunda katkısı bulunan 3 oyuncudan 2’sinin Türkiye sınırları dışında futbol eğitimi almış olması, ülke futbolunun mevcut sıkıntısını özetler bir gelişme oldu. Tesadüf müydü, sanmıyorum. Maç sonra Arsenal taraftarlarının Oğzuhan hakkındaki pişmanlık dolu paylaşımları bir kanıtı. Hakan Çalhanoğlu ise kendini her gün kanıtlıyor. İngiltere’ye attığı gol ile de Türkiye futbol tarihine adını yazdırdı. Turnuvada da böyle oynamaya devam ederse, ‘nummerasını’ herkese ezberletecek.
Mücadele boyunca İngiltere’ye karşı net bir hakimiyet kurabildiğimizi söylemek pek mümkün değil. Zaten istatistikler de bunu gösteriyor. Özellikle İngiltere’nin ikili mücadelelerde daha üstün olması aslında maçı pek de parlak bir oyunla bitiremediğimize işaret. Atılan gol dışında rakibi delici benzer hamleler izleyemedik. İki köşe vuruşundan yaratılan tehlike ise uzun süredir köşe vuruşlarında heyecan yaratamayan takımın artısı olarak göze çarptı. Takımda Arda Turan eksikliği elbette ki hissedildi. Ancak onun da zaman zaman topu bana verin ben her şeyi hallederim ruh haline bürünmesi takıma zarar verebiliyor. Artısı eksisinden elbette fazla ama o konuyu Arda gelince bilahare konuşuruz.
Mehmet Mascherano
Savunma performansı olarak Mehmet Topal’ın Hakan Balta’nın partneri olması en çok tartışılan konuydu. Yersiz bulmuyorum ama yapıcı da bulmuyorum bu tartışmayı. Eğer orta sahada elinde Selçuk, Ozan, Oğuzhan varsa oynatmamazlık etmek çok zor. Savunmada topu oyuna iyi sokabilen oyuncun yoksa ve daha önce de güvendiğin, denediğin ve yapabileceğine inandığın bir Mehmet Topal’ın varsa, onu stopere koymak en mantıklı çözüm. Guardiola’nın Mascherano’dan stoper yaratmasından farksız bir deneme bu, körü körüne eleştirilecek bir durum yok ortada.
Karşımızda en iyi İngiltere yoktu
Kimilerine göre Türkiye bu maçta iyi bir performans gösterdi. Ben pek tat almadım. Öncelikle İngiltere ana kadrosuyla sahada değildi. Rooney, Smalling, Milner, Lallana, Sturridge maç kadrosunda yoktu. Wilshere sezon boyu sakattı. Dier, pozisyonunun en iyisi değil. Dele Alli ise potansiyeli yüksek ancak henüz en iyi yardımcı oyuncu Oscar’ına aday olabilecek seviyede. Kane ve Vardy ise sezon boyu kendi takımlarında çift değil tek forvet oynadı. Bu gibi nedenlerle de aslında ikisi de en iyi maçlarını çıkaramadı. İkisi de gol atmış olsa da biri ofsayt diğeri de takım içi iletişimsizlik ve şans faktörüyle gelişti.
Sözün özü en iyi İngiltere’ye karşı oynamadık dün. O yüzden de geleceğe pembe gözlüklerle bakılabilecek bir gün değil bugün.