Film

Joker ve medya: Güçlüyü tutuyor, güçsüze vuruyor

Yılın belki de en çok tartışılan filmi Joker… DC evrenine bir kez daha dönmemizi sağlayan filmde Joaquin Phoenix, medyanın küçümsemesiyle büyüyen bir anti kahramanın doğuş hikâyesini canlandırıyor. “Joker’in medyasını” sinema yazarlarıyla değerlendirdik. Ana akım medyanın “boy aynası etkisine” ve “güçlüyü tutup güçsüze vurmasına” dair bir yazıya buyrun…

2008 yılında Christopher Nolan, Batman: Kara Şövalye’yi çektiğinde Heath Ledger’ın can verdiği Joker karakteri herkesi büyülemişti. Ünlü oyuncunun kazandığı Oscar ödülünü göremediği ani ölümü onu hem performans hem de kısa hayatıyla unutulmazlar arasına sokmuştu. Artık kimse Joker rolünü daha büyüleyici kimse oynayamaz derken bu kez sahneye Joaquin Phoenix çıktı. DC Comics çizgi romanlarından uyarlanan Joker, Todd Phillips’in kamerası ve Phoenix’in dehşet bir şekilde canlandırdığı Arthur Fleck rolüyle son zamanların en çok konuşulan filmi oldu.

Sosyal medyanın gözdesi oldu

Günlük hayatımızın bir parçası olan sosyal medyada son dönemde Jokersiz bir gün geçirmek mümkün değil. Birçok kişi Phoenix’in bu rolü ile Oscar ödülünü rakipsiz bir şekilde kucaklayacağını düşünüyor. Phoenix’in Joker ile hayatlarında izledikleri en iyi erkek oyuncu performansını ortaya koyduğunu söyleyenler bile var.  Bu yılın en şaşaalı filmi olarak dikkat çeken Joker bu ayın başlarında hasılat olarak bir milyar dolar barajına yaklaştı.

Arthur daha Joker olmadan önce, aslında mobbinge, zorbalığa, şiddete, iftiraya, hakkının yenilmesine, hakarete, hatta şiddete karşı tepki vermekten çekinen, öfkesini içine atan modern insan… “Hayatımda mutlu bir anım hiç olmadı” diye düşünen bir adamın aynı zamanda ona “Happy” (Mutlu) diye seslenen bir anneye sahip olması büyük bir ironinin başlangıcı.

Dönüşümü medyanın önünde

Arthur’un kurduğu hayallerde başrolü verdiği isim ise bir talk show sunucusu olan Murray Franklin vardı. Robert De Niro tarafından ustaca canlandırılan Murray, Arthur Fleck’in Joker’e dönüşümünde önemli bir yer tutuyor. Filmin medya konusuna girişi bu karakterin sahneye çıkışıyla başlıyor. Fleck’in kendisini en mutlu hissettiği yer kameraların önü, Murray’in yanı…

Medyanın karşı konulamaz gücü Arthur Fleck’in Joker’e dönüşmesinde kritik bir yerde duruyor. Önce medyada alay konusu olarak yer verilen Fleck sonra söz konusu programın kahramanı olarak yer alıyor. Filmin sonlarına doğru (BİRAZ SPOILER vererek açıklamak gerekirse) Murray Franklin’in talk show’unda artık yeni karakteri Joker’e dönüşen Arthur Fleck yine milyonlarca kişiyi kameralar karşısında etkilemeyi başarıyor. Milyonları şoke eden sahneyle Joker bir efsaneye dönüşüyor. Medyanın etkisiyle dönüşümünü tamamlamış kendine has kahkalarını rahatça atarak binlerce kişiyi sokağa döküp isyan yaratan Joker, yüzündeki gülümsemeyle mutlu görünüyor.

Elçin Demiröz: Kendi içeriğiyle çelişen bir film

Bir kıvılcımın kitleleri nasıl harekete geçirebileceğini gösteren Joker “Kötü doğulmaz, kötü olunur” lafını sorgulatarak tıpkı Breaking Bad dizisindeki Walter White karakteri gibi adım adım griye, sonra da siyaha dönüşen bir kişilik. Bu filmde yönetmen Phillips medyanın bir araç olarak Arthur’un dönüşümündeki etkisini ustaca gösteriyor. Filmin hemen başında ilaçlarının artırılmasını talep eden bir Joker varken, filmin sonunda “kendine göre” özgürleşmiş, topluma uyum sağlamak yerine toplumu “kendine göre” dönüştürmeyi amaçlayan bir Joker görüyoruz. Bu noktada yazar Elçin Demiröz, Joker ve medya konusunda şunları söylüyor:

“Silik, ezik ve travmatik bir kişiliği medyanın gücüyle anti kahramana dönüştüren bir film Joker. Senaryodan medyayı çıkarsak bu güce bu kadar sahip olabilir miydi tartışılır… Suçun güce dönüşmesi, dönüştüğü güçle ana karakter Fleck’i daha da büyük bir suça teşvik etmesi medyanın boy aynası etkisi. Holywood çevresi de bu etkiden korkmuş olacak ki, filmin prömiyeri de dahil olmak üzere birçok gösteriminde medyanın girişini yasakladı ve sadece fotoğrafçılara izin verdi. Bu yüzden de Joker, kendi yarattığı senaryonun gerçekleşmesinden korkan, tam da bu sebeple içeriğiyle çelişen bir film olarak kalacak akıllarda…”

Müge Baran: Medya güçlü tarafı tutuyor

KaranlıkSinema.com yazarı Müge İbrikçi Baran ise şu ifadeleri kullanıyor:

“Joker filmi hakkında sinema yazarları genel olarak ikiye bölündü. Filmin vermek istediği mesajın etik olmadığını düşünenler oldu. Çünkü film, genel olarak kötülüğün kazanacağını söylediğinden karamsar bir bakış atıyordu. Ayrıca bunu belli nedenlerin üstüne oturtuyordu. Sağlık sistemi ve aile gibi faktörlere eleştiri getirerek ve dramatize ederek toplumdan dışlanan insanların yanlış yola sapmasını bir nevi haklı çıkaran tarafları var. Ama sinema tarihi açısından baktığımızda bu tarz örneklerle önceden de karşılaştık. Taksi Şoförü (Taxi Driver) filmi buna en iyi örnektir. Ben hikâyelerin sadece kahramanlar üzerinden değil, anti kahramanlar üzerinden de anlatılabileceğini düşünüyorum.”

Olumlu haberler halkın etkisiyle olumsuza dönüştü

“Sinema çerçevesinin dışındaki medya üzerinden baktığımızda ise 18+ yaş sınırıyla vizyona girmesine rağmen büyük bir kitleye ulaştı. Medyada fazlasıyla yer alması ve özellikle sosyal medyada çok ses getirmesi, izleyici kitlesinin büyümesine yol açtı. Çünkü insanlar gündemden uzak kalmak istemediler.

“Genel olarak Joker filminde yer alan medyadan bahsetmem gerekirse; medyanın güçlü olan tarafı tuttuğunu söyleyebilirim. İlk başlarda Thomas Wayne hakkında olumlu haberlere yer verilirken halk tepki gösterdikçe onu köşeye sıkıştıran haberleri görmemiz mümkün oldu. Ayrıca talk show programı için de aynı teori geçerli. Arthur Fleck’in ilk önce bir şaka malzemesi olarak televizyonda görüntüsü yayımlandı. Ama seyircinin yoğun isteği üzerine bu sefer konuk olarak aynı programa katıldı. Medyayı halk şekillendirdi.”

Feride Kara

2004 yılında futbol aşkıyla İzmir'de başladığı gazetecilik kariyerine İstanbul'da devam ediyor. Yeni Asır gazetesinde, Milliyet ve Haberler.com gibi internet sitelerinde editörlük görevi yaptı. Şimdilerde başta spor ve sinema olmak üzere birçok konuda araştırma yazıları yazıyor.

Journo E-Bülten