Yorum

Kadınların sorunlarını ne güzel çözerdik kadınlar olmasa

Rasyonel zekânın hakim olduğu her yerde, sorunlar çözülürken özellikle sorunu yaşayan tarafın temsiline özen gösterilir. Biz tamamen irrasyonel bir toplum olduğumuz için bu kural haliyle ters işliyor. Örneğin; kadınların yaşadığı sorunlar, bir sürü erkeğin bir araya geldiği toplantılarla çözülmeye çalışılıyor. Kürtlerle ilgili konular Kürtsüz, sporla ilgili meseleler sporcusuz konuşulur. Yeni Osmanlıcı zihniyet, Meşrutiyet döneminde Milli Eğitim Bakanlığı yapan Emrullah Efendi’nin “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” ironisini ciddiye almış olabilir.

Geçtiğimiz günlerde Beyoğlu’nda YAMA projesi kapsamında düzenlenen bir söyleşiye katıldım. Kadın hakları konusunda mücadele eden çok değerli insanları dinleme şansım oldu. Söyleşiden sonra, Işıl Eğrikavuk’un yazdığı “Havva Elmanı Bitir Kızım” sloganının yer aldığı animasyonu görmek için mekanın terasına çıktık. Slogandan sonra elma sembolü bir kadın suretine dönüşüyordu. ‘Du’ diyorum çünkü artık yok. Gökdelenler yüzünden gökyüzünü görebilmenin lüks olduğu İstanbul’da, belediye bu kısa videoyu ‘görüntü kirliliği’ olarak değerlendirmiş ve kaldırtmış. Mesele tabii ki görüntü kirliliği filan değil. ‘Adem ile Havva’ miti bütün kutsal metinlerde üç aşağı beş yukarı aynıdır. Hikâyenin başrolü Adem’dir. Havva ise başrol oyuncusunu yoldan çıkaran yardımcı oyuncudur. “Havva Elmanı Bitir Kızım” sloganı, Havva’yı özne haline getirdiği için rahatsız ediyor hegemonik aklı.

Bu vesileyle, aslında ayrımcılığı nasıl kanıksadığımızı yazmak istiyorum. Popüler kültür ve magazin, okur-yazar kesim tarafından hep küçük görülür, ciddiye alınmaz. Aslında topluma yön veren başlıca unsurlardır bunlar.

Bir magazin programını ele alalım. 40’lı yaşlarında bir erkek oyuncu, 25 yaşında bir kadınla birlikte olduğunda, haber şöyle verilir: “Yakışıklı oyuncu yeni sevgilisiyle görüntülendi.” Aradaki yaş farkına ya kısaca değinilir ya da hiç değinilmez. Benzer bir haberin kadın versiyonuna bakalım bir de. 40’lı yaşlarda kadın oyuncu, kendinden 2-3 yaş küçük biriyle birlikte olsun. Haber şöyle verilir: “Güzel oyuncu genç sevgilisiyle yakalandı.” Haberin devamında defalarca yaş farkına değinilir. Benzer haberlerin düzenli olarak bu şekilde verildiğini göz önüne alınca, toplumsal rolün nasıl içselleştiğini anlamak mümkün.

Yine burun kıvırdığımız evlilik programlarına baktığımızda, kadına biçilen rollerin nasıl yerleştiğini görebiliriz. Kadın eş bulmak için programa katılmış ve diyor ki: “Ben öyle kibar adam istemem, adam dediğin vurduğu yerden ses getirecek.” Bir adam çıkıp “Ben öyle çok gezen kadın istemem, kadın dediğin evinde oturup çocuklarına bakar” diyor ve stüdyoda bütün kadınlar destek mahiyetinde alkışlıyor…

Bu yüzden; popüler kültür, müzik, sinema ve televizyon gibi araçların etkin şekilde kullanılması çok önemli. Erkek egemen dili değiştirmeye de buradan başlayabiliriz. Zinciri bir şekilde kırmak lazım. Kaybedecek neyimiz var?

Yazının anlamına binaen iki de şarkı paylaşmak isterim.


Sercan Sarıkaya

2009'da radyo programcılığıyla medyaya adım attı. Radyoda, televizyonda ve dergilerde; editör, sunucu/spiker, mizah yazarı ve senarist olarak yer aldı.

Journo E-Bülten