Müzik endüstrisi çok zaman önce şunu farketmişti: Ciddi müziksever kitleler, kendilerine sunulan standart müzik ürün ve hizmetlerinin ötesinde, farklı deneyimler tatmak istiyor ve bunun için bir ücret ödemeye hazırlar. 2010’da yayımlanan bir New York Times yazısında, bu deneyimlerin bazıları ve ücretleri şu şekilde belirtilmiş: Eagles konser biletleri ve grup ile akşam yemeği 900 dolar, Christina Aguilera konser biletleri ve kendisiyle fotoğraf çekimi 800 dolar. 1750 dolarlık Bon Jovi biletlerini aldığınızda ise, konserde oturduğunuz koltuğu eve götürebiliyorsunuz.
Habercilik sektörü de benzer bir yol izleyecek gibi gözüküyor. Her ne kadar haber platformlarının sunacağı paketler Metallica ile viski içme imkanı sağlamasa da, temel mantık hâlâ aynı. İlgi seviyesi yüksek müşterilerin ekstra deneyimlere olan talebi gittikçe artıyor ve bu deneyimler için belirli bir ücret ödemeye hazırlar. Bu, yayıncılar için müthiş bir fırsat olarak görülebilir, zira premium ürün ve hizmetlerle hem müşterilerin talebi karşılanabilir, hem de haber sektörü içine düştüğü mali bunalımdan kurtulmak için ciddi bir çıkış yolu bulmuş olur. Premium modeli, özellikle dijital yayınlar için çok ciddi faydalar sağlayabilir.
Bedava olması hataydı
Haberler için bir ücret alınmasının gerekliliği uzun zamandır birçok yayıncının aklında ancak uygulanma açısından oldukça geç kalındı. İnternet haberciliğinin ilk yıllarında, yayıncılar okurlarından ‘online’a koydukları içerik için para almaktan çekinmişti, zira bir yüzyıldır oturmuş bir basılı yayın okuma alışkanlığı vardı ve basılı gazetedeki haberlerin dijital kopyalarına kimsenin para ödemeyeceği düşünülüyordu. Bugün tekrar baktığımızda, bunun çok büyük bir hata olduğunu söyleyebiliriz. The Financial Times, iyi gazeteciliğin bedava yapılamayacağını daha o yıllardan tespit etmiş ve güçlü bir dijital abonelik modelinin dünya çapında faaliyet gösteren, kaliteli bir habercilik operasyonu için elzem olduğuna karar vermişti.
Başlarda tüm gazetelerin web siteleri bedavaydı. Tabii ki kısa süre içerisinde dijital aboneliğin gazeteye gelir sağlamak için ne kadar önemli olduğu anlaşıldı ancak birçokları için iş işten geçmişti. The Financial Times ise, web sitesi ft.com’u 1995’te açmasının ardından 2002’de dijital abonelik sistemine geçmişti bile.
2017: Premium yılı
Günümüzde haber platformlarının iş modelleri çeşitlilik gösteriyor. Bir tarafta haberlerin ücretsiz olması gerektiğine inananlar ki bu grup Guardian gibi köklü gazeteleri ve BuzzFeed ya da Vox gibi doğuştan-dijital yeni medya platformlarını kapsıyor.
Skalanın tam zıt ucunda ise üst düzey premium mecralar var. İyi bir örnek olarak Politico’nun kurucusu ve eski CEO’su Jim VandeHei’nin yeni start-up projesi Axios gösterilebilir. VandeHei’nin Recode’a verdiği mülakatta belirttiği üzere, Axios’un abonelerinden özel haberler için yıllık $10.000 alma planı var. Bu plana göre, Axios, sadece davetiye usulüyle yeni aboneleri kabul edecek, ve bu aboneler profesyonel yatırımcılardan oluşacak. Yatırımcılar, yıllık $10.000’lık abonelik bedeli karşılığında özel haberlere erişebilecek, muhabirlerle konuşabilecek, haber ekibiyle aylık konferans görüşmeleri yapabilecek, ve kendileri için özelleştirilmiş, birebir brifingler alabilecek.
Denendi, çalışıyor
Habercilik alanında 2017 yılının en belirgin büyüme trendi, premium haber hizmetleri olacak. Üstelik premium’un okurun ihtiyaçlarını karşılama ve kuruma gelir sağlama dışında, editöryel bir avantajı da var: Premium sistemiyle haberciler araştırdıkları konularda derinleşebiliyor, genel okur kitlesinin teferruat olarak görebileceği konulara eğilebiliyor.
The Financial Times da, bu trendin doğal bir sonucu olarak premium hizmet ve ürünlere daha çok kaynak aktarıyor. Müşterilerine özel, yüksek kaliteli içeriği belli bir ücret karşılığında sunuyor. FT.com’a premium abonelik, FT’nin ödüllü köşe yazarlarının yazılarına sınırsız erişim, finansal teknik analiz, gelişmekte olan pazarlarla ilgili veriler, her ay birçok ek makale, ve özel hazırlanmış mail haber bültenlerine erişim sağlıyor.
En güzel yanı da şu ki, premium modeli işe yarıyor! Tüm karamsar tahminlere, ‘öldü, bitti’ yorumlarına rağmen müzik endüstrisi premium üzün ve hizmetler sayesinde kendini düze çıkarmayı başardı ve 2015 yılında %8’lik bir büyüme elde etmeyi başardı. Medya sektöründe de, umudumuz, premium’un aynı etkiyi yaratması yönünde. Müzik sektöründe premium daha çok içeriğe ve özel bonuslara erişim anlamına gelirken, medya sektörü için premium, daha derinlemesine bilgi, ekstra analizler ve okura sunulan özel içerikler anlamına geliyor.
Bu yazı, Financial Times Satış Müdürü Jon Slade tarafından Nieman Lab için yazılmış, Orhan Şener tarafından Journo okurları için özetlenerek çevrilmiştir.