Görüş

Madem ki yaşamın her alanındayız, neden medyada yokuz?

Kaos GL 2021 Medya İzleme Raporu, medyada LGBTİ+’ların ancak üzerine konuşulan bir “sorun” olarak yer alabildiğini ortaya koyuyor. Medyada, LGBTİ+’lar hakkında kendileri dışında herkes konuşuyor. Peki, LGBTİ+’lar nasıl bir medya istiyor?

“Bir toplumsal kesim düşünün ki sürekli gizli ve görünmez, kendine tek bulabildiği yer sansasyonelleştirilerek verilen olumsuz içerikler. Oysa bizim hayatlarımız şiddet ve ayrımcılık olaylarından ibaret değil. Madem ki insanız, madem ki toplumsal yaşamın her alanındayız, o hâlde neden medyada bunların eşit temsilini göremiyoruz?”

Cem Öztürk’ün bu sorusu, medyada LGBTİ+’ların nasıl temsil edildiğinin en özet hâli. Sosyal Politika Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği’nde (SPoD) çalışan Cem, Kaos GL’nin 2021 Medya İzleme Raporu üzerine mikrofon uzattığımız LGBTİ+ aktivistlerinden.

14 yıldır sürdürdüğümüz medya izleme araştırmasının 2021 sonuçlarına göre, medyada LGBTİ+’lar hakkında herkes konuşuyor, LGBTİ+’lar hariç! Bu tabloyu değiştirmek için sözü LGBTİ+’lara bıraktık ve medyada ne gördüklerini ve medyada nasıl görünmek istediklerini sorduk.

Kapısını çaldığımız bir diğer isim, Kaos GL ve İnter Dayanışma’dan Yasemin Bahar, “Bence medyada çok şey eksik” diyerek başladı konuşmasına. Medyada görmek istediği temsilin; + kimliklere sıkıştırılanlar olduğunu söylüyor: “LGBT+’nın artısına sıkış(tırıl)abilen kimliklerin (intersekslerin, aromantik ve/veya aseksüel spektrumunda kendini bulanların ve aslında ikililiklere sığmayan herkesin) temsilini görmek isterim.”

Basında en az temsil edilen grup, interseksler

Bahar’ın istekleri, Medya İzleme Raporu’nda ortaya çıkan sonuçlarla birebir örtüşüyor. Raporda her yıl kısaltmalardan oluşan bir çatı kavram olan LGBTİ+’ların temsiline; kimlik bazında da bakıyoruz. Her yıl şaşmaz bir şekilde yazılı basında en az temsil edilen grubun interseksler olduğu açığa çıkıyor.

Her ne kadar “LGBTİ+” ifadesinin kendisi tek bir kimliği işaret ediyor gibi algılansa da; yazılı basında lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks çeşitliliğinin ne ölçüde temsil edildiğine ayrıca odaklandık.

Bir yıl boyunca üretilen 4.011 içeriğin büyük bir çoğunluğunda genel olarak LGBTİ ya da LGBTİ+ ifadesi kullanıldı. LGBTİ+ toplumunun içinde en görünmez gruplar ise biseksüeller ve intersekslerdi. Medyada intersekslere ilişkin sadece 18 metin yer aldı. Biseksüeller ise sadece 71 metinde yer aldı.

Lezbiyenler, bu yıl transları geçip basında en çok temsil edilen grup oldu

Bu sene bizi şaşırtan bir sonuçla da karşılaştık. Her yıl özellikle “fuhuş operasyonu” başlıklı haberlerle medyada en çok temsil edilen grup trans kadınlar olurken bu yıl birinciliği lezbiyenler aldı (!).

Haberlerde kendisine en çok yer bulabilen grup 246 içerikle lezbiyenler oldu. Geçtiğimiz yıllardan farklı olarak en çok medyada yer alan grubun “lezbiyenler” olması medyadaki lezbiyen temsilinde olumluya doğru gidişten ziyade, Cumhurbaşkanı’nın sene içerisindeki “Lezbiyen, mezbiyen” açıklamasından kaynaklanıyordu.

Açıklamanın ardından neredeyse her yaygın ve yerel medya organı haber yaptı. Bu haberlerin çoğunluğu Cumhurbaşkanı’nı onaylama amacını taşıyordu. Hatta sonrasında bir hafta boyunca medya, “lezbiyenlerin neden var olmadığını” kanıtlamak için nefret söylemi ve ayrımcılık üretti.

Medya, LGBTİ+’ları yalnızca hak ihlallerinin nesnesi olarak görmeyi bırakmalı

Araştırmada ortaya çıkan bir diğer sonuç ise, LGBTİ+ haklarını gözeten yayın organlarının sadece bununla yetindiği.

2021’de yazılı basında LGBTİ+’larla ilgili yayınlanan bütün haber, köşe yazısı ve söyleşilerin (toplam 4.011 metin) sadece %43’ü ayrımcı dil ya da nefret söylemi üretmiyordu. Hak haberciliği kapsamında değerlendirilen 1.707 metni detaylıca incelediğimizde ise haberlerin önemli bir bölümünde (720 metin) sadece LGBTİ+’ların temel insan haklarına saygılı bir habercilikle yetinildiği açığa çıkıyor.

“Medyada hak odaklı haberciliğin eksik olduğu aşikar” diyen Cem de bu sonuçların ne anlama geldiğini anlatan gözlemlerini şöyle paylaşıyor:

  • Hak haberciliği yapan az sayıdaki platformun dahi hak haberciliğinin en dar tanımını kullandığını görüyoruz. LGBTİ+’ların insan haklarını merkeze alan bir medya, LGBTİ+’ları yalnızca hak ihlallerinin nesnesi olarak görmeyi artık bir kenara bırakmalı; LGBTİ+’ların hak sahibi özneler olarak kendi hikayelerini anlatabilmelerine mümkün olduğunca alan açmalı.

Cem’in “hak ihlallerinin nesnesi” dediği durum, raporda verilerle ortaya konuyor. 2021’de hak haberciliği kapsamında değerlendirilen haberlerin %51’inde (877 metin); ayrımcılık, nefret saldırısı gibi hak ihlallerini hak temelli habercilik ilkeleri çerçevesinde görünür kılındı. 472 haberde bu ihlallere karşı mücadele yöntemlerinden bahsedildi.

Nefret suçlarını görünür kılma konusunda olumlu gibi görünebilecek bu durumun; medyada LGBTİ+’lar hakkında en çok kimlerin konuştuğuna bakıldığında hiç de olumlu olmadığı ortaya çıkıyor.

LGBTİ+’ları konu edinen içeriklerin %55’ini (2.175) haberler oluşturdu. LGBTİ+’lar 1.605 köşe yazısında (%40) yer alırken söyleşi ve röportajlar için bu oran 87 ile %2’de kaldı.

Köşe yazısı ve haberin aksine öznelerin seslerini daha fazla duyurabilmesini sağlayan söyleşi ve röportajlarda LGBTİ+’lar çok az yer alabildi. Yine 2021’de de LGBTİ+’ların konu edildiği haber ve köşe yazılarının büyük bir çoğunluğunda LGBTİ+ kişilerden ya da örgütlerinden çok politikacıların, LGBTİ+ karşıtı sivil toplum kuruluşlarının, uzman ve akademisyenlerin görüşlerine başvuruldu.

LGBTİ+’lar hakkında en son kendileri konuşabiliyor

Metinlerin büyük bir çoğunluğunda kaynak yoktu ya da köşe yazarı sadece kendi fikirlerinden bahsetti. 4.011 metnin sadece ve sadece 45 tanesinde LGBTİ+ örgütlerinin görüşlerine başvuruldu. Bu durum raporda şöyle açıklanıyor:

  • LGBTİ+ örgütlerinin çalışmaları ve görüşleri yazılı basında kendisine yer bulamazken; başarı hikayelerini haberleştirme konusunda da büyük bir eksiklik göze çarpıyor. 2017 yılından beri araştırmamızda değişmeyen bir veri olarak karşımıza çıkan bu sonuç, araştırmanın diğer sonuçlarıyla birlikte değerlendirildiğinde medyada LGBTİ+’ların özne olarak yer alamadığını, olumlu ya da olumsuz temsil fark etmeksizin ancak ve ancak haberin konusu olarak yer alabildiğini gösteriyor.
  • Medya, LGBTİ+’ları, hayatlarını, fikirlerini, mücadelelerini temsil etmiyor. Onun yerine LGBTİ+’lar hakkında konuşmayı tercih ediyor. LGBTİ+’ların kendi seslerini medyadan okuyabilmek mümkün olmuyor. Bu durum da medyada LGBTİ+’ların insandışılaştırılması anlamına geliyor. LGBTİ+’lar medyada hayatları, iradeleri ve hakları olan özneler olarak temsil edilmek yerine; deyim yerindeyse üzerine konuşulan bir “sorun” olarak yer alıyor.

Bu yazı için görüşlerine başvurduğumuz bir diğer isim, Defne Güzel. Kaos GL’de insan hakları izleme uzmanı olarak çalışan Güzel, medyanın “travesti terörü” haberlerini hatırlatıyor.

“Bu manşetler bir paravan olarak kullanılır ve transların maruz bırakıldıkları hak ihlalleri bu şekilde örtbas edilirdi. Bu durum hâlen devam ediyor. LGBTİ+’lara dönük nefret cinayetleri hız kesmeden devam ederken; bu cinayetler ve LGBTİ+’ların hak mücadelesi yerine yaratılan suni gündemlerle LGBTİ+’ların hak ihlallerine dönük oldukça önemli bulgular içeren gündemi buharlaştırılıyor” diyor ve ekliyor:

  • İktidar medyası LGBTİ+’lara dönük nefret söylemleri içeren haberler yapıyor ve bu haberlerde LGBTİ+ varoluşları suçlulaştırılıyor. Bu durum öyle bir hâl almış durumda ki iktidar medyasının hedef tahtasında uzun zamandır LGBTİ+’lar var. LGBTİ+’lar medyada bir düşman gibi yansıtılıyor. Alternatif medya ise LGBTİ+’ların haklarını ve maruz bırakıldıkları hak ihlallerini yeteri kadar temsil etmiyor. Medyada LGBTİ+’ların olumlu temsili ise artan baskılar sebebiyle günden güne azalıyor.

Nefret ve ayrımcılık yaygınlaşırken hak haberciliği yerinde sayıyor

Güzel’in günden güne azaldığını gözlemlediği olumlu temsil; sadece bir gözlemden ibaret değil. Raporun son bölümünde 5 yıllık sürece bakılıyor. 2017 yılından 2021 yılına kadar toplam haber sayısı, hak haberciliği ve ayrımcılık, nefret söylemi açısından değişim incelendiğinde; 2018 yılına göre 2019’da haber sayısında bir artış olduğu ancak bu artışın sebebinin medyada temsilin iyileşmesinden kaynaklanmadığı görünüyor. Aksine medyada nefret ve ayrımcılık daha fazla metinde yer aldı ve oransal dağılımı da arttı.

2020 ve 2021 yıllarında yayınlanan haber sayısında geçmiş yıllara göre ciddi bir artış yaşandı. Buna paralel olarak LGBTİ+’ların olumsuz temsil edildiği, nefret söylemi ve/ veya ayrımcı dil içeren metinlerin sayısı da arttı. 2021 yılında yayınlanan haberler incelendiğinde özellikle İstanbul Sözleşmesi ve Boğaziçi Üniversitesi protestoları etrafında şekillenen LGBTİ+ düşmanı kampanya ve İçişleri Bakanı’nın LGBTİ+’ları hedef gösteren açıklamalarının bu artışın sebepleri arasında olduğu görülüyor.

2017’de nefret söylemi veya ayrımcı dil üreten içerik sayısı 1.291 iken; 2021’e gelindiğinde bu sayı 2.273’e çıkıyor. LGBTİ+ haklarını gözeten yayıncılıktaki artış ise bu oranla yarışamıyor. 2017’den 2021’e kadar ancak 1.097’den 1.707’ye çıkabiliyor. Nefret söylemi ve ayrımcılık büyük bir hızla yankılanır ve çarpan etkisiyle yaygınlaşırken; LGBTİ+ haklarını gözeten yayın organlarının etki alanları kısıtlı kalıyor. Bunda, LGBTİ+ haklarını gözeten yayın organlarının; LGBTİ+ karşıtı kampanya odaklarına göre çok daha kısıtlı maddi imkânlara, dağıtım ağına ve siyasi desteğe sahip olması da önemli bir etken.

Bu tabloyu değiştirmenin yolu nereden geçiyor peki?

Cüneyt Yılmaz’a göre, çözüm çok basit. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube’de yeni kurulan LGBTİ+ Hakları Komisyonu’nda yer alan Cüneyt, “Medyada eksik olan şey biraz rahatlık bence. Sürekli kızgın ve silahlı adamlar görüyoruz dizilerde. Haberlerde gerginlik, cinayet kavga, işyeri basma, esnaf dövme haberleri var. Bu gerginliği ortadan kaldıracak şey tabi ki bizim şugariyetimiz. Biraz bize bakıp bizimle ilgili haberler yapsalar, biraz bize ekranlarda yer verseler ülkecenek rahatlayacağız” diyor.

LGBTİ+’lar nasıl bir medya istiyor?

Görüşlerine başvurduğumuz LGBTİ+’ların, medyada ne görmek istedikleri, bu tabloyu değiştirmek isteyen gazetecilerin neler yapabileceğini de gösteriyor.

Cüneyt Yılmaz: Haberlerde eşcinsel evlilik, evlat edinme, LGBTİ+ öğretmenlerin öğrencilere verdiği toplumsal cinsiyet eşitliği haberlerini görmek isterim. Kalabalık onur yürüyüşlerini görmek isterdim. Trans katillerinin yüzlerce yıl ceza aldığını görmek isterim. Ve kadınların ve herkesin özsavunma haberlerini görmek isterim.

Yasemin Bahar: Hak ihlalleri okuyacaksam sansasyon gazeteciliğine maruz bırakılmadan okumak isterim. Sadece hak ihlalleri haberleri değil, günlük hayatlarımızı ve deneyimlerimizi paylaştığımız köşe yazısı vb. içerikleri de görmek isterim. Ayrıca başarılarımızın kutlanmasını da okumak isterim. Yani biraz daha gullüm ve moral isterim. Son olarak aynanın bize değil topluma tutulduğu; ayrımcılıkların çok boyutlu ve kesişimsel şekillerde bizi nasıl etkilediğini ve nasıl değişebileceğini okumak isterim.

Cem Öztürk: Ben artık medyada LGBTİ+’ların hayatlarını, başarılarını, hayallerini, mutluluklarını da içine alan bir çeşitliliği görmek istiyorum. Bu gibi içerikler sansürlenen ve kriminalleştirilen lubunyalar için gerçekten destekleyici ve güçlendirici olabiliyor.

Defne Güzel: LGBTİ+’ların maruz bırakıldıkları hak ihlallerini ve LGBTİ+’ların hak mücadelesini görünür kılan bir medya isterdim. Medyada LGBTİ+’ların suçlu, sapkın, hasta ya da günahkâr olarak değil başarılarıyla ve öyküleriyle yer almasını isterdim. LGBTİ+’ların gündemini toplumun gündemi olarak benimseyen ve nefret dili kullanmayan bir medya olmasını isterdim.

Rapordan kısa kısa

  • Yazılı basında yayınlanan 4.011 metnin incelediği araştırma sonuçlarına göre; LGBTİ+’ları konu edinen metinlerin %43’ü (1.707) hak haberciliği kapsamında değerlendirilebilir. Bütün metinlerin yarısından fazlasını (%57) oluşturan 2.273 metinde ise LGBTİ+’ların temel haklarının ihlal edildi, nefret söylemi ve/veya ayrımcı dil kullanıldı ya da metinler LGBTİ+’lara ilişkin önyargıları besledi.
  • Hak ihlali alt kategorilerinde ayrımcı dil, LGBTİ+ kimliklerin suç, hastalık, sapkınlık, ahlaksızlık ya da günah olarak gösterilmesi, nefret söylemi, nefret suçu ve ifade ve örgütlenme özgürlüğünün ihlal edilmesi öne çıkıyor. 2021 yılında 2.161 haber, söyleşi ve köşe yazısında LGBTİ+’lar ayrımcı bir dille temsil edildi. Bu, 2021’de yayınlanan bütün içeriklerin %54’ünü oluşturuyor. Bütün metinlerin %31’ine tekabül eden 1.249 metinde nefret söylemi tespit edildi. 1.148 metinde ise LGBTİ+ kişiler ya da dernek, kurum ve kuruluşları hedef gösterilerek nefret suçu işlendi.
  • Nefret söylemi ve/ya ayrımcı dil içeren metinlerin başlıkları incelendiğinde en çok kullanılan kelimenin “İstanbul” olduğu (145 kere), hemen ardından “Sözleşmesi” kelimesinin (99 kere) geldiği görülüyor. Boğaziçi, 79 kere kullanılarak İstanbul Sözleşmesi’ni takip ediyor. Bu durum; 2021’de LGBTİ+’lara nefret söyleminin en çok İstanbul Sözleşmesi ve Boğaziçi Üniversitesi’ndeki kayyum rektör protestolarına ilişkin haber, köşe yazısı ve söyleşilerde üretildiğini gösteriyor. Geçtiğimiz yıllardaki araştırmalarımıza paralel bir şekilde, nefret söyleminin siyaset eliyle medyada kendisine yer bulduğunu söyleyebiliriz.
  • Öte yandan, nefret söylemi içermeyen haber, söyleşi ve köşe yazılarına bakıldığında en çok yinelenen kelime öbeğinin “Kadın ve LGBTİ” olduğunu gözlemledik. Bu durum, nefret üretmeyi yayın politikasına dönüştüren gazetelerin LGBTİ+’ları adıyla sanıyla hedef gösterirken; hak haberciliğine veya LGBTİ+’ların haklarına saygı göstermeye gayret eden gazeteler açısından LGBTİ+’ların “ve” ekiyle eklendiğini ve yayın politikalarının merkezinde yer almadığını bir kez daha gösteriyor.
  • 2021 yılında LGBTİ+ içerikli haber ve köşe yazıları en çok İstanbul’da yayımlanan yerel medya organlarında kendisine yer bulabildi. İstanbul’u Bursa ve Trabzon takip etti. LGBTİ+’ları sayfalarına taşıyan yerel gazetelerin en çok yayınlandığı 10 il sırasıyla İstanbul, Bursa, Trabzon, İzmir, Konya, Kocaeli, Çanakkale ve Ankara’ydı.
  • Yaygın medyada 2021 yılında LGBTİ+’ların yer aldığı 2.103 haber, söyleşi ve köşe yazısı yayınlandı. Yayınladıkları haber, köşe yazısı ve söyleşilerin ayrımcılık, nefret söylemi, önyargı veya LGBTİ+’lara yönelik herhangi bir hak ihlali içerip içermediğine bakılmaksızın LGBTİ+’ları sayfalarına taşıyan ilk 10 gazete sırasıyla Yeni Akit, Cumhuriyet, BirGün, Evrensel, Aydınlık, Hürriyet, Gazete Pencere, Milliyet, Milat ve Yeni Şafak. İlk 10’da yer alan gazetelerden Yeni Akit, Aydınlık, Milat ve Yeni Şafak’ın ürettiği neredeyse tüm içeriklerde ayrımcılık veya nefret söylemi yer alırken; Cumhuriyet, BirGün, Evrensel ve Gazete Pencere hak haberciliğinde öne çıkıyor.

Raporun tam metnini şu sayfada bulabilirsiniz.

Yıldız Tar

Kapatılan Etkin Haber Ajansı ve Özgür Radyo'da çalıştı. 2014'ten beri KaosGL.org internet gazetesinde yayın yönetmeni olarak çalışıyor. Yoldaş Ben İbneyim, Dönmelere Doyamadık, Patikalar: Resmî Tarihe Çentik kitaplarının yazarı.

Journo E-Bülten