Haber

Küçükkaya-İnce olayı: Gazeteci-siyasetçi ilişkisi nasıl olmalı?

Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın Cumhurbaşkan Adayı Muharrem İnce’nin kendisine attığı mesajı paylaşarak İnce’nin yenilgiyi kabul ettiğini ilân etmesi, gazeteci ve politikacı arasındaki ilişki ve iletişimin nasıl olması gerektiğini gündeme getirdi. Peki akademisyen ve gazeteciler bu işe ne diyor?

24 Haziran seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı olarak yarışan Muharrem İnce, seçim sonuçlarıyla birebir alâkadar olacağına dair beyanlarını sosyal medya hesabında paylaşmıştı. Neydi onlar?

Akılda bunlar ve seçim boyunca yaptığı miting konuşmaları varken sandıklar açıldıktan sonra İnce’den herhangi açıklama gelmemesi tepkilere yol açtı. Bu esnada Fox TV’de yayında olan gazeteci İsmail Küçükkaya Muharrem İnce’ye mesaj atarak sordu:

Küçükkaya: Başkanım, ne diyorsunuz?
İnce: Adam kazandı.
Küçükkaya: Kabul ediyorsunuz? Sizin oy? Yüzde 30?

Akabinde Küçükkaya bu mesajlaşmayı canlı yayında izleyicilerle paylaştı. Bunun üzerine İnce ertesi günkü basın toplantısında şunları söyledi. İsmail Küçükkaya’ya arkadaşça bir mesaj attım. Ama bunu bir siyasetçi yapmamalıdır. Demek ki gazetecilerle dost olunca daha dikkatli olmak gerekirmiş. Hata benim. Özür diliyorum.”

Bu olay “Gazeteci ile siyasetçi dost olur mu?” sorusunun yanında bazı mesleki tartışmaları da gün yüzüne çıkardı: Bir etik hata yapıldı mı? Yapıldıysa niye? Politika sahnesinde gazetecinin sınırları neler olmalı? 

Bu soruları, Gazetecilik Akademisyeni Doç. Dr. Esra Arsan, Üsküdar Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan ve Bianet Eş Yayın Yönetmeni Haluk Kalafat’a sorduk.

‘Gazeteci haber değil ödül peşinde’

Doç. Dr. Esra Arsan.

Esra Arsan, Küçükkaya’nın, seçim gecesi herkesin nefesini tutup sonuçların kesinleşmesini beklediği bir sırada Twitter hesabından “İnce/Özel” başlığıyla Muharrem İnce’nin Whatsapp mesajını paylaşmasını gazetecilik olarak tanımladığını belirtiyor. İnce’nin ise bir gazeteciyle kurduğu samimi ilişkinin yanlış olduğunu kabul ettiğini ve bu anlamda acemi bir lider adayı olarak siyasal iletişim dersinde sınıfta kaldığını söylüyor.

Arsan, İnce’nin söylemini kast ederek “Gazeteciyi suçlamıyor, gazetecilere güvenilmezmiş de demiyor; dost seçmedeki hatasını kabul ediyor. Anlamlı bir özeleştiri” diyor ve şöyle devam ediyor: “Gelelim gazetecilik meselesine: İki tweet atarak, 5N1K’nın ‘neden’i, ‘nasıl’ı olmadan haber yapılan bir gazetecilik alanında yaşıyoruz. Bu ciddi bir tartışmanın konusu. Çünkü gazetecilik ve habercilik artık ülkemizde çok basite indirgendi. Görmediği, ama oradan buradan duyduğu her şeyi habermiş gibi doğrulatmadan sosyal medyada paylaşmak gazetecilik sanılıyor. Duyulan şey doğru olsa bile, olayın bir habere dönüşebilmesi için tamamlanması, yani olan olayın nedenleri ve nasılının da haber içeriğine eklenmesi gerekiyor. Haber kaynağı veya kaynaklardan olayın detaylarının dinlenmesi gerekiyor.”

‘Küçükkaya neden başka soru sormadı?’

Esra Arsan buradan hareketle, gazetecinin politikacıya başka hiç bir soru sormadığına dikkat çekiyor.  Hangi sorular onlar? “Sayın İnce, seçim sonuçlarına ilişkin bir açıklama yapacak mısınız?”, veya “Sayın İnce, bir yorumunuz olacak mı?” gibi… Arsan, bütün bu soruların haberi haber yapacak olan çok önemli detaylar olduğunu ifade ediyor ve devamında bunun aslında ne demek olduğunu açıklıyor:

“Gazeteci bu soruları sorarsa muhtemelen gazeteci olduğu anlaşılacak ve muhtemelen karşısındaki politikacı ‘Aman bunları sakın şimdi yazma!’ diyecek. Aslında gazeteci haber yapma telaşında değil, Mario oyunundaki gibi hoplayarak ödül kapma peşinde. Haber atlatma peşinde. Buna gazetecilik diyenler var. Ben bunun gazetecilik olduğunu düşünmüyorum. Burada kamu yararından ve halkın bilgi edinme hakkından çok, gazetecinin kendi çıkarını düşündüğü kanısındayım. ‘Haberi öncelikli olarak ben vereyim.’ Peki ama, eksik bilgiyle yapılan bir haberin kime ne faydası var? Nitekim gazetecinin Twitter’da yazdıklarını okuyan, ekrandan öğrenen bir grup seçmenin Küçükkaya’yı eleştirmesi de bundan.”

‘Gazeteci kimliğinle mi iletişim kurdun?’

Gelelim ‘dostluk’ meselesine: “Muharrem İnce, İsmail Küçükkaya’ya ‘dostça, samimi bir cevap verdiğini’ söylüyor. Bu nedenle, olaya Muharrem İnce’nin kendisinin de itiraf ettiği ve acı bir dersle öğrendiği ‘gazeteci-haber kaynağı ilişkisi’ açısından bakmakta fayda var. İnce, neden Küçükkaya’yı dostça yanıtladığını düşünüyor? Belli ki İnce ve Küçükkaya bir gazeteci-haber kaynağı ilişkisi boyutunu aşan bir dostluk ilişkisi içine girmişler. Gazetecilik dışı alanlarda ve dost sohbetlerinde bir araya gelmişler. O zaman burada, gazetecinin Whatsapp mesajında sorduğu soruyu nasıl formüle ettiğini görmemiz lazım.”

Gazeteci Küçükkaya, ‘bunu yayınlayabilir miyim’ diye sormamasının nedenini, “Ben gazeteciyim, işim bu” sözleriyle açıkladı. Arsan ise bu yanıtı sorguluyor: “Peki sen karşındaki insanla gazeteci kimliğinle mi, yoksa dost kimliğinle mi iletişim kurdun? Sorunu hangi kimlikle sordun? Karmaşık bir konu. Olayın detaylarını anlayabilmemiz için, mesajlaşmanın başını ve sonunu görmekte fayda var.”

‘Küçükkaya’nın mesajı paylaşması doğal hatta gerekliydi’

Prof. Dr. Süleyman İrvan.

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, gazeteci ile siyasetçi ilişkisinin sorunlu bir ilişki olduğunu daha da ötesi sorunlu bir ilişki olmak zorunda olduğunu belirtiyor. İrvan, gazeteci ile siyasetçinin ya da diğer haber kaynakları arasında daima bir “gazetecilik mesafesi” olmasının meslekî zorunluluklardan biri olduğunu ekliyor ve “Dostluğa, arkadaşlığa dönüşen bir ilişki etik açıdan sorunludur ve öngörülemez sıkıntılara yol açar” diyor.

İrvan, Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin Twitter üzerinden gazeteci İsmail Küçükkaya’ya açıklama yapması ve sonrasında İsmail Küçükkaya’nın bu mesajı canlı yayında paylaşmasının doğal olduğunu söylüyor. “Kaynak, açıklamasının kayıt dışı olduğunu belirtmediği sürece gazetecinin aldığı cevabı toplumla paylaşması doğaldır, hatta gereklidir. Gecenin bir yarısında herkesin merak ettiği bir aday, twitter üzerinden bir özel mesaj atıyorsa ve bu mesajın haber değeri yüksekse, bilinmesinde kamu yararı varsa gazetecinin görevi o mesajı açıklamaktır” diyor.

‘Arkadaşça ilişkiler ihlâl edildiğinde siyasetçiye, ihlâl edilmediğinde gazeteciliğe zarar verir’

İrvan, öte yandan, Muharrem İnce’nin “İsmail Küçükkaya’ya arkadaşça bir mesaj attım, haber olacağını tahmin etmedim” şeklindeki açıklamasını iyi irdelemek gerektiğine dikkat çekiyor:

“Bu sadece siyasetçiler açısından değil gazeteciler açısından da üzerinde önemle durulması gereken bir meseledir. Arkadaşça ilişkiler ihlâl edildiğinde siyasetçiye, ihlâl edilmediğinde gazeteciliğe zarar verir. Kısacası, gazeteci ile haber kaynağı arasındaki ilişkinin ölçüsü temas ve mesafeyi dengede tutabilmektir. Gazeteci her zaman ve her koşulda gazeteci olduğunu akılda tutmalı ve kaynağına hatırlatmalıdır.”

‘Haber patlatma savaşı mesleki erozyona neden oluyor’

Bianet Eş Yayın Yönetmeni Haluk Kalafat.

“Gazetecilik öğrencileriyle sohbetlerimizde ya da derslerine misafir olarak katıldığımda ‘Gazetecinin milliyeti, dini, cinsiyeti olmaz; haberlerinizi biz kalıbıyla yazmayın. Devlet ya da kurumlar adına konuşmayın’ derim.” Gazeteci Haluk Kalafat; Muharrem İnce-İsmail Küçükkaya arasında yaşanan olaydan sonra bu ifadesine şunu ekleyeceğini söylüyor: “Olaylara yakın, haber kaynaklarına mesafeli olun.” ‘Ancak’ diyerek devam ediyor Kalafat: “Gazetecilerin haber kaynağıyla ilişkisi için genel bir kural çizmek olası olsa da; tek tek olaylar üzerinden kesin bir yargıya varmak kolay değil. Tartışılması uzun sürecek bir konu. Çünkü habere ulaşma, habercilik yarışması içinde olma koşulları gazetecileri samimi olmayan, çıkar ilişkilerine dayalı bir ortama götürüyor. Bunu gözardı etmek mümkün değil. Patronun, yayın yönetmeninin, haber müdürünün haber getirmesini talep ettiği gazetecinin yaşadığı baskının boyutları her örnekte farklı boyutlarda olabilir.”

Buna ilave olarak, “Haber ‘patlatmanın’, görüş alınamayan kişiye ulaşmanın habercilik başarısı olarak kabul edildiği bir ortamda var olma savaşının mesleki bir erozyona neden olacağını öngörmemek mümkün değil” diyor Kalafat.

Filiz Gazi

Cumhuriyet Üniversitesi Antropoloji Bölümü mezunu. Marmara Üniversitesi Radyo-TV Sinema’da yüksek lisans yaptı. 'Olmasa' belgesel filminin yönetmeni. Halen belgesel çekmeye devam ediyor. Sendika.org, Bianet, Birgün ve Radikal'de yazdı. JINHA’da çalıştı. Hakikat Adalet Hafıza Merkezi’nde, faili meçhul cinayetlerin dava takibini yapıyor.

Journo E-Bülten