Haber

Kur krizinde sahaflık: Yayıncılıkta çöküş henüz yaşanmadı

Yaşanan kur krizinden etkilenen sektörlerin başında yayıncılık geliyor. Kâğıt maliyetinin ve etiket fiyatlarının yükselmesi okuyucunun rotasını ikinci el kitaba çeviriyor.

Kâğıt krizinin sahafiye kitap piyasasına etkisini sahaflar Journo için değerlendirdi.

‘Bunalım var ama…’

37. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda bir araya geldiğimiz Türkiye Sahaflar Birliği Derneği Başkanı Emin Nedret İşli, “Yayıncılık sektöründe bunalım var ama çöküş henüz yaşanmadı” diyor.

Kırk yıldır bu mesleğini sürdüren İşli, kitap piyasasında ve özellikle TÜYAP gibi büyük bir fuarda sahafiye kitaplara ve ikinci el kitaplara olan ilginin bir parça artmış olduğunu belirterek “Bu ilgiliyi nadirkitap.com gibi sahafiye kitap ve ikinci el kitap satan sitelerde de görüyoruz. Görünür bir artış var. Bu artışın nedenleri arasında kâğıt krizi de bulunuyor ancak kesin bir tespit yapmak için henüz erken olduğunu düşünüyorum” diyor ve ekliyor:

“Yayınevleri, yayın tempolarını yavaşlatmalarına rağmen sürdürüyor Henüz kâğıt krizi etkilerinin tam anlamıyla piyasayı etkisi altına aldığını düşünmüyorum. Etkiyi görmek için biraz daha vakit geçmeli. Kâğıt krizinden önce matbaaya giden ve yeni piyasaya çıkan kitaplar var.”

‘Sahaf ucuz kitap yeri değil’

Basılan kitapların fiyatlarına oranla sahaflardaki kitapların uygun fiyatlı oluşu sahaflardaki satış şansını yükseltse de sahafların sadece ucuz kitap yeri olarak görülmemesi gerektiğini kaydeden İşli, “Sahaf demek nadir, kaliteli, antikaya yakın, ‘unique’ (eşsiz) eserler elinde bulunduran demektir. İmzalı ya da ilk basım bir kitabın yayın piyasasındaki hareketlilikten olumlu ya da olumsuz etkilenmesi söz konusu değil. Bir Orhan Veli imzası bir Cemal Süreya imzası kitabının basılıp basılmadığıyla alakalı değil” diyor.

‘Her bütçeye uygun kitap bulmak mümkün’

Türkiye’de nüfusa oranla kitaba olan ilgilinin eskiden beri az olduğunu belirten Kemal Güllü, on yıldır sahaflık mesleğini sürdürüyor ve okuyucularına ‘İnat Sahaf’ adıyla ulaşıyor.

“Kâğıt krizi şüphesiz ikinci el kitap piyasasını etkiledi. Okuyucular mümkün olduğunca ekonomik kitaba ulaşmak istiyor. Türkiye’deki ekonomik bunalımda maalesef ki kitap öncelikler arasında yer almıyor” diyen Güllü, kâğıt krizinin bir vadede sahaflar için kitap kaynaklarına ulaşmada güçlük yaratabileceğini belirtiyor.

Kâğıt krizini konuşmadan önce kâğıt krizinin neden ortaya çıktığına dikkat çeken Güllü, SEKA’nın kapatılmasının sektörü ithal kâğıda mahkûm etitğini vurguluyor: “Türkiye kağıt fabrikalarını tekrar kurduğunda ve bunu ciddi kârlar gütmeden kamu eliyle yaptığında çok ucuza kâğıt üretilecek ve dolayısıyla kitaplar çok daha uyguna üretilmiş olacak. Günümüzde kitaplar pahalı ancak her bütçeye uygun kitap bulmak hâlâ mümkün. Okuyucular kitaptan vazgeçmesin.”

‘Kâğıt krizi bizim için motivasyon oldu’

Alican Tüfenkoğlu ve Cihat Parıltı, birkaç aydır sahafiye kitap piyasasının içerisinde. Henüz bir dükkâna sahip olmayan ikili her hafta pazar günü Feriköy Antika Pazarında kitaplarını okuyucuya ulaştırıyor. Haftada bir gün tezgâh açmanın yetersiz olduğunu düşünerek sosyal medyada Gezinen Kitap adıyla okuyucularına ulaşmayı hedefliyorlar.

“Kâğıt krizi bizim sahafiye kitap piyasasına girmemiz için bir motivasyon oldu. İnsanların ikinci el kitabı tercih edebileceğini düşündük” diyen Parıltı şöyle devam ediyor: “İşimden memnun değildim ve alternatif yaratmak istiyordum. Okuyucu olarak fena sayılmam, kişisel olarak da kitaplara ilgim var. Kütüphaneme güveniyordum. Aslında neler yapabilirim derken kendiliğinden gelişti.”

Tüfenkoğlu ise, “Kitaptan anlayan insanlarız. Yani hangi kitap iyi, hangi yazar okunur az çok bunlara verecek cevaplarımız vardı. Bir okuyucu olarak kitaplarımıza güveniyorduk. Yoksa bir kitabın değeri nedir, piyasada kaç adet var, ne kadar okunuyor gibi soruların cevaplarını bu işe girdikten sonra öğrenmeye başladık” diye konuşuyor.

‘Evdeki kitapları satarak olmaz’

Peki kütüphanesine güvenen okurun sahafiye kitap işine girmesi mümkün mü?

Bu işi yapmanın en zor yanının kaynak yaratmak olduğunu kaydeden Tüfenkoğlu dükkanda satış yapılacaksa 20 bin civarı kitap gerektiğini anlatıyor: “Biz 80 civarı kitapla bu işe başladık. Pazardaki ilk günümüzden sonra yeniden 80 civarı kitap bulduk. Kısa bir süre sonra yüklü miktarda kitap temin ettiğimiz bir kaynağa ulaştık. Sattığımızın biraz daha fazlasını yerine koyarak ilerliyoruz. Başka türlüsü mümkün değil. Sahaf işinin ‘Evde 200-300 kitabım var, bunları satayım’ gibi bir durum olmadığını net olarak gördük. 200-300 kitap evde 3-4 tane kitaplık kadar ediyor. Bir sahaf için bu miktar yeterli değil. Hele ki sahaf bir mekâna dönüşecekse, dükkanda satış yapılacaksa bu kez 20 bin civarı kitap söz konusu oluyor.”

Parıltı, ise daha yolun başında olduklarını hatırlatarak, kısa süre içinde çok değerli kitaplara ulaştıklarını söylüyor: “Bu konuda mütevazi olamayacağız. Tomris Uyar, Edip Cansever, Melih Cevdet Anday, Oğuz Atay, İlhan Berk, Oktay Rıfat, Atilla İlhan ve Ferit Edgü gibi yazarların birinci basım kitaplarına sahibiz. Kısa süredir bu işi yapmamıza rağmen hızlıca bu kitaplara ulaşabildik. Bu konuda şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Bu kitapları satarken üzülüyoruz da. Daha üzülmemeyi öğrenemedik.”

Seda Karatabanoğlu

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe Cumhuriyet gazetesinde muhabir olarak başladı. 2016 yılından beri bağımsız gazeteci olarak çalışıyor. Ulusal ve uluslararası basın kurumları için yazı ve video haberler hazırladı. Dış haber odaklı Dünya Podcast’in kurucusu.

Journo E-Bülten