Darbe girişiminin ardından ilân edilen OHAL kapsamındaki bir KHK ile 12 televizyon kanalı ve 11 radyonun kapatılmasının ardından, Basın İlan Kurumu’nun ilân yönetmeliğinde de değişikliğe gidildi. Yeni yönetmelik, gazeteler için önemli bir gelir kaynağı olan Basın İlan Kurumu ilanlarının, gazete çalışanlarına ‘Terörle Mücadele Kanunu’ kapsamında ceza davası açıldığında kesilmesini öngörüyor. Buna göre, Basın İlan Kurumu, gazete yönetiminden dava açılan isimlerin işine son vermesini, verilmediği takdirde ilanları keseceğini bildirecek.
Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliği şöyle:
“Devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü için tehdit oluşturan süreli yayınlar, resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı açısından değerlendirilecek. ‘Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar’ veya ‘Terörle Mücadele Kanunu’na muhalefet’ iddiasıyla imtiyaz sahibi gerçek veya tüzel kişi temsilcileri, ortakların çoğunluğu ya da varsa tüzel kişi temsilcisi hakkında ceza davası açılan süreli yayınların resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı, dava sonuçlanıncaya kadar durdurulacak. Asgari fikir işçileri kadrosunda yer alanlardan bir ya da birkaçı hakkında da benzer bir dava açıldığında, söz konusu çalışanlar 5 gün içerisinde bu kadrodan çıkarılacak, karara uymayan gazetenin resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı durdurulacak.”
Sendika tepki gösterdi
Türkiye Gazeteciler Sendikası yönetmeliğin iptal edilmesi gerektiğini belirterek şu açıklamayı yaptı:
“Basın özgürlüğünün bu kadar ayaklar altına alındığı, yazan, laf söyleyen neredeyse her gazeteci hakkında davaların açıldığı bir dönemde böyle bir değişikliğin yapılmasıyla ne hedeflendiği çok açıktır. Birçok muhalif medya kurumunu OHAL KHK’leriyle kapatarak halkın haber alma hakkını gasp eden AKP hükümeti, bu yönetmelik değişikliğiyle kapatılmayan kurumları da ekonomik olarak yıpratarak tüm farklı sesleri susturma amacını taşımaktadır.
Bu değişikliğin temelinde iktidara muhalif olan her gazetenin resmi ilan hakkının gasp edilerek yandaşa aktarılması yatmaktadır. Devletin kaynaklarının tek bir kesime aktarılması medyayı güçlendirmeyecek, basın özgürlüğünü tamamen ortadan kaldıracaktır.”
‘Devlet bizim paramızla gazetelere sansür uyguluyor’
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Doç. Dr. Ceren Sözeri ise resmi ilanların bir süredir zaten cezalandırma aracı olarak kullanıldığını vurgularken, devletin yurttaşların yarattığı kaynaklarla ödül ve ceza mekanizması yarattığını belirtti. Sözeri’nin Journo’ya yaptığı açıklama şöyle:
Resmi ilanlar zaten ne zamandır cezalandırma aracı olarak kullanılıyordu. Basın İlan Kurumu nasıl değerlendirildiğini, kimin değerlendirdiğini bilmediğimiz bir süreçle basın etiğine aykırı haber yaptıkları gerekçesiyle gazetelerin resmi ilanlarını kesiyordu. En çok ceza alanların da hükümetin kendisine “muhalif” diye tanımladığı gazeteler olması maalesef şaşırtıcı değil. Basın İlan Kurumu bağımsız bir kurum değil, doğrudan devlete bağlı, üyeleri de devlet tarafından atanıyor, bu yapısıyla etik gerekçelerle ilan kesme cezası vermesi zaten sansür olarak algılanıyor. Şunu da eklemek gerekir ki Basın İlan Kurumu son yıllarda resmi ilanların hangi gazetelere ne kadar dağıtıldığı ile ilgili bilgi vermiyor. Bununla ilgili Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde yapılan son başvuru “ticari sır” gerekçesi ile reddedildi. Devlete bağlı bir kurumun nasıl ticari sırrı olabilir? Yapısı ve çalışma biçimi zaten eleştirilirken son dönem artık demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından şeffaflıktan da vazgeçildi.