Dikkat: Bu yazı sürpriz kaçıran içermektedir!
Narcos, henüz iki sezon yayınlanmasına rağmen izleyiciler tarafından en çok konuşulan ve tartışılan dizilerden biri haline geldi. Tartışılmasındaki en önemli etkenlerden birincisi oyuncu performansı, ikincisi Escobar’a dair yansıtılanların doğruluğu, üçüncüsü soundtrackleri, dördüncüsü ise Escobar’ın kendisi.
Escobar’ı canlandıran Wagner Moura gözümüze hiç de yabancı değil. Kendisini, Türkiye’de de hayran kitleleri bulunan Elysium ve Elite Squad gibi filmlerden tanıyoruz. Moura’nın rolünü olabildiğince içselleştirdiğini anlayamamak ve hayran olmamak için, hiçbir şeyden anlamayan biri olmamız gerekiyor. Moura ayrıca daha önce hiç İspanyolca konuşmadığını belirtse de, diziyi izlediğimizde şaşkınlıktan olduğumuz yere çivileniyoruz zira dizide kusursuz bir İspanyolca aksanına sahip. Kendisi Escobar rolü kesinleştikten sonra Kolombiya’ya Medelline’de bir üniversiteye giderek İspanyolca dersleri almaya başlamış. Moura role hazırlık sürecini şöyle anlatıyor: “Bu rol geldiğinde gerçekten çok şaşırdım çünkü fiziksel olarak Pablo Escobar görüntüsünde bir oyuncu değilim. Bir de bunun üzerine dizinin İspanyolca çekileceğini duydum, kendi kendime bu insanlar çıldırmış olmalı dedim. İngilizce olsa en azından aksanlı konuşabilirim ama hayatında tek kelime İspanyolca bilmeyen biri bunun altından nasıl kalkar? diye düşünmeye başladım” diyor ve rolün gereğinin sadece dil öğrenmek olmadığını hatırlatarak devam ediyor. “Hemen Medelline’e uçup iyi bir üniversitenin İspanyolca kursuna yazıldım. Bütün günümü İspanyolca öğrenerek harcamaya başladım ancak karakter gereği kilo da almam gerekiyordu. 4-5 ay boyunca sadece yemek yiyip ders çalıştım ve sonunda 30 kilo alıp İspanyolca’yı çözdüm.” Zaten Moura başka bir röportajında da, “Kendimi ilk defa ses getirecek bir yapım içerisinde hissettim” diyerek rolünün hakkını fazlasıyla verdiğini ispatlamış oluyor.
Bugüne kadar Escobar’a dair kaç film/belgesel yapıldığını tam olarak bilmiyorum ama denk gelip izlediklerim arasında Escobar rolünü en çok yaşayan ve kusursuz bir modelleme yaratan oyuncunun Wagner Moura olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Game Of Thrones’ta harcandıktan sonra bu yapımda gördüğümüze sevindiğimiz bir diğer oyuncu da Perdo Pascal. Pascal, dizide Güney Amerikalılığı çok net hissettiren birkaç oyuncudan biri. Oyuncuların analizini tek tek yapmak oldukça uzun süreceği için, kadronun herkes tarafından çok tanınmadığı halde, hemen hemen kusursuza yakın bir performans sergilediğini söylemek istiyorum.
Narcos yazılıp çizildiği kadar harika, etkileyici ve 2. sezonun sonunda da son dönem dizilerde pek rastlayamadığımız ölçüde görkemli bir kapanışa sahne oldu. Peki gerek senaryosuyla, gerek çekim teknikleriyle ve kurgusuyla ağzımızı açık bırakan bu dizinin baş kahramanını yani Escobar’ın hayatını doğru mu izledik? Film yapımcıları, bu konuda filmin tamamen gerçek olaylar üzerinden kurgulandığını iddia etse de, Escobar’ın gerçek hayattaki oğlu öyle demiyor. Kendisi Facebook sayfasından yaptığı açıklamalarla bazı yanlışları düzeltmiş.
Oğul Escobar, dizideki yanlışlardan birinin amcası Carlos Henao ile ilgili olduğunu söylüyor. Dizide Pablo’nun işlerine yardımcı olarak gösterilen amcanın aslında bu işlerle hiçbir zaman uzaktan yakından alakası olmadığını, mimar olduğu için sadece bir kaç köprü yapımında Pablo’ya yardım ettiğini söylüyor. Dizide Pablo’nun Atletico Nacional taraftarı olduğunu ve zaman zaman radyodan bu takımın maçlarını dinlediğini görüyoruz ancak öyle değilmiş. Oğlunun dediğine göre, Escobar Indipendiente taraftarıymış. Bu yüzden Escobar’ın oğlu senaristleri taşlayarak, onları daha babasının hangi takımı tuttuğunu bile bilmemekle suçluyor. İzleyenler bilecektir, Escobar’ın hapisten kaçışını anlatan bölüm tam anlamıyla dillere destandır. Ancak maalesef gerçekte bu kadar görkemli bir kaçış yaşanmamış. Oğul Escobar’a göre babasının hapisten kaçışı sırasında sadece bir görevli ölüyor. Ayrıca Escobar dizidekinin aksine hiçbir hukukçudan yardım istememiş. Dizideki en büyük hatalardan biri ise Escobar’ın karısı Tata’nın silah kullanımıyla ilgili yapılmış. Meğerse Tata hayatında eline hiç silah almamış ve ateş etmemiş. Dizide Escobar’ın kendisini yakalamakla görevli olan asker Carillo’yu infaz ettiği iyi bir sahne olmasına rağmen, aslında Carillo’yu infaz eden de başka kişilermiş. Diziye bu tür eleştiriler de daha ilk sezon yayınlandığında gelmiş, yapımcılar tarafından her olayın gerçek olmadığı, hikayeleştirmenin de varolduğu cevabını vermişlerdi.
Diziye başlarken Escobar’ın nasıl şahlandığını, kartelini nasıl büyüttüğünü ve hükümdarlığını nasıl ilan ettiğini net olarak görebiliyoruz. Birinci sezonun bitip, ikinci sezonun başlamasıyla birlikte ise dizide maneviyat biraz daha ön plana çıkıyor. Krallığının adım adım çöküşünü, Escobar’ın adım adım nasıl yalnızlaştığını, ailevi yönlerini iliklerimize kadar hissedebiliyoruz. Dizide bir yandan çırpınan bir devrik ve devrilirken daha da hırçınlaşan bir lider, bir taraftan da eskiden Escobar’ı çok sevdikleri halde artık adalet peşinde koşan ve bunu sağlamak için de her yolu deneyen bir halk görüyoruz. Diziyi kimi çevreler, Escobar gibi birinden kahraman yaratma peşinde olmakla suçlayıp eleştiriyor. Ancak ben bu fikre kapılmıyorum. İnsanlar olarak kaybetmeye yüz tutan empati yeteneğimiz, bizleri her şeyi kör bir bakış açısıyla görmeye iterken, olayların altyapısında yatan klikleri görmemizi de engelliyor. Escobar’ın yaşadığı dönemde, Kolombiya dünyanın en çok cinayet işlenen ülkesi olmasına rağmen Escobar’ın gücünden, hırsından ve yoksul Medellin’den çıkarak zirveye gelmesinden etkilenen insanların sayısı da oldukça fazla. Dizide örneğin, Kolombiya’nın FBI’ı diye anlatılan polislerle ilk kez yüzyüze gelmesine rağmen her birine tek tek isimleriyle hitap edip, hitap etmekle de kalmayıp her birinin özel hayatlarını yüzlerine söylemesi inanılmaz ve Escobar’ın gücünü kanıtlayan bir sahneydi.
Dizi müziklerinin bestecisi, Berklee eğitimli, Robocop’un müziklerinden tanıyacağımız, Brezilyalı Müzisyen Pedro Bromfman. Müziklerin çok samimi olduğunu ve kendime hemen Narcos playlisti hazırlayıp keyfini çıkarmaya başladığımı söyleyebilirim. Ayrıca şarkıların iki farklı kapak tasarımıyla plak haline getirildiğini de hatırlatmakta fayda var.
Narcos’un eleştirilebilecek birçok noktası olsa da, görkemli bir yapım olduğu görüşü daha ağır basıyor ve Netflix’in yılın sürpriz dizilerinden biri olduğu bir gerçek. Milyonları ekran başına kitleyen Narcos, bu başarısı sebebiyle 3. ve 4. sezonunun anlaşmalarını çoktan yaptı bile. İkinci sezonda Escobar’ı kaybettik ama, bir sonraki sezonda da uyuşturucu kartellerinin daha derinine gireceğiz gibi duruyor.