Haber

Türkiye’ye nükleer santrali zan altındaki şirketler yapacak

Enerji yatırımları AK Parti iktidarlarının en çok tartışılan ekonomi uygulamalarından biri. Nükleer enerji için gerçekleştirilen uluslararası anlaşmalar ve bu anlaşmaların içeriği, Türkiye’de zaman zaman tartışma konusu olsa, gündeme getirilmeyen pek çok nokta var. Bunlardan en önemlisi de, şu sıralar Türkiye’de nükleer santral yapacak olan şirketlerin geçirdiği soruşturmalar.

Türkiye’nin ilk nükleer santralini Mersin Akkuyu’da Rus devlet şirketi Rosatom’un kurduğu Akkuyu Nükleer A.Ş. yapmak istiyor. 20 milyar dolara mâl edilecek santralde toplamda 4800 MW’lık dört reaktör kurulması planlanıyor. İkinci nükleer santral ise Sinop İnceburun’da kurulmak isteniyor. Toplamda 4480 MW’lık dört reaktörü olacağı belirtilen santralin yapımını Japon Mitsubishi Heavy Industries, Itochu Corp. ve Fransız GDF Suez 22 milyar dolar bedelle üstlenmişti. Reaktörleri, Mitsubishi Heavy Industries (MHI) ve Fransız Areva şirketi imal edecek. Türkiye, üçüncü nükleer santral için de ABD’li Westinghouse ve Çin devlet şirketi Chinese State Nuclear Power Technology Corp. (SNPTC) ile anlaştı.

Türkiye krizdeki nükleercilere pazarlanıyor

Son 20 yılda hep konuşulan ancak bir türlü hayata geçirilemeyen nükleerde 3. jenerasyon reaktörlerle ilgili ciddi sıkıntılar mevcut. Bu sorunlar, üç nükleer santral yapma planı bulunan Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Zira, Rosatom’un VVER 1200, MHI ve Areva’nın yapacağı Atmea-1 ve Westinghouse’un AP1000 modelleri dünyanın hiçbir yerinde çalışır durumda değil.

Nükleer santral üreticileri, küresel enerji piyasalarında yaşanan değişimler, yenilenebilir enerji maliyetlerinin azalması gibi faktörlerle pazar kaybediyor. Mevcut piyasa dengeleri içinde istediği pazar büyüklüğünü elde edemeyen nükleercilere Türkiye gibi ülkeler pazarlanıyor.

Akkuyu’nun Rusya’daki ikizi arızalandı

Akkuyu Nükleer Santrali’nin ikizi olarak gösterilen Rusya’daki Novovoronezh Nükleer Enerji Santrali’nde kurulan reaktör örneğinde arıza meydana geldi. Ağustosta deneme çalışmalarına başlanan VVER 1200 tipi reaktör tam kapasite iki hafta çalıştıktan sonra arızalanınca, reaktörün çalışmaları durduruldu. Oysa, bir yıl önce Novovoronezh Nükleer Santrali Genel Müdürü Vladimir Povarov, Akkuyu’ya kurulacak nükleer santralinin dünyanın “en sağlam, modern ve güvenli santrali” olacağı garantisi vermişti.

VVER 1200 modeli, AB Nükleer Güvenlik Yönetmeliği’ne uymadığı için sertifika ve lisans alamadı. Bu modelin inşası aslında ilk olarak Bulgaristan’ın Belene kentinde başlatıldı ancak Bulgar Hükümeti bu santralin inşasını birkaç yıl önce iptal etti.

Fransa ve ABD’deki nükleer soruşturmaları

Finansal sorunlarla başı dertte olan Areva Grubu’nun 2015’te teknik iflasından sonra Fransız hükümeti, reaktör inşa eden üniteyi devlet şirketi EDF Suez’in bir alt kuruluşuna devretti. Buna rağmen EDF, Areva’nın çok pahalıya mâl olan Finlandiya macerasından kaynaklanan milyarca avroluk taahhüdü üstlenmeyeceğini açıkladı.  2005’te Areva-Siemens konsorsiyumu tarafından yapımına başlanan Olkiluoto-3 reaktörü, güvenlikle ilgili yaşanan gecikmeler sebebiyle Finlandiya’nın başına bela olmuştu. 2012’de Atmea-1 reaktörünün ana güvenlik özellikleri onaylandı ancak, Fransa Nükleer Güvenlik Otoritesi daha sonra bu onayın geniş kapsamlı teknik inceleme barındırmadığını kaydetti. Finlandiya’nın nükleer düzenleyici kurumu STUK da, güvenlik açıklarının bir türlü giderilememesi nedeniyle santralin faaliyete geçmesine izin vermedi. Açılışı defalarca ertelenen santralin maliyeti 3,2 milyar avrodan 8,5 milyar avroya çıktı. Gecikme nedeniyle Finlandiya tahkime gitti, Areva ile mahkemelik oldu.

Areva, mali sorunlarla uğraşırken, Fransa’nın Bağımsız Nükleer Güvenlik otoritesi ASN, mayıs ayında Areva’nın Flamanville Le Creusot fabrikasında ürettiği reaktörlere ilişkin tam 400 uygunsuzluk tespit edildiğini açıkladı. Sinop’a yapılmak istenen Atmea-1 tipi reaktör, uygunsuzluk tespit edilen reaktör tipinin bir alt versiyonu.

Hindistan ayrıntılı bilgi istedi ya Türkiye?

Le Creusot’da üretilen parçaların dünya çapında güvenlik tehdidi oluşturup oluşturmadığına yönelik ABD’de inceleme başlatıldı. İncelemelerde, Le Creusot çalışanlarının, satılan yüzlerce parçadaki imalat hatalarını gizlediklerine yönelik dosyalara ulaşıldı. 1960’lardan bu yana üretilen 6000 civarında parçanın tek tek elle kontrol edilmesi kararı alındı. Nükleer Düzenleme Komisyonu (NRC) ABD’de Le Creusot’da üretilen parçaların kullanıldığı dokuz nükleer santral tespit etti.

Bu gelişmelerin ardından Hindistan hükümeti, ülkelerine nükleer santral kurmayı önermiş Fransız EDF’ten ve ABD’li Westinghouse’tan, gelişmelerle ilgili ayrıntılı bilgi sunmasını istedi. Hükümet yetkilileri, her iki şirketin de -genel çerçeve anlaşmalarının imzalanabilmesi için- reaktör tasarımlarıyla ilgili referans üretiminin hâlâ hazır olmadığını açıkladı. Türkiye’nin bu soruşturmalarla ilgili bilgi talep edip etmediği henüz bilinmiyor.

Sinop’a Areva ile santral inşa edecek Mitsubishi, Japonya dışında hiç nükleer santral inşa etmemiş ancak, pek çok nükleer santrale ihracat yoluyla ekipman sağlamış. ABD’deki San Onofre santralinin kapatılmasının en önemli nedenlerinden biri, Mitsubishi’nin ürettiği bir ünitede meydana gelen sızıntı. ABD Nükleer Denetleme Komisyonu, Mitsubishi’yi hatalı bulmuş, şirket de tasarım hatalarını kabul etmişti. San Onofre’nin sökülmesi 20 yıl sürecek ve toplam 4.4 milyar dolara mal olacak.

Westinghouse ve SNPTC’nin önerdiği AP1000 tipi reaktörünün uluslararası normlara uygunluk kabulü ise daha 28 Ekim 2015’de yapıldı. İlk uygulamanın Çin’de Sanmen Nükleer Santrali’nde hayata geçirilmesi planlanıyor.


Yorum

Özetle, Türkiye nükleercilerin dünyadaki yeni deneme tahtası olurken, bir yandan da şaibeli nükleer endüstrinin aklanmaya çalışıldığı bir ülke haline geliyor. Enerjisinin büyük bölümünü nükleerden elde eden ülkeler bile, gelecek planlarını nükleerin payını azaltmak hatta sıfırlamak ve yenilenebilir enerjiye yönelmek, enerji arzında çeşitlilik yaratmak peşinde. Türkiye ise riski ve maliyetli yüksek, yapımı uzun yıllara dayanan, atık problemi çözülmemiş, üstelik dışa bağımlılığı arttıracak nükleerde ısrar ediyor.

 

Pelin Cengiz

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'nden mezun. 24 yıldır çeşitli dergi, gazete ve TV'lerde ekonomi gazeteciliği yapıyor. 2009'dan bu yana ağırlıklı olarak iklim değişikliği, ekoloji, enerji politikaları alanlarıyla ilgileniyor. Açık Radyo'da Ekonomi&Ekoloji adlı haftalık programı var.

Journo E-Bülten