ÇİÇEK TAHAOĞLU – BEYZA KURAL
Gazetecilik her zaman bir “erkek mesleği” olarak görüldü, belki de öyle olması istendi. Kadınlar bu eril rekabet ortamında her ne kadar pes etmeden habercilik yapmaya çalışsa da, yukarıdaki cam tavan bâki kaldı. Görünmez olduğu düşünülen bu “cam tavan”, kadınların penceresinden bakıldığında çelik kadar sert ve gece karanlığındaki fosforlu tabelalar kadar belirgindi…
“Abartıyorsunuz” diyenlere rakamlarla geliyoruz. Türkiye’de ulusal yayın yapan 26 gazete, 18 gazetenin web sitesi ve 14 internet haber sitesinin künyelerini inceledik. Açıkçası kadınları saymak hiç zor olmadı, hesap makinesine bile gerek kalmadı. Bu üç grubun künyelerindeki kadın oranı, yüzde 30’u bile bulmuyor. Gazetelerin yüzde 15’inin künyesinde bir tane bile kadına yer verilmiyor. Yönetici kadrolarda bu oran gittikçe düşüyor. Gazetelerde hiç kadın genel yayın yönetmeni yok. Sadece yedi gazetenin kadın yazı işleri müdürü var. Bu bile bir kazanım gibi görünüyor.
Kadın oranları geleneksel medyadan yeni medyalara doğru artıyor. Evet, en çok kadın genellikle sigortasız, güvencesiz ve en düşük maaşların olduğu internet medyasında çalışıyor.
Üstelik cinsiyet eşitsizliği, anaakım medyaya özgü bir durum değil. Alternatif medya, bu konuda anaakımın yolundan gidiyor.
KADINSIZ BASIN
Gazetenin künyelerinde yer alan 307 isimden 58’i kadın. Bir başka değişle erkek oranı yüzde 81, kadın oranı yüzde 19. Karar alma yetkisi olan pozisyonlara baktığımızda kadınların oranı iyice düşüyor. Yazılı basındaki yönetici kadroların sadece yüzde 11,6’sı kadın, ki bu kadınların önemli bir bölümü yönetici yardımcısı olarak çalışıyor ve zaman geçse de bu oranlar değişmiyor. Kadınların Medya İzleme Grubu MEDİZ’e göre, 2008’de yazılı medyanın yönetici kadrolarında kadın oranı yüzde 10 idi. Görüldüğü gibi yedi senede medyada kadın erkek eşitliğinde dikkate değer bir ilerleme yok.
“Gazetecilik, son 20 yılda karmalaşma eğilimi gösterse de yöneticilik söz konusu olduğu anda ortalık erkekler kulübüne dönüyor. Mevcut siyasi iklim de medyada kadınların eşit koşullarda çalışmasına engel. Başbakan veya Cumhurbaşkanı’nın uçaklarına bakın: Kaç kadın o kareye girebildi?“ (M. Evin)
Yazılı basında kadın oranının görece yükseldiği tek pozisyon ise yüzde 28,7 ile bölüm müdürleri. Ancak magazin, yaşam ve kültür-sanat bölümleriyle gelen bu artış farklı bir cinsiyetçilik mekanizmasına işaret ediyor. Doç. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver, “Kadınların/erkeklerin daha yakın/yatkın oldukları varsayılan alanlar”a dikkat çekiyor, “Bu alanların ayrıştırılmasının kökeninde yine ‘kendinden ayrımcı’ bir zihniyet var” diyor.
Medya künyelerinde dikkat çekici bir nokta, dış haberler müdürleri arasında kadın sayısının çokluğu. Dış haberler müdürlerinin yüzde 44,4’ünü kadınlar oluşturuyor. Bunun nedeni ise, kadınların yabancı dil konusunda daha yetkin olması ya da dış haberlerin Türkiye’de pek de önemsenmemesi olabilir.
ANKARA HAVASI
“Yayın yönetmenliği için genellikle Ankara geçmişi aranıyor. Ankara gazeteciliğinin merkezinde de çoğu erkeklerden oluşan Meclis, Genelkurmay, bakanlıklar ve ihaleye koşan iş insanlarıyla, bürokratlarla ilişki kurmak var. Yani sıkıcı, bir o kadar düğmeleri ilikli, lacivert bir ortam! Bu açıdan Ankara’da gazetecilik yapan nice parlak kadın gazeteci de yükselemez.” ( M. Evin)
17 gazetenin Ankara temsilcilerinden yalnızca biri kadın. Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü verilerine göre, televizyonlarda sadece iki kadın Ankara temsilcisi var.
NEDEN WEB?
Kadınların oranı gazetelerin web sitelerinde artıyor. Kadınların kendine en çok yer bulabildiği mecra internet medyası. 14 sitenin künyesindeki isimlerin yüzde 38,3’ü kadın. Genel yayın yönetmeni olan sekiz site var, bunların dördü kadın. Yönetici kadrolarda kadın oranı yüzde 27,7.
Yine de bu küçük artışın eşitlikçi bir anlayışın sonucu olduğunu söylemek zor.
“Bu alanlarda çalışma koşulları genellikle güvencesiz oluyor; yani ciddi sözleşmelere dayanmayan, işin kalıcılığına, sürekliliğine pek de güven olmayan alanlar. Feminist iktisatçıların çalışmaları ortaya koyuyor ki, bir meslekte kadınların çoğalmasının iki nedeni (ve aynı zamanda da sonucu) vardır: Ücretler azalmıştır ve mesleğin itibarında düşüş vardır.” (Hülya Uğur Tanrıöver)
Künyesinde editörlere yer veren 12 sitede kadın editör oranı yüzde 43. Güvencesizlikle en çok karşılaşan muhabirlerin isimlerine ise yalnızca altı site yer veriyor. Yüzde 34,2 olan kadın muhabir oranına, künyelere yansımayan isimleri de eklediğimizde kadınların güvencesiz kadrolarda daha çok yer aldığını söyleyebiliriz.
Tabii bir ekleme yapmak şart: “Şu anda internet gazeteleri belki yeterince yaygın ve itibarlı değiller ama giderek olacaklar. Hazır çoğunluk elindeyken kadınlar bu alanı sakın bırakmasınlar.” (H. Tanrıöver)
CAMI KIRINCA…
Sayıları çok olmasa da cam tavanı aşan kadınlar da var elbette. Ancak engeller bir tavanla bitmiyor. Söz, Türkiye’nin ilk kadın genel yayın yönetmeni Nurcan Akad’da:
“Yazı işleri müdürü olduktan sonraki ilk birinci sayfa toplantısında, manşet üzerinde tartışırken fikrimi söylediğimde, masanın etrafındaki erkeklerden biri yanındaki diğer erkeği diziyle dürtüp, başını da benden yana alaycı bir biçimde kıvırırken bir kaşını da yukarı kaldırmıştı. ‘Bak, bunun da bir fikri varmış’ demek istiyordu. ‘Ne yaptığınızı gördüm, bu yaptığınız çok ayıp’ deyince nasıl şaşırdığını bugün bile gülerek hatırlıyorum.”
Cam tavanın aşınca sadece ciddiye almama tavrıyla değil, “kadın halinizle” cam tavanı nasıl aştığınızın sorgulanmasıyla da karşılaşıyorsunuz.
“Yükselen bir kadınsa hakkında çok konuşulur, eleştirilir, çekiştirilir. Nedense erkeklerin yükselmek için yaptıkları numaralar ve ezip geçtikleri insan sayısı -herhalde erkekliğin gereğinden- hiç tartışılmaz.” (M. Evin)
Rakamlarla başladık, rakamlarla bitirelim. Bu haberde sekiz kadının kalemi ama yüzlerce kadının görünmeyen emeği var. Kadınlar haberciliğe devam ettikçe medya da dönüşüyor.
Göksel Göksu / CNN Türk
Hangi pozisyona gelirse gelsin haberin de haberciliğin de peşini, hepimize örnek olacak bir kararlılıkla bırakmamış olan sevgili Mehmet Ali Birand’dan, artık birikimlerimi daha etkin kullanabileceğim bir pozisyon talep ettiğimde, “Ben sahada bu kadar güçlü olan birini oradan alırsam, sana da kendime de kötülük yapmış olurum” cevabı almıştım. Hani bir laf vardır ya, dövdü mü sevdi mi anlayamamıştım doğrusu. İyi olmanın bana nasıl bir getirisi var, iyi ama neyim ben? Omuzlardan biri tavana çarpıyor, diğer omzum yerlerde.
Nurcan Akad / Zete
Karar mercilerindeki erkekler beni yok saymaya devam ettikçe, söz söyleme hakkıma daha fazla sahip çıktım. Kabullenen onlar oldu ama sadece pes ettiler. Bakış açılarını değiştirmeyi başarabildim mi? Hiç sanmıyorum. Bu yapıyı sarsacak tek şey, karar mercilerindeki kadınların sayısının artması. Elbette bu kolay değil. Çünkü erkekler, o çok önemsedikleri iktidarlarını bir kadınla paylaşmaya kolay kolay razı olmuyorlar. Kadınların pes etmeyip haklarını aramaları ve yazı işlerinden uzak tutulmak için kendilerini vitrine çıkaracak köşelere, görevlere hemen razı olmamaları, ısrarlı olmaları gerekiyor.
Michelle Demishevich / T24
Medya patronları, yöneticileri belirlerken önce politik çizgisine ve erkek olmasına dikkat ederler. Kadınlar hep son seçenektir. Hele LGBTİ ise bu neredeyse imkansız. Düşünsenize, beni bir haber müdürü ya da genel yayın yönetmeni yaparlar mı? Ama biz kadınlar bize verilenle yetinmeyip daha fazlasını istedikçe, dayanışma içinde oldukça erkek medyanın üstesinden geliriz. Cam tavanlar yıkılmak içindir şekerim!
Mehveş Evin / Milliyet
Şahsen 2000’lerde cam tavanı zorlayabilen birkaç kadın gazeteciden biri oldum, birkaç yıl Akşam gazetesinin yayın koordinatörüydüm. Ancak daha ötesinin olamayacağını anladım, çünkü:
- Yayın yönetmenliği, gazetecilikten ziyade patronları, reklamvereni idare etmeyi de içeriyor. Bunda ne başarılı ne de hevesli oldum.
- Ankara’nın karanlık koridorlarında dans etmek hiç bana göre değil.
- Yayın koordinatörlüğü, yayın yönetmeninin dadılığını ve sevmediği işleri yapıp son söz sahibi olmamak demek. Sağ olun, ben almayayım!
Medyanın hali, kadınların beklentilerine ve hedeflerine de şekil veriyor. Gazeteci Burcu Karakaş “Mesleğe başlarken aklımda hiçbir zaman, bir gün yönetici konumuna geleceğim ihtimali olmadı” diyor.
Burcu Karakaş / Milliyet
Görünmez ya da gözünüze sokulacak şekilde erkek dayanışması dediğimiz barikat hep var. Açıkça dillendirilmese de toplumun genelinde olduğu gibi medyadaki erkeklerin de “Ne işin var yazı işlerinde, otur evinde çocuk bak” düşüncesi taşıdığını düşünüyorum. Siz medyada bir kadın olarak en fazla işini iyi yapan bir çalışan olabilirsiniz, bu da sizi takdir etmeleri ve hatta “Aferin kızım” tonlamasıyla başınızı okşamaları demektir. Ancak o barikatı aşmaya çalıştığınızda, dikkat! İşte o cam tavan o zaman üstünüze yıkılabilir!