Perakendecileri, iş geliştiricileri, teknoloji firmalarını ve tedarikçileri bir araya getirip iki gün boyunca network kurma imkânı sağlayan; fuar, konferans ve toplantılarla katılımcıların iş modellerini geliştirmesi için fırsat sunan Perakende Günleri’nin bu yılki teması perakende sektörüne dair yeni trendleri ve başarılı kurumların deneyimlerinin aktarılması oldu.
Dünyada başarmak Türkiye’de başarmaktan daha kolay
Kurulduğu günden bu yana, hızlı büyüme modeli gösteren ve 22 ülkede faaliyet gösteren Simit Sarayı’nın Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kavukcu, Perakende Günleri kapsamında konuşmasını gerçekleştirdi. ‘Global Markamız: Simit Sarayı’ konuşmasında Türkiye’den yurtdışı pazarına açılmayı söz etti:
“Şu an 11 bin çalışanım var. Ama ben hep şunu söylüyorum. Biz dünyadaki markalardan neden daha iyi olmayalım? Herkese de yurt dışına açılmayı tavsiye ediyorum. Türkiye’de başaran her marka, yurtdışında çok daha rahat başarabilir. En zor Pazar Türkiye pazarı. 22 ülkede satış yapıyoruz. Bugün ciromuzun yüze 65’ini yurtdışından yapıyoruz. Biz şunu duymak istiyoruz: ‘Simit başardıysa biz de başarırız.’ Herkesin başarmasını istiyoruz. Korkmayın, cesaret edin.”
2018’de perakendenin önemi çok daha iyi anlatılmalı
TAMPF Yönetim Kurulu Başkanı Kubilay Özerkan, ‘2018’e Doğru’ başlıklı oturumda perakendeye dair verilere değinerek, sektörün durumunu ve 2018’e dair çizelecek yol haritasına dair tespitlerde bulundu:
“Bir ay evvel P,perakende ile ilgili 2016 verileri TÜİK tarafından revize edildi. Türkiye’de perakende büyüklüğü 830 milyar. Bugün perakende sektörü Türkiye’de istihdamda hizmet sektörü içinde birinci. Hem perakendeyi hem Türkiye’yi konuştuğumuzda gelecek yıla dair öngörüde bulunmak zor.”
Türkiye’de gelecekle ilgili tahminlerde bulunacak birisinin çok dikkatli konuşması lazım. Özellikle seçim öncesi dönemlerde perakende ile ilgili düzenlemeler, yönetmelikler ve yasa istekleri çok çok artmış. 2019’da bir seçim olacağını düşünecek olursak, büyük ihtimalle, 2018 hem perakendenin hem de organize perakendenin Türkiye’ye olan önemini çok daha iyi anlatmamız gereken bir yıl olabilir. Büyük ihtimalle asgari ücret, dolar bunlar sık konuşulacak. Maliyetlerin artma eğilimi olduğu bir ortamda, AKUT’un maliyet kontrol projeleri çok çok önemli olacak.”
Sorulara göre pazarlama anlayışı
Dünya pazarlama sektöründe, yeni bir dönemi beraberinde getiren nöro pazarlamanın öncüsü Patrick Renvoisé ‘Beynin Satın Alma Düğmesini Keşfedin’ oturumunda, satış ve alış aşamalarında beynin nasıl karar aldığını anlattı:
“Alışverişe karar verenler birinci beyni kullananlardır. Bu beyin karar verme biçimlerimizde etkili oluyor. Hızlı beyin ani kararlar verebileceği için bizleri hatalı kararlar vermeye itebilir. İkinci beynimiz daha sağlam kararlar verebiliyor. Geleneksel pazarlamada tüketiciye ‘ne istiyorsun?’ diye sorup ona göre pazarlama anlayışı çalışıyoruz. Ancak yanlış soruyu soruyoruz. ‘Nelerden korkuyorsun?’ diye sormak daha doğru.”
“Tüketim kaynaklı büyüme sağlıklı değil”
DNG Danışmanlık’ın CEO’su Fatih Keresteci ve Mavi’nin CEO’su Cüneyt Yavuz, ‘Bir Ekonomist, Bir Perakendeci. Çözüm Nerede?’ başlıkla oturumda, üretime değer vermediğimizi, tüketime yönelik iş modeli izlediğini ve markaların iç ve dış politikalarından şu sözlerle bahsettiler:
Fatih Keresteci: “Biz bu sene tüketimle büyüme modelini tercih ettik ve bunun sonucuyla büyüdük. Ama unutmamakta fayda var üretmediğimiz müddetçe, tüketim kaynaklı bir büyüme sürdürülebilir değil, günün birinde o büyüme modelimizin sınıfta kalma ihtimali çok yüksek. Türkiye ekonomisi yüzde 6 büyüyor, alkışlıyorum, sürdürülebilir mi? Hayır. Kalıcı mı? Hayır. Sağlıklı mı? Hayır. Biz üretmeden katma değer yaratmadan ne yazık ki uzun vadeli ilerleyebilme şansımız ne yazık ki yok.”
Cüneyt Yavuz: “Dışarıda müthiş bir rekabet var. Bunu alt etmenin en büyük yolu, içeride doğru hedeflere toparlamak. Bir marka olarak, vizyon ve misyonumuz ne? Buna uygun davranıyor muyuz? İçeride, ne yapmak istediğimizi hemen ifade edebiliyor muyuz önemli olan bu. Potansiyel enerjimizi içeride kaybetmeden dışarıda rakiplere karşı harcamalıyız.”
Türkiye’nin sınırları ve entelektüel profiller
‘Muhteşem İkili’ başlıklı kapanış oturumunu, Prof. Dr. İlber Ortaylı ve Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan gerçekleştirdi. Arıboğan, sınırlardaki duvarlardan bahsederken, Ortaylı, entelektüel birikim portrelerinden bahsetti.
Geçmişten günümüze tarihsel gelişime, ülkelerin siyasal durumlarının ekonomiye ve dünyaya olan etkilerine ilişkin bilgiler veren Ortaylı ve Arıboğan, katılımcılara yüzyıllardır süregelen tüccarlık serüveninden, Osmanlı İmparatorluğu’nda esnaflığa ve Cumhuriyet tarihinde yaşanan ticari faaliyet ve girişimlere kadar geniş bir yelpazede içerikler aktardı.