Görüş

Sahte haber aracı: Gazeteciler kontrolü Google’a kaptırdı

İnternet dünyasında “sahte haber”, ABD seçimleri ile birlikte popülerleşen bir tartışma konusu oldu. Beklenmedik bir kişinin başkanlığa doğru yükselişi, dikkatleri kullanılan araçlara ve tabii ki sosyal medyaya getirdi. Özellikle Facebook’un “haber” bölümünde çok sayıda “sahte haber” yayınlandığı ve bu haberlerin Trump’a yaradığı [1] iddiaları öylesine önem kazandı ki, hem bu bölümde insan çalıştırmaya son verildi, hem de Mark Zuckerberg açıklama yaptı [2].

Dünya yaklaşık iki yıldır “sahte haber” tartışmasını daha yoğun yaşıyor. Tabii ki yeni bir tartışma değil ve yine tabii ki, online ya da offline ortamda “sahte haber” hep var olacak.

Ama online dünyada yani herkesin veri üretebildiği ve geniş kitlelere/dünyaya açabildiği bu dönemde, sahte haberler daha hızlı ve geniş alana yayılabiliyor. Bu “herkes”, manipülasyon amaçlı kişiler ve topluluklar da olabiliyor.

Durum aslında bir hayli ciddi. Önceleri “trol” denilen kişilerin işe alındığını gördük. Ülkemizden bir örnek olarak; AKP’nin açtığı bir sosyal medya merkezinin bu amaçla çalışacağı duyuldu [3]. Benzer bir hikâye Putin tarafından da geldi [4]. Sonra iş daha da profesyonel hale geldi; İsveç’te ortaya bir “sahte haber fabrikası” çıkarıldığını duyduk [5].

Böylesine bir ortamda, ABD seçim kampanyası sürerken, sahte haberler konusu tartışılmaya başlandı. Facebook, Google bu konuda zor durumda kaldı. Özellikle Facebook çok sayıda sahte haber yayınlamakla suçlandı. Şirket bunun üzerine haber bölümündeki “canlı insan”ları işten çıkarıp, algoritmaya döndü [2].

Avrupa’da sürmekte olan Alman, Fransız, İspanyol seçimlerine yönelik derin “sahte haber korkusu”nu hâlâ okuyoruz [6].

İnternetin nimetlerini ‘algı yaratmak’ için kullanıyorlar

İşte bunlar yaşanırken, geçtiğimiz cuma günü, Google, geçen ekim ayından bu yana ABD ve İngiltere’de başlattığı “gerçekliği kontrol edilmiş makaleler” desteğini şimdi tüm dünyaya açmakta olduğunu duyurdu [7].

“Büyük veri” dünyasında, kaçınılmaz olarak bütün veriler doğru değil. Hatta internetin ve sosyal medyanın fırsatlarını “algı yaratmak” için kullananlar artıyor. Dolayısıyla soru şu: Hangisinin doğru olduğunu nasıl anlayacağız?

Google yayınladığı blog mesajında [7], “fact-checking” (doğrulama) operasyonunu genişlettiğini duyurdu. Bunu şöyle anlatalım; İnternet kullanıcısı Google üzerinden bir konuyu aradığında, aşağıdaki resimden göreceğiniz üzere, “İddia” ve “Gerçek Doğrulaması” diye iki farklı alan görebilecek. Buradaki örnekte, “27 milyon kişi modern köle” haberinin altında “iddia sahibi” olarak “Bob Corker” ismi geçiyor. “Doğrulama Yapan” ise Politifact isimli site ve içeriği “Doğruya çok yakın” bulmuş.

Nihai hakem algoritma

Bunun anlamı şu: Google diyor ki; arama yaptığınız “modern kölelik” konusundaki haberin doğru olduğu pek çok nokta var. Bu haberde, Politifact sitesinden örnek verilmiş ama bu doğrulamayı web üzerindeki herhangi bir yayıncı yapabiliyor. Bunun için Google’dan meta kod almak ve siteye yerleştirmek yeterli oluyor. Ancak kaynaklar ve yöntemler konusunda şeffaf olmak gerekiyor ve kaynakların da düzgün olması gerekiyor. Ya da şiddet ya da nefret söylemi içeren siteler bu tür doğrulama sitesi olarak görülmeyecek.

Gerçi, meta kodu kullanarak sisteme dâhil olmanın tek başına yeterli olmadığı ve yayıncının sisteme dahil olması için “yetkili kaynak” olarak tanımlanması gerektiği kaydediliyor. Bu noktada ise soru şu; yetkili kaynak nedir ve nasıl belirlenir? Google’ın konuyla ilgili blog yazısı [7] bunu açıklamıyor. Sadece algoritmanın nihai hakem olacağı bilgisi veriliyor.

Doğrulanan sayfanın sıralaması değişmeyecek

Arama yaptığınız konuda, Google birden fazla yeri kontrol edeceğinden, her bir yayıncının ulaştığı bilgiler ya da analizi farklı olabilir. Dolayısıyla aynı konuda birbirine ters veriler olabilir. Ya da Google’dan aranan her bilgi için “doğrulama” yer almayabilir. Google doğrulama alan sayfanın sıralamasında bir değişiklik olmayacağını da not ediyor. Bunlar sistemin soru işareti konuları.

Ama Google “doğrulama” bilgisinin insanlara daha bilinçli karar vermeye yardım için sunulduğunu belirtiyor. Yani insanlar belli bir veri hakkında farklı düşünceler olduğunu ya da uzlaşmanın derecesini görebilir. Böylece hangi kaynaklara katılıp katılmadığına karar verebilir. Google yöneticileri bu yeni özellik sayesinde aşırı partizan olan sitelerin verilerinin de doğruluk derecesini ortaya koyacağını gösteriyor.

Gazetecilik üzerinde yeni bir baskı yaratır mı?

Google sahte haber konusuna “ortak aklı” kullanan bir çözüm yaratmaya çalışıyor. Yani iyi bir şey yapıyor. Ama aklımıza “bu tersine çalışabilir mi” sorusu da geliyor.

Malûm Google, Facebook gibi ortamlar gazetelerin okunurluğunu da belirleyebiliyor. Bu da gazetecilik açısından baktığımızda bir sorun yaratabilir.

Kolombiya Gazetecilik Okulu TOW Merkezi Direktörü Emily Bell, 2014 yılında Reuters Enstitüsündeki konuşmasında önemli bir çelişkiye işaret ederek “Artık okuyucuya hangi haberin ulaşacağı konusundaki karar, yayın organlarının verdiği bir karar olmaktan çıktı. Bu konuda belirleyici olan Silikon Vadisindaki bir grup şirket” diyordu [8]. Yani ne okuyacağımıza, ne alacağımıza, ne göreceğimize Google, Amazon, Facebook, Twitter karar veriyor diyebiliriz.

Bu sahte haber önleme mekanizması, bu konudaki sorunları daha da arttırabilir mi? Yani diyelim ki; günün birinde Google ya da onun arkasında yer alacak olan ABD hükümeti, filanca yayınların güvenilirliğini etkileyecek algı belirlemeyi, bu gibi araçlar üzerinden yapabilir mi?

O zaman, çözüm ne derseniz; çözüm eşittir çok seslilik. Google, Facebook, Twitter rakipleri olmadığı için bugün çok seslilik anlamına geliyorsa da, yarın da gelecek mi?

Gazetecilik değişiyor. Ama sektörün kendisi ya da gazetecilerin eliyle değil. Emily Bell’in sözleriyle; “Gazetecilik kontrolü Silikon Vadisine kaptırdı.” Şimdilerde bu daha da ağırlaşıyor gibi.


[1] Donald Trump Won Because of Facebook
[2] Facebook ‘Yükselen Konular (Trending Topic)’ Bölümünde Artık İnsan Çalıştırmıyor
[3] AKP Maslak’ta Yeni Türkiye Digital Ofisi Adıyla Sosyal Medya Ofisi Açtı
[4] Putin’in Troll’ü Dava Açıp, Yaptıklarını İfşa Ederken, Politik Troll’lük Resmen Doğrulanmış Oldu
[5] The secret Swedish troll factory
[6] Russia ‘actively interfering’ with French elections, warns US senator
[7] Fact Check now available in Google Search and News around the world
[8] Gazetecilik, Silikon Vadisine Karşı İnisiyatifi Eline Almalı, Teknoloji Gazeteciliği Özgürleştiriyor ama Kontrolü de Alıyor

Füsun Nebil

1996’dan beri telekom endüstrisinde çalışıyor.
2000’den beri sektörle ilgili yazılar yazıyor.

Journo E-Bülten