Haber

Seda Taşkın davası: Haber yapamamak da suç oldu

İnsan hakları muhabiri Seda Taşkın 22 Ocak 2018’de Ankara’da tutuklandı. İddianamede Taşkın’ın arkadaşına haber bulamamaktan yakınması “örgüt propagandası için arayış içerisinde olmak” diye değerlendirildi. 

Gazeteciliğe Ankara’da başlayan Seda Taşkın, görevlendirildiği Van’da hak ihlâllerini ortaya çıkaran haberler yapıyordu. En son Muş’ta bir haberin peşindeydi. 20 Aralık 2017 tarihinde “hakkında ciddi ihbar var” denilerek gözaltına alındı. Taşkın’ın tutuklanmasını gerektirecek delili bulamamışlardı, onu “adli kontrol şartı” ile bırakmak zorunda kaldılar. Ankara’ya geldi Taşkın, ailesi buradaydı. Ancak, Türkiye’deki yargı sistemi onun peşini bırakmamakta kararlıydı.

Taşkın, 22 Ocak günü Ankara’da yeniden gözaltına alındı. Bitlis Sulh Ceza Hâkimliği, SEGBİS ile ifadesini aldı. Haberlerden oluşan “delil”leri yeterli gören hakim, onu “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutukladı. Taşkın şu an Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor.

Gazeteci Taşkın hakkındaki iddianame Muş Cumhuriyet Savcısı tarafından hazırlandı ve Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Savcı 47 sayfalık iddianamesinde Taşkın’ın “örgüt üyesi” olduğunu ve  “örgüt propagandası” yaptığını ileri sürüyordu.

İddianamenin ana unsurunu, 20 Aralık 2017 günü gelen isimsiz ihbar oluşturuyordu. İhbarı yapan kişi, “Seher Taşkın isimli KCK’lı şahıs, teröristlerle alakalı propaganda videosu çekiyor, gençleri örgütlüyor. Lütfen ilgilenin bu şahısla” demişti.  Gazeteci Taşkın’ın kimlikteki ismi Seher’di. Ancak o Seda ismini daha çok sevdiği için Seher yerine Seda’yı kullanıyordu. Fakat Savcı’nın görüşü o yönde değildi. İddianamede Taşkın’ın Seher yerine Seda’yı kullanmasını “kod isim” olarak gördü.

Aslı Erdoğan suçlaması

Taşkın’ın çalıştığı kurum Mezopotamya Ajansı’nın, 20 Aralık’taki gözaltıyı haberleştirilmesi de delildi Savcı için. Hatta Taşkın’ın çalıştığı kurumun sosyal medya hesaplarındaki içerikleri paylaşması, beğenmesi de “suç” sayılmıştı. Taşkın’ın sosyal medyayla ilgili “suç”ları bununla bitmemişti. 20 Ağustos 2016 tarihinde Yazar Aslı Erdoğan’ın serbest bırakılması için açılan imza kampanyasını paylaşması da iddianmeye konu edildi.

Savcı, Taşkın’ın üzerinden çıkan hafıza kartları incelenmiş, yaptığı söyleşiler suç unsuru sayılmıştı. Taşkın, tutuklanan bir yurttaşın yakınıyla söyleşi yapmıştı. Söyleşideki kişi, oğlu ve gelini tutuklanan D.A.A.’ydı. D.A.A. oğlunun çocuklarına bakacak kimse olmadığını söylüyordu: “27 senedir ben evimden uzaktayım engelliyim, bu çocuklar da bizim boynumuza kaldı. Kim bakar? Mecbur biz bakarız. Durum iyi değil yani. Biz istiyoruz birini bıraksalardı sevinirdi yani ikisi de içerde, bu çocuklar başımızda ne yapacağız?”

Çocuklardan biri 2011 ve birisi de 2014 doğumluydu. Taşkın’ın bu çocukların mağduriyetini haberleştirmek istemesi Savcı’ya göre örgütsel faaliyet kapsamındaydı: “Çocukların içerisinde bulunduğu üzücü durum anne ve babanın cezaevinde bulunması gibi hassas konuların röportaj içeriğine yansıtıldığı, bu şahısların suçsuz yere tutuklandığı ve hükümlü bulundukları ifadelerinin basına servis edilmek amacı ile bu röportajın yapılmak istendiği…”

Haber bulamamak da suç oldu

Gazeteci Taşkın’ın haber bulamamaktan yakınması bile Savcı’nın dikkatinden kaçmamıştı:

M.:  Nasılsın?
Seda Taşkın: İyiyim, teşekkür ederim. Muşa geldim sen buraları bilirsin ne tarz haber yapabilirim?
M.: Seda valla Muş’u biliyorum desem yalan olur. Yani ne yapılır, gerçektan aklıma bir şey gelmiyor, Kimse yok mu oralarda?
Seda: Yok malesef, kış olduğu için millet hep evde. Ben de evlerden bi cikamadim.

Taşkın ile bir arkadaşı arasında geçen bu Whatsapp yazışması, iddianameye suç unsuru olarak girdi:

“PKK/KCK terör örgütü mensubu iken tutuklanan veya örgüt üyeliği kapsamında hükümlü bulunan şahısların durumu, cezaevindeki koşulları ve ailelerinin halen içerisinde bulunduğu durum üzerine haber arayışı içerisinde olduğu, bununla birlikte OHÂL sürecinde kapatılan kadın dernekleri üzerine haber dosyaları hazırladığı ile ilgili telefona yansıyan ses (görüşme) kayıtlarının bulunduğu, son dönemde yapılan görüşmelerin yoğun şekilde haber takibi amacıyla şüphelinin kullandığı telefona kaydedilmiş olduğu… Yukarıda değerlendirmesi yapılan bu tür haberler ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uluslararası alanda yalnız bırakılma amacının güdülmekte olduğu…”

“Örgüt propagandası” ve “Örgüt üyesi olmak” iddialarıyla suçlanan Gazeteci Seda Taşkın, 30 Nisan 2018’de hâkim karşısına çıkacak. 


Seda Taşkın için soru önergesi

Taşkın’ın tutuklanması Meclis gündemine de taşındı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Aycan İrmez, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün yanıtlaması istemiyle verdiği önergede şu soruları sordu: “Gazeteci Seda Taşkın’ın tutuklanmasının hukuki dayanağı nedir? Gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklamaların bir baskı ve sindirme politikası olarak Hükümet tarafından uygulandığı tüm dünya kamuoyunun malumudur. Seda Taşkın’ın tutuklanması da bu siyasetin bir parçası mıdır? Türkiye’de cezaevlerinde kaç gazeteci vardır? Bu gazetecilerin yargılanma gerekçeleri nelerdir? Gerekçeler arasında iktidarınızın rahatsız olduğu kaç habercilik faaliyeti bulunmaktadır?”

Tamer Arda Erşin

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Siyasal Bilgiler Fakültesi Çalışma Ekonomisi Bölümü mezunu. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü'nde yüksek lisans yapıyor. Çalışma yaşamı, işçi sağlığı ve güvenliği ve haber fotoğrafçılığıyla ilgileniyor. 20'inci Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri Fotoğraf Dalı'nda 'Hayır gitmiyoruz' isimli fotoğrafıyla ödül aldı.

Journo E-Bülten