Bu bir davet yazısı değil, teşvik amaçlı hiç değil, ‘internaut’ hissetmeyenleri dışlamanın köşesinden bile geçemez.
Soru: -…Taaa 1993 yılından beri neden her yıl “internet haftası” (internethaftasi.org.tr) kutluyoruz, anlamadım ki?
Yanıt: -…Valla ben de tam bilmiyorum da Mustafa Akgül diye bir akademisyen var, kendini bu işe feda etmiş her yıl i-net kongresi, Akademik Bilişim konferansları düzenler, aynı zamanda İnet-d (İnternet Teknolojileri Derneği) kurucusu… Onun çabasıyla tekrarlanıyormuş 23 yıldır.
Soru: -Abi, 23 yıl… Dile kolay. Benden yaşlıymış Türkiye’de internet!
***
Ne deseniz yeridir sevgili internaut’lar, interneti sevenler ve onu korumaya çalışanlar; son zamanlarda işlerin pek iyi gittiği söylenemez.
Her ne kadar Türkiye nüfusunun %55’i bir şekilde internetten yararlansa da, mobil cihaz kullanımı dünya ortalamasının üzerinde olsa da, ortada önemli 1-2 sorun var.
İlki, etkin kullanım profiline uyan netdaşların sayıca azlığı; ikincisi -interneti kullansın, kullanmasın, herkesi etkileyen- ‘ifade özgürlüğü’nün egemen güç tarafından engellenmesi…
Son dönemde ciddi bir darboğaza yol açan bu engeller; bloklanan ve erişime kapatılan sitelerin çetelesinin tutulması, ifade özgürlüğünün içeriğinin sorgulanamayacağının hatırlatılması, belli meslek gruplarına karşı itibarsızlaştırma operasyonlarıyla mücadele, ülkenin dört bucağında süregelen çatışma ortamına karşı barışı savunan sivil inisiyatifler gibi yeni hak odaklı filizlenmelere neden oldu. Üstelik bu filizlenmelerin tümü internetin zaman-mekandan bağımsız, gayrimerkezi, çok kültürlü ve dağıtık yapısından yararlandı, kısa sürede yayılım sağladı.
Hiç kuşkusuz daha yapılacak çok iş var. Paylaşılacak çok dert, dayanışma ve yerine göre ifşa ağları kurulacak bir çok müşterek payda var. Müştereklerin (commons) dayanışmasından söz etmek gerek bir parça… Kişisel verilerin ortalığa saçılması kriziyle birlikte, aslında 8 yıldır farklı ortamlarda dolaşan mahremiyet örüntülerinin mahalle, mahalle, cilt, cilt farkına vardık. Farkındalık yeterli mi, der gibisiniz, duyuyorum. O kadar önemli bir adım ve manidar bir başlangıç noktası ki, farkındalık! Sonrasında gerek sosyal öğrenmeyle, gerek akran paylaşımıyla evrensel birikim havuzuna ulaşmak ve o havuzu zenginleştirmek mümkün oluyor. Her yaşta ve habitus’ta denendi ve onaylandı bu yaklaşım, inanın.
Akgül hocam, size seslenmeden edemeyeceğim. İstanbul’da etkinlik konusunu açtığınızda, “Panel sıkıcı bulunuyor. Gelen olmaz, hocam!” dedim.
“Hayır, panelistler olarak bir araya gelmemiz, birbirimizi dinlememiz, söylenenleri yeni değer ekonomisi içinde alternatif olarak konumlandırmak, kendi pozisyonumuzu korumak ve güçlendirmek önemli” dediniz.
Ne kadar haklısınız. Ne kadar inanarak söylediniz, haykırdınız:
“İnternet yaşamdır!”
İnternet Haftası etkinlik haritasına buradan ulaşılabiliyor.