Söyleşi

Sputnik Yayın Yönetmeni Boztepe: Mücadeleden kaçmayı düşünmüyoruz

Rusya’nın Resmi Haber Ajansı Sputnik’in Türkiye ayağı 26 Aralık 2014’te yayın hayatına radyo ve haber ajansı olarak başladı. Özellikle Suriye ve Ukrayna krizlerinde alternatif bir kaynak olarak görülüyor. 24 Kasım Türkiye-Rusya uçak krizinin ardından adını daha sık duymaya başladığımız ajans, birkaç gün önce ise Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından erişime kapatıldı.

Kararın ardından yayınlarını Facebook üzerinden sürdüren Sputnik Türkiye’nin Genel Yayın Yönetmeni Mahir Boztepe ile yayın politikalarını, gündemi ve TİB kararını yüz yüze konuştuk.

‘Batı kendine benzemeyeni dışarıda bırakmaya çalışıyor’

Sputnik yaklaşık iki yıldır Türkiye’de yayın yapıyor ancak tam olarak nedir, ne iş yapar diye sorulduğunda çok az kişi yanıt verebiliyor. Bu nedenle temelden başlayalım, Sputnik nasıl kuruldu, neyi amaçlıyor?

Sputnik, 2014’te Devlet Ajansı Rossiya Segodnya çatısı altında kuruldu. Birçok devlet ajansı gibi onlarca farklı dilde, bölgeye yayın yapmaya başladı. Kuruluş amacı, Batı’nın tek taraflı ve tek merkezli bilgi akışının karşısına, çok merkezli ve alternatif bilgiyi koymak çalışmak. Sovyetler Birliği’nin çözülmesinin ardından bilgi edinmek de tıpkı siyasal düzlem gibi tek çerçeve üzerinde gelişir oldu. Sputnik’in amacı bu tekelleşmenin önüne geçmek. Bunun alameti farikalarını ajansın isminde, renginde, logosunda hatta sloganın da bile bulabilirsiniz: “Anlatılmayanı anlatıyoruz.”

Türkiye üzerinde konuşulan 4 farklı dilde yayın yapıyorsunuz. Arapça, Ermenice, Kürtçe ve Türkçe… Bu kapsayıcı yayın politikasının ardındaki sebep ne?

Sputnik de her haber ajansı gibi bilgiyi her bölgeye götürebilmek ve her bölgeden edinebilmek istiyor. Türkiye ayağını biz temsil ediyoruz. Geriye kalan 3 dil elbette Türkiye’de yaşatılıyor ancak kendi bölgelerine hitap ediyor. Örneğin, Sputnik Kürtçe Irak Kürdistan Özerk Bölgesi için yayın yapıyor.

‘Cumhuriyet’in Anadolu Ajansı cihatçı güzellemeleri yapan bir parti organı haline geldi’

Sputnik ülkenin belli bir kesimine göre, ‘Rusya’nın propaganda aracı’ daha açık olmak gerekirse; Erdoğan’ın Anadolu Ajansı, Putin’in Sputnik’i var deniyor. 

Bu tarz etiketler, her yayın organına yapıştırılır. Biz bir yandan da Rusya’yı yansıtmaya çalışıyoruz ancak Anadolu Ajansı benzetmesini kabul edemiyorum. Biz bilgiye ideolojik bir kılıf giydirmeye çalışmıyoruz. Putin’e veya başka bir siyasiye vekil de, kefil de değiliz. Örneğin, Panama Belgeleri haberlerinde sızıntının Rusya boyutunu bütün çıplaklığıyla yansıttık. Hatta Twitter üzerinden Bülent Mumay, “Rusya ajansı Putin’in skandalını karartmamış” dedi. Cumhuriyet ile var olan Anadolu Ajansı ise cihatçı güzellemeleri yapan bir parti organı haline geldi.

Bu noktada, dünyadan da gelen eleştiriler var. BBC, CNN, Al Jazeera, Telesur veya Sputnik her biri aslında bir ülke menşeli ancak ‘bağımsızlığı ve tarafsızlığı’ en çok tartışılan Venezuelalı Telesur ve Rus Sputnik. 

Burada yine tek kutuplu dünya konusuna dönüyoruz. Bunu çok merkezli, alternatif bilgi sağlayıcıları olma hedefinin bir handikapı olarak görüyorum. Batı basınının meseleleri ‘çerçeveleme’ şekli ile Telesur ve Sputnik’in stratejisi çok farklı. Hal böyle olunca Batı kendine benzemeyeni ‘dışarıda’ bırakmaya çalışıyor. Örneğin, CNN, BBC ve Anadolu Ajansı 2013’te Guta’da kimyasal silah kullanımından doğrudan Beşar Esad’ı sorumlu tutmuştu. Aynı cümleler, aynı başlıklar kullanılmıştı. Devamında yapılan araştırmalar saldırının muhalifler tarafından gerçekleştirilmesi ihtimalinin daha olası olduğunu göstermişti. Biz de öyle söylemiştik.

Suriye iç savaşına gelmişken, Sputnik, Suriye’de neler yapıyor, nasıl bir politika izliyor?

Vladimir Putin, kriz sürerken “Herhangi bir tarafın değil, Suriye halkının yanındayız” demişti, biz de benzer düşünüyoruz. Batı medyasının ısrarla ‘ılımlı muhalif’ dediği kesimlerin aslında kimler olduğunu gördük. Bu nedenle, ideoloji yerine sahadan haber vermeye çalışıyoruz. Mesela bölgeyi, tarafları çok iyi bilen Hediye Levent ile çalışıyoruz; Sputnik Arapça da destek oluyor. Özetle, sahayı görmeye çalışıyoruz.

‘Bir devlet ajansının terörü övme suçuyla engellenebileceğini hiç düşünmemiştik’

Röportajın sıcak gündemine gelelim: TİB’in erişim engeli kararı… Gerekçe elinize ulaştı mı? Nasıl öğrendiniz?

Bize hiçbir tebligat yapılmadı. Perşembe günü, Putin’in gazetecilerin sorularını yanıtladığı rutin programı buraya aktarabilmek için yoğun çalışıyorduk. Telefonlarımız çaldı, siteye erişilemediğini arkadaşlarımızdan öğrendik. Bir iki saat sonra da kararı internette okuduk. 31 dilde yayın yapan uluslararası bir haber ajansının, bir devlet ajansının ‘terörü övme’ suçuyla engellenebileceğini hiç düşünmemiştik ama burası Türkiye, çok da şaşırmadık.

Türkiye ve Rusya arasında henüz çözülmemiş bir kriz var. Rusya bu süreçte birçok yaptırım kararı aldı. Sputnik kararını, Türkiye’nin Rusya’ya verdiği bir cevap olarak görebilir miyiz?

Bu ilişkilendirme çok spekülatif olur. Rusya’nın yaptırım kararları ekonomi ve diplomasi üzerine, Rusya’da Türkçe yayın yapan çok sayıda kuruluş var. Ancak Kremlin’in basını susturma gibi bir girişimi yok, Türkiye’nin de böyle bir yola girmesi için sebep yok. Moskova ile görüşmemizin ardından, hukuki süreci takip etme kararı aldık. Sıklıkla erişim engeli getiren bir ülkede ne yapılırsa, onu yapacağız; VPN ve alternatif kaynakları kullanacağız.

‘Sputnik’in uluslararası bir ajans olduğunun Türkiye olmasa da Facebook farkındadır’

Şu anda Facebook üzerinden yayın yapıyorsunuz. Twitter ve Facebook, en çok erişim engeli isteğinin Türkiye’den geldiğini söylüyor, oradan da Sputnik’e bir engel kararı çıkar mı?

Kararın ardından Facebook yetkileriyle görüştük, çünkü haberleri post olarak yazıyoruz. Uzun postlarda reklam şüphesiyle Facebook tarafından takip ediliyor. Engelleme ihtimali için ise, Sputnik’in uluslararası bir ajans olduğunun Türkiye olmasa da Facebook farkındadır, diye düşünüyorum.

Sputnik Türkiye Genel Müdürü Tural Kerimov, güvenlik gerekçesiyle Türkiye’ye alınmadı. Bu karar nasıl çıktı?

Tural Bey, Türkiye ile Sputnik merkez ayağını birbirine bağlıyor, bu nedenle rutin bir merkez ziyareti vardı, cumartesi günü Moskova’ya gitti. Görüşmenin ardından, Türkiye’ye alınmadı. O hafta ARD muhabirinin sınır dışı edilmesinin ardından “Acaba olur mu?” diyerek gülmüştük, başımıza geldi. Numan Kurtulmuş güvenliği gerekçe gösterdi ama çalışma izni, oturma izni olan birinin nasıl bir güvenlik problemi oluşturabileceğini bilemiyorum. Merkez olayın takipçisi olacak, biz de oradan bir karar bekliyoruz.

Son olarak, Türkiye’de onlarca gazeteci yaptıkları haberler nedeniyle yargılanıyor, hapse atılıyor, çoğunun iş güvencesi yok, basın kanunundan yararlanamıyorlar. Sizin bu kararın ardından kaygılarınız arttı mı?

Elbette, bu kez baskıyı çok daha yakından hissettik. Türkiye’de çalışmamıza izin verilmiyor; yurt dışında çalışıyoruz; bu kez de engelleniyoruz. “Terörü övüyor!” diyerek engellenen uluslararası bir sitenin genel yayın yönetmeni de editörü de aynı suçla eşleştirilebilir ancak böyle bir durumda mücadeleden kaçmayı düşünmüyoruz.

Adem Emre Topçu

Topçu'nun Gözlüğü ile başlayan gazetecilik mücadelesi Nolmuş, Jiyan, Diken'in ardından Journo ile sürüyor. Eğitim serüveni ise hem Yeni Medya ve hem de Uluslararası İlişkiler alanında Kadir Has Üniversitesi'nde devam ediyor.

Journo E-Bülten